T24 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, haftalık AKP grup toplantısında son dönemde atılan adımlar ve yaşananlarla ilgili değerlendirmede bulunarak, CHP lideri Deniz Baykal'ın 'kamera şartlı' görüşme teklifine 'hayır' cevabını verdi.
BAŞBAKAN'DAN BAYKAL'A MEKTUP YANITI/ VİDEO İÇİN TIKLAYIN...Demokratik açılımla ilgili olarak 8 Ekim AKP ve CHP arasında başlayan mektup siyasetiyle ilgili konuşan Başbakan Erdoğan kendilerinin gönderidiği mektuba cevaben 12 Ekim'de kendilerine CHP'nin cevabının geldiğini belirtti. CHP lideri Deniz Baykal'ın cevaben yazdığı mektubun kendilerinin yazdığı nazik ve uygun üsluplu mektuplarına karşılık 12 Ekim'de kendi üsluplarına ters, dedikoduların ve eleştirilerin bulunduğu bir mektup aldığını söyledi.
'Kamera kaydına hayır, ses kaydına evet'"Kamerayla bir görüşmeyi tespit ahlaksızlıktır, siyasi ahlaka, diplomatik ahlaka ters olarak nitelendirilir. Biz bir basın toplantısı yapmıyoruz." diyen Başbakan Erdoğan, gerekirse not tutulabileceği veya ses kaydının alınabileceğini ancak 'biri bizi gözetliyor' ortamı yaratmanın mümkün olmadığın ifade etti.
Konuyla ilgili mutabakata ulaşmanın demokrasinin olmazsa olmaz şartı olmadığını ifade eden Başbakan Erdoğan, Baykal'ın usülde bile mutabakattan kaçtığını söyledi.
Başbakan Erdoğan, TBMM'de yerli ve yabancı kameralar karşısında bu konuyu görüşeceklerini, Baykal'ın konuşması halinde kendisinin de konuşacağını, Baykal'ın konuşmaması halinde kendisinin açıklama yapacağını ifade eden Başbakan Erdoğan, Baykal'ın kapalı kapılar ardında ancak kamera şartlı görüşme teklifini kabul etmenin mümkün olmadığını belirtti.
'Sana büyü ya da sihir yapacak değilim'Televizyona şov programı yapıyor gibi, 3-5 kameranın önünde görüşmek, baş başa görüşmede olmaz, ikili görüşmede olmaz. Ama açık söylüyorum; bu tavır, işi yokuşa sürmektir, kapıları kapatmaktır, bin dereden su getirmek, bahane üretmek, ipe un sermektir. Biz oraya gidip, Sayın Baykal'ın beynini yıkayacak değiliz, öyle bir kabiliyetimiz de yok. Sayın Baykal'ı hipnotize edecek de değiliz, öyle de bir kabiliyetimiz de yok. Büyü ya da sihir yapacak hiç değiliz, öyle bir kabiliyetimiz de yok. Hatta biz görüşmenin sonrasında tam bir mutabakatın oluşmasını, her konuda uzlaşmayı da beklemiyoruz. Çünkü, önyargılar, kabuller çok açık net ortada. Ama biz demokrasinin gereğini yapalım. Tabiatı neyi gerektiriyorsa bunu yapalım istedik. İktidar ile muhalefet her konuda bire bir düşünmek durumunda da değildir. önemli olan müzakereye açık olmaktır.''
'İkinci kez gidecektim'
Baykal'ı daha önce genel merkezinde ziyaret ettiğini hatırlatan Erdoğan, ''Bu ikinci ziyaretim olacaktı. Çünkü bakanımın ziyaretini diğer partiler kabul ederken, beyefendi kabul etmedi. Onu yapmaya hazırlanırken bu cevapla karşı karşıya geldim'' dedi.
'Sizin kapılarınız her zaman açık mı?'Mutlak manada mutabakat aramadığını, bunun mümkün de olmadığını belirten Erdoğan, bunun demokrasinin bir şartı da olmadığını söyledi. Demokraside mutabakatın olmazsa olmaz şart olmadığını kaydeden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Biz geliriz, görüşlerimizi anlatırız, sizi dinleriz, istişare ederiz ve makul olana biraz daha yaklaşmak, mutabakata biraz daha yaklaşmak için bir adım atmış oluruz. Ama bakıyorsunuz bırakın süreci konuşmayı; konuşmanın içeriği, usul üzerinden bile, görüşmenin metodu üzerinden bile, Sayın Baykal'ın mutabakattan kaçtığını görüyorsunuz. Sanki gizli şeyler görüşülecek, sanki milletten bir şeyler kaçırılacak. Bu güvensizlik fikrini vermek, bu propaganda ile siyaset yapmak, Allah aşkına kime ne yarar sağlar? Sayın Baykal acaba bugüne kadar kimseyle ikili görüşme yapmadı mı? Bütün görüşmelerini kameralar önünde mi yaptı, yapıyor? Sayın Baykal, bütün bunların yanında, birebir görüşmelerinin dışında görüşmeler yapmadı mı? Şu ifadeye bak; 'kapalı kapılar artında görüşme yapamayız.' Sizin kapılarınız hep açık mı duruyor Sayın Baykal? Böyle çarpık bir anlayış olur mu? Günlerdir köşe yazarları yazıyor, akademisyenler, sivil toplum temsilcileri, düşünürler konuşuyor. Valla ben Baykal'ı haklı bulduğunu söyleyeni bilmiyorum, siz biliyor musunuz, siz duydunuz mu?.''
