Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri, 16 Temmuz 2021 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne öğretim üyesi ve araştırma görevlisi alım ilanının ilgili mevzuat hükümlerine uygun olmadığı ve hukuksuzluklar içerdiği gerekçesiyle, 03 Ağustos 2021 tarihinde İdare Mahkemesi'ne başvurdu.
Söz konusu ilan kararının, bu kararın alınış biçiminin ve ilanda belirtilen kadro ihtiyaçlarının belirlenmesinin atamaya ilişkin mevzuat hükümlerine uygun olmadığını ifade eden akademisyenler, bu tür işe alımların üniversiteye telafisi güç, hatta imkânsız zararlar vereceğini belirtti. Akademisyenler, bu işlemin yürütmesinin durdurulmasını ve işe alım işleminin iptaline karar verilmesini istiyorlar.
Akademisyenler yaptıkları açıklamada şu ifadelere yer verdi:
"Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri olarak demokratik, özgür ve özerk üniversite talebimizi farklı yollarla dile getirmeye ve hukuk mücadelemize devam ediyoruz.
Bu kapsamda daha önce Prof. Dr. Melih Bulu’nun rektör olarak atanmasına dair Cumhurbaşkanlığı kararının ve üniversitemiz bünyesinde iki yeni fakültenin kurulma kararlarının iptali için Danıştay’a; ayrıca kurulmuş olan Hukuk Fakültesi’ne YÖK tarafından yapılan dekan atamasının iptali için de İdare Mahkemesi’ne başvurularımızı yapmıştık. Sonrasında YÖK ve üniversitenin yeni yönetimince alınan hukuksuz kararların yürütmelerinin durdurulmalarını talep etmek amacıyla dört başvuru daha gerçekleştirdik. Bunlardan birincisi zaten kuruluş kararının yasal olmadığı gerekçesiyle Danıştay’a başvuruda bulunduğumuz İletişim Fakültesi’ne, bu defa rektörün vekaleten dekan olarak atanması kararının iptali içindi. İkincisi, Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Dr. Muzaffer Eroğlu’nun, Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde hukuken tartışmalı görevlendirilmesinin iptalini talep ediyordu. Üçüncüsü, Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Dr. Muzaffer Eroğlu’nun Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin senatörü olarak atanmasının iptali içindi. Dördüncüsü, üniversitenin yeni yönetimince senatoda yeterli oy çokluğuna ulaşarak, bir anlamda yasadışılıklarını yasallaştırma çabası olarak nitelenebilecek olan mükerrer oy kullanma hukuksuzluğunu gerçekleştirdikleri, 23 Haziran 2021 tarihli senato toplantısında alınan kararların yürütmelerinin durdurulmalarını talep etmekteydi. Yapılan tüm bu idari işlemler, bir idari işlemin hukuka uygunluğunu ifade eden tüm unsurlar bakımından sorunludur ve üniversiteyi telafisi güç, hatta imkânsız zararlar vermek pahasına idari açıdan tamamen kontrol etmeyi amaçlamaktadır.
Son olarak, daha önce Danıştay’a kuruluşunun dayandığı Cumhurbaşkanlığı kararının iptali için başvuru yaptığımız Hukuk Fakültesi’ne, 16.07.2021 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan ilanla başlanılan, öğretim üyesi ve araştırma görevlisi alımı işleminin durdurulmasını talep etmek amacıyla, 3 Ağustos 2021 tarihinde yeni bir başvuru daha gerçekleştirdik.
16.07.2021 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan ilanla Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne öğretim üyesi ve araştırma görevlisi alımı işlemi, ilan kararının alınış biçimi, ilanda belirtilen kadro ihtiyaçlarının belirlenmesi ve atamaya ilişkin mevzuat hükümlerine uygunluğu bakımından açık hukuka aykırılıklar taşımaktadır ve Üniversitedeki kamu düzenini ciddi biçimde bozarak telafisi güç yahut imkânsız zararlara yol açacağı çok açıktır. Bu işlemin YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASI ve bilahare alım işleminin İPTALİNE karar verilmesini istemekteyiz. 3 Ağustos 2021 tarihinde gerçekleştirdiğimiz İdare Mahkemesi başvurusunun hukukî gerekçeleri ve avukatımızın hukukî görüşü ektedir.
