Gündem

'3. yargı paketi değişikliğiyle darbeciler mi korunuyor?'

'CMK 250'de yapılacak değişikliğin çok farklı amaçları var gibi. Hükümet, başını ağrıtacak bazı konularla ilgili ön almaya mı çalışıyor sorusu aklımı kurcalıyor'

04 Haziran 2012 11:31

Mehmet Baransu
(Taraf, 4 Haziran 2012)

 

Gazeteciler dikkat!

 

Meclis uzun bir süredir üzerinde çalıştığı 3. Yargı Paketi’nde sona doğru yaklaşıyor. Konuyla ilgili oluşturulan komisyonda çok önemli değişikliklere imza atıldı. Kuşkusuz, bu değişiklikler önemli. Ancak paket içerisinde eleştiriye açık olan noktalar var.

Paket geniş olduğu için bugün sizlerin dikkatine gazetecilerle ilgili olan bazı bölümleri taşıyacağım.

Türkiye son dört yıldır tarihî davalarla yüzleşiyor. Bu davalar öncesi yürütülen soruşturmalarda kamuoyu şüphelilerle ilgili suçlamaları merak ediyor. Bir kamu hizmeti veren basın mensupları da kamuoyuyla bu bilgileri yorumsuz bir şekilde paylaşıyor. Ancak, sadece mesleklerini yaptıkları için gazeteciler hakkında “soruşturmanın gizliliğini ihlal, adil yargılamayı etkileme” suçlamasıyla altı bine yakın dava açılmış durumda.

Ortada aslında işlenen bir suç da yok. Suç yoksa neden dava açılıyor diye sorabilirsiniz. Konuyu daha iyi anlatabilmek için açayım. Eğer bir televizyonda canlı yayındaysanız, yürütülen bir soruşturmayla ilgili bilgi veriyorsunuz. İddianame de henüz kabul edilmiş değil. İşte bu durumda hakkınızda hemen soruşturma açılıyor. Ancak aynı yayın devam ederken, kulağınıza rejiden iddianamenin mahkeme tarafından kabul edildiği bilgisi gelirse, tüm belgeleri yayımlasanız da, çarşaf çarşaf, satır satır iddiaları verseniz de bu suç değil. İddianamenin kabulünden birkaç saniye önce yapılan yayın suç, sonrası suç değil.

İşte çarpıklık da burada. Bu çarpıklıktan dolayı da haber verdikleri için gazeteciler hakkında binlerce dava açılmış durumda.

Yeni tasarıyla bu çarpıklık düzenlenmeye çalışıldı. Tasarıya göre 31 Aralık 2011 tarihine kadar basın yayın yoluyla ya da düşünce açıklama yöntemleriyle işlenen bu tür cezalar erteleniyor. Erteleme kararı verildiği tarihten itibaren gazetecilerin üç yıl içinde yeni bir suç işlememesi gerekiyor. Yeni bir suç işlenmesi halinde tüm davalar tekrar raflardan indirilip, görevi sadece haber vermek olan gazeteciler hapis cezalarıyla tekrar karşı karşıya kalıyorlar.

Burada dikkat çekmek istediğim ve eleştirdiğim üç nokta var. Birincisi, erteleme tarihinin 31 Aralık 2011’le sınırlandırılması. Çünkü gazeteciler bu tarihten sonra da soruşturmalarla ilgili haber yaptılar ve ertelemeye bir tarih getirilmesi doğru değil. Tasarının Meclis’ten geçtiği günle sınırlandırılması gerekiyor.

İkinci eleştirdiğim nokta üç yıllık erteleme ve işlenecek yeni bir suç. Gazeteciler üç yıl boyunca yeni bir suç işlerlerse dosyalar raflardan indiriliyor. Gazetecilerle ilgili “soruşturmanın gizliliğini ihlal ve adil yargılamayı etkileme” suçlamasıyla davalar açıldığı için “yeni bir suç” kavramı yerine “aynı suçu işlemeleri halinde” gibi bir ibare konulabilir. Çünkü gazetecilerin işi yazı yazmak ve herhangi bir suçtan dolayı tüm dosyaların raflardan indirilmesi doğru bir yaklaşım değil.

Üçüncü eleştirdiğim nokta ise erteleme. Üç yıl erteleme, gazetecilere herhangi bir konuyla ilgili artık yazı yazma demek anlamına geliyor. Bu da açık bir şekilde sansür demek. Erteleme tamamen kaldırılabilir ve af getirilebilir.

Umarım bu eksiklikler, Meclis görüşmelerinde dikkate alınır ve biran önce tamamlanır. Sadece görevlerini yaptıkları için yüzlerce gazeteci, binlerce davadan, yıllarca hapis yatmaktan böylece kurtulur.

 

Ses kayıtları ve CMK 250’deki değişiklik

 

Yargı paketinde Türkiye’nin tarihî ve siyasî davalarının görüldüğü mahkemelerle ilgili de düzenleme yapılması gündemde. Mahkemelerde bir eksiklik görülmesi üzerine düzenleme yapılmasına karşı değilim. Ancak, görünen o ki CMK 250’de yapılacak değişikliğin çok farklı amaçları var gibi. Hükümet, başını ağrıtacak bazı konularla ilgili ön almaya mı çalışıyor sorusu aklımı kurcalıyor. Yoksa Ergenekoncuları ve Balyozcuları bu kadar sevindirecek adımlar atmazdı.

İktidar, kamuoyuna her ne kadar bu değişikliği farklı anlatmaya çalışsa da kamuoyu darbecilerle anlaşma yoluna gidildiğini düşünüyor. Düşünmekle de kalmayıp, inanıyor. AK Parti kendi değerlerini inkâr etme kararı aldıysa, buna bir diyeceğim yok. Darbecilerle ortaklıkları hayırlı uğurlu olsun demekten başka. Yok, inkar etmedim, değişmedim diyorlarsa, paket yakında Meclis’e gelecek. Sonucunu hep birlikte göreceğiz.

Ses kayıtlarını yayınlayanlara beş yıl hapis cezası getirilmesiyle ilgili AK Parti’lilerin teklifiyle tasarı hazırlanması da dikkatleri çeken bir diğer nokta. Üzerine çok fazla yorum yapmadan sadece şunu söyleyeyim. Korktukları ses kayıtları var da bunların yayımlanması mı engellenmeye çalışılıyor? Eğer cevapları hayırsa, bu telaş neden?

 

Kürtaj

 

Kürtajla ilgili o kadar yazılıp çizildi ki. Konuyla ilgili sadece şunu söylemek istiyorum. Allah kimseyi kürtaj olmaya mecbur etmesin ve kürtajla da imtihan etmesin. Sanırım bir anne ve de baba için verilebilecek en zor karar. Özellikle anneler için. Her ne sebep olursa olsun, kürtaj yaptırmış bir annenin, ömrünün sonuna kadar bu acı olayı unutacağını düşünmüyorum. Ve o yüzden diyorum ki, biz erkekler susalım ve konuşması gereken gerçek kişiler anneler konuşsun. İnanın en doğru açıklamaları onlar yapacaklardır. Çünkü bizler hayatta hiç anne olmadık.