Gündem

Batman'da özel ordu kuran Çiller, Çatlı ile de görüştü!

Başbakan olduğu dönemde Tansu Çiller'in en yakınında olan bürokratın iddiası: ‘Yüzbaşı Çatlı, Tansu Çiller'le 2 kez görüştü’.

12 Şubat 2009 02:00

Başbakan olduğu dönemde Tansu Çiller'in en yakınındaki bürokratın iddiası: ‘Yüzbaşı Çatlı Tansu Çiller'le 2 kez görüştü’.

Analiz: Eyüp Erdoğan / Tempo24

Son olarak Abdulah Çatlı ile görüştüğü iddia edilen Tansu Çiller’in başbakanlık yaptığı 1990 - 1993 yılları arasındaki yaşanan en çarpıcı olaylarından birisi, Çiller'in terörle mücadele için Batman'da kurdurduğu özel orduydu.

Çiller döneminde Batman Valiliği’ne kendi isteği üzerine atandığını açıklayan Salih Şarman, PKK ile bire bir çatışmalara girmesi, kurduğu özel ordu ve bu ordu için kaçak olarak getirdiği gizli silahlarla tanınıyor.

Kurduğu Batman Karma Özel Harekat Birliği (KÖHB) ile gündeme gelen ve sonrasında ‘Rutin Dışı’ adlı bir kitabında anılarını yazan Şarman o günleri şöyle anlatıyor: “..27 Eylül 1993’te Batman’da vali olarak göreve başladım. İlk tespitim, ildeki durumun medyadan izlediğimden daha vahim olduğuydu. PKK ve Hizbullah, Batman’ın üzerine kabus gibi çökmüştü. Tabloyu tersine çevirmek için harekete geçmeye karar verdim. Oyunu kuralına göre oynamak gerektiğine inandım. Hazırladığım projeyi OHAL Valisi Ünal Erkan’a götürdüğümde bana Ankara’yı işaret etti.”

Şarman bu özel orduyu kurarken özellikle bizzat Tansu Çiller'den büyük destek gördü. Hatta dönemin Olağanüstü Hal Bölge Valisi Ünal Erkan'a başvurarak, özel birliğin ihtiyaçları için destek istediğinden olumsuz yanıt alınca devreye Çiller'i soktu.

Silahlara kaynak olarak Toplu Konut Fonu kullanıldı

Çiller, Şarman'ın talebini Yüksek Planlama Kurulu'na götürdü ve kurul Bulgaristan'dan alınacak silahlar için gerekli olan kaynağın Toplu Konut Fonu'ndan karşılanmasını uygun buldu.

Daha sonra bazı silahların Bulgaristan'dan getirilerek "özel tabur"daki korucu ve jandarmalara dağıtıldığı açıklandı. Zaman içinde silahların önemli bir kısmının kayıp olduğu da ortaya çıktı.

Şarman, skandalın ortaya çıkmasının ardından yaptığı savunmaları "özel tabur önerisinin Başbakanlık tarafından uygun bulunmasına" dayandırdı.

"Herkes beni kutladı ve projemi destekledi" diyen Şarman, silahların ithaliyle ilgili olarak Gümrük Müsteşarlığı'nın Olağanüstü Hal Bölgesi'nde bulunan valiliklere ithalat izni verdiğini ileri sürdü. Şarman, silahların kaybolması konusunda ise, "Biz silahları jandarma ve emniyete teslim ediyorduk. Bu iddianın neye dayandırıldığını bilmiyorum. Hepsinin belgeleri, envanter kayıtları Jandarma ve emniyette vardır" dedi.

Şarman daha sonra, Batman’daki bir otopark ihalesi karşılığında Erin Yapı İnşaat Şirketi sahibi Hamit İnal’dan rüşvet olarak Mercedes otomobil aldığı gerekçesiyle 6 yıl 3 ay ağır hapis ve ömür boyu memuriyetten men cezasına çarptırıldı ve 16 ay cezaevinde yattı.

Özel ordunun maliyeti 3 milyon dolar



1997 yılına kadar Batman’da valilik yapan Şarman, kitabında ayrıca kurduğu birlik ile ilgili şu bilgileri veriyor: “Gönüllülük konusunda sıkıntı çekmedik. 800’e yakın koruculardan oluşan bir kuvvet sağladık... Batman’da kayıp silahlar olarak lanse edilen davadan aklandım. Benim yüz milyonlarca dolarlık ithalat yaptığım öne sürülüyordu. Kullanılan kaynak sadece 3 milyon dolardır, bu para 4 yıl boyunca 4 taksitle gelmişti. Bu kaynakla 14 uçak dolusu silah ve mühimmat, 400 telsiz ve muharebe sistemi, mayına karşı koruyucu sistemler alınmış ve 3 birliğe kışla düzeni kurulmuştur..."

Gümrük müfettişliği kaçağı belgeledi

Şarman'ın Bulgaristan üzerinden kaçak olarak getirdiği silahlar daha sonra gümrük müfettişleri tarafından da mercek altına alındı. Gümrük müfettişleri, yaptıkları inceleme sonucunda silahların kaçak olduğu yolunda bir rapor hazırladı ve Şarman ile dönemin Vali Yardımcısı Mithat Kuşadalı’nın, silah kaçakçılığı suçundan 25 yıla kadar hapis istemiyle yargılanmasını talep etti.

