Gündem

Bir: TSK'da çalışma grupları kurmak doğal, İsmet Sezgin BÇG'yi biliyordu

Çevik Bir, cezaevinde kendisini ziyaret eden CHP heyetine, “MİT’in Emniyet’in brifingleri var. Bizi yargılıyorlar, onlara bir şey yapılmıyor. Bu soruşturma sadece askere yapılıyor. Ben görevimi yaptım” dedi

19 Ocak 2013 18:46

HÜLYA KARABAĞLI / Ankara

 

28 Şubat soruşturmasından tutuklanan, Eski Genelkurmay İkinci Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir, “Bölücülük tehdidi gündeme geldiği zaman Güven Çalışma Grubu kuruldu. İç Güvenlik Harekât Dairesi kuruldu. Buranın ilk başkanı daha sonra MHP’den milletvekili seçilen Erdal Sipahi oldu. Batı Çalışma Grubu da o dönem görev yaptı. BÇG, İç Güvenlik Harekât Dairesi bünyesinde çalıştı” dedi.

Çevik Bir, cezaevinde kendisini ziyaret eden CHP heyetine, “MİT’in Emniyet’in brifingleri var. Bizi yargılıyorlar, onlara bir şey yapılmıyor. Bu soruşturma sadece askere yapılıyor. Ben görevimi yaptım” dedi.

\

CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Muğla Milletvekili Nurettin Demir'den oluşan CHP Cezaevleri İzleme Komisyonu üyeleri, 28 Şubat davası kapsamında tutuklu emekli subay ve general ile eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz ile görüştü. CHP heyetinin, görüşmelerle ilgili bilgi notları şöyle:

 

Bir: Bölücülük tehdidi olunca Güven Çalışma Grubu kuruldu

 

16 Nisan’dan beri tutuklu olan Çevik Bir, eşinin rahatsız olduğunu, cezaevinde her gün spor yaptığını her türlü meyveyi kantinden satın aldığını, 37 ekran televizyonu olduğunu söyledi. Bir, CHP heyetine 28 Şubat döneminde yaşananlara ilişkin şu bilgileri verdi:

“Alınmayı bekliyorduk, çünkü televizyonlar aracılığıyla kamuoyu oluşturdular. Genelkurmay’da çalışma grupları kurmak doğaldır. Bölücülük tehdidi gündeme geldiği zaman Güven Çalışma Grubu kuruldu. İç Güvenlik Harekât Dairesi kuruldu. Buranın ilk başkanı daha sonra MHP’den milletvekili seçilen Erdal Sipahi oldu. Batı Çalışma Grubu da o dönem görev yaptı. BÇG, İç Güvenlik Harekât Dairesi bünyesinde çalıştı.”

 

'Gizli olsak telefonlarımızı değiştirirdik'

 

“Ben sadece görevimi yaptım, İsmet Sezgin’in haberi vardı” diyen Bir, “Telefonlarımız değişmedi. Gizli olsak değiştirirdik. İlk genelgeyi Emniyet Genel Müdürlüğü yayınladı. Biz ondan sonra ilk yazıyı 4 Nisan’da yazdık. MGK Genel Sekreteri koordinatör olarak atandı. Bize bu emri Başbakanlık veriyor. MGK Genel Sekreterinin koordinatör atanması da Başbakanlık emri. Bir milletvekili İsmet Sezgin’e BÇG’yi soruyor. Sezgin de yasal bir kuruluş olduğunu söylüyor. MİT’in Emniyet’in brifingleri var. Bizi yargılıyorlar, onlara bir şey yapılmıyor. Bu soruşturma sadece askere yapılıyor. Ben görevimi yaptım” dedi.

 

‘28 Şubat’a ilişkin hiçbir tedirginlik hissetmedim’

 

Eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz ise CHP heyetine şu bilgileri aktardı:

“Hukuk cinayetiyle karşı karşıyayız. YÖK, Bilimsel açıdan altın yıllarını yaşadı. Bize 28 Şubat kararları gelmedi. BÇG’nin ne olduğunu merak ediyordum. Alınan kararların sadece 2’si YÖK’ü ilgilendiriyor. Birincisi türban ile ilgili. Öbürü bölücü ve irticai faaliyetlerle ilgili. Köktendinciler ve huzuru bozanlar üniversitede barınmasın diye tavsiye kararı alınıyor. Demirel tutanakları açıklayın diyor. Ben Demirel de 28 Şubat’a ilişkin hiçbir tedirginlik hissetmedim. Demirel ile baba oğul gibiyiz. Hiç böyle bir şeyden söz etmedi.”

 

‘El Ezher denkliğini ilk iptal eden Mehmet Sağlam’dı’

 

“BÇG nedir diye içimde şüphe var. 28 Mart’ta Akşener genelge yayınlıyor, kararlar nasıl uygulanacak diye. 10 Nisan’da ise BÇG kuruluyor. Burada bulunanların hiçbiri darbeci değil. Adriyatik’te haberi aldım. Hemen geri döndüm. Gemidekiler dönme dedi. 37 yaşında rektör oldum, her türlü görev yaptım, suçsuzum. Kaçarsam suçlu sayılırım dedim. YÖK’te tutulan notlar, gelen ihbarlar fiş diye gösterilmez. 2 defter var, fişleme belgeleri dediler. Benim yazım değil. Savcı, bana ‘Türbanlı kızlara niye bu kadar ceza verdiler. El Ezher’in diploma denkliklerini niye iptal ettiniz, yurtdışındaki araştırma görevlilerini niye geri çağırdınız, sınav sistemini niye değiştirdiniz diye sordu. Bunlara cevap verdim. El Ezher denkliğini ilk iptal eden Mehmet Sağlam’dı.”

