Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ, bugün, İstanbul’da bulunan Harp Akademileri Komutanlığı’ndaki Atatürk Harp Oyunu ve Kültür Merkezi’nde, “Yıllık Değerlendirme Konuşması” yapacak. Gözler, Ergenekon soruşturması kapsamında gerçekleştirilen 12'nci dalga operasyonunun birgün sonrasına gelen konuşmaya çevrildi.
Orgeneral Başbuğ'un Harp Akademileri'nde bugün yapacağı konuşmaya, çeşitli kurum ve kuruluşların temsilcilerinin yanı sıra basın mensupları da davet edildi.
Davet edilen gazeteciler
Başbuğ’un konuşması için Milliyet gazetesinin farklı görüşlere sahip 14 yazarına davetiye gönderildi. Davet edilen Milliyet yazarları içinde Hasan Cemal ve Güneydoğu sorununa farklı açılardan yaklaşan Ece Temelkuran’da bulunuyor.
Davetliler arasında dikkat çeken bir isimde, 28 Şubat sürecinden bu yana Genelkurmay karargâhının kişisel olarak akredite etmediği Sabah yazarı Nazlı Ilıcak oldu.
Tayyar da davetli
Son dönemde akredite edilen Yeni Şafak ve Star gazetelerinden de, çok sayıda isme davetiye gönderildi. Ergenekon yapılanmasıyla ilgili kitabı ve radikal çıkışlarıyla bilinen Star Ankara Temsilcisi Şamil Tayyar hem yönetici hem de yazar kimliği ile davet edilen isim oldu.
Koru ve Beki'de var
Başbakanlık eski Sözcüsü, Radikal yazarı Akif Beki’de davetliler listesinde yer aldı.
Yeni Şafak gazetesinden İkinci Cumhuriyetçi ve İslami çizgideki muhafazakâr görüşleri ile tanınan Fehmi Koru, Ali Bayramoğlu ve Kürşat Bumin, Başbuğ’un konuşması için davet aldı.
Star gazetesinden TSK’ya yönelik eleştirel yazıları ve İkinci Cumhuriyetçi görüşleriyle bilinen Mehmet Altan’a da davetiye gönderildi.
'Başbuğ bugün gündemi değiştirecek'
Mehmet Ali Birand Posta gazetesinde yayımlanan (14 Nisan 2009) yazısında Genelkurkay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un bugün yapacağı konuşmaya değiniyor.
Birand, ‘Başbuğ bugün gündemi değiştirecek’ başlıklı yazısında Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ’un Harp Akademileri’nde yapacağı konuşmada Ergenekon soruşturmasının TSK’yı olumsuz etkilediğinin işleneceğini belirtiyor ve devam ediyor: “Org. Başbuğ’un bu konuşması neresinden bakılırsa bakılsın, Asker-Sivil ilişkileri açısından son derece önemli gelişmeleri de beraberinde getirecek ve önümüzdeki dönemi büyük oranda şekillendirecek.”
İşte Birand’ın o yazısı:
Başbuğ bugün gündemi değiştirecek
Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ bugün Akademilerde bir konuşma yapacak. Sizin için bunun olağanüstü bir yanı olmayabilir. Ancak, Türk Silahlı Kuvvetlerini ve Türk siyasi yaşamında son üç yıldır yaşananları, AKP’nin politikalarını yakından izleyenler, Asker-Sivil ilişkilerindeki olağanüstü süreci gördüklerinden dolayı, bu konuşmaya çok önem veriyorlar. Hele bu konuşmanın önceden açıklanması ve genelde Askerin ters baktığı isimlerin dahi davet edilmesi, olayın dramatiğini daha da arttırıyor.
İçinden geçilmekte olan döneme kısaca bir göz atmak, zamanlamanın önemini de gösteriyor.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) 27 nisan 2006’daki ünlü “açıklamasından” sonra, AKP’nin seçimleri yüzde 47 gibi inanılmaz bir oranla kazanması, Asker-Sivil ilişkilerindeki tüm dengeleri değiştiriverdi. Üstelik bu değişim süreci tüm hızıyla da devam ediyor.
Özellikle iki gelişme, bu süreci daha da derinleştirdi.
