T24- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ı, kurumlar arasında fitneyle anlaşmazlık çıkarmaya çalışmakla suçladı. Erdoğan CHP'yi eleştirirken, 'Cumhuriyetçilikle alakanız yok, cumhuriyet sizin sadece tabelanızda var" diye konuştu. Başbakan Erdoğan, CHP lideri Deniz Baykal'ın "Anketlerde oy oranı düşüyor, onun için Başbakan'ın morali bozuk" sözlerini "oy oranımız hamdolsun artıyor" diye yanıtlarken, Baykal için de "Senin gibi ana muhalefete can kurban" dedi.
Başbakan Erdoğan'ın partisinin grup toplantısında yapıtğı konuşmanın satırbaşları şöyle:
"Kamu yatırımlarının tamamlanması süresi 2001'de dokuz buçuk yıldı bu süreyi dört buçuk yıla kadar düşürdük. Türkiye'nin dört yanındaki büyük küçük her projeyi önemsiyoruz. Zaman zaman elime telefonu alıp valiye, hatta muhtarı arıyorum. Projelerin ne durumda olduğunu soruyorum. Zaman zaman muhalefet GAP'a bir şey yapılmıyor diyor. Siz oralara gittiniz mi? Terörü bitirmek için reçeteniz nedir diye soruyorum? Bölgesel kalkınma projelerini adres olarak gösteriyorlar onların ne olduğu hakkında malumatları yok. Ankara'dan bakınca Harran ovası, Muş ovası, Konya ovası görülmez. Oralara gideceksiniz. Giderseniz oralarda size 17 bin kilomotreye varan yollar, okullar, hastaneler karşılayacak. Bu muhalefetin yaptığı kriz çıkarmaktır. Çetelerin avukatlığını üstlenenler Ankara'nın doğusunda nelerin yapıldığını göremezler.
Sayın Baykal anket konusunu gündeme getirdi. Niye bu kadar rahatsız oluyorsun? Çok mu yükseldi oylarınız? Oranımızı sen bize bırak. Milletimizin teveccühünün arttığnı da görüyoruz. Anketler senin partin hakkında ne söylüyor sen çık bunu anlat. Sayın Baykal sen iktidar olmak için değil partinin başında kalmak için çaba sarfediyorsun. Çekilip gitmekten bahsediyorsun. Biz bunu hep söylüyoruz. Ama sen kendin için ne diyorsun? Sosyal demokratlar senin değerlendirmeni yapıyor. Dünyada bu partilerin liderleri seçimleri kaybederse partinin başında durmaz diyorlar. Almanya'dan, İngiltere'den örnekler veriyorlar. Tony Blair arkadaşına bıraktı aynı zamanda Shroeder bıraktı. Sosyal demokratlar da artık senden memnun değil. Senin gibi ana muhalefet liderine can kurban. Psikolojide Baykal'ın bu yaklaşımına yansıtma derler. Kişi kendisindeki olumsuz durumları başkasına yansıtır. Ama bunun ileri derecesi taşkınlıktır en tehlikelisi de hülsinasyondur. Kendini darı ambarında görmeye başlamaktır. Umarım Baykal en kısa zamanda Türkiye'nin gerçek gündemine döner. Ben kendi ruh sağlığı için de hayırlı olacağını düşünüyorum. Kurumdan arası kavgadan bahsediyorlar. Bir bakıyorsunuz kurumların yıpratılmamasından bahsediyor. Baykal hizipçilikte mahin olduğu için her kurum içinde hizip oluştuğu iddiasında. Baykal kurumlar arasında fine çıkarmaya çalışıyor. Kurumları bölünmüş gibi göstermek bunların saygınlığını zedelemek değil midir? Bu çabalar beyhudedir.
Sizin dönemlerinizde böyle ayrışmalar olmuş olabilir lütfen AK Parti'yi kendinizle karıştırmayın. Kurumlar arasında ikilik bulmaya çalışmak muhalefetin değişmez politikası haline gelmiştir. Baykal işine gelen yargı kararları karşısında şeriatın kestiği parmak acımaz diyor. Hükümet hangi adımı atsa Anayasa Mahkemesi'nin kapısına koşuyor. Peki Milli egemenlik nasıl tecelli edecek. Sizi yasama ve yürütmeyi yargı üzerinden etkisiz hale getirmeye çalışırsanız o zaman egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ifadesinin ne anlamı kalacak? Yargı sizin istediğiniz gibi karar verirken yargıyı yüceltir farklı kararlarda AK Partili olmakla suçlarsanız kim inanır.
