23 Eylül 2020 09:24
Gezi Parkı protestoları sırasında polisin gaz fişeği ile başından vurularak yaralanan ve 269 günlük yaşam mücadelesinden sonra hayatını kaybeden Berkin Elvan’ın öldürülmesine ilişkin sanık polis Fatih Dalgalı'nın yargılandığı davanın 17’nci duruşması bugün İstanbul Çağlayan 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Elvan ailesini ve taraf avukatlarını dinleyen mahkeme heyeti, dosyayı esas hakkındaki mütalaanın hazırlanması için savcılığa gönderdi. Duruşma 9 Aralık'a ertelendi.
Duruşma öncesi berkin Elvan’ın ailesi ve Taksim Dayanışması İstanbul Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamaya CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da katıldı.
Dokuz8 Haber'den Fatoş Erdoğan'ın aktardığına göre Taksim Dayanışması adına basın açıklamasını okuyan Akif Burak Atlar, “Biz Taksim Dayanışması ve Elvan ailesi olarak ölüme karşı yaşamı savunmaya inatla ve ısrarla devam edeceğiz” dedi. Baba Sami Elvan, “Bizim çocuğumuzu vuran tetikçi, asil katiller yargılanmalı” diye konuştu.
Pandemi nedeniyle salona kısıtlı seyirci alındı. Soruşturma aşamasında tanık olarak ifadesi alınan polislerin duruşmada da dinlenmesi planlanıyordu ancak gelmedikleri için heyet bu karardan vazgeçmeyle ilgili tarafların görüşünü sordu. Polislerin ifadeleri okundu. Heyet başkanı, esas hakkındaki beyanlarını almak için sözü taraflara verdi.
İlk olarak konuşan Sami Elvan “Benim çocuğum özellikle seçildi. Hiçbir olay yokken benim çocuğumu bu ekrandaki katil, tetikçi vurdu. 13 yaşındaki bir çocuk nasıl terörist olabilir? Bunu açıklasınlar” dedi.
Elvan, “Bir emniyet müdürü devlet bakanına ‘Berkin Elvan’ın illegal fotoğrafları servis edildi’diye mail yolluyor. Ailem yedi yıldır acı çekiyor. Dönemin başbakanı ailemi yuhalattı. Hangi vicdana sığar bu? 13 yaşındaki bir çocuğun terörist olduğu iddiasını aklamanız gerek. O dönem Abdullah Gül, Devlet Bahçeli arayıp başsağlığı diledi. Bu çocuk teröristse bu insanlar başsağlığı diler miydi? İsterseniz beni idam edin ama söyleyeceğim. Benim çocuğumun katili bu ülkenin Cumhurbaşkanıdır. Karar verirken çocuğunuz varsa aklınıza onları getirip verin” ifadelerini kullandı.
Gülsüm Elvan ise “Ben buraya Berkin olarak geldim. 17 duruşmadır bu mahkeme o katili aklamaya çalışıyor. Her şey meydanda. Öldürülen çocukların suçlusu adaleti sağlamayanlardır. Kimseyi öldürmedim, hırsızlık yapmadım. Meydanlarda yuhalandım. Hangi acıya yanayım? Çocuğumu o katil aldı benden. Ben yaşamıyorum, nefes alamıyorum. Soruyorum o katile: Çocuğu baba dediğinde benim çocuğumu hatırlıyor mu?”
Tek suçlu sizlersiniz. Eğer adaleti sağlamış olsaydınız çocuklar ölmeyecekti. Siz öldürün diye doğurmadım ben çocuğumu. Ben sofraya otururken oturamıyorum. Hâlâ Berkin'i sofraya çağırıyorum ben. Van'da çalışıyor şimdi o polis. Ne zaman Vanda bir haber görsem bu katil mı yaptı bunu orada diyorum. Beni, Ethem Sarisülük'ün ailesini tehdit etti polisler. Çocuklarınızı öldürdük sıra sizde dediler. Ne oldu onlara hiçbir şey? Adalet öldü çünkü bu ülkede. Avukatımız Ebru ile gömdük adaleti. İbrahim'in eşi Sultan niye tutuklu? Uyan Berkin diye şarkı söylemiş. Oğlum için yazı yazmak suç, oğlum için türkü söylemek suç. Mahkemenize, her şeyinize isyan ediyorum ben. Benim çocuğum yargıladı sizi." ifadelerini kullandı.
