Şu sıra, garip şeyler döndüğü hissine kapılan tek kişi AK Partili Ali İhsan Yavuz değil. Tekrar sayımlarla kapanmayan farka baktıkça onun hissettiği garabet, yaygın bir duyguya dönüşüyor giderek...
İstanbul’da İmamoğlu’nun kazanma ihtimali, bütün anketlerde ciddi görünüyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu sebeple bütün anketlerin ciddi yanılacağını söylemişti. Yine de Yavuz, uğradığı sürprize inanmak istemiyor.
Aksi kanıtlanıncaya kadar İmamoğlu’nun kazandığını kabullenmek kolay değil. Şüpheye düşmesini, ‘bir daha sayın, iyice sayın, gerekirse seçmene tekrar soralım, son kararı mı, baştan sayın’ diye üstelemesini anlayabiliyorum.
Gelip içine oturmasına mani olamadığı o garip hissin adını da koyabiliyorum. ‘Bir yanlışlık var, bu doğru olamaz, mutlaka bir kumpas vardır altında’ işkilliği...
Onunkinin adını koyabiliyorum da kendi içimdeki o tarifsiz duygunun adını koymaya aynı rahatlıkla muvaffak olamıyorum. Somutlaştırmaya çalışırken ağzımdan gayri ihtiyari ne dökülsün: Bütün putları kırdık, hepsi bitti de put kırıcılarımızın önünde yalnızca demokrasi putu mu kaldı ki!...
Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in ‘mazbata fetişizmi’ kavramsallaştırması yol açmış olabilir bu hislerin bende açığa çıkmasına. ‘Putları kıra kıra, tabuları yıka yıka kitabın orasına kadar geldik mi’ sorusu, belki de eski fobiler şeklinde dışavurdu kendini, Freud bilir doğrusunu.
Yazının tamamı için tıklayın