-''BUNLAR GENÇLERİ YANLIŞA YÖNELTİYORLAR'' ANKARA (A.A) - 15.12.2010 - Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, öğrenci protestolarıyla ilgili, ''Genç arkadaşlarımız adı üzerinde delikanlıdır. Onlar zaman zaman hoşgörü sınırlarını zorlayan, öfkeli, taşkın davranışlarda bulunabilirler. Ama ben koca koca, kırklı, ellili, altmışlı yaşlara gelmiş insanların sırf hükümete karşı siyasi bir gösteri olduğu için bu davranışları arkalamasını çok yadırgıyorum'' dedi. Bakan Günay, Devlet Resim ve Heykel Müzesi Sedat Simavi Salonu'nda düzenlenen ''Basında Aşık Veysel ve Ustaların Objektifinden Aşık Veysel'' adlı serginin açılışını yaptı. Kurdeleyi kestikten sonra sergiyi gezerek fotoğrafları ve gazete kupürlerini inceleyen Günay, burada ozan Ayten Gülçınar'ın saz eşliğinde söylediği ''Kara Toprak'' türküsünü dinledi. Günay, çıkışta gazetecilerin ''öğrenci protestolarına'' ilişkin sorusu üzerine, öğrenci olaylarında siyasetin her zaman var olduğunu söyledi. Bunun bazen bir siyasi partiyle veya doğrudan doğruya öğrencinin kendi bakış açısıyla, ideolojisiyle ilişkili olduğunu ifade eden Günay, ''Öğrencilerin bir şeyi protesto etme, bir şeye karşı çıkma hakkı da vardır. Ama kimsenin kimseyi susturmaya, düşüncesini açıklamasını engellemeye hakkı yoktur. Yani bu arkadaşlara bunun demokrasi olduğunu, özgürlük olduğunu, bir demokrasi mücadelesi olduğunu kim öğretmişse yanlış öğretmiş'' dedi. Kendisinin de öğrenci hareketlerinin içinde bulunduğunu anlatan Günay, şöyle dedi: ''Ben binlerce oyla seçilmiş bir öğrenci temsilciliği yaptım geçmiş yıllarda. Kimseye ne taş attık ne yumurta attık ne sopa atmaya kalktık. Düşüncelerimizi açıkladık, başkalarının düşüncelerini açıklamasını dinledik, özgürce gittik, kendi görüşlerimizi söylemeye kalktık. Bunun yarattığı gerginlikler olmadı mı, olmuştur, ama hiç kimseyi susturmaya kalkmadık. Yani 68 kuşağına da haksızlık yapılıyor. 68 kuşağının, çok iyi hatırlıyorum, üniversitede duvara asılmış koca bir sloganı vardı: Her şey konuşulacak. Sosyalizm, kominizim, irtica, ilericilik, gericilik, faşizm, her şey konuşulacak. Bizim derdimiz konuşmak, bizim derdimiz kimseyi konuşturmamak değildi. Konuşturmamak faşizm metodudur, demokrasinin metodu değildir. Ne sosyalistlerin ne kapitalistlerin hiçbir özgürlükçü düşüncenin yöntemi olamaz konuşturmamak. Konuşturmamak faşizan bir eylemdir. Kitap yakanlar, bir takım yerlerde yangın çıkaranlar, bir takım yerleri basanlar bize Alman faşizmini, Nazi faşizmini hatırlatır, İtalyan faşizmini hatırlatır.'' Bu anlayışların demokrasi mücadelesi diye sunulmasının çok yanlış olduğuna dikkati çeken Günay, protestolara katılan gençlere biraz daha tarih okumalarını tavsiye ettiğini söyledi. Bakan Günay, şunları kaydetti: ''Bir şeye çok üzülüyorum, genç arkadaşlarımız, adı üzerinde delikanlıdır. Onlar zaman zaman hoşgörü sınırlarını zorlayan zaman zaman öfkeli zaman zaman taşkın davranışlarda bulunabilirler. Ama ben koca koca, kırklı, ellili, altmışlı yaşlara gelmiş insanların sırf hükümete karşı siyasi bir gösteri olduğu için bu davranışları arkalamasını çok yadırgıyorum. Çocukları yanlış yerlere itmeye çalışıyorlar. Susturmak üzerine, konuşturmamak üzerine, yok etmek üzerine bir demokrasi mücadelesi olmaz. Herkesin herkese tahammüllü olması gerekir.'' BAŞBAKANA HANGİ HAKLA KİM YUMURTA ATABİLİR Günay, 21. yüzyılda geçen yüzyıldaki yanlışlardan hiç ders çıkarılmadıysa dünya için, Türkiye için çok üzüleceğini belirterek, ''Başbakana çıkarsınız pankart açarsınız, toplantıda elinizi kaldırırsınız, söz söylemeye kalkarsınız, bunların hepsini anlarım. Bir ülkenin 4 seçim kazanmış, halkın desteğini almış Başbakanına hangi hakla kim yumurta atabilir. Bu masumiyet çizgisini aştı, çok kötü çağrışımlar yaratıyor'' diye konuştu. Halk oylaması öncesinde Türkiye'nin değerli bir yazarına İzmir'de benzer bir girişimde bulunulduğunu hatırlatan Günay, şöyle devam etti: ''Adalet Ağaoğlu'na yumurta atıldı. Daha önce Orhan Pamuk ve Hrant Dink'in mahkemelerinde kapıya toplanıyorlardı, şimdi kim olduklarını çok iyi bildiğimiz bazı tipler, onların gözetimi ve denetimi altında yumurta atılıyordu. Sonra biraz daha geriye götürüyorum, 10 yıl önce Ahmet Kaya'ya çatal bıçak atılmıştı ve işte onların yarattığı olayları, sonuçları veyahut bu olayların perde arkalarını hepimiz biliyoruz. Bu tür davranışlardan bence vazgeçmek lazım. Öğrenci arkadaşlarıma çok sevgiyle bunu tavsiye ediyorum ve öğrencileri susturmak üzerine, konuşturmamak üzerine arkalayan arkadaşlarımı da şiddetle kınıyorum. Bunlar kendi yaşadıklarından hiç ders çıkarmamış gibi gençleri yanlışa yöneltiyorlar ve bence Türkiye'ye ve gençlere haksızlık ediyorlar.'' ''AŞIK VEYSEL'' SERGİSİ Ankara Fotoğraf Sanatçıları Derneği üyesi ve Aşık Veysel'in torunu Nazender Süzer ve Gürsel Gökçe'nin hazırladığı ''Basında Aşık Veysel ve Ustaların Objektifinden Aşık Veysel'' sergisinde, ozanın 33 fotoğrafı ve 11 gazete kupürü yer aldı. Sergide, gramofondan taş plak dinletisi de sunuldu. Gürsel Gökçe, yaptığı açıklamada, Aşık Veysel hakkında 1950 yılından bugüne kadar yayımlanmış gazete kupürlerinden oluşan bir koleksiyonları bulunduğunu ifade ederek, ''Bu koleksiyonu değerlendirmek istedik. Burada 11 kupürü sergiledik, bütçemiz buna elverdi. Ancak Sayın Bakanımızın destekleriyle bunu daha geniş bir alanda sergilemeyi ve kitap haline getirmeyi düşünüyoruz'' dedi. Nazender Süzer de 1950-60'lı yıllarda ozanlık geleneğine çok değer verildiğini, ancak daha sonra unutulduğundan yakınarak, buna dikkati çekmek için sergiyi düzenlediklerini kaydetti.