Başbakan Binali Yıldırım, doların son olarak Türk Lirası karşısında 3.47'yi görmesiyle ilgili olarak "Piyasada işlerin TL'ye dönmesi için adımlar atıyoruz. Dövize 9.5-10 milyar dolarlık talep, attığımız adımlarla ortadan kalkıyor. TL'ye dönerek dövize talebi frenlemiş oluyoruz" dedi. "Buradan bir çağrı yapmak istiyorum. AVM’ler, rezidanslar, dövizle kira almaktan vazgeçsin, TL’ye dönsün. Vatandaşımız yurt içindeki işini kendi paramızla yürütsün" diyen Yıldırım, "Devletin dövize bağlı sözleşmeleri var. Bu sözleşmelerden kaynaklanan 3-4 aylık alacak 5 milyar doları buluyor. Bu alacağın TL ile tahsiline karar verdik. Bu rakamın 2 milyar dolarlık bölümünün hemen bugünlerde tahsilat dönemi gelmiş durumda. Yani, devlet kendi alacağından kaynaklanan dövize talebi de bu adımla frenlemiş oldu" ifadesini kullandı
Hürriyet yazarı Vahap Munyar'ın "10 milyar dolarlık fren!" başlığıyla yayımlanan (26 Kasım 2016) yazısı şöyle:
Ekonomideki gelişmeleri değerlendiren Başbakan Binali Yıldırım, "Piyasada işlerin TL'ye dönmesi için adımlar atıyoruz. Dövize 9.5-10 milyar dolarlık talep, attığımız adımlarla ortadan kalkıyor. TL'ye dönerek dövize talebi frenlemiş oluyoruz" dedi.
Önceki akşam Çankaya Köşkü... Başta TRT 1 ve Haber olmak üzere Başbakan Binali Yıldırım’la özel yayın var. Programın moderatörü TRT Haber ve Spor Yayınları Dairesi Başkanı Yaşar Taşkın Koç... Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu ile birlikte programa sorularımızla katkıda bulunuyoruz.
Başbakan Yıldırım, başta döviz olmak üzere piyasalarda yaşanan gelişmelerin adını koydu:
- Yaşadığımız bir şok... Türkiye, buna benzer şokları daha önce de yaşadı. Hepsinden de başarıyla çıktı. 14 yıllık AK Parti iktidarları döneminde de şoklar yaşadık. Hepsini atlattık. Geçmiş tecrübelerimiz, bunu da rahatlıkla atlatabileceğimizi ortaya koyuyor.
Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, faize bakışlarının altını bir kez daha çizdi:
- Biz yüksek faize karşıyız. Faizin düşmesini istiyoruz. Aslında dış dünyanın etkisiyle ortaya çıkan, içimizde de Fırat Kalkanı Operasyonu ve terörün katkı verdiği şoku düşük faizle aşmak için çaba harcadık. Ancak, Merkez Bankası yönetimi, Para Politikası Kurulu’nda durumu inceledi, faiz artırma yolunu seçti.
23 Kasım 2016 gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında gerçekleşen Ekonomik Koordinasyon Kurulu toplantısını anımsattım:
- EKK’da Merkez Bankası’nın faiz artıracağı işaretini aldınız mı?
- Hayır... Merkez Bankası PPK’da kendi kararını verdi...
Merkez Bankası’nın faiz artırmanın yanı sıra bir adım daha attığına işaret etti:
- Merkez Bankası, ihracatçılarımıza kaynak kullandırmış. İhracatçı günü geldiğinde piyasadan döviz toplayıp, Merkez Bankası’na ödemesini yapıyor. O da dövize talep yaratıyor. 2 milyar dolayında ödeme söz konusu. Merkez Bankası ihracatçıya, “Bu borcunu TL ile ödeyebilirsin” dedi. Böylece dövize 2 milyar dolarlık talep ortadan kalktı.
Hükümetin bu yönde aldığı önemli bir karara dikkat çekti:
- Devletin dövize bağlı sözleşmeleri var. Bu sözleşmelerden kaynaklanan 3-4 aylık alacak 5 milyar doları buluyor. Bu alacağın TL ile tahsiline karar verdik. Bu rakamın 2 milyar dolarlık bölümünün hemen bugünlerde tahsilat dönemi gelmiş durumda. Yani, devlet kendi alacağından kaynaklanan dövize talebi de bu adımla frenlemiş oldu.
Aynı kararı geleceğe de taşıdıklarını aktardı:
- Devletin bundan sonra sözleşmelerini TL ile yapmasını kararlaştırdık. Böylece piyasada işlerin TL’ye dönüşmesi için devlet önemli bir adım attı, işaret verdi.
- Devletin büyük ihaleleri de buna dahil mi?
- İhalenin özelliğine göre karar verilecek. Eğer finansmanı dış kredi ile sağlanıyorsa, orada işi TL’ye bağlamak için zorlayıcı olmayacağız.
Yeri gelmişken başta alışveriş merkezi kiraları olmak üzere piyasadaki alışkanlıklara vurgu yaptı:
- Buradan bir çağrı yapmak istiyorum. AVM’ler, rezidanslar, dövizle kira almaktan vazgeçsin, TL’ye dönsün. Vatandaşımız yurt içindeki işini kendi paramızla yürütsün.
Hemen ekledi:
- Benim bu çağrım tavsiye niteliğindedir. Kimseyi bu konuda zorlayacak değiliz...
Çağrıyı yaparken Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) adlığı kararı anımsadı:
- TMSF’nin de 2.5 milyar dolarlık alacağı var. Onlar da bu alacağı TL ile tahsil etme yoluna gidecekler...
Dövize talep konusunda gündeme getirdikleri rahatlamanın hesabını ortaya koydu:
- Dövize 9.5-10 milyar dolarlık talep attığımız adımlarla ortadan kalkıyor. TL’ye dönerek dövize talebi frenlemiş oluyoruz.
Yaşanan “şok” ortamında dövize 10 milyar dolarlık talebin ortadan kalkması önemli bir adım değil mi?
Darbeler kişi başı geliri aşağı çekiyor
Başbakan Binali Yıldırım, FETÖ’nün 15 Temmuz’daki darbe girişiminin ekonomiye etkisini anlatırken geçmiş darbelere döndü:
- 1959 yılında ülkemizde kişi başına gelir 583 dolardı. 1960’ta 359 dolara, 1961’de de 194 dolara indi.
Ardından 12 Eylül 1980 darbesine işaret etti:
- 1979’da kişi başına gelir 1860 dolardı. 1980’de 1518 dolara, 1982’de 1360 dolara, 1984’te de 1195 dolara geriledi.
15 Temmuz darbe girişiminin etkisini yorumladı:
- Geçmiş örneklerden de görüldüğü gibi darbelerin ekonomiye, kişi başına gelire olumsuz etkisi bir yıl ile sınırlı kalmıyor. Birkaç yıla yayılıyor. 15 Temmuz’un etkisi de öyle olacak.
Ben yoksam Şimşek var
Başbakan Binali Yıldırım, TRT’de Yaşar Taşkın Koç’un yönettiği programda bakanların ekonomiyle ilgili mesaj vermesi konusundaki sıralamanın altını çizdi:
- Ekonomik Koordinasyon Kurulu’nun (EKK) Başkanlığını ben yürütüyorum. Benim olmadığım zamanlarda başkanlık görevi Başbakan Yardımcımız Mehmet Şimşek’e geçiyor.Ardından ekledi:- Ben çok konuşan bir adam değilim. Ekonomiyle ilgili olarak benden sonra söz sahibi olan kişi Mehmet Şimşek’tir.