Avukat Fırat Kuyurtar’ın görüşü:
15 Temmuz’da Prof. Dr. Melih Bulu görevden alındı. Boş rektör koltuğuna yeni atama yapılması için belirli prosedürler öngörüldüğü için asaleten bir atama yapılıncaya değin rektörlük makamına aylardır çeşitli hukuksuz işlemlerin içinde yer alan aktörlerden biri olan Prof. Dr. Naci İnci, yine 15 Temmuz’da vekâleten atandı. Naci İnci, göreve gelir gelmez ilk iş iki yeni hukuksuzluğa imza attı. Birincisi Boğaziçi Üniversitesi’nde 2 Ocak 2021’den bu yana gerçekleştirilen hukuksuzluklara karşı direnişin kayıt altına alınmasında önemli katkıları olan bir akademisyeni, Can Candan’ı üniversiteden uzaklaştırma kararı almasıydı. İkincisi de 16 Temmuz’da yayımlanan ilana göre Hukuk Fakültesi kadrolarına atama yapılmasına ilişkin işlemdi.
Hukuk Fakültesi’ne atama yapılmasına ilişkin bu karar alelade, ihtiyacın karşılanması için yapılmış bir işlem değil. Sonda söylenecek şeyi başta söylemek gerekirse, amaç hukuksuzluklara direnişi kırmak, kadrolaşmak.
Verilen ilana göre açık doktor, doçent ve araştırma görevlisi kadrolarına belirtilen ilanla kadro alımı yapılmasına ilişkin işlemler hukuk tekniği açısından oldukça sorunlu. Ayrıca ilan metnine bakıldığında kişiye özel ilan verildiğine dair şüpheye düşmemizi haklı kılacak özellikler rahatlıkla görülebiliyor. Örneğin doktor adaylar için yurtdışı doktora şartı aranırken doçent kadrosu için istenmiyor. Neden?
Başka örnekler de var ama asıl mesele şu: Yeni kurulmuş olan Hukuk Fakültesi’nin misyonu, vizyonu, eğitim-öğretim esasları, nasıl bir eğitim vereceği, bu esaslara göre atama yükseltme kriterlerinin nasıl olması gerektiği belli değil. Oysa ilan metnine baktığınızda, Boğaziçi Üniversitesi atama yükseltme kriterleri uygulanır diyor. Soruyoruz, hukuk fakültesi ile uyumlu olmayan bu kriterleri atamalarda nasıl uygulayacaksınız? Yoksa bu kriterler uyumlu değil, başka üniversitelerin kriterlerini kıyasen uygulayacağız mı diyeceksiniz? Yahut hukuk fakültesi atamalarını bu kriterlerden muaf mı tutacaksınız? Kriterleri uygularsanız, yayın şartını sağlayacak hukukçu bulmanız çok zor. O halde gerçekleşmesi imkânsız bir işlemi neden tesis ediyorsunuz? Boğaziçi Üniversitesi’nde bir kadroya atanmak için genel kriterlerin yanı sıra her bölüm için öngörülmüş, somut, objektif, o bölüme özgü kriterler de var. Hukuk Fakültesi için bundan da bahsedemiyoruz. Soruyoruz, neden önce hukuk fakültesi için eğitim-öğretim esaslarını saptayıp sonra buna uygun atama yükseltme kriterlerini belirlemiyoruz? Amaç fakülte kurarak kamuya yararı olacak bir iş yapmaksa neden acele ediyorsunuz?
Boğaziçi Üniversitesi Senatosu, bu kriterleri belirlemek için son olarak 7 Temmuz’da toplandı, saatlerce tartışmalar yürüttü ve mevcut idarenin getirdiği öneriyi yetersiz bularak reddetti. Mevcut atanmış idare buna rağmen kadro ilanı yoluna gitti. Aslında Melih Bulu’nun atanması, sonrasında iki yeni fakültenin kurulması ve peşi sıra gelen tüm hukuksuzlukların ardında hep aynı istek var. Üniversitenin idari ve bilimsel özerkliğini yok etme ve kamu yararına aykırı hareket etme pahasına kontrol altına almak. Gerekirse, bilinen mânâda Boğaziçi Üniversitesi’ni yok etmek. Hukuk Fakültesi açık kadrolarına atama ilanı da bu hukuksuzlukların son halkası. Bu kamu yararı ile bağdaşmaktan uzak hukuksuz amaca karşı hukuk mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz.