T24 - Erdoğan Avrupa Parlamentosu’nda Fransız parlamenterin “Türkiye’de dini azınlıklar ve ibadetler” sorusuna şöyle yanıt verdi:Sizi Türkiye’ye davet etmek isterim. Türkiye’yi yakından takip etmiyorsunuz. Zannederim arkadaş Fransız. Ama, Türkiye’ye de Fransız.Kimse, ‘biz ibadetimizi yapamıyoruz’ diyemez, derse bize karşı saygısızlık yapar.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Fransa’da Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’ne (AKPM) üçüncü kez hitap etti.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’ne (AKPM) üçüncü kez hitap eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, soru soran Avrupalı parlamenterlere çok sert çıktı. Milliyet gazetesinde yer alan haber şöyle:
İmamın Ordusu kitabını “bomba hazırlığına” benzeten Erdoğan, gazeteci tutuklamalarının yargının inisiyatifiyle gerçekleştiğini belirterek, “İşinize gelince bağımsız yargıdan bahsediyorsunuz” dedi. Erdoğan, yüzde 10 barajının neden indirilmediği yönündeki bir soruyu da “Kararı Türk halkı verir. Size soracak değiliz” diye yanıtladı.
Fransız parlamenter Muriel Marland-Militello’nun dini azınlıklarla ilgili sorusunu da “Galiba Fransızsınız, Türkiye’ye de Fransızsınız” cevabını verdi. Ermenistan’a da “Diasporadan ürkmeyin. Azerbaycan’ın hakkını Ermenistan’a yedirmeyiz” mesajı veren Erdoğan, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğini engelleyen ülkeleri de sert şekilde eleştirdi.
AKPM’nin pek de alışık olmadığı bir ton benimseyen Erdoğan, yaptığı çıkışlarla daha önce kürsüden konuşma yapan liderlerden oldukça farklı bir profil çizmesiyle dikkat çekti. Erdoğan’ın verdiği mesajların sertliği akıllara Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’nda İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e yönelik olarak yaptığı “One minute” çıkışını getirdi.
Bombaya benzetti Lüksemburglu parlamenter Anne Brasseur’ün, “Basın özgürlüğünün önemini vurguladınız. İmamın Ordusu kitabı sansüre uğradı ve Ahmet Şık isimli gazeteci tutuklandı. Bunun sebebini bize açıklar mısınız? Yayından önce yapılan sansürün ve yazarının tutuklanmasının sebebini açıklar mısınız?” sorusu üzerine Erdoğan şunları söyledi:
“Önyargılardan arındırılmış bir yapı çok çok önemli. Bu kitapları toplatan ben değilim. Bu basılmamış kitapla ilgili bu tutuklanan medya mensuplarının belge, bilgileri dediğimiz olay var ya, işte bu belge ve bilgiler ardından neyin geldiğini gösteriyor ki yargı, yürütmeye ‘burada şöyle bir hazırlık var, hemen siz bu hazırlığın üzerine gidin’ diyor ve o hazırlığın üzerine gidildiğinde ortaya bu çıkıyor. Bombayı kullanmak suçtur ama bombanın hazırlanmasındaki malzemeleri kullanmak da suçtur.
Diyelim ki bir yerde bombanın kullanılmasında ne varsa, fitilinden ta diğer maddelerine varıncaya kadar ne varsa bunun ihbarı gelmişse, güvenlik güçleri gidip bunları toplamaz mı, almaz mi? Çünkü bu da bir suç teşkil etmektedir. Gider onları alır.
Burada da eğer daha önce gelmiş belgeler ve bilgiler içerisinde bu tür hazırlıkların olduğu varsa, yargı da bununla ilgili kararını vermiştir ve güvenlik güçlerimizden ’su adreste böyle bir hazırlık vardır, gidin bu hazırlığı alan gelin’ demiştir.
Bu hazırlık daha sonra internet sitelerine kitap olarak adeta girmiştir ve internet sitelerinde de bunun içinde neler olduğu ortadadır. Bu gerçekleri herhalde görmek isabetli olacaktır diye düşünüyorum.”
İşinize gelince Konun yürütmenin eylemi değil yargının almış olduğu bir karar olduğunu belirten Erdoğan, “Hep işinize geldiğinde bağımsız yargıdan bahsediyoruz, bağımsız yargıyı her yerde savunuyoruz ama Türkiye’ye gelince, Türkiye’de bağımsız yargı istemiyorsunuz. Ya? Yürütmeye bağımlı bir yargı istiyorsunuz. Kusura bakmayın yürütmeye bağımlı bir yargı yok. Bağımsız bir yargı var, bağımsız yargı da görevini yerine getiriyor” dedi.
‘Bizi alkışlıyorsunuz’ Aynı parlamenterin, “Kadın teşkilatına değindiniz ama heyetinizde hiç kadın olmadığını tespit ediyorum. Umarım gelecek sefer heyetinizde kadınlar da olur” demesi ve diğer parlamenterlerin bunu alkışlaması üzerine Erdoğan, “Alkışlayanlara teşekkür ediyorum. Çünkü bizi alkışlıyorlar. Bir diğer heyetimizde bayan arkadaşlarım burada. Ben bugün buraya sadece şahsım ve iki bakan arkadaşımla geldim. Bayan milletvekili arkadaşlarım da konsey üyesi olarak buradalar” dedi.