 

‘Ben hangi hükümeti devireceğim’

 

“Ben hangi hükümeti devireceğim? Ecevit Başbakan’dı. Niye devirmek isteyeyim. Batı Çalışma Kurul üyesiymişim. 10 yıl zamanaşımı vardır, bu kararlar 1998’den aldı.

Ben bu kanunsuz ve hukuksuz olarak buradayım. Nasıl dayanıyorum bilemiyorum. 7 aydır buradayım. Memurlar çok iyi. Bakan Sadullah Ergin ziyaretime geldi. İddianame ortada yok. Darbeleri Araştırma Komisyonu beni dinlemedi.”

 

‘Delilleri siyaha mı boyayacağım’

 

“Benimle ilgili suçlamalardan biri üniversiteleri irticai ve bölücü faaliyetlerle ilgili uyarmak. Kaçma ve delilleri karartmak saçma iddialar. Kaçmak isteseydim adliyeye gelmezdim, delilleri karartmak imkânım yok. Siyaha mı boyayacağım delilleri.”

 

Suçum sadece vatanımı sevmek

 

Eski Genelkurmay Lojistik Komutanı emekli Korgeneral Kamuran Orhon da “Hiçbir şeye ilgim ve bilgim yok. Büyük bir haksızlıkla karşı karşıyayım. Böbrek hastasıyım. Üre değerim 160, kreatin değerim 7. Diyaliz safhasındayım ama doktor sorun yok diyor. Girişte arama yapılıyor. Ailem perişan, ben perişanım. Çok büyük haksızlığa uğruyorum, bu durumu hazmedemiyorum. Sadece suçum vatanımı sevmekti. Sizinle hiçbir farkım yok. Siz ne kadar suçluysanız ben de o kadar suçluyum. İzmir burnumda tutuyor” dedi.

 

‘Digital CD kurbanıyız?’

 

28 Şubat sürecinde Kara Kuvvetleri’nde NATO Plan subayı olan emekli Albay İsrafil Aydın şöyle konuştu:

“Gölcük’te ele geçirilen 5 No’lu CD nedeniyle buradayım. Dijital çalışmanın en altında İsrafil Aydın diye bir isim var. Rütbem ve görevimle ilgili bir şey yazılmamış. Benim dışımda 3 tane daha İsrafil Aydın. Batı Çalışma Kriz Grubu üyesi olduğum gözüküyor. Türk askerinin başına çuval geçirilmesiyle ilgili bir Amerikalı albaya emekli olmadan önce, ‘Çuvaldan Amerikan devlet başkanı özür dilemediği sürece bu konu kapanmaz’ dedim. YAŞ’ta terfi alamayacağımı bildiğim için emekliye ayrıldım. Dijital cd kurbanıyız.”

 

‘Elle arama, ayakkabı çıkarma var’

 

“Cezaevi şartları ve mevzuatı insancıl değil. Mevzuat, insanı cezalandırmak için değil, insanı yok etmek üzerine kurulu. İnsanı insan olmaktan utandıran bir mevzuat. 2 saat spor yapıyorum. En az iki eşofman lazım. Eldiven yasak, 1 eşofman, 1 ayakkabıya izin var. F Tipi kitabı yazıyorum. En rahatsız olduğum şey elle arama. Çıplak arama olmadı. Odaya her girip çıktığımızda, her ziyaretçi geldiğinde elle arama var, ayakkabı çıkarma var. 10 kitap bulundurulabiliyor. Lacivert giyim eşyası gardiyanları çağrıştırdığı için yasak, haki giyim eşyası jandarmayı çağrıştırdığı için yasak. Kırmızı elbise, sol örgütleri çağrıştırdığı için yasak.”

 

‘Mevzuat tam bir faşist’

 

“Kantinde satılan hiçbir şeyi dışarıdan alamıyoruz. Mevzuat tam bir faşist. Bu zulümden sonra hiçbir şeye inancım yok. Helikopter düşmek üzereyken kurtuldum, Tarıktepe’de mayınlı pusudan çıktım ama bu pusudan çıkamadım. 20 sayfa itiraz dilekçesi yazdım, 15 dakika sonra ret cevabı geldi. Baştan kurgulanmış. Harp Akademisi’nde iki Amerikalı subay eğitim görüyor. Onların bizimle ilgili not tuttuğunu düşünüyorum.”

Balyoz Darbe Planı davasından 16 sene hapis cezası alan emekli Tümgeneral Bekir Memiş, “Balyoz bavulunu bırakanlardan biri Orhan Aykut. Bu araştırılmalı. Burada bilgisayar yok. Yemekler kötü. Kurslar var, resim, çini kursları var. Sohbet hakkı haftada 2,5 saat. Ayakkabı araması var. Balyoz ile ilgili ilk askeri bilirkişi raporunu hazırlayan Binbaşı Ahmet Erdoğan’ın raporu, hazırlanışı, personelin seçimi şüpheli. Askeri Savcı şimdi İMKB hukuk müşaviri. Bu sahtekarlık, bu zulüm ortaya çıkacak, belki 5 yıl, belki 10-20-50 yıl sonra çıkacak. Ama Türkiye kendinden utanacak” dedi.