10 Ekim 2016 14:23
Başbakan Binali Yıldırım, Hakkâri'de 10 askerin şehit olduğu, 5 sivilin de hayatını kaybettiği terör saldırısına ilişkin olarak, "Bu son saldırı, kırsalda büyük zarara uğrayan terör örgütünün son çırpınışıdır" dedi.
"Ne yazık ki bölgemizle fiziki bağı olmayan birçok ülke orada birtakım fiziki çalışmalar yaparken buradaki hükümetlerin sesi soluğu çıkmıyor" diyen Yıldırım, "Bu kargaşının en büyük bedelini ödeyen Türkiye'nin meseleye sahip çıkmasından rahatsız olduğunu görüyoruz. Bunu söyleyecek olanların önce kendi ülkelerine sahip çıkmaları lazım. Önce bütün vatandaşlarınıza sahip çıkın, devlet olmayı bilin ondan sonra Türkiye'ye laf edin" ifadesini kullandı.
Eğitimde yapılan yeni düzenlemeyle 5. sınıfların sadece yabancı dil eğitimine ayrılacağını hatırlatan Yıldırım, "Yabancı dili sorun olmaktan çıkaracağız, yabancı dilin önemini anlatırız anlatırız ancak ne ilkokul ne üniversite bir türlü yabancı dil öğretemeyiz. Ben ilkokulda Fransızca okudum, ortaokulda Fransızca okudum, üniversitede Fransızca okudum ama mezun oldum ortada hâlâ bir şey yok" diye konuştu. "Bir mühendis olarak lisan bilmemek ne kadar büyük bir eksiklik olduğunu iş hayatına başladığımda öğrendim" diyen Yıldırım, "Yıllar sonra lisan öğrenme ihtiyacı duydum, büyük fedakarlıkla yurt dışına çıktım, öğrendim" dedi.
İstanbul Teknik Üniversitesinin 2016-2017 Akademik Yılı Açılış Töreni'nde konuşan Yıldırım'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Hayatını kaybedenler arasında orada, İTÜ İnşaat Fakültesi öğrencisi Güney Doğan da vardı, bugün burada bu öğrencimiz başta olmak üzere terör saldırılarında hayatını kaybeden bütün canlarımızı şükranla anıyoruz, şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz.
Teröristin maalesef kutsal bildiği hiçbir şey yok. Ne insana, ne cana kıyarken en ufak bir tereddüt göstermiyor. Doğrusu, terörle mücadele ülkemizin yeni karşılaştığı bir durum değil. 40 yıla yaklaşan bir süreçten bahsediyoruz. Günümüzde ise artık bölücü terör örgütü değil, aynı zamanda FETO terör örgütüyle de aynı zamanda da DEAŞ gibi bir terör örgütüyle de mücadelemiz amansız bir şekilde devam ediyor. Türkiye, sahip olduğu coğrafyanın bir anlamda bedelini ödüyor. Bu coğrafya tarih boyunca hep hareketli olmuştur, çünkü bu coğrafya, Anadolu toprakları, bir anlamda medeniyetlerin buluştuğu, zaman zaman çatıştığı bölgelerin başında geliyor. Özellikle son yıllarda Irak'ta, Suriye'de yaşanan istikrarsız durum en fazla Türkiye'yi etkilemektedir. Ne yazık ki bölgemizle fiziki bağı olmayan birçok ülke orada birtakım fiziki çalışmalar yaparken buradaki hükümetlerin sesi soluğu çıkmıyor, bu kargaşının en büyük bedelini ödeyen Türkiye'nin meseleye sahip çıkmasından rahatsız olduğunu görüyoruz. Bunu söyleyecek olanların önce kendi ülkelerine sahip çıkmaları lazım. Önce bütün vatandaşlarınıza sahip çıkın, devlet olmayı bilin ondan sonra Türkiye'ye laf edin. Bunu yapmazsanız söylediğiniz laflar biraz mizahi olur. İradenizi ortaya koyun, orada cirit atan terör örgütleri, ülkenizin hiçbir sorununa çözüm üretmeyecek birtakım unsurları orada barındırmaya devam ederseniz Türkiye elbette ki hudutlarını korumak, vatandaşlarının can ve mal güvenliğini sağlamak için her türlü tedbiri alır, almaya da hakkı var. 40 senedir ülkemizin başını ağrıtan terör unsurları sizin topraklarınızda cirit atacak, gıkınız çıkmayacak, Türkiye orada DEAŞ'la mücadele amacıyla masum insanları korumak için orada olacak, buna laf edeceksiniz. Bunun asla ve asla kabul edilemez bir şey olduğunun bir kez daha bilinmesini istiyoruz.
