Hülya Karabağlı/ ANKARA
BDP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata, TBMM Başkanlığına verdiği Meclis araştırması önergesinde, Alevilik inancında ibadethane olarak tanımlanan Cemevleri’ninTürkiye'de yasal bir statüye sahip olmamasından kaynaklanan hak ihlallerinin araştırılması gerektiğine dikkat çekti. “Alevilik, kendine has öğretileri, kurumları ve ritüelleri olan kadim bir inanç sistemidir” diyen Ata, Alevilerin eşit yurttaş taleplerini hatırlattı ve “ Bunun için Aleviliğin tanınması, Cemevlerinin yasal olarak İbadethane statüsü kazanması, Alevileri aşağılayan kamusal alan isimlerinin değiştirilmesi, Alevi mahalle ve köylerine Cami inşasının durdurulması gerekmektedir” dedi.
Meclis araştırması önergesi ve gerekçesi şöyle:
Alevilik, kendine has öğretileri, kurumları ve ritüelleri olan kadim bir inanç sistemidir. Alevi toplumunun Cemevlerinin kendi ibadethaneleri olarak tanımladıklarını yıllardır ifade etmelerine karşın, yapılan düzenlemeler Cemevlerini “tekke”, Aleviliği ise “tarikat” gibi değerlendiren bir noktada kalmaktadır.
Tuzluçayır projesi asimilasyon politikası
Yakın zamanda “Cami-Cemevi-Aşevi” adıyla ortaya çıkan proje Alevi toplumunda var olan kaygıları artırmıştır. Bu projenin iddia edilen şekliyle bir “barış projesi” değil, tersine asimilasyon politikalarının bir parçası olduğu görüşü Aleviler tarafından ifade edilmektedir.
Alevi inancına mensup kişilerin talep ve itirazları görmezden gelinerek yapılan bu gibi proje ve düzenlemeler, inanç özgürlüğünü ihlal etmekte ve ötekileştirici uygulamaların devam ettiğini göstermektedir.
Tıpkı diğer kimlik, kültür ve inanç grupları gibi Aleviler de kendi kimlik ve inanç özgürlüklerinin Anayasal-yasal güvence altına alınmasını, baskıların ve tüm ötekileştirici uygulamaların sona erdirilmesini, devletin Alevilerden özür dilemesini istemektedir. Alevi toplumu tarafından dile getirilen en temel talep demokratik bir sistem içerisinde eşit yurttaşlar olarak var olmaktır. Bunun için
Alevi mahalle ve köylerine ‘cami’ inşası durmalı
Aleviliğin tanınması, Cemevlerinin yasal olarak İbadethane statüsü kazanması, Alevileri aşağılayan kamusal alan isimlerinin değiştirilmesi, Alevi mahalle ve köylerine Cami inşasının durdurulması gerekmektedir.
Aleviliğin içini boşaltarak asimile etme amacına sahip olunduğu yönündeki kaygı, Aleviliği Alevilere rağmen tanımlamaya çalışan anlayış yüzünden git gide artmaktadır. Örneğin, Alevilik inancı içinde var olan “dedelik” mertebesi için önerilen yasal düzenleme “dede”lerin devletten maaş alan memurlar statüsüne getirilmesidir.
Oysa Alevi kurumlarının defalarca dile getirdiği üzere, Alevi toplumu dedeleri devlet memuru statüsüne indirgeyecek bir düzenlemeye kesinlikle karşıdır. “Alevi açılımı”, “barış projesi” gibi adlarla yansıtılan bu projeler Alevilerin bugüne kadar uğradıkları ayrımcılığı ve ötekileştirmeyi ortadan kaldırmamakta, aksine özgün taleplerini yok sayarak inanç ve kültürlerini özgürce yaşamalarını engellemektedir.