Berkin Elvan’ın kız kardeşi Özge Elvan, “Dokuz ay boyunca neler yaşadığımı anlatsam yetmez. Annemin gözüne her baktığımda evladının acısını yeniden yaşamaması için ona sarılmadım. Bu salonda biz yargılanıyoruz. Berkin'in masumiyetini anlatmaya çalışıyoruz. Bu çok ironik” dedi.
Ardından olay günü polislerin sokağın başındaki hareketlerine ilişkin video kayıtları izlendi. Ailenin avukatı Can Atalay, gaz tüfeği kullanan polislerin pusu kurduğunu, keşif yaptığını söyledi. Atalay, "Atış yapan polis bu toplantı ve gösteri yürüyüşüne usulüyle müdahale etmemeye karar veriyor. 80 metre kala atış yaparak kasten vuruyor Berkin'i. Kasıt olduğu açık. Bilirkişi raporları da atış yapan polisin Fatih Dalgalı olduğunu ortaya koyuyor. Keşif sırasında jandarma ve polis arasındaki kavga nedeniyle jandarma dosyadan çekildi. Bu yüzden keşif raporu yok. Buna rağmen görüntülerle hedef gözeterek atış yapıldığı ortada. Atışın yapıldığı anda o sokakta bir toplantı ve gösteri yürüyüşü yok ama olsa bile Yargıtay içtihatlarına göre polisin önce uyarıda bulunması gerekirdi" dedi.
"Soruşturma aşamasında dosyaya giren deliller tutuklu olduğu veya hayatta olmadığı için salonda bulunmayan meslektaşlarımın sayesinde toplandı" ifadelerini kullanan Akbulut, şöyle devam etti:
"Barışçıl eylemlere karşı artan bir polis şiddeti vardı o dönem. Yapılması gereken her bir olay için ayrı bir soruşturma açılmasıydı ancak Berkin'in vurulmasıyla ilgili dosya yüzlerce dosyayla birleştirilmişti ilk başta. Etkin soruşturmanın önündeki bir engeldi bu. Emniyet uzunca bir süre yanlış gün ve yanlış saatlerde Okmeydanı'nda görev yapan polislerin listesini gönderdi. Dosyanın eski savcılarından biri emniyete yazdığı yazıda olayla ilgili olmayan polislerin listesi gelmesi nedeniyle adeta isyan etti. Emniyet, görevli polis listesini göndermeyerek kasıtlı olarak dosyayı sürüncemede bıraktı. Olayın yaşandığı sokakta MOBESE kamerası olmasına rağmen kamera olmadığını bile yazdılar. Soruşturma savcısı keşif talep ettiğinde Sulh Ceza Hakimliği talebi "şu aşamada gerekli olmadığı ve bu talebin görevi kötüye kullanma suçunu oluşturacağı" gibi akıllara zarar gerekçelerle reddetti. Şüpheliler vekili meslektaşlar soruşturma aşamasında dosyadaki işlemleri takip edebilirken bizim için gizlilik kararı getirildi. Savcının olayla ilgili ismine ulaşılan ilk polisin nerede görev yaptığına ilişkin sorusuna bile bir yıl sonra yanıt verildi. Görüntülerde ismine ulaşılamamış bir ZET'çi (gaz fişeği tüfeği) polis daha var. Sanık Fatih Dalgalı'ya ve diğer polise atış emri veren bir amir var. Gezi eylemlerinde polisi kışkırtan bir siyasi iktidar var. Bu isimler soruşturulmadı.erkin Elvan'ın cebinden maytap çıktı diyerek onun masumiyetini karalayamazsınız. Bunu gerekçe yaparak hiç kimseyi öldüremezsiniz.
Berkin Elvan davası kamuya malolmuş bir davadır. Bu dava kamunun adil yargılanma talebidir. Siz sanığı hiç görmediniz. Soru sorulduğunda nasıl tepki verdiğini hiçbirimiz göremedik, siz de göremediniz. Sanık Fatih Dalgalı'nın duruşmaya katıldığı ekranda gözlük ve bıyık taktığını gördük. Çünkü teşhis yapılacaktı. Küçücük ekranda gördüğünüz yüzünü bir de bu aksesuarlarla kapattı. Sanığın cep telefonu sinyallerine ulaşıldı. Berkin'in vurulduğu anda Fatih Dalgalı'nın telefonu atış yapılan yerden sinyal verdi. 14 yaşında bir çocuğu polis tüfeğiyle vurdular. Dosyaya sürekli müdahale ediliyor. Delilleri karartmak istiyorlar çünkü öldürülen bir halk çocuğuysa, öldüren devletin imkanlarını kullananlarsa karşılaştığımız hep cezasızlık oldu."