Orhan Pamuk yanıtı İsviçreli Parlamenter Andreas Gross’un İfade özgürlüğünün baskı altında olduğunu belirterek Orhan Pamuk’u kitabının soruşturulmasını gündeme getirmesi ve cezaevindeki gazetecileri sorması üzerine Erdoğan, şunları söyledi: “Pamuk’un kitabı ile ilgili suç duyurusunda bulunuldu. Yargı değerlendirdi. Olumlu bir şekilde sonuçlandı. Cezaevindeki gazeteciler yazılarından dolayı değil, suç, terör örgütleri ve darbecilerile ilgili ilişkileri nedeniyle böyle sonuçlandı. Yürütmenin bu konuda adım atması söz konusu değildir. Başka belgelerin çıktığı yönelik yargıdan açıklamalar geliyor. Medyadaki bilgilerle öğreniyoruz. Bir an önce bunlar neticelensin. Uzun süreli tutukluluk noktasında rahatsızlığımız vardır.”
Herkesi eleştirdi Fransa’da bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan ABD, Fransa, TSK, muhalefet ve tiyatroculara yönelik sert eleştiriler geldi.
Türkiye’deki basın özgürlüğüyle ilgili sözlerinden dolayı Başbakan Erdoğan tarafından eleştirilen ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ricciardone, dün sabah ‘’Olanları anlamaya çalışıyoruz. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” dedi. Ricciardone’ye Fransa’dan yanıt veren Erdoğan, “Bunlar ilk önce demokrasiyi kendileri sindirsinler” diye konuştu. Ricciardone’nin bu sözlere cevabı gecikmedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ABD ’nin Ankara Büyükelçisi Ricciardone’nin bu açıklamalarına Strasbourg’dan yanıt verdi.
Önce sen kavra AKPM oturumunun ardından gazetecilere konuşan Erdoğan, ABD Büyükelçiliği’nin kızına ‘Fotoğrafın düzgün değil’ diyerek vize vermek istemediğini söyledi. Kızı ve gelininin ABD vizesi almak için başvurduğunu, ilk başta bir sorun yaşamadıklarını ancak daha sonra kızının fotoğrafının uygun olmadığını söyleyerek başka fotoğraflar istendiğini belirtti. Sonrasında kendisinin ve Ankara’nın devreye girmesi ile sorunun çözüldüğünü belirtti.
Erdoğan bu konuyla ilgili, “Bir başbakan olarak benim kızım bu sorunu yaşıyorsa, vatandaşlarım acaba ne sorun yaşıyor” diye sordu.
Başbakan ayrıca Büyükelçi Riccardone’nin bugünkü açıklamalarıyla ilgili olarak, “Önce kendileri demokrasiyi kavrasınlar” yanıtını verdi.
Erdoğan’ın bu sözleri üzerine Ricciardone bir açıklama daha yaptı. Ricciardone, “Kimseden başörtüsünü çıkarmasını istemiyoruz” dedi.
TSK yanlış yaptı Balyoz Davası’yla ilgili olarak 6 Nisan’da Genelkurmay’ın yaptığı “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin görevli ve emekli 163 personelinin tutukluluk halinin devamını anlamakta güçlük çekilmektedir” açıklamasını değerlendiren Erdoğan “TSK, Balyoz açıklaması ile yanlış yaptı. TSK tamamen sivil irade altındadır” dedi.
Devlet istediğiyle görüşür İmralı’da terörist Abdullah Öcalan ile devlet arasındaki uzun süredir gerçekleşen görüşmeleri eleştiren MHP’ye de yanıt veren Başbakan, “Hükümet, devlet kanallarıyla bu görüşmeleri gerçekleştirir. Devlet, istediğiyle görüşür. Devletin başı da iktidardır.”
Birliğe dinamit koyuyorlar Son dönemde BDP tarafından Doğu ve Güneydoğu’da başlatılan sivil itaatsizlik eylemlerini da değerlendiren Erdoğan, “Diyanet’in beyanlarını tanımıyoruz, demek, tehlikelidir. Sivil itaatsizlik eylem, birlik ve beraberliğe karşı bir dinamittir” ifadelerini kullandı. KCK davası için ise Erdoğan, “onlar siyaset yaptığı için içeri alınmamıştır” dedi.
Başörtüsü kampanyası Milletvekili genel seçimlerinde başörtülü aday neden gösterilmediği yönündeki sorulara Erdoğan, “Pazarlık haline getirilmemeli. ‘Başörtüsü yoksa oy yok’ kampanyasını kınıyorum, yakışıksız bir kampanya. Gerilimden yana değiliz” cevabını verdi.
Sanata deli gömleği
Ankara Büyük Tiyatro Salonu’nda cuma akşamı sahnelenen ‘Genç Osman’ adlı oyun sırasında oyunculardan birinin ön sırada oturan Başbakan’ın kızı Sümeyye Erdoğan ve arkadaşına sözlü ve el hareketleriyle hakaret ettiği iddiası ilgili soruları yanıtlayan
Erdoğan, “Sanat böyle sevdirilmez. Bu sanatın ötesinde ideolojinin deli gömleğine giydirilmesidir” dedi.