'Odasını 24 saat canlı yayına açsın'''Kamuoyunun hissiyatını, tepkisini dikkate almadan siyaset yapılamaz. Her meseleyi krize dönüştüren bir anlayışla nasıl müzakere yapılır? ''diyen Başbakan, CHP lideri Baykal'a ''Madem bu kadar televizyon, kamera meraklısı, odasını 24 saat canlı yayına açsın, partilileri de kamuoyu da oturup sayın genel başkanı 24 saat izlesin'' dedi. Başbakan Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti: Biz bu süreçte tamamen şeffaf bir şekilde her şeyi konuşarak, istişare ederek, milletimize danışarak yürüttük. Bütün siyasi partilere bizzat koordinatör bakanım gitti. Yüzde birin üzerinde oy almış, parlamento içi, parlamento dışı hepsine gitti. Sivil toplum örgütleriyle, akademisyenlerle, medya temsilcileriyle biraraya geldi, görüştü. Bu konuda söz olan kimse, bunlarla görüştü, kabul etti, ayaklarına gitti, görüştü. Bu süreç bu şekilde çalıştı, çalışıyor. Zaman zaman süreçle ilgili medyayı bilgilendirdi. Biz, hiçbir şeyi milletimizden gizlemedik, saklamadık, böyle bir şeyi de asla düşünmüyoruz. Sayın Baykal'a gidip gizli kapaklı şeyler de konuşacak değildik.
'Belki bir çayını içerdik...'Ancak görüyoruz ki buna Sayın Baykal ne hazır, ne de açık. Şimdi Sayın Baykal'a, bu mektubuyla ilgili cevabı buradan veriyorum; Sayın Baykal, madem ki sen kameraları çok arzu ediyorsun, zaten biz bunu Meclise getiriyoruz. Mecliste 1, 2, 3 tane kamera karşısında değil, tüm yerli, yabancı kameralar karşısında zaten bu konuyu görüşeceğiz. Eğer sen, orada çıkar konuşursan, ben de çıkıp konuşacağım. Ama sen çıkar konuşmazsan, ilgili arkadaşlarım bu konuda bilgilendirmeyi milletimin vekilleri karşısında -zaten her şey açık seçik- yapacaklar. Orada her şey şeffaf olacak. Bu vesileyle sağolasın, belki bir çayını içerdik, o çayından mahrum olduk. (Teşekkür ederim) deyip, kesinlikle ben de oraya gitmiyorum.''
'Süreç İmralı'dan yönetilmiyor'Başbakan Erdoğan dün (19 Ekim 2009) Irak sınırında teslim olan 34 PKK'lı ile ilgili açıklamalarda da bulundu.
34 kişiden 29'unu bırakıldığını ifade eden Başbakan Erdoğan, bazı medya gruplarının bu sürecin İmralı'dan yönetildiği ifadesinde bulunduğunu, ancak bunun mümkün olmadığını vurguladı.
'Azeri kardeşlerimizin aleyhinde adım atmayız'Başbakan Erdoğan, son dönemde hareketli geçen dış politikayla ilgili açıklamalarda da bulundu.
AB Komisyonu İlerleme Raporu'nun açıklandığını ve bu raporun kendilerinin memnun ettiğini belirten Başbakan Erdoğan, son dönemdeki Türkiye-Ermenistan ilişkileri ve bu ilişkilerin Azerbaycan'da yankılanması ile ilgili olarak açıklamalarda bulundu.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Ermenistan Dışişleri Bakanı Edward Nalbandyan'ın İsviçre'de imzaladıkları protokollerin ve Türkiye-Ermenistan futbol karşılaşmasın'daki Azerbaycan bayrağı kriziyle ilgili konuşan Erdoğan, durumun FIFA'nın bir kararı olduğunu ifade etti.
Ancak bu süreci kullanmak isteyenler olduğunu da belirten Başbakan Erdoğan, "Bizim Azeri kardeşlerimizin aleyhinde olan hiç bir adımı atmamız asla mümükün değldir" dedi.
"Biz Azeri bayrağını Türk bayrağı gibi, topraklarını Türk toprakları gibi azizi ve kutsal biliriz. Bu ithamım ağırlıklı olarak Azerbaycan halkınadır. Bakü'de yatan şehitlerimizi bunu şanlı şahitleridir" diyen Başbakan Erdoğan, son dönemdeki fitne, nifak tohumları Türkiye içinden de bazı odaklardan beslenmekte olduğunu ve iktidarları döneminde Türkiye - Azerbaycan ilişkilerinin nerden nereye geldiğinin ortada olduğunu vurguladı.
"Yine FIFA'nın malum parti bu konuda rant sağlamaya çalışmıştır. Kendilerinin Türk dünyası ile ilgili ne yaptıkları bellidir" diyen Başbakan Erdoğan Azeri kardeşlerin bu tür oyunlara prim vermemelerini istediğini ifade ederek, "Azerbaycan'daki şehitlikte Türk bayraklarının indirilmesinin ne anlama geliyor, bunu Azeri kardeşlerimiz iyi değerlendirecektir" dedi.