Yaşam

'Beni vurun, beni durdurun!' haykırışı

Karısı ve karısının ailesini katleden adam ifadesinde çok pişman olduğunu söyledi beni vurun diye isyan etti

25 Ağustos 2009 03:00

Karısı ve karısının ailesini katleden adam ifadesinde çok pişman olduğunu söyledi beni vurun diye isyan etti

Köksal, ifadesinin devamında şunları kaydetti:

''Kurtköy köyü Namazlık mevkisine mantar toplamaya gittim. Yaklaşık 2 saat mantar aradım. Bir miktar mantar buldum, bu mantarları alarak stabilize yoldan köye doğru elimde av tüfeği ve belimde ruhsatsız 7,65 milimetre çapında tabancayla yürümeye başladım. Saat 17.00 sıralarında Namazlık mevkisinde kesilmiş ağaç kütüklerinin bulunduğu yerde keskin bir viraj vardı. Buraya geldiğimde bir araç sesi duydum, 5-10 saniye sonra aşağıdan yukarıya doğru Hüseyin Köroğlu, eşi Havva ile kızları İlknur ve Zülfiye'nin bulunduğu kamyonetin geldiğini gördüm. Onlar da beni gördü. Hüseyin Köroğlu'nun sol elinde camdan çıkarılmış tabanca fark ettim. Tabancayı görünce 3-5 metre koştum, arkamdan 4-5 el silah atıldı ama bana isabet etmedi. Odunların arkasına kendimi atarak otomatik av tüfeğiyle arabaya doğru rastgele ateş etmeye başladım.''

Ateş ettikten sonra kamyonetin sağ kapısından baldızları İlknur ve Zülfiye'nin düştüğünü ifade eden Köksal, şöyle devam etti:

''Hüseyin ve Havva Köroğlu, arabayla ormana giden yola doğru kaçmaya çalışıyordu. Boşalan tüfeğimi tekrar doldurdum ve aracın önüne geçerek tekrar ateş etmeye başladım. Araç 30-40 metre gittikten sonra kendi kendine durdu. Araca gittiğimde Hüseyin ve Havva Köroğlu'nun ölmüş olduğunu gördüm. Debriyajın yanında gördüğüm bir adet markasını hatırlayamadığım 9 milimetre çapındaki tabancayı alarak yaya olarak uzaklaştım.

Babam İsmail Köksal evde kendi adına ruhsatlı otomatik av tüfeğinin olmadığını fark edince beni araması için ağabeyim İsmail'i motosikletle Namazlık mevkisine göndermiş. Çayır köyüne yaklaşık 2 kilometre kala ağabeyimle karşılaştım. Motosiklete binerek köye geldik. Evimizin önünde ağabeyime Hüseyin, Havva, İlknur ve Zülfiye Köroğlu'nu vurduğumu söyledim. Bunun üzerine ağabeyim elimdeki tüfeği alarak eve götürdü.''

"Kaç kurşun sıktığımı bilmiyorum''

Şafak Köksal, daha sonra ağabeyinin ve babasının yanına gelerek koluna girmek istediğini ancak kendisinin ellerinden kurtulup eşinin oturduğu eve doğru koşmaya başladığını belirterek, şunları söyledi:

''Üzerimde kendime ait ruhsatsız tabanca ve Hüseyin Köroğlu'nun arabasından aldığım tabancayla olay günü saat 21.00-21.30'da eşimin babasının evine gittim. Eşim perdeyi açıp dışarı baktı. Kendisine 'Oğlumu görüp gideceğim, bu benim son günüm' dedim. O da bana 'Buradan git artık, oğlun ve karın yok senin' dedi. Bu arada kayınbiraderim Aydın'ın salonda av tüfeğini doldurduğunu gördüm. Aydın bana 'Buradan git yoksa seni vururum' dedi. Ben de kendisine çocuğumu 5 dakika görerek gideceğimi söyledim. Bu sırada belimdeki 2 tabancayı çekerek salonun camından eşim Ayşe ve kardeşine rastgele ateş etmeye başladım. 9 milimetre çapındaki tabancanın şarjöründe bulunan tahminen 10 mermiyi eşim Ayşe'ye sıktım. Kaynım Aydın'a ise her iki silahla ateş ettim, ne kadar mermi sıktığımı bilmiyorum.''

''Çok pişmanım''

Kırılan camlardan elini sokarak evin giriş kapısını açtığını, bu sırada sağ kolundan yaralandığını belirten Köksal, şunları kaydetti:

''Kapıyı açıp içeriye girdim. Çocuğumu alıp evime doğru ilerlerken babamı aradım. 'Çocuğumu aldım geliyorum, jandarmaya haber ver' dedim. Babam da bana çoktan haber verdiğini söyledi. Eve geldiğimde anneme çocuğumu bıraktım. Babamla ağabeyim koluma girdi, kahvehaneye giderken köyün birinci azasına rastladık. Babam belimdeki silahları ona verdi. Kahvehanede oturduk, bir süre sonra jandarma geldi. Beni ve silahları alarak karakola getirdiler. Bir anlık sinir krizi ve öfke neticesinde suçu işledim, çok pişmanım, herkesten özür diliyorum.''

