Maliye Bakanı Naci Ağbal'ın 2 Ekim'de Plan ve Bütçe Komisyonu'na yaptığı sunumun ardından bugün (30 Ekim 2017) yaklaşık bir ay sürecek bütçe maratonu başladı. Komisyonda, Bütçe ve Kesin Hesap Kanunu Tasarıları'nın geneli ile Sayıştay Tezkereleri görüşülecek.
Muhalefetin ağır eleştirilerde bulunduğu bütçeyle ilgili komisyon üyesi İstanbul Milletvekili HDP’li Garo Paylan, “Türkiye bütçesi bu yıl daha vicdansız bir bütçe. Zaten uzun yıllardır vicdansız bütçe olduğunu düşünüyordum ama bu yıl uzun yılların en vicdanız bütçe ile karşı karşıyayız” dedi. Bütçede vergilerin servetin ve yüksek kesimlerin buluştuğu küçük bir azınlıktan vergi toplanmadığına dikkat çeken Paylan, “Mesela bu bütçede vergiler yoksullardan, orta kesimden toplanıyor” dedi.
“TBMM’nin, Saray’ın Külliye olarak tanımlanması din devletine dönüşmesinin sembolü”
Ankara’nın Meclis’i ve diğer kumu kurumlarıyla israfa dikkat çeken Paylan, bütçesinin yarısı dahi olsa TBMM’nin daha etkin çalışabileceğini söyledi. T24’ün “Ağa Han mimarlık ödüllü camiinin yıkılmasıyla” ilgili sorusunu yanıtlayan Paylan, “Türkiye’de büyük çoğunluk sünni Müslüman ama ülkede diğer mezhep ve inançlar da var. Bunları yok sayan bir bakışı gösteriyor yeni yapılacak camii ve diğer unsurlar. Tabi ki Meclis’te cami olabilir hiç bir itirazım yok. Ama Meclis’in yalnızca çok büyük bir cami ve onun yanındaki bir Külliye gibi tanımlanması buranın din devletine dönüşmesinin sembollerinden birisi olacaktır bunu istemiyoruz” yanıtını verdi.
Paylan T24’ün bütçe maratonuna ilişkin sorularını şöyle yanıtladı:
“En vicdansız bütçe”
"Türkiye bütçesi bu yıl daha vicdansız bir bütçe. Zaten uzun yıllardır vicdansız bütçe olduğunu düşünüyordum ama bu yıl uzun yılların en vicdansız bütçe ile karşı karşıyayız. Bütçe bir ülkenin vicdanıdır ve para toplarken ve para harcarken de bunu hayra mı, şerre mi harcadığı eşit bir şekilde mi topladığı yoksa gayri adil bir şekilde mi topladığı bütçenin vicdanını belirler.
Bu bütçe de vergiler mesela yoksullardan, orta kesimden toplanıyor. Oysa servetin buluştuğu, yüksek kesimlerin buluştuğu çok küçük bir azınlıktan vergi toplanmıyor. Vergi adaleti bu bütçede yok. Bir Hepimiz bir depo benzin aldığımızda en yoksulu da aynı vergiyi veriyor en zengini de. Oysa vergiler gelirden ve servetten alınmalı ama bütçede öyle bir şey yok.
“Güvenlikçi politikalara çok üst düzeyde artışlar getirildi”
Harcama tarafına baktığımızda sosyal politikalardan veya yoksul kesimlerin daha iyi gelir elde etmesinden ziyade silaha ve savaşa daha çok para harcandığını görüyoruz. Mesela uzun yıllar sonra güvenlikçi politikalara çok üst düzeyde artışlar getirildi. Savunma Sanayi Fonu’na bütçeden aktarımlar yapılıyor. Bu aktarımlarla Rusya’dan S-400 füzeleri Almanya’dan tanklar ve diğer ülkelerden başka silahlar alınması planlanıyor.
“Barışın maliyeti yoktur”
Türkiye ordusu şu anda İdlib’de yurt dışında pek çok savaşçı politika güdüyor oysa bütün bunları silaha ayırmadan güvenlikçi politikalar yerine barışçı politikalarla çok daha maliyetsiz olarak karşılayabilir. Savaşın maliyeti çok büyüktür her anlamda ama barışın maliyeti olmadığını biz hükümete anlatamadık. Çözüm politikaları yerine güvenlikçi politikaları tahkim eden bir bütçe ile karşı karşıyayız.
“Bütçesinin yarısı dahi olsa Meclis daha etkin çalışabilir”
Ankara için hep israf var derlerdi, milletvekili olduktan sonra Ankara’nın Meclis’in bütün kamu kurumlarının ne kadar büyük israfları olduğunu gördüm. Yarısı kadar dahi olsa bütçesi bu Meclis çok rahat ve daha etkin çalışabilir.
Aynı zamanda da sayın cumhurbaşkanı Saray’a Külliye dedi, TBMM’ye Meclis Külliyesi diyorlar. Halbuki Meclis, cumhurbaşkanlığı köşkü ve kurumlar bütün inançların merkezi ve temsil edildiği yerdir. Külliye ise cami ve cami müştemalatı ifade eder.
Türkiye’de büyük çoğunluk sünni Müslüman ama ülkede diğer mezhep ve inançlar da var. Bunları yok sayan bir bakışı gösteriyor yeni yapılacak camii ve diğer unsurlar. Tabi ki Meclis’te cami olabilir hiç bir itirazım yok. Ama Meclis’in yalnızca çok büyük bir cami ve onun yanındaki bir Külliye gibi tanımlanması buranın din devletine dönüşmesinin sembollerinden birisi olacaktır bunu istemiyoruz. Burası bütün inancalara kimliklere ve çoğulcu bir kültürün ve bakışın Meclis’i olsun istiyoruz. Herkese eşitlik çerçevesinde bakan bir Meclis olsun istiyoruz ama şu anda Saraydaki, Meclis başkanlığındaki bakış buna çok uzaktır."