Bunlardan biri, Darbe Günlükleri olarak bilinen ve bazı komutanların AKP iktidarını devirme çabalarının ortaya çıkması, diğeri de Ergenekon davasındaki emekli asker sayısının her geçen gün biraz daha artmasıdır. Ortaya çıkan izlenim, özellikle emekli askerlerin sürekli bir komplo içinde oldukları şeklindedir. Son olarak bütün bunlara bir de, Güneydoğu’daki faili meçhul cinayetlerle ilgili yeni bulgular da eklendi.
Özetle, son 3 yıldır yaşananlar, kamu oyunun bir bölümünde, TSK’ya duyulan saygınlığın ve bu kurumun etkinliğinin önemli ölçüde erozyona uğramasına yol açmıştır.
Bütün bu olaylar yaşanırken, Genelkurmay Başkanlığı derin bir sessizliğe girdi. Org.Başbuğ , eski uygulamaların aksine, gerekmedikçe konuşmayan bir Komutan olarak karşımıza çıktı. Bu tutumundan dolayı, liberal çevrelerden alkış aldı, ancak 1 inci Başkanları sustukça , hem TSK kadrolarında, hem de kamuoyunun diğer bölümündeki gerilim arttı.
ASKER KAMU OYU, “ARTIK YETER”DENMESİNİ İSTİYOR
TSK kadroları, 1 inci Başkanlarının ortaya çıkmasını ve Ergenekon davası nedeniyle suçlanan ve gözaltına alınan başta emekli Komutanları olmak üzere, kurumun savunulmasını ister oldular. Bunun bir nedeni, TSK kadrolarının önemli bir bölümünün, AKP’ye karşı yapılan tüm girişimleri normal saymalarıydı. Aynı şekilde, PKK terör örgütüne karşı 1990’larda sürdürülen mücadele sırasında muvazzafların bazı “uygulamaları” ve “TSK’ya destek veren bazı sivil veya emekli asker kişi veya gurupların” yasa dışı hareketlerini de doğal görmeleriydi.
Bu durumda da, Org. Başbuğ‘un ortaya çıkıp kurumu koruması giderek daha yüksek sesle istenmeye başlandı.
Askeri kamuoyu etkin şekilde “artık yeter”denmesini bekler oldu.
TSK, bugün konuşacak olan Org.Başbuğ’un nasıl tepki göstereceğini merak ediyor.
Acaba Özkök gibi demokratik bir tutum mu sergileyecek, yoksa Kıvrıkoğlu gibi sert tepki mi gösterecek.
Sivil kamuoyundaki beklentiler de yükseldi.
Ergenekon’un giderek derinleşmesi ve geriye doğru gidişi, acaba ne anlama geliyordu?
Eski hesaplar da açılacak mıydı?
Güneydoğu’da yaşananlar da araştırılacak mıydı?
Bütün bu gelişmelere TSK nasıl tepki gösterecekti?
ORG.BAŞBUĞ’UN İKİ SEÇENEĞİ VAR...
Org. Başbuğ gerçekten son derece güç bir durumda.
Sivil Kamuoyunun bir bölümü, Genelkurmay Başkanı’nın “Eski yaklaşımları geride bırakmasını, sert tepki göstermek yerine, eskiden yaşanmış hatalı uygulamaları kabul ettikten sonra, Asker-Sivil ilişkilerinde yeni bir sayfa açmasını” bekliyor. Artık, savunmaya geçip, askerin moralinin bozulmaması gerektiğini söylemenin inandırıcı bir yanı kalmadığına inananların sayısı epey büyük.
Asker Kamuoyu ve Sivil Kamuoyunun diğer bölümü ise, Genelkurmay Başkanı’nın ortaya çıkıp kükremesini, kırmızı çizgilerini çekmesini ve Ergenekon saldırısının derhal durdurulması için etkin biçimde hareket geçilmesini arzuluyor.
Org.Başbuğ bu iki yaklaşımın ortasını tercih edecek.
Genel olarak vereceği en önemli mesajın “1990’larda yaşanan kimi yasadışı olayların faturasının TSK’ya çıkarılmamasına” dikkat çekmesi bekleniyor.
Konuşmanın ana hatlarından haberdar olan ve Başbuğ’un yaklaşımını yakından bilen kaynaklara göre, Genelkurmay Başkanlığı’nı en çok rahatsız eden nokta, Ergenekon davasının giderek 1990’lara doğru geri gitme eğilimidir.