Politika

Bölgesel yönetim ile temaslar arttı TBMM (A.A)

14 Kasım 2011 17:14

-Bölgesel yönetim ile temaslar arttı TBMM (A.A) - 14.11.2011 - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Irak'tan terör örgütünün tümüyle tasfiye edilmesi için gerek Irak merkezi hükümeti gerek Kuzey Irak bölgesel yönetimi ile temasları yoğunlaştırdıklarını, talep ve baskıları arttırmaya devam edeceklerini söyledi. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonuna Dışişleri Bakanlığının 2012 Yılı Bütçesini sunan Davutoğlu, Ortadoğu'daki gelişmelere değindi. Türkiye'nin bölgede Arap-İsrail ihtilafı konusunda da çok ciddi çabalar gösterdiğini, Filistin devletinin uluslararası alanda tanınması, BM'de tam üye statüsü kazanması için başlatılan girişimi desteklediğini anlatan Davutoğlu, Filistinliler arası uzlaşıya da destek verdikleri ve vermeye devam edeceklerini belirtti. Davutoğlu, tutuklu takasında olduğu gibi bundan sonra her türlü barış girişimine kolaylaştırıcı katkı sağlayacaklarını bildirdi. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "İsrail ile ilişkilerimizde ilkesel bir tutumumuz var, bu tutumu sürdüreceğiz. İsrail açık sularda 9 vatandaşımızı katletmiştir. Buna karşı kamuoyumuzun yakından bildiği müeyyideleri ilan ettik. Bundan sonra da bunun takipçisi olacağız ve tabii haklı taleplerimiz karşılanıncaya kadar da çabalarımızı sürdüreceğiz" diye konuştu. Balkanlarda bütün bölgeyi kuşatan girişimlere öncülük ettiklerini, 2012 yılını ''Balkan savaşından Balkan barışına yeni bir Balkan barışı süreci'' şeklinde değerlendirerek, Güneydoğu Avrupa Ülkeleri Platformu dönem başkanlığını yürüten Sırbistan ile birlikte bir eylem planı oluşturduklarını anlatan Davutoğlu, Türkiye-Bosna Hersek-Sırbistan, Türkiye-Bosna Hersek-Hırvatistan gibi üçlü mekanizmaları sürdüreceklerini dile getirdi. Davutoğlu, Yunanistan'dan sonra Bulgaristan ve Romanya ile de Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği mekanizmaları kurduklarını söyledi. Davutoğlu, Orta Asya ve Kafkasya'da, Türk cumhuriyetleri arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine büyük önem verdiklerini bu sene Türk cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarının 20 yılı dolayısıyla bir çok faaliyet yaptıklarını, Türk Konseyi'nin kurulduğunu ve çalışmalara başlandığını belirtti.  -Terör- Türkiye'nin yükselen vizyonunu ve uluslararası itibarını engellemede araç olarak kullanılmak istenen en önemli faktörün, terör faaliyetleri olduğunu belirten Davutoğlu, şöyle konuştu: "Maalesef terör son dönemde özellikle seçimler sonrasında Türkiye'nin demokrasisinin en güçlü olduğu bir dönemde ve yeni bir anayasa çalışması başlaması aşamasında ivme kazanmış ve birçok askerimizin, sivil vatandaşımızın katledilmesine, şehit edilmesine neden olmuştur. Dış politikamızda teröre karşı mücadele, en önemli dış politika önceliklerinin başında gelmektedir. Çünkü, bugün terör bu büyük vizyonun önündeki bir prangadır. Bu büyük vizyonu engellemeye çalışanların kullandıkları bir araç mahiyeti kazanmıştır. Onun için Irak politikamızda, Irak'la bütün kesimleriyle yoğun ve derinlikli ilişkilere girerken, Irak'tan terör örgütünü tümüyle tasfiye edilmesi için gerek Irak merkezi hükümeti gerek kuzey Irak bölgesel yönetimi ile temaslarımızı yoğunlaştırdık. Onlar üzerindeki taleplerimizi ve baskılarımızı arttırmaya devam edeceğiz.  Terörün AB'deki finansal kaynaklarını kesmek için yoğun bir çalışma yürütüyoruz. Çünkü, nihayet bu terör faaliyetleri Kuzey Irak'taki fiili varlığının ötesinde AB ülkelerindeki finansal destekle ayakta durmaktadır. Bütün bu alanlarda yoğun bir çalışma içindeyiz. ABD ile teröre karşı mücadele konusunda son dönemde işbirliğimizde yeni adımlar atılmıştır. Sayın Başbakanımızın New York'ta yaptığı görüşmede, terörle mücadele bağlamında taleplerimiz ABD tarafına da iletilmiştir. Son günlerde hepinizin takip ettiği gibi, Irak'ta konuşlu predatörler İncirlik'te ve tamamıyla teröre karşı mücadeleye odaklı bir şekilde bundan sonra faaliyetlerine devam edecek. ABD'nin Irak'tan çekilme sürecinde kesinlikle bir boşluğun oluşmasına izin vermeyeceğiz." Teröre karşı mücadele sürerken bir taraftan da demokrasinin güçlenmesi yönünde de çalışmaları sürdüreceklerini söyleyen Davutoğlu, teröre karşı mücadeleyi hukuk devleti kuralları, demokratik kültür ve anlayış içinde en etkin biçimde sürdürmeye kararlı olduklarını dile getirdi. Davutoğlu, Türkiye-ABD eşbaşkanlığında BM'de Terörle