Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu Başkanı Nimet Baş, 28 Şubat döneminde Kur'an-ı Kerim'in ve Allah isminin yazılı olduğu tablonun "irtica" kapsamında değerlendirildiğine üzüldüğünü söyledi. Baş, "Gerçekten adına 'Peygamber ocağı' diyen bir toplum bu. Dolayısıyla bu ordumuzda, bu kadar hukuksuzluk nasıl reva görülmüş? Nasıl yakıştırmış, nasıl yapmışlar diye düşünmeden edemiyorum. Bu kadarını tahmin etmiyordum. Fişlendiklerini tahmin ediyordum ama askerden atılmasına neden olacak şeyin, Kuran-ı Kerim olmasını nasıl düşünebiliriz. Allah ismini irtica olarak algılamışlar" dedi.
Nimet Baş, Yeni Şafak Gazetesi Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi'ye, Komiyon'da yaşananları anlattı. Baş'ın açıklamalarında bazı bölümler şöyle:
"Yaptığımız çalışmanın 'Pandora'nın kutusunu aralamak' olduğunu, bundan sonraki atılacak adımlarla demokratik ve sivil anayasa yapmanın her şeyden önce önemli olduğunu söylemek istiyorum. Bu bakımdan darbe dönemi mevzuatının taranmak suretiyle, darbelerin izlerini toplumdan tamamen silinmesi gerekir. En önemlisi darbe konusunda toplumsal bilinç oluşturulması ki, ben bütün medyaya teşekkür ediyorum. Kamuoyu oluşturmak açısından büyük destekleri oldu. 1960 darbesinden hemen sonra ve öncesinde atılan manşetlere baktığımız zaman, bugün ülkenin en demokrat insanlarının 71 ve 60'a, 'Yaşa Türk ordusu' şeklinde darbeyi alkışladıklarını, en kanlı başbakan ve bakanların asılmasıyla sonuçlanmış darbelerin dahi bu toplumun belli kesimlerince alkışlandığını, darbe dönemlerinde anayasa yapmak için akademisyenlerin konseylerde nasıl yarıştığı gördüğümüz zaman sadece eli silahlı askerlerden ibaret olmadığını görüyorum. 'Herkes bu cehenneme odun taşınmış' diye düşünüyorum. Taşımışlar ama bir damla su ulaştırmak isteyenler de korku, tehdit, sindirme, cezalandırma ve işkencelere maruz kalmışlar. Toplumun bu anlamda sesinin güçlü çıkmasının önünde en önemli engellerden bir tanesi de budur. Bu ülkenin sivil-toplum yapısı, medyası, bu devletin eklenmiş sermayesi, bu ülkenin üniversiteleri, bu ülkenin yargısı hepimiz sorumluyuz."
'Özel Harp Dairesi, JİTEM gibi yapılanmaların deşifre edilmesini istedik'
Nimet Baş, Seferberlik Tetkik Kurulu, Özel Harp Dairesi, JİTEM gibi yapılanmaların deşifre edilmesi istediklerini söyledi. Baş, "Biz, dönemin bütün önemli görevde bulunmuş siyasilerine, askerlerine, bakanlarına bu soruları sorduk. Bu konuda bilgi belge de istedik. Çeşitli zamanlarda çeşitli isimler adı altında bir takım kurumların oluştuğunu biliyoruz. Ama bu kurumlar, Hilmi Özkök'ün tabiri ile "Özel Harp Dairesi illegal bir kurum değildir. Yasaldır ve görevi de kanunlarla çizilmiştir" şeklinde tanımlandı. Kamuoyunda böyle bir yapının varlığı kabul ediliyor. Ama bu varlığa dair daha somut verilere ulaşmak için Türkiye'nin bu konuyla ilgili daha geniş kapsamlı araştırmalara ihtiyacı olduğunu söyledik" dedi.
'Kuran'a el koyma kararı gözlerimi doldurdu'
Baş, 28 Şubat sürecine ilişkin bazı belgelerin kendisini dehşete düşürdüğünü söyleyerek şöyle konuştu:
"28 Şubat sürecinin çok uzun bir dönem olduğunu biliyorduk. Ama 2004'ten bir vesika paylaşmak istiyorum. 'Eşiniz çağdaş olmayan bir kıyafetle toplum içerisinde kendini göstermesi siz TSK mensupları ve bağlı bulunduğunuz birliğe yakışmamaktadır. 1. sicil amiriniz olarak sizi uyarmamıza rağmen olağan durumunuzda bir değişiklik olmadığı başta sizi ve bayan B.'yi son kez uyarmak durumundayım. Durumunuzun takipçisi olduğumu eşinizin kıyafeti değiştirmemesi halinde ortaya çıkabilecek 926 sayılı iç hizmet kanunun ilgili müeyyideleri ile karşı karşıya kalacağınızı hatırlatır bu konunun bilinmesini rica ederim. İmza. Hava Savunma Kurmay Albay ...' Bunlar YAŞ kararlarından alınan örnekler. 'Başta Kuran-ı Kerim, yasak yayınlar listesinde bulunmadı ancak dini bilgiler muhteva ettiğinden el konulmasının yerinde olduğunu' diyen belgeyi okuyunca gözlerim doldu. Bu milletin değerleri ile hiç de barışık olmayan bir belge. 'Dini bilgiler ihtiva edilen bir Kuran-ı Kerim. Evinizde alenen teşhir edilen tablo yazma eserlerden yılı 1947 Allah ismi. İrtica propaganda kapsamında olduğu' İnsanın kanını donduracak şey. 'Bu kadar da olmaz' dedirten şeylerdi. Bize gelen belgelerden bazıları. Bu milletin hissiyatını anlaşılmaz olduğunu ama bu kadarını düşünmüyordum. Gerçekten adına 'Peygamber ocağı' diyen bir toplum bu. Dolayısıyla bu ordumuzda, bu kadar hukuksuzluk nasıl reva görülmüş? Nasıl yakıştırmış, nasıl yapmışlar diye düşünmeden edemiyorum. Bu kadarını tahmin etmiyordum. Fişlendiklerini tahmin ediyordum ama askerden atılmasına neden olacak şeyin, Kuran-ı Kerim olmasını nasıl düşünebiliriz. Allah ismini irtica olarak algılamışlar."