Birleşmiş Milletler'in (BM) uluslararası düzen konusundaki raportörü George Katrougalos, İsrail'in Suriye'ye yönelik saldırılarının, bölgede sergilediği kanunsuz davranışlarının bir başka örneği olduğunu ve İsrail'in egemen bir devlete karşı kışkırtma olmadan saldırılar düzenlediğini söyledi.
Katrougalos, BM Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese, BM'nin terörle mücadele konularında insan hakları özel raportörü Ben Saul ile BM Cenevre Ofisi'nde, Gazze Şeridi ve işgal altındaki Filistin topraklarındaki insan hakları ihlallerine ilişkin basın toplantısı düzenledi.
BM Filistin Özel Raportörü Albanese, İsrail'in saldırıları altında bulunan Gazze'de sahadaki durumun felaket seviyesinde olduğunu söyledi.
Albanese, "Gazze'deki kriz, hepimizi ilgilendiren küresel bir kriz haline geldi. 44 binden fazla insan İsrail keskin nişancıları ve bombaları tarafından öldürüldü. Bunların yüzde 70'i kadın ve çocuk. Saldırıların başından bu yana 100 binden fazla yaralı var. Bunların binlercesi tedavi edilemiyor. Bu da yetmezmiş gibi şimdi yeterli gıda ve giyecek olmadan geçici kamplarda yaşayarak ikinci kışı geçirmek zorunda kalacaklar." dedi.
Gazze'nin tüm nüfusunun yerinden edildiğine ve birçok kişinin sonsuza dek evini kaybettiğine işaret eden Albanese, çocukların okula geri dönüp dönemeyeceklerini bilmediğini kaydetti.
Albanese, "Sadece son dört ayda yaklaşık 19 bin çocuk akut yetersiz beslenme nedeniyle hastaneye kaldırıldı. Gazze'de bugün kıtlık bir gerçek." diye konuştu.
Gazze'de bu noktaya gelinmesinde İsrail'in "cezasızlığının" etkili olduğuna vurgu yapan Albanese, İsrail hiçbir zaman uluslararası toplumun çoğu üyesinin sahip olduğu standartlara tabi tutulmadığını hatırlattı.
Albanese, "İsrail sayısız BM Genel Kurulu ile Güvenlik Konseyi kararlarının yanı sıra Uluslararası Adalet Divanı Danışma Görüşü'ne meydan okudu. BM personelini ve tesislerini hedef aldı, onları istenmeyen kişi ilan etti. Sadece beni değil, BM Genel Sekreteri'nin kendisini de istenmeyen kişi ilan etti. İsrail'e hiçbir zaman yaptırım uygulanmadı. Yargı süreçleri ya göz ardı edilmekte ya da engellenmekte." ifadelerini kullandı.
İsrail'e doğrudan veya dolaylı olarak silah satışlarının durdurulması gerektiğini söyleyen Albanese, İsrail'in, gerçekleştirdiği bu davranışlarla BM'nin bir parçası olmaya devam etmesiyle ilgili ehliyetinin de revize edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Albanese, Filistin meselesinin uluslararası hukuka uygun olarak ele alınmasının önemine işaret etti.
BM'nin hakimler ve avukatların bağımsızlığı konularındaki özel raportörü Satterthwaite de Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, eski İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ve Hamas lideri Muhammed Deif hakkında tutuklama emri çıkardığını hatırlattı.
"Bu tutuklama emirlerinin, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar için standartlara uyan davranışlara ilişkin delillere dayanarak işlendiğine inanmak için makul gerekçeler bulunduğuna karar veren bağımsız bir mahkeme tarafından çıkarıldı." ifadelerini kullanan Satterthwaite, üye ülkeler Roma Statüsü'nün 86. maddesi uyarınca UCM ile tam işbirliği yapmaları gerektiğinin altını çizdi.
