Rus basınına konuşan Başbakan Tayyip Erdoğan “Nazım Hikmet’in mezarının Rusya’da bulunmasının kültürel ve tarihi ilişkiler açısından derin bir anlam ifade ettiğini söyleyerek, "Türkiye’de gençler, Dostoyevskiy’in birçok kitabını okuyor. Ben de gençlik yıllarımda Dostoyevski’yi okudum” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Rusya ziyaretinin arifesinde Rossiyskaya Gazeta ve ITAR-TASS’a özel bir röportaj verdi. Erdoğan Mihail Gusman'ın sorularını yanıtladı. rusyaanaliz.com'da yer alan söyleşi şöyle:
Sayın Başbakan, Rusya Başkanı Vladimir Putin ile yapacağınız görüşmeden beklentileriniz neler?
21-22 Kasım’da St. Petersburg’da gerçekleşecek olan bu görüşme benim için büyük önem arz ediyor. Gerek Türkiye, gerekse Rusya’da yapılan bundan evvelki görüşmelerimiz sırasında oldukça önemli adımlar atıldı. Bütün bu görüşmelerin, politik, askeri, kültürel, ekonomik ve ticari alanda karşılıklı ilişkiler kurma yolunda yapıldığını hatırlatmak isterim. Dahası, enerji sektöründe Türkiye ile Rusya arasındaki işbirliği de stratejik bir seviyeye ulaşmıştır. Turizm alanında kayda değer gelişmeler mevcut. İki ülke arasındaki karşılıklı ticaret 35 milyar doları bulmuş durumda ve bu rakamı daha da yükseltmek için gerekli çabayı göstereceğiz. Amacımız: 100 milyar dolara ulaşmaktır.Her iki taraf da, bu hedefe ulaşma yolunda birlikte hareket etme noktasında hemfikirdir. Bu yüzden, bu bizim için sorun olmayacaktır.
Vladimir Putin ile uzun yıllardır iyi ilişkiler içindesiniz. Tabiri caizse, “kimyalarınızın tuttuğu” söyleniyor. Başbakan Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin’in kişisel diyalogunu nasıl değerlendirirsiniz?
Elbette, daha önemli adımlar atılması adına, aramızdaki kişisel ilişkinin gelecekte daha da olumlu yönde seyretmesini isterim. Rusya’da, Türkiye tarafından özellikle yapı ve inşaat sektöründe gerçekleştirilen gelişmeler, sayısız projede değerlendiriliyor. Rusya’da, gerçekleştirilen Türk yatırımlarının toplam hacmi 50 milyar dolar ve bu, işbirliğimizin hangi seviyeye ulaştığının bir göstergesi.
Vize rejimi kapsamında, iki ülke arasında herhangi bir problem kalmadı. Vatandaşlarımızın, karşılıklı ziyaretleri gözle görülür ölçüde arttı. Şu an, Rusya’dan Türkiye’ye yaklaşık 4 milyon turist gelmekte. Az biraz çabayla, Rusya’nın Almanya’yı geride bırakması işten bile değil.
Aynı zamanda, enerji konusundaki işbirliğimiz de büyük önem teşkil ediyor. Bildiğiniz üzere, ülkemizin doğalgaz ihtiyacının %56’sı Rusya’nın kaynaklarından karşılanmakta. Bu sektörün farklı alanlarında yeni işbirlikleri geliştirme konusunda istekliyiz. Bildiğiniz gibi, Akkuyu’da, Rusya’yla birlikte nükleer bir santral inşa ediyoruz. Çalışma çoktan başladı ve projenin 3. yılındayız. Uzman genç mühendislerimiz ülkenizde eğitim almaktalar. Bu teknik eğitimin ardından, Rus uzmanlarla omuz omuza çalışmaya başlayacak ve projeyi birlikte yürütecekler.