Mücadele Küresel Forumu kurduklarını, bu forumun en öncelikli konuları arasında terör örgütü PKK ile mücadelenin bulunduğunu anımsattı. -ABD ile ilişkiler- ABD ile ilişkilerin ikili ve NATO çerçevesinde kararlı bir şekilde sürdürüldüğünü, bu ilişkilerin iki müttefikin eşit, birbirleriyle istişareye dayalı, köklü, kurumsallaşmış ilişkileri çerçevesinde yürütüldüğünü belirten Davutoğlu, "ABD ile her düzeyde istişareleri sürdürüyoruz Kimi zaman görüş ayrılıklarımız olur bunu da paylaşırız. Anlaştığımız konular olduğunda da bu ittifak ilişkisinden gelen çalışmalarımızı birlikte net bir şekilde sürdürürüz" dedi. Davutoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu yıl içinde özellikle tartışmalara sebep olması bağlamında söylüyorum; füze savunma sisteminin erken uyarı radarının Türkiye'de konuşlanması tamamıyla Türkiye'nin ulusal güvenlik ihtiyaçlarıyla irtibatlıdır. İkincisi, NATO'nun güvenlik planlamaları ile irtibatlıdır. Kesinlikle herhangi bir başka gündemi, herhangi bir başka ülkeyi, komşu ülkeyi hedef alma niyeti yoktur. Her şeyden önce bu bir erken uyarı radar sistemidir. Türkiye'de hiçbir füze konuşlanmamıştır."  "Sistemin Türkiye'yi korumadığı" yönünde milletvekillerinden gelen eleştiriler üzerine Davutoğlu, kesinlikle koruduğunu ve bu konuda her türlü önlemin alındığını vurguladı. Bu konuda NATO'da tartışılmaya başladığı andan itibaren 4 temel ilke belirlediklerini hatırlatan Davutoğlu,  bunlardan birinin, hiçbir ülkenin tehdit ilan edilmemesi, ikincisinin Türkiye'nin bütün topraklarını koruyacak tedbirlerin alınması, üçüncüsünün bu radarın Türk subayların tam erişiminin sağlanması, dördüncüsünün ise NATO'nun Almanya'daki karargahında en üst düzeyde bir Türk generalinin görev alarak bütün bu süreçte yer alması olduğunu söyledi. AB sürecine de değinen Davutoğlu, AB'nin temel ilkelerine aykırı olarak ortaya koyduğu siyasi engellerin, Kıbrıs'taki gelişmeler dolayısıyla yaşanan tıkanıklığa rağmen, AB hedefinde kararlı şekilde yürümeye devam edeceklerini bildirdi. Davutoğlu, katılım müzakerelerinin ilerleyememesinin nedeninin, Türkiye'nin isteksizliği ya da politika eksikliği  değil, AB'deki küresel vizyon eksikliği ve Türkiye'ye dönük önyargılı tutumu olduğunu belirtti. Kıbrıs'taki müzakerelerin bir an önce kapsamlı bir barış çerçevesinde sona erdirilmesi için çalışmalar yürüttüklerini ifade eden Davutoğlu, son olarak 31 Ekim'de BM Genel Sekreteri Ban Kimun himayesinde Hristofyas ve Eroğlu'nun bir araya geldiğine işaret ederek, 2012 Haziran ayına kadar nihai bir çözüme ulaşmasını arzu ettiklerini söyledi. -"İstanbul'u bir BM şehri haline dönüştüreceğiz"- Davutoğlu, küresel ekonomik dönüşümün en önemli örgütü G-20'nin 2015'teki zirvesinin Türkiye'de gerçekleşeceğini, 2015-2016 dönemi BM Güvenlik Konseyi üyeliğine yeniden aday olduklarını, BM En Az Gelişmiş Ülkeler Zirvesine İstanbul'da ev sahipliği yaptıklarını anlattı. Afrika'da iki sene önceye kadar 12 büyükelçilik bulunduğunu, 22 büyükelçilik daha açacaklarını, 2012 sonunda toplam 34 büyükelçilik olacağını belirten Davutoğlu, "Afrika'da her ülkede temsilcilik açmaya kararlıyız" dedi. Somali'de yapılan girişimlerin bütün dünyanın ilgisini çektiğine işaret eden Davutoğlu, Avrupa konseyi Bakanlar Komitesi başkanlığını da geçen sene yürüttüklerini dile getirdi. Davutoğlu, BM Barış İçin Arabuluculuk girişimini başlattıklarını, bunu için bir merkez kurduklarını belirterek,  "İstanbul'u bir BM şehri haline dönüştüreceğiz. BM'nin bütün barış, nüfus, kadın, insan hakları organlarını İstanbul'da toplama İstanbul'u bu anlamda bir BM şehri yapma yönünde kararlılığımız sürüyor" diye konuştu. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: "Bütün bu çalışmalarla niyetimiz şudur; güçlü demokrasisi, sağlam ekonomisi, aktif dış politikası ile Türkiye'nin bu bölgesel dönüşümlerde etkin, yönlendirici bir rol üstlenmesi ve küresel alanda ekonomik, kültürel, siyasal, yeni küresel düzenin kurulmasında Türkiye'nin başat bir aktör olması. Bunun için de Bakanlık olarak, gece gündüz çalışıyoruz. Hükümetimizin ve Başbakanımızın talimatları çerçevesinde Bakanlığımız bütün bu vizyonu hayata geçirmeye kararlı. Bu çerçevede ihtiyaçlarımız ve bütçe taleplerimiz artıyor. 2012 yılı bütçemizi 1 milyar 351 milyon 947 bin TL olarak Komisyonumuzun onayına sunduk. Bu, 21. yüzyılın şekilleneceği önümüzdeki yıllarda Türk dış politikasının ihtiyaçlarını giderecek olan bu bütçenin onaylanmasını takdirlerinize sunuyorum."