Hakan Özyıldız*
Her büyük krizin yıkıcı etkisi olduğu kesin. 2008 Küresel Krizinden sonraki dünya eski dünya değil. Soğuk Savaşın ardından dünyada tek süper güç olduğunu düşünen ABD, değişen dengelere ayak uydurmakta zorlanıyor. Karar alma mekanizmalarının etkin çalışmaması nedeniyle, AB siyasi ve ekonomik alanda yalpalamaya başladı. Çin ekonomik alanda Rusya ise askeri sahada biz de varız diyorlar ve sık sık AB/D ile karşı karşıya geliyorlar.
Trump yönetiminin son Ulusal Güvenlik Strateji dokümanı neredeyse tamamen bu başlık etrafında yazılmış. Varsa Çin yoksa Rusya.
ABD’nin Çin ile çeşitli dertleri var. Örneğin çelik ve alüminyum ticaretinde damping uygulamaları, fikri mülkiyet hakları ihlalleri gibi konular, Dünya Ticaret Örgütünde (DTÖ) çok sert tartışmalara sahne oluyor. Amerikalıların, IMF ve Dünya Bankası’ndan faklı olarak, eşit oy sistemiyle karar alan DTÖ’nün yapısını beğenmemesinin ana nedeni, burada kimseye bir yaptırım uygulayamamaları.
Bunlar yetmezmiş gibi, Çin, dünyaki ticaret dengelerini kökünden değiştirebilecek yeni bir adım atıyor.
Haberlere göre, Şangay Borsası türev piyasasında, “altına çevrilebilen yuan esaslı petrol (futures) türev işlemi” başlatılacakmış. Dahası işlemler yabancılara da açık olacakmış.
Ne demek istediğimi daha iyi anlatabilmek için önce birkaç temel bilgi vereyim. Dünyada spot petrol fiyatları iki piyasada belirleniyor. Brent petrol, Londra’daki, West Texas ise New York’taki futures piyasalarında. Farklı yerlerde olsalar da ortak bir yanları var: ABD doları üzerinden işlem yapıyorlar. Yani petrol = dolar demek.
Oysa Şanghay’daki işlemlerde (altına çevrilebilen) yuan esas alınacak. Bu doların saltanatının, dünyada rezerv para olma özelliğinin sallandığı belki de sonunun yaklaştığı anlamına gelir. Öte yandan emtia türev ürün piyasalarında sadece petrol işlem görmüyor. Altından bakıra kadar birçok ürünün türevleri alınıp satılıyor. Bu türevlerin iki taraflı işlem hacmi yaklaşık 31 trilyon dolar kadar. Tahmin edebileceğiniz gibi işlemlerin büyük çoğunluğu ABD, Avrupa ve Japonya merkezli finansal şirketler tarafından ve Dolar/Euro esaslı yapılıyor.
Oysa bugün Çin sadece petrolde değil, diğer birçok emtiada da en büyük ithalatçı. Bu bağlamda Çin’de açılan piyasaya, yabancı fonlar ve yatırım bankaları ilgi göstermeye başlar, dolar yerine yuanla işlemler yaygınlaşırsa,ABD dolarının emtia piyasalarındaki etkinliğinin hızla azalması söz konusu. Bu piyasada başlayan işlemlerin diğer piyasalara da yaygınlaşmayacağını kim garanti edebilir?
Üstelik böylelikle, tam olarak konvertibl olmayan yuan, metazori bir şekilde uluslararası kabul gören para haline gelebilecek. Dünya için ilginç bir deneyim olacağı kesin.
Biliyorum bu çok kolay değil. Ancak Çin dünyada en çok petrol ithal eden ülke. Aşağıdaki Grafikte, Çin’in Ocak-Temmuz 2017 arasındaki toplam 212 milyon tonluk ham petrol ithalatının ülkelere göre dağılımı görülüyor. İthalatın hangi ülkelerden yapıldığına dikkat edin. Rusya, İran, Katar ve Venezüella Amerikan ambargoları nedeniyle dolarla petrol ticaret yapamıyorlar.
Eğer adı geçen ülkeler de Çin’e destek olmaya ve dolara alternatif ödeme sistemleri geliştirmeye başlarlarsa dünya ticaret dengeleri değişir ve işler daha da karışır. Rusya ve İran’ın böylesi bir niyeti olduğu uzun zamandır biliniyor. BRICS toplantılarında da konu öncelikli olarak gündeme geliyor.
Bugünlerde 2018 ve sonrası dünya dengeleri sıklıkla ele alınıyor. Çoğunlukla büyüme, faiz ve kur varsayımları üzerinden tahminler yapılıyor. Onlar tamam da ileriyi düşünürken bu tür parasal değişiklikleri de masaya koymakta büyük yarar var.
Dolayısıyla, Türkiye’nin jeostratejik ilişkileri ile dış politika seçenekleri belirlenirken, dünyadaki böylesi değişimlere çok daha dikkatli bakmakta ve daha akılcı değerlendirmeler yapmak, kaçınılamaz bir gereklilik haline geldi.
*Bu yazı ilk kez hakanozyildiz.com'da yayımlanmıştır.