İftiralardan yola çıkarak gensoru önergesi vereceklermiş. Gensoru da artık bu ülkede yalama oldu. İki de bir gensoru. Diyarbakır Valiliğilnin Başsavcılığa yaptığımürcaat üzerine başsavcılar Habur kapısına gitmiştir. Niçin Öcalan davası İmralı'da görüldü? Türk diyorki aramızda görüşyme geçmedi diyor Atalay da öyle. Baykal diyor ki evet orada bunlar konuşuldu. Bakanımız ve Türk bu konuda açıklamalarını yaptılar. AK Parti ilk gününden itibaren demokratik bir devletin kendinden meşruiyetinin kaynağının millet olduğunu kalın çizgilerle ifade etti. Devlet millet işkilerinni yeniden inşa edilmesini savunduk. Bu ilişkelir yeniden tanımlayan düzenlemelere imza attık.
CHP iktidarı döneminde halkının iradesine saygı duymadı. Yeni kuşaklar bunu bilmiyor. Sizin cumhuriyetçilikle yakından uzaktan ilginiz yok. Sadece tabelanızda var. Cumhuriyet halkın ta kendisidir. Vatandaş olmak belli bir ideolojiyle yakın olmakla tanım kazanmaz. Kafa yapısına göre, mezhebine göre imtiyaz sahibi olmaz. Suçlular bile vatandaştır. Bir insanın suçlu olması onun düşman kategorisine yerleştirmez. 1940'lı yılların otoriter devlet anlayışla yoğrulan CHP için demokrasi zaman zaman hatırlanan bir şeydir. Bugün aynı şekilde çıkıp kurumları ve yoargıları sizinkiler bizimkiler dişe ayırmak bu zihniyetin uzantısıdır. CHP öncelikle bu bölücü ayrıştırıcı üsluptan vazgeçmelidir. CHP içinde Türkiye için de hayırlı olacak tavır budur. Bu oyuna son vermelidir.
Yapıcı olmaya çalıştık ama şahsıma, partime hükümetime yönelik son derece haksız ithamlar karşısında susmadık. Demokrasinin temeli diyalogdur, uzlaşıdır. Kin ve nefret kokan üslupla bunlar sağlanmaz. Aynı masaya gelip oturamayan bir anlayışla demokrasiye yükseltemeyiz. Milletimiz bu seviye kaybından rahatsız. MHP liderinin konuşmalarına yansıyan hırçınlık siyasetin seviye kaybetmesine neden oldu. Bu kadar küfür, aşağılama ifadesi yer alan bir konuşma yok. Türkçe argo sözcüklerinin hepsi bir cümle içinde kullanılıyor. Eminim ki bunlar hatırlanmak istenmeyecektir. Bu ifadeler sağlıksız bir siyasi zihniyeti gösteriyor. Bu partiye yakınlık hissedenlerin bu üsluptan hicab duyduklarına inanıyorum. Bu hakaretler kime yapılıyor? Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakan'ına yapılıyor. Düşüncenin bittiği yerde hakaret başlar. 1 metreden fazla yaklaşmayacaksınız diylorlar. Bizim sıralarımıza gelirsiniz çünkü bizim kapımız gönül kapısıdır ne olursan ol yine gel. Arkadaşlarım sonra ziyaret ettiler. Ne oldu?
Dünkü olaylara da değinmek istiyorum. Taş atmak, molotof atmak,. camları kırmak, esnafoı tehdit etmek demokratik bir mücadele yöntemi değildir. Devlet olan güveni sarsmaya çalışmak ancak terörü yöntem olarak seçenlerin seçtiği bir yöntemdir. Çocukları alet etmekse büyük bir vicdansızlık, sorumsuzluktur. Çocuk masumiyeti hiçbir siyasi mücadeleye alet edilemez. Onları sokak çatışmalarının içine atmak hangi vicdana sığar? Toplu taşıma araçlarına molotof fırlatmak hangi vicdana sığar? Bu ancak nisnayetten nasibini alamamış kişilerin yaptığı bir şeydir. Aylardır çocuklarının yargılanmamasını söyleyen aydınlar, stklar neden bu istismara karşı seslerini yükseltmiyorlar? Bu yavruların istismar edilmelerini de istemiyoruz. Çocuk masumiyetini herkes saygı duysun. Özellkle velilerimiz sahip çıksınlar. Biz suç işleyen çocuklar demiyoruz, suça itilen çocuklar diyoruz. Bunları suça itenler var, ellerine molotof koktuylllerini sıkıştıranlar var. Ama duygusallıktan da uzak duracağız."