BDP Eşbaşkanı Gülten Kışanak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani buluşmasını değerlendirdi. Gülten Kışanak "Türkiye’deki Kürtler, Barzani’yi Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı olarak görüyor ve saygı duyuyor. Ama onun Diyarbakır’a, başka bir zaman değil de AKP’nin seçim çalışmalarına start verdiği bir geziyle gelmesi kafaları karıştırdı. Hele bir de gelmeden bir gün önce Rojava ile ilgili yaptığı açıklama... Rojava’da kurulan meclisi tanımayacağını, desteklemeyeceğini belirtmesi... Sadece biz değil, dünya basını bunu 'zehir zemberek bir açıklama' olarak okudu. Diyarbakır’a gelmeden az önce bu açıklamayı yapması, Kürtlerin kafasında soru işareti yarattı. Acaba Sayın Barzani’ye böyle konuşması şart mı koşulmuştu? Diyarbakır’a gelmeden dayatılmış mıydı? Bu soruların cevabı hayır ise Sayın Barzani’nin Rojava’daki direnişle ilgili niçin böyle bir tutum içine girdiği kafalarda yine izah bulamıyor. Bir detayı da buradan açıklamak istiyorum. Sayın Barzani’nin partisi bu buluşmayla ilgili bizimle hiç iletişime geçmedi. Eğer biz ısrar etmeseydik, Diyarbakır Belediyesi’ne ziyaret de gerçekleşmeyecekti" dedi.
Türkiye’nin Kürt sorununu çözmek için PKK ve Öcalan’dan başka bir muhataba, Barzani gibi bir ‘tarafa’ ihtiyaç olmadığını belirten Kışanak "Bu konuda uzman bir dostumun güzel bir sözü var: 'Savaş isteyen tarafları arttırır. Çözüm isteyen arabulucuları.' Barzani’yi meselenin başka bir tarafı gibi göstermek bu stratejiyi inşa edenlerin sandığının aksine PKK’yı baskı altına almayacaktır" dedi.
Radikal'den Ezgi Başaran'ın "Kışanak: BDP olarak durumu kurtarmaya çalıştık" (21.11.2013) başlıklı yazısının ilgili kısmı şöyle:
Kışanak: BDP olarak durumu kurtarmaya çalıştık
Barzani nasıl ‘BDP’nin değil, tüm Kürtlerin ikilemi’ne dönüşmüştü?
Kışanak şöyle açıklıyor: “Türkiye’deki Kürtler, Barzani’yi Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı olarak görüyor ve saygı duyuyor. Ama onun Diyarbakır’a, başka bir zaman değil de AKP’nin seçim çalışmalarına start verdiği bir geziyle gelmesi kafaları karıştırdı. Hele bir de gelmeden bir gün önce Rojava ile ilgili yaptığı açıklama... Rojava’da kurulan meclisi tanımayacağını, desteklemeyeceğini belirtmesi... Sadece biz değil, dünya basını bunu ‘zehir zemberek bir açıklama’ olarak okudu. Diyarbakır’a gelmeden az önce bu açıklamayı yapması, Kürtlerin kafasında soru işareti yarattı. Acaba Sayın Barzani’ye böyle konuşması şart mı koşulmuştu? Diyarbakır’a gelmeden dayatılmış mıydı? Bu soruların cevabı hayır ise Sayın Barzani’nin Rojava’daki direnişle ilgili niçin böyle bir tutum içine girdiği kafalarda yine izah bulamıyor. Bakın, Barzani başka bir zamanda gelseydi, hatta yine AKP’nin daveti ve organizasyonuyla olsun her şey BDP ve Kürtler böyle bir ikilem yaşamayacaktı. Bir yandan Barzani’ye hoş geldin demek istedik, bir yandan da gelişinin ardındakilerle ilgili ciddi sıkıntı yaşadık. Gitsek mi kalsak mı diye arada kaldık. Bir detayı da buradan açıklamak istiyorum. Sayın Barzani’nin partisi bu buluşmayla ilgili bizimle hiç iletişime geçmedi. Eğer biz ısrar etmeseydik, Diyarbakır Belediyesi’ne ziyaret de gerçekleşmeyecekti. Madem öyle, bazı şeyleri açıkça konuşalım. Biz BDP olarak çatlak bir kenara durumu kurtarmaya çalıştık. Buluşmanın bir yerinde bulunalım dedik ama bu da bizim çabamızla oldu. Sayın Barzani’den bize yönelik hiçbir girişim olmadı. Uğraşmasaydık, tamamen dışında kalabilirdik ama bize yakışmayacağını düşündüğümüz için uğraştık.”
* * *
Bu noktada Barzani-Erdoğan buluşmasının ardındaki hesap defterini incelemek şarttır. Ve Kışanak’ın sözlerinden de anlayacağımız gibi ‘PKK-BDP’yi ekarte etme isteği’ bu defterde vardır. Bence Diyarbakır buluşması AK Parti’nin seçim hamlesi olamaz. Hiç akla yatkın değil. Fakat şu doğru: Erdoğan, Barzani’yi yanına katarak “PKK’dan, Öcalan’dan başka muhataplarım var” demek istedi. Ki bu da son derece lüzumsuz bir siyasi hamle. Çünkü, bir, Türkiye’nin Kürt sorununu çözmek için PKK ve Öcalan’dan başka bir muhataba, Barzani gibi bir ‘tarafa’ ihtiyacı yoktur. Bu konuda uzman bir dostumun güzel bir sözü var: “Savaş isteyen tarafları arttırır. Çözüm isteyen arabulucuları.” Barzani’yi meselenin başka bir tarafı gibi göstermek bu stratejiyi inşa edenlerin sandığının aksine PKK’yı baskı altına almayacaktır. Zaten demişler ki, biz PKK olarak çekilmeyi durdurduk, hükümet söz verdiği yasal adımları atana, Öcalan’la müzakereye başlayana kadar da böyle devam edeceğiz... Barzani’nin Diyarbakır’a gelmiş olması, PKK’nın Türkiye ile ilgili planlarında temel değişiklikler yapmasına yol açmaz. Gayet açık.
Yazının tamamını okumak için tıklayın.