T24 - Başbakan Erdoğan, partisinin Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında terörle mücadele için kurulması düşünülen özel birlik ve liderler turuyla ilgili önemli açıklamalar yaptı.
İşte Erdoğan'ın açıklamasından satırbaşları:
Ak Parti iktidara geldiğinde yoksulluğun yolsuzluğun çaresizliğin hüküm sürdüğü bir Türkiye devralmıştır. Canla başla çalıştık ve bugün 7,5 yıl öncesine kıyasla çok çok farklı bir Türkiye’yi hep birlikte inşa ettik. Tarih Ak Parti iktidarının Türkiye’yi yönettiği bu dönemi çok farklı bir yere koyacaktır. Yaptığımız reformları hizmetleri, millet mutlaka ve mutlaka hayırla yaad edecektir. Türkiye’nin kırdığı rekorlar rastlantı değildir. Bu umut dolu aydınlık manzara işte bu fedakar teşkilatın eseridir.
Yüreğini ortaya koyarak Türkiye’ye bu başarıları yaşatan tüm il başkanlarımızı, belediye başkanlarımızı, belediye Meclis’i üyelerimizi, mahalle köy temsilcilerimizi, gençlik kollarımızı, kadın kollarımızı ve bütünüyle milletvekili arkadaşlarımı tebrik ediyor, her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Şu birkaç veriyi özellikle not etmenizi rica ediyorum. Zira son günlerde yaptığım ziyaretlerde gördüm ki bu veriler pek dikkate alınmıyor, bunlar gözden kaçırılmış veya bilinmiyor. Öyleyse bunları çok açıt net ortaya koymak suretiyle artık milletimin bazı gerçekleri çok daha yakından bilmesini istiyorum.
2004 yılı ikinci çeyreğinde Türkiye ekonomisi yüzde 11.9 büyüme kaydetti. Cumhuriyet tarihimizin en yüksek oranlarından birine ulaştık.
"Büyümede Avrupa'da 1'inci olduk"
2010 yılı birinci çeyreğinde, krize rağmen en güçlü ekonomilerin küçüldüğü bir dönemde, ekonomi yüzde 11.7 büyüme oranıyla dünyada 4’üncü. G-20 ülkeleri arasında 2., Avrupa ülkeleri arasında 1. sırada yer aldı.
Dün Nisan ayı işsizlik rakamları açıklandı. 2009 Nisan ayında krize rağmen yüzde 14.9 oranına çıkmış olan işsizlik bu yılın nisan ayında rekor seviyede düşerek tam 2.9 puan azaldı ve yüzde 12’ye geriledi.
Bir yıl içinde yaklaşık 600 bin işsiz iş bulurken yaklaşık 1 milyon 200 bin kişi ilk kez iş aramaya başladı ve iş sahibi oldu. Yüzyılın en büyük ekonomik krizlerinden birini, en az zararlar atlattık atlatıyoruz. Kaldığımız yerden devam ediyoruz. bizim ekonomik krizi aşmak için aldığımız tedbirleri IMF değil biz belirledik ve bu ülkede işte IMF’den şu borcu alın diye bize akıl verenler şimdi şapkalarını bir kez daha önlerine koysunlar. Biz neyi ne zaman yapacağımızı iyi değerlendirdik sonunda stand by anlaşmasını Türkiye’nin buna ihtiyacı yok diyerek imzalamadık işi bitirdik.
“Dalga geçenler mahçup oldu”
Bizim ‘Kriz teğet geçecek’ sözünü anlamayanlar dalga geçenler bugün mahcup oldular. 7.5 yıldır kriz duası yapıyorlar, yeter ki Ak Parti kaybetsin Türkiye’ye ne olursa olsun mantığıyla ülkemizin kuyusunu kazmaya gayret ediyorlar. Biz onları üzmeyi, onlara hayal kırıklığı yaşatmaya devam edeceğiz. Biz milletimizi sevindirmeye, milletimizin emeğini ve ekmeğini çoğaltmaya devam edeceğiz.
2002 yılında Türkiye’de toplam 8.6 milyon motorlu kara taşıtı vardı. Bugün neredeyiz biliyor musunuz? Yüzde 68 oranda artarak 14.5 milyon adete çıktı. 2002’de Türkiye’de kullanılan cep telefonu abonesi 23.3 milyon. Peki bugün bu sayı ne oldu? Yüzde 165 artarak 61.5 milyona ulaştı. Yine 2002’de 4 milyon civarında internet kullanıcısı vardı. Bugün 30 milyon rakamına ulaştık. 2002’de sabit geniş bant internet abone sayısı yok denecek kadar azdı bugün bu sayısı 7.5 milyon abone sayısına ulaştı 2002 yılında uçak kullanan yolcu sayısı yaklaşık 34 milyon kişiydi, 2009 sonu itibariyle 86 milyon kişiye ulaştı. Bunlar yoksulluk alameti mi? Yoksa zenginleşmeye giden alamet mi?