"İsrail egemen bir devlete karşı kışkırtma olmaksızın saldırılar düzenliyor"
BM'nin uluslararası düzen konusundaki raportörü Katrougalos, "Filistin'de, Lübnan'da, Suriye'de yaşanacaklar, BM kurallar sistemi dediğimiz şeyin, uluslararası yasallığının hayatta kalması için nihai turnusol testidir." ifadelerini kullandı.
Katrougalos, çok taraflılığın daha önce olmadığı kadar baskı altında olduğunu kaydederek, son dönemde özellikle İsrailli yetkililer tarafından BM'ye karşı benzeri görülmemiş saldırılar yaşandığının altını çizdi.
İsrail'in Beşşar Esad rejiminin devrilmesinin ardından Suriye'ye yönelik devam eden saldırılarına işaret eden Katrougalos, "Suriye, gerçekten de bir kalıbın parçası. Bu saldırılar, İsrail'in bölgede sergilediği kanunsuzluğun bir başka örneğidir. İsrail egemen bir devlete karşı kışkırtma olmaksızın saldırılar düzenliyor." dedi.
Katrougalos, Suriye'de beklenmedik gelişmelerin hızlı bir şekilde yaşandığını ve yeni bir sürecin başladığını bildirerek, azınlıklar dahil tüm kesimlerin haklarının korunmasının önemine işaret etti.
BM'nin terörle mücadele konularında insan hakları özel raportörü Saul ise "Son 14 ayın çarpıcı özelliklerinden biri, İsrail'in Filistinlilere karşı istisnai ve aşırı şiddeti meşrulaştırmak için terörle mücadele söylemini nasıl kullandığıdır. Bu, Filistin halkının kronik bir insanlıktan çıkarılmasıyla birlikte gerçekleşiyor." dedi.
Saul, İsrail'in onlarca yıldır dokunulmazlıktan yararlandığına işaret ederken, bu durumun İsrail'i, Gazze'de ve diğer bölgelerde giderek şiddetini artırma ve kanunsuz davranma konusunda cesaretlendirdiğini kaydetti.
Gazze'de yaşananlar ve ihlallerin yakın savaş tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir durum olduğuna vurgu yapan Saul, İsrail'in son 14 ayda sivillere yönelik kasıtlı ve ayrım gözetmeyen saldırıları, onların kasten aç bırakılması, insani yardımların reddedilmesi, sivil toplum ve BM kuruluşlarını hedef almasına rağmen bu konuda hesap verebilirliğin sağlanmadığını bildirdi.
"Uluslararası hukukta, sevmediğiniz bir ülkeyi önleyici bir şekilde silahsızlandırmanın hiçbir temeli yok"
Saul, ABD ve Almanya'nın İsrail'in en büyük silah tedarikçilerinden olduğunu hatırlatarak, ülkelerin yapacağı baskı ile silah satışlarının durdurulması ve Filistinlilerin hayatlarının kurtarılması gerektiğini vurguladı.
"İsrail'in Suriye'ye yönelik saldırıları ve oradaki silahları kendine tehdit olacağı argümanıyla yok etmesine" ilişkin soruyu da yanıtlayan Saul, "Uluslararası hukukta sevmediğiniz bir ülkeyi önleyici veya önleyici bir şekilde silahsızlandırmanın kesinlikle hiçbir temeli yok. Bu tamamen kanunsuz, bunu yapmak için uluslararası hukukta kesinlikle hiçbir temel yok. Ancak bu, İsrail'in en az 10 yıldır Suriye'de yaptıklarının bir devamı." diye konuştu.
BM özel raportörleri
BM özel raportörleri, "İnsan Hakları Konseyinin özel mekanizmaları" diye tanınan sürecin parçası olarak biliniyor.
BM İnsan Hakları sistemindeki bağımsız özel mekanizmalar, Konseyin belirli bir ülkenin durumunu veya dünyanın herhangi bir yerindeki tematik sorunları ele alan bağımsız bilgi toplama ve izleme mekanizmaları olarak öne çıkıyor.
Kurumun bünyesinde bulunmayan özel mekanizmaların uzmanları, gönüllülük esasına göre ve bağımsız şekilde çalışmalarını yürütüyor. (AA)