İki aile arasındaki soğukluk

Köksal, eşiyle geçen yıl kaçarak evlendiklerini belirterek, şöyle devam etti:

''Evliliğimiz olmadan 6-7 yıl önce kız kardeşim Nurdan ile eşimin ağabeyi Ali nişan yapmışlardı. Ancak kız kardeşim Ali'yi sevmediği için başkasıyla kaçarak evlendi. Bu olaydan sonra Köroğlu ailesi ile aramızda sürtüşme ve soğukluk oldu. Ayşe ile yaklaşık 16 yaşımdan bu yana bazen telefonla bazen de yüz yüze görüşüyorduk. Askerliğimi yaptıktan sonra Ayşe ile konuştuk. Kız kardeşimin Ali Köroğlu ile nişanlıyken başkasıyla kaçmasından dolayı bizim evliliğimize onay verilmeyeceği kanaatine vararak kaçma kararı aldık. Daha sonra babasının elini öpmeye gittik. Zamanla eşim Ayşe ile aramızda meydana gelen küçük tartışmalarda hemen evimize gelerek kızını alıp götürüyordu, birkaç gün sonra eşimle konuşarak eve döndürüyordum.''

Muhtarlık seçimi gerginliği

Kayınpederinin 29 Mart seçimlerinde Çayır köyü muhtar adayı olduğunu ancak kazanamadığını ifade eden Köksal, şöyle konuştu:

''Seçim sonuçları açıklandıktan sonra eşimle kayınpederimin evine gittik. Eşim 9 aylık hamileydi, otururken sancılandı, hastaneye götürdük ve oğlumuz oldu. Hastaneden çıktıktan sonra Hüseyin Köroğlu, eşimi ve çocuğumu alarak kendi evine götürdü. Yaklaşık 2 ay kadar orada kaldılar. Sebep olarak da benim muhtarlık seçimlerinde kendisini desteklemememi gösterdi. 2 ay süreyle eşim ve çocuğumu gizli gizli kayınpederimin evinde ve bahçesinde gördüm.''

Hüseyin Köroğlu'nun konuşmaya gittiğinde kendisini kovduğunu, evine dönmek isteyen eşini dövdüğünü ileri süren Köksal, ''Kayınvalidem evden gitmem konusunda beni uyardı. Eşimi ve çocuğumu almadan gitmeyeceğimi söyleyince kayınpederim gitmezsem beni vuracağını belirtti. Bunun üzerine eve döndüm'' diye konuştu.

Kahvaltı hazırlamamayla başlayan kavga

Bu yılın haziran ayında evlerinin yağıştan zarar gören yerlerini tamir etmek için kum ve çimento siparişi verdiğini söyleyen Şafak Köksal, şunları kaydetti:

''Sabah eşimi kaldırarak kahvaltı hazırlamasını istedim. Eşim bana kahvaltı hazırlamayacağını söyledi. Bir süre sonra tekrar kendisine 'Bana kahvaltı hazırla ondan sonra istediğin kadar uyu' dedim. O da bana bağırmaya başladı. Bunun üzerine kolundan tutup mutfağa kadar çekerek götürdüm. Sinirlerime hakim olamayarak tokat attım. Eşim ağlayarak eşyalarını toplamaya başladı. Ben de eşyaları toplamayı bırakmasını, ağlayan çocukla ilgilenmesini söyleyerek kahvehaneye gittim. Bu sırada beni karakola şikayet etmiş. Bunun üzerine tekrar eve gittim. Sinirlenerek ruhsatsız tek kırma av tüfeğiyle eşimi korkutmak amacıyla mutfakta bir el ateş ettim. Bu sırada eşim kendisini yere attı. Daha sonra jandarma geldi, eşimi ve beni karakola götürdü. Bu olayla ilgili davamız devam ediyor.''

Eşinin aynı gün çocuğunu alarak babasının evine gittiğini, kendisini de ''Bu çocuğu bir daha göremezsin'' diye tehdit ettiğini öne süren Köksal, şu iddialarda bulundu:

''Bu olaydan sonra eşim devamlı babasının evinde kaldı. Ben de çocuğumu hiç görmedim. Olaydan 10 gün sonra kayınpederim ve oğlu Ali yolumu keserek 'Sen kim oluyorsun da kızıma silah çekiyorsun' dedi. 'Siz insan değilsiniz' diyerek sopayla bana saldırdı ancak vurmadı. Sonra ben kendilerine 'Kızınızdan geçerim ama çocuğumu size bırakmam' dedim.''