Türkiye’de otomobil üretimi 1963 yılında başladı. Meşhur keçilerin yiyor dendiği Anadol’un üretildiği sene. 40 yılda Türkiye’de toplamda 6.8 milyon adet otomobil üretilmişti. Fakat iktidarımız döneminde 2003-2007 bu 7.5 yılda Türkiye’de 7 milyon 80 bin 500 adet otomobil üretildi.
2002’de Türkiye’de 16 milyon ton demir çelik üretiliyordu. 2009’da 25.3 milyon ton demir çelik üretildi. Bütün bunlara ek olarak cumhuriyet tarihinde yapılanın yaklaşık iki katı bölünmüş yol yaptık. İktidarımıza kadar 6 bin 100 km. Ama şu anda 11 bin 500 km’ye ulaşmış vaziyetteyiz. Bunu yıllarla mukayese edersek kaç oranına çıkacağını anlayın. 7.5 yılda milli eğitimde 149 bin 824 yeni dersliği Türkiye’ye iktidarımız kazandırmıştır. Yani cumhuriyet tarihi boyunca yapılan toplam dersliğin yüzde 32’sini biz 7.5 yılda yaptık.
Toplu konut noktasında önemli bir adım attık. 430 bin konutun inşasını şu 7.5 yıl içerisinde başlattık ve bunun 340 binini sahiplerine teslim ettik. 10 yıl 15 yıl 20 yıl vadeyle yüzde 10 ile 25 arasında değişen peşinatlarla konutlar yapmaya başladık. Bunlar bizim insanımıza verdiğimiz değerin, hizmetkar bir devlet olmanın efendi bir devlet olmama anlayışıdır. Biz bunu getirdik. Cumhuriyet tarihi boyunca 76 üniversite kurulmuştu, herkes iline üniversite istiyordu. Biz önceki gece yasası çıkanlarla birlikte 7,5 yılda Türkiye’de 78 üniversite kurduk. Böylece sayısı 154’e ulaştırdık. İşte bizim farkımız bu. Şu anda üniversitesi olmayan ilimiz kalmadı. Kriz tellallığı yapanlara, milletin moralini bozanlara, ben bu rakamları söylüyorum.
“Mitinglerde döner dağıtanlar bugün nerelerde görüyoruz”
Tabi bu iş popülizm ile olmuyor. Fakirlik edebiyatıyla, bol keseden dağıtarak kuru sıkı atarak olmuyor. Planınız projeniz ekibiniz olacak. Damdan düşen olacaksınız. Yoksulun garibin sızısını yüreğinizde hissediyor olacaksınız. Bunu hissetmeyenler yoksulluğa çare üretemezler. Miting meydanlarında döner ekmek dağıtarak milleti kandırmaya çalışanların bugün nerelerde olduğunu görüyorsunuz. Asgari ücreti 3 bin liraya çıkaracağını söyleyenleri milletim nasıl izliyorsa, her aileye maaş bağlayacağını kadına ödeyeceğini milletim acı bir gülümsemeyle izliyor.
“Önceki iktidar borçlandı biz ödedik”
Bizi taklit edenlere de bir an önce yere inmelerini tavsiye ediyoruz. Bu rakamları her bir vatandaşımıza ulaştıracağız. Unutmayın 7.5 yıl önce göreve geldiğimizde enflasyon yüzde 30’du şimdi 8.7. IMF’ye borcu bu milletin, biz geldiğimizde 23.5 milyar dolardı. Öde öde şimdi 7.5 milyar dolar. Bizden önceki iktidar borçlandı biz ödedik.
Merkez bankamızın kasasındaki döviz rezervi 26 milyar dolardı. Şimdi altını falan da içine katarsak şu anda 75 milyar doların üzerinde. Bu güçlenen bir ekonominin güçlü bir Türkiye’nin rakamlarla ifadesidir.
Yoklukla yoksullukla işsizlikle mücadelemiz bitmedi diyeceğiz. Heyecanla yolumuza devam edecek, yaşattığımız başarılara çok daha fazlasını ilave edeceğiz.
