T24 - İstanbul Boğazı’na ilk köprü, Pers kralı 1. Dareios’un İskit seferi sırasında Samoslu mimar Mandroklees tarafından MÖ 512 yılında inşa edildi.
Gemilerin birbirlerine demir kıskaçlarla çengellenmesiyle oluşturulan köprü, tarihte ilk defa iki kıtayı birbirine bağladı.
AA muhabirinin, Murat Arslan’ın "İstanbul’un Antik Çağ Tarihi/Klasik ve Helenistik Dönemler" adlı kitabından derlediği bilgiye göre, Pers Kralı 1. Dareios, İskitlere karşı planladığı seferi için son hazırlıklarını tamamladı ve MÖ 512 yılının baharında ordusunun başında kraliyet şehri Susa’dan yola çıktı.
İstanbul Boğazı kenarındaki Kalkhedon’a (Kadıköy) gelen Pers Kralı, oradan gemiye binerek Kyaneai Adaları’na doğru yelken açtı. Boğaz üzerinde Karadeniz’in girişindeki yüksek bir burnun ucuna oturan kral, buradan bilinen bütün denizlerin en şaşırtıcısı olan Karadeniz’in görülmeye değer doyulmaz güzelliklerini seyre daldı. Pers Kralı, tekrar gemiye binerek Samoslu mimar Mandroklees tarafından gemilerin yan yana getirilmesiyle oluşturulan İstanbul Boğazı’ndaki köprüye doğru yol aldı.
Üzerinde, kalıcı bir köprünün kurulmasına izin vermeyecek derecede derin ve geniş olan İstanbul Boğazı’nda ayrıca Karadeniz’den Marmara istikametine doğru üst akıntı köprü yapımını zorlaştırıyordu. Bu bakımdan Mandroklees, daha sonradan Persler, Helenler ve Romalılar tarafından tecrübe edilen bir teknik kullanarak tarihte ilk defa iki kıtayı birbirine bağlayan bir köprü oluşturdu.
Gemileri demir kıskaçlarla çengellediler
Bu sisteme göre gemiler önce komut verilir verilmez akıntıda yüzmeye bırakılırdı. Böylelikle akıntı onları doğal olarak aşağıya doğru sürüklerken, bir kürekli tekne de onları köprünün kurulması planlanan yere yönlendirirdi. Gemiler bir kıyıdan karşı kıyıya kadar belli aralıklarla dizilir dizilmez, çapalarının yanı sıra kabataşlarla doldurulmuş piramit şeklindeki sepetleri akıntıya karşı tutunmalarını sağlamak için suya indirirlerdi. Bu şekilde gemilerin burunları Karadeniz ile dik açı yapacak biçimde konumlandırılacağı için boğazın akıntısına paralel düşer ve akıntı nedeniyle gemileri birbirine bağlayan halatlara binen yükü azaltırdı.
Böylesine derin ve geniş su kütleleri üzerinde gemiler ayrıca birbirlerine demir kıskaçlarla çengelleniyordu. Ayrıca boğazda işleyen küçük teknelerin geçişi için köprüde aralıklar bırakılıyordu. Bütün bunlar tamamlandıktan sonra gemileri birbirine bağlayan halatları karadan ağaç burgular ve çıkrıklar kullanarak gererlerdi. Söz konusu halatlar, keten, kenevir lifleriyle papirüslerden yapılırdı.
Bu şekilde köprünün çatısı oluşturulduktan sonra köprünün eni boyunca kalın kalaslar kesilirdi. Bunlar teknelerin üzerilerine uzunlamasına peş peşe dizilirdi. Ardından enlemesine tahtalarla bunlar birbirine tutturulurdu.
Gemilerin aralarında çarpışmaması ve gemiden gemiye geçiş sağlayacak kalasların desteklenmesi için bağlayıcı ve sabitleştirici çapraz kirişler konurdu. Aynı süreç, köprüyü tamamlamak için gerekli olduğu sayıda gemiden gemiye yenilenirdi.
Bunların üzerine yine tahtadan bir batan döşenir ve üzerine bir kat toprak atılırdı. En son olarak da köprünün her iki yanına, yan duvar işlevi görmesi için merdivenler çakılırdı. Bu korkuluklar, bir yandan atlar ve yük hayvanları açısından geçişi güvenli kılarken, diğer yandan da yapıyı daha da güçlendirirdi.
Mimara ücretinin 10 katı para
Pers Kralı Dareios, köprüyü tetkik ettikten sonra hayranlık uyandırıcı bir işi böylesine kısa bir sürede başardığı için Samoslu mimar Mandroklees’e ücretinin 10 katını verdi. Mandroklees de bu bağışla, köprüye bakılarak yapılacak bir resim için ödül koydu. Tabloda, şeref koltuğunda oturan Dareios’un, boğaz üzerinde gemilerin bir araya getirilmesiyle inşa edilen köprü üzerinden Asya’dan Avrupa kıtasına geçen Pers ordusunu seyredişi resmedildi.
Mandroklees, tablo üzerine "Mandroklees, balığı bol Bosporos’ta bir köprü inşa etti/Yaptığı bu işin anısını tanrıça Hera’ya sungu olarak ayırdı/Kral Dareios’un planını başarıyla yerine getirerek/Hem kendi onur tacı elde etti, hem de Samoslular’ın ününü artırdı" dizelerini yazdıktan sonra adak olarak Hera Tapınağı’nın duvarına astırdı.
Dareios, Mandroklees’i mükafatlandırdıktan sonra MÖ 512 yılında 740 metre genişliğindeki köprüden Avrupa’ya geçti. Daha sonra boğaz üzerindeki köprüyü oluşturan gemiler ayrıldı. Böylelikle Pers donanması, çeşitli filolar halinde Byzantion, Kalkhedon limanları ile İstanbul Boğazı kıyılarında demir attı.