Herhangi bir sağlık sorunumuzla ilgili doktorumuzla yaptığımız görüşmede; mide bulantısı, baş dönmesi, yüksek ateş, ağrı ve iştah kaybı gibi yakınmalarımızı mutlaka dile getiriyoruz. Çünkü biliyoruz ki doğru teşhisin konulabilmesi için bu belirtilerin hiçbirini atlamamamız gerekiyor. Ancak bazı yakınmalarımız veya yaşam alışkanlıklarımızı ise ya önemsemediğimiz ya da söylemekten çekindiğimiz için doktorumuza anlatmayı ihmal edebiliyoruz. Örneğin, sabahları uyandığınızda eklemlerinizde bir tutulma varsa, bunu yaptığınız egzersize veya hatalı bir davranışınıza bağlamak yerine, doktorunuzla paylaşmalısınız. Çünkü, eklemlerinizdeki tutulmanın nedeni aslında romatoit artrit olabilir. Veya, reçeteniz yazılırken, bitkisel bir takviye kullandığınızı doktorunuza söylemek aklınıza geliyor mu hiç? “Ne önemi var kı?” diyor olabilirsiniz ama bizden hatırlatması; bu ürünler bazı grup ilaçlarla olumsuz yönde etkileşebiliyor. Bunun sonucunda da, kalpte ritim bozukluğu gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Sahi, genellikle göz ardı ettiğimiz ama doktorumuza mutlaka söylememiz gereken daha neler olabilir?
1- Cinsel ilişki acı veriyorsa
Cinsel ilişkide ağrıdan yakındığımızda bu sorunu genellikle kendi içimizde yaşıyor, kimseyle paylaşmıyoruz. Kimimiz çektiğimiz acıyı normal kabul ettiğimiz, kimimiz ise bunu en yakın arkadaşlarımıza bile anlatmaktan çekindiğimiz için. Oysa ki cinsel ilişkide çekilen ağrı ne olağan bir durum, ne de utanılacak bir sorun. Üstelik, ağrıya neden olan etkenlerin çoğu da tedavi edilebiliyor. Yeter ki siz sorununuzu doktorunuza anlatmaktan çekinmeyin. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Bülent Tıraş, tıp dilinde “disparoni” olarak adlandırılan bu durumun başta endometriozis (çikolata kisti) olmak üzere pek çok sorundan kaynaklanabileceğine dikkat çekiyor. Kadının kendisini hazır hissetmeden cinsel ilişkiye girmesi, menopoz dönemindeki hormonal değişimler, enfeksiyon ve rahim sarkması gibi sorunlar bunlardan bazıları. Pek çok kadının sorunu olan disparoni’nin tedavisi ise altta yatan nedene göre uygulanıyor.
2- Kendinizi tuhaf hissediyorsanız
Kendinizi sıkıntılı veya hantal hissettiğinizde ya da sakarlaştığınızı fark ettiğinizde bunu doktorunuzla paylaşmanızda fayda var. Tamam, belki son zamanlarda beceriksiz davranışlar sergilemenizin nedenini yorgunluğunuza bağlıyor olabilirsiniz ama siz yine de yakınmalarınızı doktorunuzla paylaşın. Çünkü bazen önemsemediğimiz belirtiler doğru tanı konulmasında önemli rol oynayabiliyor.
3- Hamile kalmak istiyorsanız
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Bülent Tıraş, çocuk sahibi olmayı düşündüğünüzde, hamile kalmadan önce doktorunuza mutlaka başvurmanız ve genel bir kontrolden geçmeniz gerektiğine dikkat çekiyor. Çünkü, planlanmamış bir hamilelik hem sizin hem de bebeğinizin sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Örneğin, vücudunuzda yeterli miktarda folik asit yoksa, bebeğinizin doğumsal anomali olan Spina Bifida hastalığına yakalanma riski artıyor. Sağlıklı bir hamilelik dönemi geçirebilmeniz için doktorunuz ayrıntılı muayene sırasında kronik hastalıklarınızdan beslenme alışkanlıklarınıza, yaşam tarzınızdan kilonuza kadar pek çok noktayı gözden geçirir. Ardından da yaptırmanız gereken testler, varsa hastalıklarınızın tedavisi ve aşılarınızı da kapsayan bir program belirler. Doktorunuz aynı zamanda ideal kilonun üzerinde veya altındaysanız size bu konuda uyarıda da bulunabilir. Çünkü hamilelikte “fazla kilolu” veya “aşırı zayıf” olmak hem sizin hem de bebeğinizin sağlığı için önemli bir risk faktörü. Örneğin, ideal kilonun altında olmak prematüre bebek doğurma riskini artırırken, bunun aksine fazla kilolu olmak da yine bebeğin sağlığını tehdit eden tip 2 diyabet ile hipertansiyona yol açabiliyor.