Terör konusunda azami hassasiyet gösterdik
Daha partimizi kurma çalışmalarını başlattığımız andan itibaren gündemimizi çok çok meşgul eden, gündemdeki yerini koruyan terör konusunda mücadele konusunda sağlıklı teşhisler ortaya koymaya azami hassasiyet gösterdik.
Şunu özellikle ifade ediyorum. Türkiye’de terörün bu hale gelmesinin nedeni teşhisin doğru konulmamış olmasından kaynaklanmaktadır. Biz hem terör örgütü ve teröristle hem de terörizmle çok boyutlu mücadele ortaya koyuyoruz. Terörü doğuran şartlarında ortadan kaldırılmasını gerektiğini en başından itibaren vurguladık.
Kriz için elinden geleni yapanlar var
Salt hükümetin sadece iktidar partilerinin belli kurum ve kuruluşların gayretiyle de neticeye ulaşamaz. İktidar terörü ve terörü doğuran nedenlerle mücadele ederken, muhalefetin sırf oy kaygısıyla, sadece şahsi hırslar uğruna süreci bağlaması, Türkiye’ye zarar veriyor.
Ak Parti başarılı olmasın diye kriz için elinden geleni yapanlar var. Sırf Ak Parti başarılı olmasın diye terörle mücadeleyi kardeşlik projesine destek vermeyenler var.
Terörle mücadele konusu sırf güvenlik güçleriyle olmaz dedik. Bu işin psikolojik sosyo ekonomik diplomatik boyutları var. Adımları birlikte atacağız, kiminle iktidarıyla muhalefetiyle STK’sıyla, hizmet verecek her kesimin katkısının olması gerekir. İktidar başarılı olmasın diye her gün kalkar ileri geri beyanlarda bulunulursa bu terör örgütünü güçlendirir.
Liderlere teşekkür ediyorum
Görüşme turumuzu dün tamamladık. Sizlerinde yakından takip ettiği gibi, Salı günü DSP’yi, Çarşamba günü SP ve BBP’yi dün de CHP’yi ziyaret ettik. Öncelikle davetimize olumlu cevap verdikleri için bir kez daha teşekkür ediyorum.
Terörle mücadele gibi milli bir meseleyi görüşmek için bir araya gelmemiz, ülkemiz ve milletimiz adına son derece yararlı olmuştur. Benzeri görüşmeleri biz her milli meselede ülkemizin her kronik meselesinde görmek istiyoruz.
Partiler kapılarını kapatmamalı
Partilerin birbirlerine kapılarını kapatmaları demokratik olgunluğun oluşmadığını gösteriyor. Bu hafta gerçekleşen görüşmeler demokrasimiz açısından çok çok memnuniyet vericidir. Milletimiz de bu gelişmelerden büyük bir memnuniyet duymuştur. Umarım bu tecrübe demokrasimiz için büyük bir başlangıç olur. 7.5 yıllık süreçte biz istişareden diyalogdan uzlaşmadan, eleştiriden hiçbir zaman kaçmadık, milletimizin yararına olacaksa oturur konuşuruz dedik.
Şunu bilmenizi istiyorum. Zaman zaman dedikoduları dinliyorum. Yani acaba siz sadece bu çalışmaları bu mevcut arkadaşlarınızla mı yapıyorsunuz? Yani üniversitelerle, STK’larla, medya mensuplarıyla gerek şahsımın ve bakan arkadaşlarımın yaptıkları çalışmalardan bihaberler. Bütün bu atılan adımlar bunların neticesinde atılan adımlar.
Biz hiçbir zaman kapıları kapatanlardan olmadık. İşte başbakan sanatçılarla, futbolcularla, yazarla şairlerle toplanmış diye bu demokratik açılım sürecini ne yazık ki eleştirenler oldu. Biz hiçbir zaman küsmedik. Diyalog kanallarını ortadan kaldırmadık. Görüşme çağrılarımız karşılık bulmadı, kimi zaman elimiz havada kaldı, davetlerimiz reddedildi. Şu hususa dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Bunu söylemek zorundayım.
"MHP'nin muhalefeti yıkıcı"
MHP lideri ve yönetimi bir çok konuda olduğu gibi milli birlik ve kardeşlik süreci terörle mücadele konusunda yapıcı bir muhalefet sergilemek yerine yıkıcı bir muhalefeti tercih etmiştir. Gerek şahsıma arkadaşlarıma partime yönelik, hatta ailelerimize yönelik siyasi tarihimizde örneği olmayan bir üslup ve nezaketsizlikle saldırılar yapılmıştır.