İşte o parlamenter Fransa’da Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin partisi UMP üyesi olan Muriel Marland-Militello (68) 2002 yılından beri mecliste Nice kentini temsil ediyor. Fransa’nın güney kentinde aynı zamanda belediye başkan yardımcısı olan Marland-Militello üniversitede siyaset bilimi ve doğu dilleri okudu.
Yüzde 10’u biz koymadık Erdoğan, Hollandalı Parlamenter Tiny Kox’un,y “Ben Avrupa solundanım. Demokratik değişimden yana olduğunuzu söylediniz. Ancak, buna saygılıysanız, neden Türkiye’deki seçim yasasindaki yüzde 10’luk barajı indiremediniz?” şeklindeki sorusunu ise şöyle yanıtladı:
“Yüzde 10 barajını koyan benim partim değil, biz de yüzde 10 barajıyla geldik. Biz geldiğimizde bu baraj vardı. Biz sol kanatta ve sag kanatta veya uçlarda kalmadık. Fransa’da Romanların buradan kovulduğunu görüyorum. Demokrasi bu mu? Türkiye’yi yargılama gayreti içerisine girenler, önce kendilerine baksınlar. Ondan sonra da bizi yargılasınlar” dedi.
Size soracak değiliz Yüzde 10 barajını indirmenin demokrasi ile ilintili bir konu olmadığını belirten Erdoğan şöyle devam etti: “Şu anda Avrupa’da yüzde 8, yüzde 7 baraji da var, olabilir. Ama biz ülkemizin istikrarı için, güveni için böyle bir adımı devam ettirme kararı almışız. Tek başına iktidarların olduğu dönemde Türkiye’nin çıtası hep yükselmiş, koalisyon hükümetlerinin olduğu dönemlerde de hep gerileme dönemi başlamıştır. Ülkemize yeni sıkıntılar yaşatmak istemiyoruz. Yeri geldiği zaman bu barajın biraz düşürülmesi gerekirse onu da yine halkımızla müzakeresini yaparız ama onu size soracak değiliz. Halkımızla müzakeresini yaparız. Halkımız bize ‘indirin’ diyorsa indiririz. Halkımız bize ’böyle devam edin’ diyorsa böyle devam ederiz. Kararını verecek olan 74 milyonluk Türkiye’dir.”
Bizzat takip edeceğim Fransız kadın parlamenter Muriel Marland-Militello’nun, “Bütün dini azınlıkların eşit olarak ibadet yerlerine erişim haklarının, dinlerini ifade etme haklarını yaşayabilmeleri için bize nasıl bir güvence getirebilirsiniz?” sorusuna karşılık Erdoğan’ın esprili şekilde, “Sizi ben Türkiye’ye davet etmek isterim. Türkiye’yi yakından takip etmiyorsunuz. Duyduklarınızla hareket ediyorsunuz.
Zannediyorum, arkadaşımız Fransız mı? Ama Türkiye’ye de Fransız. Biz de böyle güzel bir söz var: Türkiye’ye çok Fransızsınız” ifadelerini kullanması, Genel Kurul’da gülüşmelere neden oldu.
Erdoğan azınlıklara yönelik yaptıklarını anlatarak şunları söyledi:
“Ülkemizde bulunan ne kadar farklı dini azınlık varsa hepsinin ibadetini yapma noktasında garantisi benim, sigortası benim. Hepsi ibadetini rahatlıkla yapar. Onların sigortası durumundayız. Kimse bu noktada ’biz ibaretimizi yapamıyor durumdayız’ diyemez. Eğer derse, hakikaten bize karşı bu saygısızlık olur. Kim diyorsa haberim olsun, bizzat ilgileneceğim, bizzat takip edeceğim. Bu kadar açık konuşuyorum.”
Haçlı seferleri hatırlatması
Konuşmasında isim vermeden sıkça Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’yi hedef alan Erdoğan, Hristiyan dünyası ile İslam dünyasının birbirine bakışının, tarihsel süreçte büyük oranda Haçlı Seferleri’yle şekillendiğini kaydederek şunları belirtti:
“Haçlı Seferleri’ni derin hafızasından silemeyenler, kendi toplumlarına da bölgelerine de dünyaya da barış ve hoşgörü vaat edemezler. Üzülerek gözlemliyorum ki, Avrupa içinde kutuplaşma giderek şiddetlenmektedir. Bu durumun bazı ülkelerde artık devlet kademelerinde bile görülmesi, siyasi partilerin bu temelde prim yaparak oy kazanmaya çalışıyor olmaları olayın vehametini artırmaktadır.”
Erdoğan, Ermeni vekil Armen Rustamyan’ın, “Sınırların açılmaması ve bazı anıtların kaldırılması” sorusunu ”Biz dost, kardeş Azerbaycan halkının hakkını ve hukukunu da Ermenistan’a yediremeyiz bu kadar açık konuşuyorum” diyerek yanıtladı.