Avukat Deniz Özen de Berkin Elvan'a atış yapan kişinin Fatih Dalgalı olduğunu, görüntülerdeki kişinin Dalgalı'yla olan fiziksel benzerliğinin de bunu kanıtladığını anlattı. Özen, "Sonda söyleyeceğimi başta diyeceğim. Fatih Dalgalı peruk da taksa, bıyık da taksa Berkin Elvan'ı vurmuştur" dedi.
ZET silahının kullanımıyla ilgili teknik bilgileri hatırlatan avukat Akçay Taşçı, "Bu silahın öldürücü olmadığına ilişkin raporların bir hükmü yoktur. Bu silah pek çok olayda kafa travmalarına neden oldu ve eğer iyi kullanılırsa birini de öldürebilir. Bu kadar hedef alınarak yapılan atış kasti olarak yapılmıştır. Olası kast ortadan kalkmıştır. Sanık doğrudan kastla karar vererek Berkin'i öldürmüştür." şeklinde konuştu.
Avukat Can Atalay tekrar söz aldı: Ulusal Kriminal Büro raporunda sanığın boyunun uzunluğuna kadar bilgi verilmiştir. Fatih Dalgalı kasıtlı olarak tetiği çekmiştir. Berkin Elvan'ın inancı ve ailesinin kökeni nedeniyle delil karartıldı bu dosyada. Berkin Elvan'ı kasten öldürdüğü için sanığın cezalandırılmasını talep ediyoruz. Sorumluluğu bulunan tüm sıralı amirlerle ilgili suç duyurusunda bulunulmasını istiyoruz.
"Baştan beri karşı tarafın avukatlarının söyledikleri standarttır" ifadelerini kullanan sanık polis Fatih Dalgalı, "Konuştukları varsayım ve hayalidir. Keşif esnasında polis ve jandarmanın kavga ettiğini söylüyorlar. Bunu da ispat edemiyorlar. Kimsenin yaralanmasıyla bir ilgim yok" şeklinde konuştu.
Sanık polisin avukatları da Elvan ailesinin avukatlarının beyanlarına itiraz ettiklerini söyledi. Eski dilekçelerini tekrar ettiler. Duruşmaya ara verildi.
Bir sonraki duruşma 9 Aralık'ta saat 9.30'da yapılacak. Mahkeme, dosyayı esas hakkındaki mütalaanın hazırlanması için savcılığa gönderdi.
Duruşma sonrası adliye önünde gerçekleştirilen basın açıklamasında, 5 yıldır işkence yaşadıklarını söyleyen Gülsüm Elvan, "Biz 5 yıldır biz bu salonlara gelip gidiyoruz, her geldiğimizde bir işkence yaşıyoruz bu salonlarda. Bugüne kadarki adalet arayışımız devam edecek. Adalet, Ebru ile gömüldü mezara ama biz o adaleti oradan çıkarız. Bu devran dönecek. O gün bunu haykıracağım, “Öldürmüşsünüz” diyeceğim.” Hâlâ çocuklar öldürülüyor. Daha kaç gün oldu Van’da helikopterden iki kişiyi attılar. Yeter artık ya yeter! Biz kardeşçe yaşamak istiyoruz. Biz yaşamak istiyoruz, adalet istiyoruz!" dedi.
Kendileri gibi adalete aç olan binler aile olduğunu kaydeden Sami Elvan ise şunları söyledi:
"Toplum olarak da adalete açız. Katil çıkmış karşımıza, ekrandan sesleniyor. Kimseyi öldürmediğini ifade ediyor. Ama nasıl ifade ediyor? Arkasındaki güce dayanarak. Bütün deliller onun tetikçi olduğunu gösteriyor. Bizim asıl katilimiz dönemin Başbakanı, bu dönemin de Cumhurbaşkanı’dır. Kendisi demiştir ki; “Emri ben verdim. Benim polisim destan yazdı.” Ben mahkeme salonunda da söyledim. Hiç korkum yok 7.5 yıl oldu aşağı yukarı. 7.5 yıldır ben yaşayan bir ölüyüm. Ve benim gibi insanlar yaşan ölüler olmasın diye ben bu haykırışlara devam edeceğim. İsterlerse beni burada assınlar. Ama şu gerçeği kimse inkar edemez benim çocuğumun katili dönemin Başbakanı, şimdi Cumhurbaşkanı olan kişidir."
© Tüm hakları saklıdır.