Gündem

'Başbakan, Evren'in yargılanmasını sulu şaka olarak görmüştü'

'Erdoğan’ın Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın yargılanmasını istemesi beklenmiyordu'

09 Nisan 2012 11:23

Özgür Mumcu

(Radikal, 9 Nisan 2012)

Haziran 2009... Dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 12 Eylül’ün yargılanması için anayasa değişikliği teklif ediyor. Başbakan Erdoğan’ın bu öneriye cevabı şöyle: Bu tür sulu şakalara da gelmeyiz. Biz ciddi yaklaşımlar bekliyoruz.

Erdoğan’ın Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın yargılanmasını istemesi beklenmiyordu. Sadece zamanında bu yöndeki bir teklifle ‘sulu şaka’ diye dalga geçmesi değil bunun sebebi. Mesela Mehmet Ağar’ın oğlunun nikâhını zamanının belediye başkanı Erdoğan kıyarken gelinin nikâh şahitliğini Kenan Evren yapıyordu.

Üç sene evvel, Manisa’da bir anaokulunun açılışını Kenan Evren’le beraber yapan kişi büyük sivil Bülent Arınç’tı. Bu ikiliyle beraber kurdele kesen ise ‘En demokrat Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’tü. Hani Yavuz Donat’a verdiği röportajda Kenan Evren’in övmelere doyamadığı Özkök.
Okul öncesi çocukların öğrenim göreceği kurumun kurdelesini Erdal Eren’i astıran adamla beraber kesenler arasında AKP milletvekilleri de vardı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yine 2009 senesinde Kenan Evren’i ‘köşk’te yüzündeki sabit tebessümle ağırlamış, bir de ‘köşk’ün balkonunda selefiyle bir güzel fotoğraf çektirivermişti. Arşivlerden aratınız. 
 

 

AKP’nin üç önderi

 

Erdoğan, Arınç ve Gül darbe emeklisi Kenan Evren’le fena geçinmiyorlardı. Beraber Mehmet Ağar’ın oğlunun düğününe sahip çıkıyor, anaokulu açılışında güle eğlene kurdele makaslıyor ve Evren’in zamanında darbeyle üstüne çöreklendiği Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde altın günü düzenliyorlardı.

Bütün bunlardan ötürü doğrudur, Kenan Evren’in yargılanacağını beklemeyenlerdendim. Özellikle AKP sıralarından birçok siyasetçinin referandumda evet çıksa dahi Evren’in yargılanmayacağını ifade ettiklerini okuduktan sonra. Referandum esnasında Kenan Evren’in de Erdoğan’ı hoş gördüğü, ona kıyamadığı dikkate alınırsa bu yargılamayı beklememem çok tuhaf karşılanmasa gerek. Ne demişti Evren:
“Ben de onun Başbakanlık konutuna iki kez gittim. Senin anlayacağın aramız çok iyiydi. Ancak referandum sırasında ‘Darbeci Evren’ olup çıktık ama siyaset bu. Hoş görmek lazım. Ben kendisini hâlâ severim. Ondan bir kötülük görmedim. Başbakan olmadan önce de sonra da. Hep saygılı oldu...”

Bütün bunlar insanda bu yargılamanın bir ortaoyunu olduğu hissini doğuruyor. Hele Radikal’den Ali Topuz’un gayet açık bir şekilde ortaya koyduğu şekilde, Kenan Evren hakkındaki iddianameyi okuyunca bu his iyice somutlaşıyor. Evren’in dili, mantığı ve siyasi görüşü iddianamenin her satırına mührünü vurmuş.
Son referandum sadece 12 Eylül’ün yargılanması hakkında değildi. HSYK ve Anayasa Mahkemesi düzenlemelerini 12 Eylül’ün yargılanmasıyla aynı pakette ve birbirinden ayrılmaz şekilde oya sunan bu iktidardır. Elbette referandumda hayır oyu kullananların ezici çoğunluğu maddeler ayrı ayrı oylanabilseydi, “12 Eylül yargılansın” diye oy kullanacaktı. Bunu diğer maddeleri geçirmek için denizkızının şarkısı gibi kullanan AKP’nin düğün, köşk ve anaokulu arkadaşı Kenan Evren’dir.
Neticede bu yargılamayı 12 Eylül gününden sonrasında olanları dışlayacak şekilde gerçekleştirip işin kapsamını daraltan da bu referandumun yarattığı HSYK’nın uzantısıdır.

Erdoğan’ın “Referandumda hayır diyenler şimdi müdahil olmak için sıraya girdiler” demesi işte böyle bir sürecin sonunda elde edilmiş, üzerine iyi çalışılmış bir siyasi pragmatizm başyapıtıdır.
Kenan Evren’i bile şaşırtan bu ortaoyununa 12 Eylül’ün yargılanması demek güç. Fakat gündemi belirleme ve ağzı açık bekleyenlerin ağzına bir parmak bal çalma konusundaki ustalığı nedeniyle Erdoğan ve şürekasını takdir etmek gerek.

Elbette her şeye rağmen buna yetmez ama evet demek mümkün. Ama bazen bir şey yetmeyince sadece yetmez demek de mümkün. Akabinde ‘evet’i yapıştırıp kendini sağlama almaya gerek yok.
Bu süreci bir usta olarak Erdoğan’ın ifadesiyle değerlendirmek uygun olabilir: “Bu tür sulu şakalara gelmeyiz. Biz ciddi yaklaşımlar bekliyoruz.”