En çok faili meçhul Çiller döneminde

İnsan Hakları Vakfı Temsilcisi Sezgin Tanrıkulu ise Çiller döneminde, Diyarbakır Barosu’nun başındaydı. Tanrıkulu, daha önce Taraf gazetesinden Neşe Düzel’e verdiği röportajda ’Siyasal amaçlı faili meçhul cinayet sayısı beş bine yakındır. En çok faili meçhul cinayet de 1992, 1993 ve 1994 yıllarında Tansu Çiller başbakanken işlendi” demişti.

Dönemin Başbakanı Tansu Çiller, Susurluk kazasında ortaya çıkan devlet-mafya-çete ilişkisiyle ilgili bir yorumunda “Bu devlet uğruna kurşun atan da, yiyen de her zaman bizim için saygıyla anılır. Onlar şereflidirler” demişti.

Yeni iddia: Çiller, Çatlı ile iki kez görüştü

Yeni Şafak gazetesiyse, geçmişte de basında sıkça konu edilen Çiller döneminin terörle mücadele yöntemleriyle ilgili yeni bir iddia ortaya attı.

Gazetenin haberine göre, PKK'nın eylemlerinin yoğunlaştığı dönemde terörle mücadele için oluşturulan ekibe dahil edilen Çatlı, Tansu Çiller'e Başbakanlık Binası'nda yüzbaşı olarak takdim edildi. Çiller, 'PKK nasıl biter' diye sorduğu Çatlı'nın gerçek kimliğinden habersizdi. İkinci görüşmede ise Çatlı sivil kıyafetleriyle Çiller'le bir araya geldi. 

Karakutusu anlattı

Tansu Çiller, Süleyman Demirel'in Çankaya Köşk'üne çıkmasından sonra Haziran 1993'teki DYP kongresinde partinin başına geçti. Kısa bir süre sonra Başbakanlık koltuğuna oturan Tansu Çiller'e o dönemde çok yakın olan bir bürokrat adının açıklanmaması şartıyla Yeni Şafak'a konuştu. Tansu Çiller, Başbakan olduktan sonra PKK terör örgütünün eylemlerini artırdığını anlatan eski bürokrat, hükümetin bu konuda çözüm arayışlarına girdiğini hatırlattı. Eski bürokrat, terörle mücadele için dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar ile emekli Yarbay Korkut Eken'in koordinasyonunda Özel Harekatçı polislerden bir ekip oluşturulduğunu belirtti.

Subay Çatlı Başbakanlık’ta

Eski bürokrat terörle mücadele için oluşturulan ekibe, 12 Eylül öncesinde Ankara Bahçelievler'de 7 TİP'linin öldürülmesiyle ilgili aranan Abdullah Çatlı'nın da dahil edildiğini söyledi. Dönemin önemli tanığı, Çatlı'nın, Başbakan Çiller'le yaptığı iki görüşmeye tanıklık ettiğini belirterek şunları anlattı: 'Abdullah Çatlı, Başbakanlığa arka kapıdan girdi. Üzerinde yüzbaşı üniforması vardı. Çatlı, görüşmeyi ayarlayanlar tarafından Başbakan Çiller'e 'PKK ile mücadelede büyük deneyimleri olan seçkin bir subay' diye takdim edildi.

Çatlı’ya terörü danıştı

Görüşmede Çiller 'yüzbaşı Çatlı'ya PKK ile mücadelede neler yapılması gerektiğini sordu. Çatlı'nın anlattıklarını not aldı. Çiller terörü bitirme konusunda ne kadar kararlı olduğunu, bunun için yasaysa yasa, kaynaksa kaynak, yetkiyse yetki ne yapılması gerekiyorsa yapma konusunda en ufak bir tereddütünün bulunmadığını söyledi. İkinci görüşme yine Başbakanlık'ta oldu. Çatlı bu kez sivil kıyafetle geldi. Birincinin devamı şeklinde bir görüşmeydi.

Çiller’e kahraman olarak tanıttılar

Tansu Hanım devlet geleneğinde yetişmiş, devletin çarklarını bilen bir siyasetçi değildi. Yani deneyimi yoktu. Bu nedenle Çatlı'yı tanımaması gayet doğaldı. PKK beş yüzer kişilik gruplarla karakollar basıyordu. 'Devlet 48 saat sonra Şırnak'ı geri aldı' şeklinde başlıklar atılıyordu. Terörün azdığı dönemlerde Başbakan günlerce uyuyamıyordu. Bu nedenle konuşmalarında 'dil sürçmeleri' çok sık yaşanıyordu. Tansu Hanım'ın tek hedefi terörü bitirmekti. Bu nedenle sırtını Genelkurmay'da Doğan Güreş Paşa'ya, Emniyet'te de Mehmet Ağar'a yaslamıştı. PKK ile mücadele edecek kadrosu yoktu. Çatlı olağanüstü şartlarda bir kahraman olarak tanıtıldı.'