Terörle mücadelemiz bu hainlerin tamamı bu topraklardan yok oluncaya kadar devam edecek. Her türlü çılgınlığı, her türlü intihar eylemi yapabilirler. Canımız da acıyabilir, şehitlerimiz de olabilir. Ancak şehitlerimizi kalbimize basacağız, ülkemizin istikbalinden, istiklalinden, aydınlık yarınlarından zerre kadar taviz vermeyeceğiz. Kimse bize tavsiye vermeye kalkmasın, demokrasi nutukları atmasın. Bunlar terörden medet umanların son çırpınışları. Bu son saldırı, kırsalda büyük zarara uğrayan terör örgütünün son çırpınışıdır.
Benzeri saldırılar güvenlik güçlerimizin anlık istihbaratları değerlendirmesiyle engellenmektedir. Her türlü tedbir alınıyor, daha fazlası da olacak. Birbiriyle ilgisi olmayan terör grupları aynı anda saldırıya geçmiş durumda.
241 şehidimizin arasında 7 üniversite öğrencimiz de vardı. Fatih Kalo, Mustafa Avcı, Burak Cantürk, Mustafa Direkli ve Muhammed Yalçın. Onlar 15 Temmuz alçak darbe girişimini canları pahasına ödeyen gençlerimizdir. 241 şehidimize bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum. O gece İTÜ şehit vermedi ama iki gazimiz var. O gece herkesten önce korkusuzca meydanlara çıkan bütün gençlerimize ülkem adına şükranlarımı sunuyorum. Canları pahasına Türkiye'ye sahip çıkanları bu millet unutmayacak. Onlar milletimizin gelecek nesillerimize de çok güzel örnek oldular. Her türlü mücadeleyi vermekte ne kadar kararlı olduğumuzu bütün dünyaya gösterdiler. Bundan sonra da karşımıza çıkan bütün engelleri bir bir aşmaya devam edeceğiz. Millet olarak verdiğimiz mücadele demokrasi tarihine altın harflerle yazılmıştır. Sizler, böyle yüce bir millet olduğunuzu asla unutmayın. Birinci görevinizin bu ülkenin dirlik ve birliğini korumak olduğunu unutmayın. Siz, Türkiye'nin her geçen, büyüyen hedeflerini hayata geçireceksiniz. Sizler Türkiye'nin geleceğisiniz. Eğitim noktasında az önce bakanım da ifade etti; asla ve asla hiçbir mazeretin arkasına sığınmadık. Bütçemizi 10 kat arttırdık ve eğitim söz konusu olunca tasarrufu bir kenara bıraktık. Tasarruf yapılır ancak gençlerimize cimri davranamazsınız. Onların her türlü bilgiyle donanmaları için ellerimizdeki imkanları seferber ediyoruz. Biz hep eğitime bütçe sloganıyla hareket ettik, ne yazık ki ülkemiz geçmiş dönemlerde krizden krize sürüklendi, bu imkanlar eğitime verilemedi. 2002'de göreve başladığımızda hemen kolları sıvadık, eğitime yeni imkanlar sağlamak için adımlar attık. Hem eğitimin fiziki alt yapısı, hem müfredatla ilgili konuları sürekli geliştiriyoruz. Eğitim yaşayan bir şey, dünyadaki gelişmelere göre kendinizi yenileyeceksiniz. Artık bilişim alt yapısıyla eğitim sınıflarda değil, dünyanın her köşesinde milyarlarca sayfa kitaplara öğrencilerimiz bir tıkla ulaşabiliyorlar. Akıllı tahtalardan tutun tabletlere varıncaya kadar bir sürü projeyi hayata geçiriyoruz. Yeni bir hedefimiz var, Orta Vadeli Plan kapsamında 2019'a kadar Türkiye'nin her tarafından tekli tedrisata geçeceğiz yani sabahçı-öğlenci kalkacak. Derslik eksiğimiz var ancak büyük bir seferberlikle bu eksiklikleri gidereceğiz. Yabancı dili sorun olmaktan çıkaracağız, yabancı dilin önemini anlatırız anlatırız ancak ne ilkokul ne üniversite bir türlü yabancı dil öğretemeyiz. Ben ilkokulda fransızca okudum, ortaokulda Fransızca okudum, üniversitede Fransızca okudum ama mezun oldum ortada bir şey yok. Bir mühendis olarak lisan bilmemek ne kadar büyük bir eksiklik olduğunu iş hayatına başladığımda öğrendim. Yıllar sonra lisan öğrenme ihtiyacı duydum, büyük fedakarlıkla yurt dışına çıktım, öğrendim. İsmet Bey ile beraberdik dünya denizcilik üniversitesinde. Bu lanet işi üniversite bitmeden halledin, donanımlı olmanız yetmez. Dünyayı okumak için dile ihtiyacınız var. En az 1 yabancı dili mutlaka hem yazma hem okuma hem anlama bakımından öğrenmeniz gerekiyor. Biz artık bunu şansa bırakmayalım diyoruz. Ortaöğretim de ilk dörtten sonra ikinci dörtte beşinci sınıfta yabancı dil öğretimini zorunlu yapacağız. Böylece ilkokul, lise, üniversite çağında bu iş aradan çıkmış olacak. O yaşlarda öğrenmek daha kolay.
