Genelkurmay'ın psikolojik savaş kapsamında film yaptırmayı düşündüğü yönetmenler arasında Sinan Çetin'in de ismi yer alıyor.
Yönetmen Sinan Çetin, demokratik çıkışlarıyla öne çıkan bir yönetmen. Kendisine böyle bir teklif gelmemiş. Ama o, TSK'nın senaryosuna karşı yeni bir senaryo kurgulamış. Buna göre askere gitmek istemeyenler, devlete belli miktarda para ödeyecek. Gönüllü olarak askerlik yapmak isteyenlere ise devlet tarafından düzenli maaş bağlanacak. Böylece Türk genci vatani görevini şevkle ifa edecek.
Genelkurmay'ın psikolojik savaş kapsamında film yaptırmayı düşündüğü yönetmenler arasında Sinan Çetin'in ismi dikkat çekiyor. Zaman gazetesinde yer alan habere göre, kamuoyu oluşturmak için kullanılması hedeflenen Çetin, demokratik çıkışlarıyla öne çıkan bir yönetmen. Çetin'e böyle bir teklif gelmemiş. Ama o TSK'nın senaryosuna karşı yeni bir senaryo kurgulamış. Buna göre askere gitmek istemeyenler karşılık olarak devlete belli miktarda para ödeyecek. Askere kendi isteği ile gitmek isteyenlere de devlet tarafından düzenli olarak ödeme yapılacak. Böylece askerlik yapmak isteyen Türk genci vatani görevini şevkle ifa edecek.
Çetin, "Askerde Tarkan patates soymayacak. Milyon dolarlık işadamı bir sürü işini bırakıp iki senesini askerde geçirmeyecek. Böylece hem memleket ekonomisine katkı sağlayacak hem de enerjisini istediği yerde harcayacak." diyor. Çetin, belgeler hakkındaki görüşlerinin kurguladığı senaryo ile paralellik arz ettiğini söylüyor.
İkinci meçhul subayın savcılara gönderdiği dosyalar içerisinde yer alan 'Faaliyet Çizelgesi'nde kamuoyu oluşturmak için ünlü yönetmenlere film yaptırılması isteniyordu. 'Film, 'kamuoyu yaratma gücü bulunan' bir yapım şirketine ve ünlü bir yönetmene yaptırılacaktır' denilirken önerilen yönetmenler şöyle sıralanıyordu: "Sinan Çetin, Osman Sınav, Çağan Irmak."
Size teklif gelse ne yaparsınız?
Bana gelmeleri cesaret ister Mesut Uçakan (Yönetmen)
Direkt ya da endirekt böyle bir projeye muhatap olmadım. Sinema hayatıma başladığım 30 yıldan beri ülkedeki sultaya dikkat çekmiş biriyim. Bunun en çarpıcı örneği de Kelebekler Sonsuza Uçar filmidir. O filmde ilk defa yakın tarihimize cesur bir eleştiri getirdik. Benim bir duruşum var. Onlar bize diş geçiremeyeceklerini çok iyi biliyorlar. Bana gelmeleri cesaret ister.
Teklif ettim, kabul etmediler İsmail Güneş (Yönetmen):
Bana böyle bir teklif gelmedi, gelse değerlendiririm. Onların görüşleriyle benim görüşlerim çakışırsa bunu yaparım. Benim birkaç projem vardı destek istedim, vermediler. 'Gazi' diye bir projem vardı. Güneydoğu'da gazi olmuş yedek subayın yaşadıklarını anlatıyordu. Onlarla konuştum, sonuç çıkmadı. Devlet Bahçeli Tanıtma Fonu'ndan sorumluydu. O da destek vermedi.
Dezenformasyona sıcak bakmam Salih Asan (Yapımcı):
Teklifin içeriği önemli. Milletin yararına ise düşünülebilir. Asker askerliğini sinemacılar da kendi işini yapmalı. Ordunun lehine olan şeyleri biz zaten yapıyoruz. Dizilerimizde, filmlerimizde askeri son derece onore ediyoruz. Bunun dışında dezenformasyona yönelik, provokatif projelerin içinde yer alınması doğru değil.
Mussolini'den kalma bir yöntem Koray Demir (Yönetmen):
Hayır, yer almak istemem. Bu, Mussolini döneminde hazırlanan, 'Beyaz Telefonlu Filmler' projesine benziyor. Bunlar, faşist İtalya'nın yönetimini öven ve onun halkla arasındaki ilişkiyi oturtmaya çalışan projelerdir. Kendisini sanat dairesinde gören herhangi birinin böyle bir çalışma içinde yer alabileceğini sanmıyorum.