Türkiye, Rusya’nın askeri ve teknik alanda işbirliği yaptığı ilk NATO üyesi. Bu durum, ülkelerimiz arasındaki ilişkinin çok önemli bir bileşeni. Bu ilişkiyi ilerletmeyi düşünüyor musunuz? Ve sizce, bu tip bir işbirliğinin gelişmesi konusunda, NATO üyesi Türkiye’yle Rusya’nın çıkarları arasında denge kurulması mümkün mü?
Recep Tayyip Erdoğan: NATO üyeleri arasında, bizim gibi Rusya’yla bu tür ilişki içinde olan başka ülke yoktur demek doğru olmaz. Bilindiği üzere, bu alanda sadece sizin ülkenizle değil, Çin ile de işbirliği içerisindeyiz. Füze savunma sistemi alanında gerekli adımlarımızı attık.
Öte yandan, Rusya Federasyonu’yla bir dizi teçhizatın tedariği konusunda görüşmeler de yürütmekteyiz, tabi ki bunlar NATO standartları gözetilerek gerçekleşiyor. Bazı teçhizatlar satın alındı bile.
Rusya ve Türkiye uzun yıllardır kültürel ilişkilere sahip. Bu yıl, Türkiye’de, Rus Kültür Festivali ve Rusça Günü düzenlendi. Kültürel ilişkileri nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu ilişkinin Türkiye’deki yansıması nasıl?
Bu konuda önemli bir örnek vermek gerekirse, mesela Nâzım Hikmet’in mezarı Rusya’da. Türkiye’deki gençler Dostoyevski’nin eserlerini okuyor. Gençlik yıllarımda ben de okumuştum. Şüphesiz ki, bu gerçekler göz ardı edilemez. Tüm bunlar, ilişkimizin temellerini oluşturmuştur.
Son yıllarda Türkiye Avrupa’ya entegrasyon yolunda büyük adımlar attı. Aynı zamanda, AB’ye girme konusunda da birtakım engeller de bulunuyor. Bu konudan ne denli umutlusunuz?
AB, bizi yanlış yönlendirmeye devam ediyor. Biz Avrupa’ya şunu belirmiştik: Madem 21. maddeyi gündeme getirdiniz, o zaman 23 ve 24. maddeyi de konuşalım. Bu adımı, bir an evvel atmaya hazırız.
Ortadoğu’daki düzenleme kapsamında Rusya ile Türkiye arasındaki diyalogu nasıl değerlendiriyorsunuz? Daha açık olmak gerekirse, Türkiye’nin komşusu Suriye’de birtakım olaylar yaşandı. Hali hazırdaki durum hakkında ne düşünüyorsunuz ve sizce bu kriz nasıl çözülebilir?
Recep Tayyip Erdoğan: Şunu belirtmek zorundayım ki, Suriye’ye, Türkiye kadar yakın olan başka bir ülke yoktur. Aramızda 911 km’lik sınır var. Tarihi ve dini ortak değerlere ve akrabalık bağlarına sahibiz. Ne Rusya, ne de İran, bizim sahip olduğumuz bu ortak bağlara sahip değiller. Şüphesiz, Suriye’de olup biten konusunda halihazırda en büyük harcamayı yapan ülke biziz. Bu alanda yaptığımız harcamalar 2 milyar doları aşmış durumda. 200 bin Suriyeli kamplarımızda ve konteynır kentlerde ikamet etmekte. 400 bini ise farklı bölgelerde yaşıyor. Biz bu problemi, Rusya, İran, Irak, Libya ve Ürdün ile birlikte çözmek istemekteyiz. Fakat ne yazık ki, üç yıldır bu konu üzerine Rusya’yla yaptığımız görüşmelerde olumlu sonuçlar elde ettiğimizi söylemek doğru olmaz.
Çözülememiş bir diğer sorun da Kıbrıs. Ve Türkiye bu konuda kendi duruşuna sahip. Sizce Kıbrıs sorunu nasıl çözülebilir?