Okul öncesi eğitim, bu da çok önemli. Eskiden bırak okul öncesini, okul zamanında da eğitim yoktu derslerin ilk yarısı karneye kadar boş geçerdi. Üç ay ders kitabı bulmak için koştururduk. Cağaloğlu'na gelmiş tarih kitabı gelmiş, koşa koşa gider sıraya girerdim. Geçen gün bir okuluna gittik eşek yükü kitap, 23 kitap üst üste. Bu ne İsmet Bey dedim bunları taşıyamaz öğrenci. Ders kitabı var, bilmem nesi var, Allah'a şükür. Türkiye'nin her köşesinde bütün bu kitaplar var. Bunlar birçok ülkede yok, bizde piyasa yok satış falan yapamıyoruz. Satmaya da vaktimiz yok. İşlerden başımızı kaldırıp ne yaptığımızı anlatmaya vaktimiz yok. Yok olan şeyi var gösteremezsiniz ama insanlar hizmete erişiyorsa, yararlanıyorsa en güzel reklam odur. Şimdi Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Marmaray, Osmangazi, Avrasya Tüneli'... Türkiye son 14 yılda alt yapısıyla üst yapısıyla şekil değiştirdi. Bir ligden başka bir lige çıktı. Türkiye'de bugün hayata geçirilen büyük projelerin hiçbiri dünyada başka yerde yok. Biz bunları boşuna okumadık, işe yarasın diye okuduk. Allah'a şükür dünyanın en büyük havalimanını yapıyoruz. Bunu şöyle görmemiz lazım; Batıda, orada, burada şurada gördüğümüzde hep imrenirdik ve hayıflanırdık niye bizim memleketimizde yok. Şimdi biraz da onlar hayıflanıyorlar. İngiltere'den konuklarımız geldi "Hızlı tren gerçekten var mı sizde" dediler, "Var" dedik, "Çalışın sizin de olsun" dedik. Allah'a şükür iyiye gidiyoruz, boş tartışmaları bir kenara bırakın gençler bu zamanı iyi değerlendirin. Okumak yetmeyin, bir kere eleştirel aklı üniversitelerde hakim kılmak için herkes üzerine düşeni yapacak. Üniversitelerimizin bilimi, hoş görüyü, uzlaşmayı değil hoş görüsüzlüğü, uzlaşmasızlığı gündemde tuttuğunu görüyoruz. Biz üniversiteleri öncü olarak görüyoruz, üniversitelerimizin Türkiye'nin büyüme stratejisine uygun olarak hükümetle daha sıkı iş birliği halinde olmasını bekliyoruz. Üniversite ayağı eksik bir sanayileşme olmaz. Özellikle teknik üniversitelerde, benim de okuduğum bu ilim irfan yuvasından önemli beklentilerimizin olduğunu ifade etmek isterim.
Toplum hayatından uzaklaşan üniversitelerimizin millete rehberlik etme görevi olamaz. Her zaman birbirimizi anlayalım ve iletişim kanallarımızı açık tutalım.
Son olarak da öğrenci kardeşlerime birkaç söz söylemek isterim. Bu yıl İTÜ'ye başlayan ya da öğrenimine devam eden bütün genç kardeşlerimize söylemek istediğim şudur; üniversite amfilerden laboratuvarlardan ibaret değildir. Kantindir, kütüphanedir, tartışma ve istişare mekanlarıdır. Sosyal faaliyet, sosyalleşmeyi, sırdaş olmayı, dost olmayı burada öğreneceğiz. Burada geçireceğiniz yıllar sizin altın yıllarınızdır. Bu yılları çok özlersiniz, onun için bu yılları dolu dolu geçirin. Daha sonraki yıllarda ihtiyacını duyacağınız çoğu şeyin temelinin burada atıldığını unutmayın. Üniversitenin en önemli görevi, universaldan geliyor, dünyanın her tarafını kavrama yeteneği veriyor. Her tarafını öğrenip anlama yeteneği veriyor. Bunlar sizin muhakeme kabiliyetini geliştiriyor, entegraller, üç katlı entegralleri sanayide iş hayatınızda tam kullanmayacaksınız ama onların size verdiği engin muhakeme kabiliyetini kullanarak sorunlara çözüm üreteceksiniz. Mühendislerle avukatların olaya bakışı, olayları değerlendirmesi farklıdır. Ben bunu Bakanlar Kurulu'nda da görüyorum. Hukukçulara 2 kere 2 kere kaç. 3 ile 5 arasındadır der, mühendislere soruyorsun 4.0 yanıtını verir. Memura sorarsan da "Dur bir müdürüme sorayım sonra söylerim" der."
© Tüm hakları saklıdır.