Yaşam

Binbir Gece'de Yolculuk 2

18 Mart 2010 02:00

T24 - Atlas Dergisi genel yayın yönetmeni Özcan Yüksek'in, Binbir Gece Masalları'nı konu alan kitab serisinin ikincisi ''Cinistan: Aşk ve Kaybedilen Dünya'', Doğan Kitap'tan çıktı. 


Binbir Gece Masalları'nın izindeki Cinistan, Özcan Yüksek'in ‘Sessizce Dön', ‘Ölüme ve Hayata Dair, Hakikatçi' adlı eserlerinden sonraki üçüncü kitabı.


Hakikatçi’den yeni anlatı… Binbir Gece’de yolculuk II.

Bilim zamanla yalanlanır, masallar zamanla doğrulanır 
Özcan Yüksek’in Binbir Gece’de Yolculuk II, Cinistan, Aşk ve
Kaybedilen Dünya ile devam ediyor.
Binbir Gece’de Yolculuk I, Hakikatçi, Hayata ve Ölüme Dair,
2008 yılında Doğan Kitap tarafından yayımlanmıştı.
Cinistan, aşka, kadın ve erkek olmaya, terk edilmeye,
ihanete dair...
Gezegenimizi kurtaracak masallar
Özcan Yüksek bu sefer Afrika, Tanzanya gibi coğrafyalarda
Binbir Gece Masalları’nın izlerini arıyor.
Bir yandan masalların çözümlemesini yaparken bir yandan
da ilkel kabilelerin yaşamları ile bir tür dünya hayat bilgisi
aktarımı olan masallar arasında bağlar kuruyor. Atlas Dergisi
Yayın Yönetmeni Özcan Yüksek’in psikolojik, sosyolojik
tahlillerine bakir coğrafyaların folkloru eşlik ediyor.
Bela dediğin, nallarıyla karanlığı döven atlı haydutlar gibi
hızla uzaklaşıp gider. Zamansa, çekilen sıkıntıları, uğranılan
felaketleri ve her türden zulematı unutturur. Lakin insan, tıpkı
içindeki hain ruhun ayartmasına karşı koyamayan
Denizci Sinbad gibi, yola çıkma arzusuna, başka ülkeler
görme, o diyarlarda başka insanlarla tanışma arzusuna tekrar
boyun eğmekten kendini kurtaramaz.



Böyleyken, kendi içimde yaşayan hain ruhun, beni yalnızca,
ülkeler görme ve oraların insanıyla tanışma arzusu için
ayartmadığını söylemeliyim. Beni asıl ayartan, gerçeğine
bugüne değin pek rastlanmamış masal kahramanlarının, bizim
gerçek bildiğimiz dünyamızdaki yolculuklarına katılmaktı.
Gerçek bildiğimiz dünyamıza, kimilerinin söylediği gibi Birinci
Âlem de diyebiliriz. Evet, Birinci Âlem’de, ama bu âlemin
ecinni uğrağı olan yerlerinde, peri diyarlarında oyalanırken,
sessizce masalların zamanına geçmek, orada kalmak ve
masalların bize görünmeyen, eğri yollarında yürümekti
amacım. Bir günden ötekine, bir kez masalların zamanına
geçtikten sonra, artık her şey masaldır. O andan itibaren, bir
zamanlar varken ve sanki artık sonsuza değin yok olmuşken,
masal zamanının bir kez daha geri dönmesi için her türlü
koşul olgunlaşmaya başlamıştır.



Evimi ve bütün sevdiklerimi geride bırakarak, umutlarım ve acılarım yanımda,
yeni bir yolculuğa çıkmış idim. Daha önce, şöyle böyle iki düzine
ay içerisinde üzerinde dolandığım yerleri aceleyle ve sıra gözetmeden
sayarsam eğer... Cezire-i Umman ve Sahra-yı Heyhat ve Deşt-i Kıpçak ve
Afgan ve Hint ve Sind diyarları, birer birer, önce yolumun üstüne,
sonra yolumun ardına düşmüştü.
Ayrıca Oğuz öykülerinin arka arkaya dizildiği bi’l-cümle Harezm,
Diyar-ı Sakalib, Gilan, Sencan, Tahran ve aralarında Şiraz ve
İsfahan’ın da bulunduğu bi’l-cümle İran, sonra Deşt-i Lut,
Deşt-i Kevir, bi’l-cümle Çölistan’ı geçtim.
Daha fazlasına sözüm yeterse eğer, her ülkenin ormanistanından,
kumistanından birer mihmandar edinmiş, rehberlerimin
peşinde kâh dağıstanlardan, kâh gülistanlardan yürümüş gitmiş idim.
Sözün özü, Türkistan, Kürdistan demedim, Alevistan,
Fûncistan, hatta Dumbistan demedim, seg-ber-sahra gezdim.
Kâh Maymunistan’ı boyladım, kâh Cinistan’ı. Kâh Kâfiristan’da yaşadım,
kâh Nuristan’da. Migrilistan bataklıklarına battım,
Lazistan yaylalarına tırmandım. Oralarda sarp, çengelistan dağları,
eğri, coşkunistan nehirleri aştım.
Fayda vardır ki, tekrar tekrar Memalik-i İran ve Turan, Memalik-i Arab ve Rum, bir kez daha Hindistan, bir kez daha Sind ve Multan ve Dekkan ve Çîn-ü Mâçîn ve Hıtay ve Hotan ve Bulgar ve Kırım ve Tataristan, Dağıstan ve yine Gürcistan ve Irak-ı Arab ve Irak-ı Acem ve Basra ve Şam, cümle memalik-i masalları fethettim.Kalyonlardan, karakalardan indim, kervanlara ve uçan halılara bindim. Sonuçta, gittiğim her ülke, her şehir, gittiğim her mıntıka, artık büyük ölçüde harabe haline gelmiş, terk edilmiş, itilmiş, örselenmiş, büyük ölçüde unutulmuş olsa bile, o ucu bucağı yok Masalistan ülkesine ait bir yerdi.
Hakikatçi

Yazar hakkında

Özcan Yüksek 1963’te Kaçkar’ın eteklerinde doğdu. İstanbul sokaklarında büyüdü.Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Atlas dergisinin yayın yönetmeni, yazarı, fotoğrafçısı.Son on yirmi yılını, dünyanın enlem ve boylamlarını arşınlamakla geçirdi.Ama her zaman, çok yere gitmek yerine, bir yere çok defa gitmeyi tercih etti. Ve her sefere bir rihlet gibi gitti.Doğan Kitap tarafından yayımlanan eserleri: Hakikatçi-Hayata ve Ölüme Dair, Sessizce Dön-Mevlânâ’nın İzinde Belh’ten Anadolu’ya.