4- Sosyal içiciyseniz
“Maalesef düzenli spor yapamıyorum. Malum, yoğun tempo arasında zaman kalmıyor ki”…”Sebzeyi sevmiyor, daha çok kırmızı et ve karbonhidrat içeren besinleri tercih ediyorum”... Yaşam alışkanlıklarımızda yaptığımız pek çok hatayı doktorumuza rahatlıkla söyleyebiliyoruz ama söz konusu “sigara” olduğunda, nedense ağzımızı bıçak açmıyor. Hatta, doktorumuzun “sigara içiyor musunuz?” sorusuna da çoğumuz genellikle içtiğimiz sigara miktarını oldukça azaltarak söylemekten de hiç çekinmiyoruz. Eğer sosyal içici isek, yani eş dost toplantılarında veya yemeklerden sonra nikotin alıyorsak “sigaranın azı zararlı değildir” mantığıyla gönlümüz rahat, “içmiyorum” bile diyebiliyoruz. Ama unutmayın ki ister günde bir paket, isterseniz haftada iki üç adet için hiç fark etmiyor, sigara her koşulda sağlığınızı ciddi boyutlarda tehdit ediyor. Dolayısıyla doktorunuza sosyal içici olduğunuzu söylerseniz, her şeyden önce bronşit veya kalp damar hastalıklarına karşı daha duyarlı olur. Eğer sigara bağımlısı iseniz tekrar hatırlatalım, nikotin başta akciğer olmak üzere pek çok kanser türüne neden olmakla birlikte, kalp krizine de davetiye çıkarıyor.
5- En az iki haftadır öksürüyorsanız
Ara sıra yaşanan öksürük nöbetleri özellikle sigara tiryakileri tarafından önemsenmiyor. Hatta çoğumuz bunu masum bir “sigara öksürüğü” olarak nitelendiriyoruz. Ancak öksürük çoğu zaman masum bir nedenden kaynaklanmıyor. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, öksürüğün kronik bronşite işaret edebileceği gibi, akciğer kanserinin de ilk belirtisi olabileceği uyarısında bulunuyor. Bu yüzden, ara sıra da olsa öksürdüğünüzde bunu mutlaka doktorunuza bildirmeyi ihmal etmeyin. Çünkü hastalık ne kadar erken teşhis edilirse, tedavisi de o kadar kolay oluyor. Doktorunuz yaşınızı, sigara içip içmediğinizi ve başka şikayetlerinizin olup olmadığını dikkate alarak, sizden akciğer röntgeni ile solunum fonksiyon testi gibi birtakım testler yaptırmanızı isteyecektir.
6- Eklemleriniz sabahları tutuluyorsa
Eğer aşırı egzersiz veya hatalı bir davranıştan dolayı sabahları el ve ayak eklemlerinizde tutulma sorunu yaşadıysanız, ancak şikayetiniz ortadan kalkmışsa, bunu doktorunuza söylemeye gerek duymamakta haklısınız. Ancak, bir ayı aşkın bir süre geçmesine rağmen özellikle sabahları eklemlerinizdeki tutulma devam ediyorsa ve bu bölgeleri hareket ettirmekte güçlük çekiyorsanız, dikkatli olun, çünkü sorununuzun nedeni “romatoit artrit” olabilir. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. İhsan Ertenli, bu tabloya halsizlik ve kilo kaybı gibi yakınmaların eşlik edebildiğine dikkat çekiyor. Eğer eklemlerinizde sorun devam ediyorsa yapmanız gereken şey hemen bir romatoloji uzmanına başvurmak olmalı. Prof. Dr. İhsan Ertenli, günümüzde erken teşhis ve doğru tedavi ile bu hastalığın ilerlemesini durdurmanın mümkün olabildiğini söylüyor.
7- Solaryuma giriyorsanız
Sadece yazın değil, aynı zamanda kışın da bronz kalmak istiyor ve bunun için de solaryumdan yararlanıyorsanız, hemen söyleyelim: Solaryum, güneşin altında zaman geçirmeniz kadar tehlikeli. Bunun nedeni ise solaryumun da tıpkı güneş gibi zararlı ultraviyole ışınları yayması. Doğal olarak siz de cilt kanserine yakalanma riskiyle karşı karşıya kalıyorsunuz. İskandinavya’da yüz binden fazla kadın üzerinde yapılan bir araştırmaya göre; sürekli solaryuma girmek, melanom kanserinin gelişme riskini yüzde 55 oranında artırıyor. Eğer doktorunuz solaryum alışkanlığınız hakkında bilgi edinirse, cildinizde oluşan değişimleri daha sık aralıklarla izlemek isteyebilir, bu yüzden de sizden düzenli aralıklarla kontrole gelmeniz konusunda uyarıda bulunabilir.
8- Bitkisel takviyeler kullanıyorsanız
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Anabilim Dalı’ndan Doç. Dr. Pınar Yamantürk Çelik, bitkisel ürünler ve mineral takviyeleri kullanıyorsanız, diğer ilaçlarda olduğu gibi, doktorunuzu bu konuda da mutlaka bilgilendirmeniz gerektiğini söylüyor. Çünkü, bitkisel ürünler, tedaviye eklenen başka ilaçlarla olumsuz yönde etkileşebiliyor. Bitkisel ürünün türüne göre; dalgınlık, uyku hali, kan basıncının düşmesi veya artması ile kalp atım düzensizliği gelişebiliyor. Bitkisel takviyeler bir grup ilacın emilimini azaltarak tedavinin etkinliğini de düşürebiliyor.