Recep Tayyip Erdoğan: Bu konuda tek taraflı bir yorumda bulunmak doğru olmaz. En son St. Petersburg’da gerçekleştirilen G20 Zirvesi’nde BM Genel Sekteri Ban Ki-Moon ile bu konuyu görüşmüş ve çözüm için teklifte bulunmuştum. Bu yönde yapılan çalışmaların ertelendiğini hatırlatmıştım. Biz, yine de, Güney ve Kuzey Kıbrıs liderlerinin bir araya gelip bu konuyu görüşmeleri için gereken çabayı gösteririz. Her iki taraf da birbirinin ne istediğinin farkında.
Sayın Başbakan, 11 yıldan beri iktidardasınız. Ve bu yıllar boyunca, Türkiye ekonomi alanında inanılmaz başarılara imza attı. Bu sonuçları elde etmenize nelerin yardımı oldu ve Türkiye’nin ekonomik ajandasında yakın zamanda neler var
Bu soruyu ele alırken, özellikle tek bir şeyin altını çizmek isterim: yolsuzlukla mücadele etmeyi başardık.
Sayın Başbakan, bu oldukça ciddi bir beyan. Yolsuzluk üzerine bu denli net ve kesin konuşabilmek pek az politikacının yapabileceği bir şey.
Recep Tayyip Erdoğan: Yolsuzluk kanalı kesilmiş durumdadır. Eskiden, biz iktidara gelmeden evvel, Türkiye tarihinde yurt dışına yapılan yatırımın hacmi 9 milyar dolardı. Geçtiğimiz 11 sene içerisinde yabancı sermaye hacmi 122 milyar dolara ulaştı. Aynı şekilde, biz iktidara gelmeden önce, devlet bankaları borç içindeydi ve ülke için problem yaratmaktaydılar. Örneğin, “Ziraat Bankası” borç içinde yüzerken, şimdi Türkiye ve Balkanlar’da lider konumda bulunuyor.
Gündeminizdeki bir başka konuya da değinmek istiyorum: Türkiye’nin yeni anayasa çalışması. Anayasanın yeniden düzenlenmesi için doğru zaman özellikle neden şimdi? Ve sizce, öncelikle ne gibi değişiklikler yapılmalı?
Hali hazırdaki anayasa darbe hükümetinin bir ürünü ve bu sebeple de halk şu anda değişime ihtiyaç duyuyor. Sanıyorum ki, yeni anayasa daha demokratik, daha halktan yana ve sivil olarak tanımlanabilir. Tabi ki, bu konuda tam anlamıyla istenilen sonuçlara ulaşabilmiş değiliz. Neden olduğunu soracaksınız. Parlamentoda yer alan 4 siyasal parti, anayasa maddelerinin onaylanması konusunda herhangi bir kararlılık göstermiyor.
Sayın Başbakan, son 10 yılda üç kez görüştük ve bana öyle geliyor ki, formunuzdan bir şey kaybetmemişsiniz. Hala 10 yıl evvelki gibi gözüküyorsunuz. Bunu nasıl başarıyorsunuz?
Nezaketiniz ve iltifatınız için teşekkürler. Kiloma dikkat etmeye çalışıyorum. Çalışma saatlerim uzundur ve sadece 6 saat uyurum. Şu an Türkiye, hızlı gelişen ve gittikçe güçlenen bir ülke. İnsanların yaşam standartları önemli ölçüde arttı. Bu, uzun süreli ve sıkı çalışmanın sonucudur. Şayet yan gelip yatsaydık, bugün bulunduğumuz yerde olamazdık. Ve bu noktada, asıl vurguyu endüstriyel üretim konusunda yapmak doğru olacaktır. Malum, Türkiye’de petrol yok.
Sözleriniz Rusya’ya bir serzeniş olarak değerlendirilebilir mi?
Recep Tayyip Erdoğan: Hayır. Rusya’nın, elbette ki, onu diğer ülkelerden ayıran kendine özgü karakteristik özellikleri vardır. Sadece hidrokarbon üretiminde değil; aynı zamanda savunma sanayi ve endüstriyel üretim konusunda da gelişmiş altyapıya sahiptir. Bunların dışında, ülkenizde ciddi bir turistik altyapı da kurulmuş durumda.
(Çeviri: Nazife Çevik- @RusyaAnaliz)