Ekonomi

Bankaların kredileri geri çağırmaması zor

Küresel kriz nedeniyle sıkıntılı günler geçiren reel sektöre verilen kredileri geri çağırmakla suçlanan bankalar da aynı dertten müzdarip.

19 Kasım 2008 02:00

Bankalar ve mevduat sahipleri giderek birbirinden uzaklaşıyor. Bankacılık sektörünün verilen kredileri geri çağırmasının yanı sıra mevduat sahiplerinin de mevduatlarını geri çağırmaları söz konusu.

Bankacılık sektörünün de kreditörlerinin kredileri geri çağırmasıyla karşı karşıya olduğunu, mevduat sahiplerinin de mevduatlarını geri çağırabileceğini belirten Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı ve İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, "Bankaların kredi geri çağırmaması ve faiz artırmaması esas itibariyle zor" dedi.

Türk-Amerikan İşadamları Derneği (TABA/AmCham) ile Genç Yönetici ve İşadamları Derneği (GYİAD) tarafından Tekfen Tower'da önceki akşam düzenlenen "Global Kriz, Türkiye'nin Finansal Piyasaları ve Reel Sektör" konulu konferansta konuşan Özince, son derece karmaşık bir konu olan global krize karşı grup olarak ciddi önlemler aldıklarını ve "kendi kapılarının önünü temiz tutarak" işlerini düzgün yapmaya gayret ettiklerini kaydetti.

Krizin sinyallerinin uzun zamandır görüldüğünü hatırlatan Özince, "Biz açık deniz insanıyız, hele Türkiye gibi denizler de dalgalı deniz ortamı. Bunu kabul edip çok fazla enseyi de karartmamak, 'imdat, imdat' diye de bağırmamak lazım" dedi.

Kredileri yenilemek zorlaştı

Bankaların uluslararası piyasalardan borçlanma imkanlarının sınırlandığına işaret eden Özince, 2002 yılında 100 birim mevduatın 37 birimi krediye dönerken, bu oranın 2007 sonunda 87 birime çıktığını kaydetti. Özince, kredilerdeki bu büyümede bankaların dışarıdan aldığı kredilerin önemli rol oynadığını, şimdi bunların yenilenmesinde sıkıntılar yaşandığını ifade etti.

Bankaların, Türkiye'de büyümeyi, hatta küçülmemeyi sağlayabilmesi için kendi kredilerini orta ve uzun vadelerde yenilemek durumda olduğunun altını çizen Özince, "Netice itibariyle bankacılık sektörü de kreditörlerinin kredileri geri çağırmasıyla karşı karşıya. Mevduat sahipleri de mevduatlarını geri çağırabiliyor. Bankacılık sektöründe ortalama mevduat vadesi süresi 2 aydan geriye doğru gidiyor. Biz Türk ulusu olarak 3 aylık mevduat yatırmamaktayız" dedi. Bankaların kredi vermeme kararlarında mevzuatlardaki bazı ağır uygulamaların da etkili olduğunu ve bankacılığın üzerinde ciddi regülasyon riskleri bulunduğunu dile getiren Özince, bankaların risk alma eğilimini artırmak için Bankacılık Kanunu'ndaki ağır ceza ve yaptırımların, AB'deki kurallara uygun olarak bir günde bile kaldırılabileceğini ifade etti.

Yabancı yatırımcı çıkıyor

Yatırımcıların Türkiye'deki mevduat ve yatırımlarının azaldığının görüldüğünü, yabancı yatırımcıların bir kısmının çıkmak için fırsat kolladığını hatırlatan Özince, bunun da sığ bir piyasada önemli bir olgu olduğunu kaydetti. Özince, bu durumun çözümünün güven vermek veya risk primini artırmaktan geçtiğini, bunun da "kırk katır mı, kırk satır mı" gibi bir şey olduğunu ifade etti.

Özince, ekonomide kırılganlık yaratılmadan likiditenin biraz rahatlatılması için reeskont imkanlarının düşünülebileceğini, Merkez Bankası'nın döviz piyasasındaki depo işlemlerinin likidite açısından faydalı olsa da yeterli olmadığını ve daha kapsamlı likidite önlemleri alınması gerektiğini söyledi. Standard&Poors'un (S&P) Türkiye'nin ve bazı bankaların görünümlerinde yaptığı değişikliğe ilişkin bir soru üzerine Özince, bu kadar büyük bir global krizin geleceğini işaret edemeyen değerleme sektörünün tamamıyla gözden geçirilmesi ihtiyacının ortaya çıktığını söyledi.

Mevduatta kaçış yok

Mevduatta büyük bir kaçış yaşanmadığına ve şu andaki mevduat garantisinin limitinin, mevcut hesapların yüzde 94'ünü kapsadığına işaret eden Özince, "Bugün verilmiş devlet garantilerinden ötürü dünyada öyle bir bozulma ortaya çıktı ki herkes parasını devletlere koymaya çalışıyor. Bunun derhal geri alınması lazım. Devletlerin kendi şirketlerine garanti vereceklerine, uluslararası ticareti yeniden makul fiyatlarla başlatacak garantileri vermeleri lazım. Hükümet, IMF ile çok arzu edilen anlaşmayı yaparsa, 8.8 milyar dolarlık bir destek var. Bunun 1 yıl vadeli olduğunu yeni öğrendim. Bunlarla dünya ticareti dönmez, bunlarla güven yerine gelmez. Mühim olan, fiyatın fırsat fiyatı olmaması lazım ki siz ürününüzü çıkarıp ihraç edebilin" dedi.