Türkiye’ye faydadan çok zarar getiren bu üslup milli birliğimize katkı sağlamadığı gibi kitleleri tahrik ederek zarar vermektedir. Bu üslup ülkenin meselelerine ışık tutmaktan, ülkenin ve milletin hak ve hukukun savunmaktan uzaktır. Bu görüntü alanen terörün, terör ortamının, istismarıdır. Bu üslup başta şehitlerimiz olmak üzere, milletimizin hissiyatının istismarıdır.
Buna rağmen bu istismar politikalarına, şehitlerimiz üzerinden nemalanmalarına rağmen biz MHP’ye kapımızı açık tutmakla kalmadık, kendileriyle görüşmekten kaçınmayacağımızı ilan ettik. Her seferinde uzattığımız el havada kaldı. Nezaketsiz ifadelerle kapılar kapatıldı. Ben bunu aziz milletimizin takdirine havale ediyorum.
MHP’ye vuvuzela cevabı
Affedersiniz teessüf ediyorum, Güney Afrika’da kullanılan vuvuzelayı kullanıp onunla basın toplantısı yaparak bu işi düşürüyorlar. Bunu TBMM çatısı altında yapıyorlar. Ben inanıyorum ki MHP tabanı bu sulu gayri ciddi demokrasiyle yakından uzaktan alakası olmayan bu anlayışı inanıyorum ki 12 Eylül’de en güzel şekilde tersleyecek.
Terörle arasına mesafe koymayan bir partiyle görüşmek anlamsız
BDP’yle parlamento çatısı altında arkadaşlarım bir kez de ben kendileriyle görüştüm. Bu olayda da görüşmeyi arzu ediyordum. Biz randevu istedik görüştük doğru. Ama terörle arasına mesafe koyup demokrasi tarafında duramayan bir siyasi partiyle terörle mücadeleyi bu şartlarda görüşmenin anlamsız olacağını bana gönderilmiş bir mektupla, artık belgeli halde duruyor. Ne diyor?
BDP gönderdiği mektupta, bir başında millet meclisinin oradaki rozeti öbür tarafta da kendi partisinin rozeti bana bir yazı gönderdiniz. Bu yazıda PKK örgütüne mensup, terörle mücadele esnasında öldürüldüğünü iddia ediyorlar, gönderdikleri ekteki CD’yle bu cesetlerin durumun bir insanlık suçu olduğunu, bunun karşısında ne düşündüğümüzü soruyor. Kim genel başkan soruyor.
“PKK’nın avukatlığını yapmak sana mı kaldı”
AB üyesi ülkelerin, dünya ülkelerinin büyük bir kısmının, BM’nin, terör örgütü olarak ilan ettiği PKK’nın avukatlığını yapmak sana mı kaldı?
Böyle bir yazıyı yazarken, şu ana kadar güvenlik güçlerimiz vatandaşlarımız olarak 10 bin şehidimiz var. Şehitlerimize uygulananlar, onların resimleri, onları da biz size mi göndereceğiz? Şurada sadece GATA’daki özürlü hale gelmiş olan kardeşlerimiz, o yaralı gazilerimizin halleri zaten bu konudaki duruşu çok açık net ortaya koyuyor. Ayakları olmayan, kolları olmayan, sağır duruma düşmüş olan orada gazilerimiz var. Onları nereye koyacağız. Siyasi partisin, senin terör örgütüyle arana mesafe koyman şart. Sana avukatlık görevi düşmez.
Benim Hakkari Şemdinli ilçe teşkilatımın malzemeleri 3 kez dışarı çıkarılıp yakıldı. İlçe başkanımın evine bomba attılar. Bingöl’de bomba attılar. Bingöl il teşkilatıma roketatar attılar.
“Meralıysanız gidin siz görüşün”
“Söyle başkanına siyasetten çekilsin” dediler. Demokrasi mücadelesi bu mu? Sonra da çıkıp barış yanlısıyız diyor. Böyle barış yanlılığı olur mu? Sonra köşe yazarları diyor ki buna rağmen gidin görüşün. Kusura bakmayın o kadar meraklıysanız gidin siz görüşün.
Adres olarak kendisini değil İmralı’yı gösteren bir partiyle neyi görüşebilirsiniz? BDP’nin milli birlik ve kardeşlik projesine karşı çıkması, Anayasa değişikliğinde kendi milletvekillerinin iradesine güvenmemesi...
Bir taraftan çıkıp diyeceksin ki partim 5 kez katıldı, engelleyecek maddenin görüşüleceği bir oylamada, sen oy kullanmaya gitmeyeceksin diyorsun. Burada bir tuzak mı? Demek ki bunlar terörden nemalanıyorlar.