Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı Hüseyin Aydın, konut kredilerimizi menkulleştirilmesi için ikincil piyasaların harekete geçirilmesi gerektiğini ifade ederek, “Konuta verdiğiniz kredi yılda bir defa ürün almaya benziyor. Biz artık 1 koyundan 3 post çıkartmalıyız. Bu krediyi menkulleştirdiğiniz zaman ikinci ürün oluyor. Onu yurtdışına pazarladığınızda üçüncü ürün oluyor” dedi.
Dünya'dan Ece Ceyhun'a konuşan Aydın, “Mevduat bunun bir tarafıysa çok büyük bir kesim tasarrufunu ev alarak arsa alarak yapıyor. Kimi başını sokmak için alıyor oturuyor, kimi de parasını değerlendiriyor. Keşke bunu doğru yönetebilsek. Biz bankalar olarak konut kredisini verelim. Verdiğimiz kredileri de menkulleştirebilelim. İkincil piyasalarını oluşturalım. Faizdeki düşüşe en çok destek tasarruf artışından gelir. Kıt olan şeyin fiyatı yüksektir. Tasarruf arzının artırılması, öncelikli ve esas işimiz olmalı. Konut piyasasındaki canlılığı dolaylı yoldan tasarrufa çevirelim. Finansman olmadan büyüme olmaz. Konuta verdiğiniz kredi yılda bir defa ürün almaya benzer. Biz artık 1 koyundan 3 post çıkartmalıyız. Bu krediyi menkulleştirdiğiniz zaman ikinci ürün olur. Onu yurtdışına pazarladığınızda üçüncü ürün olur” açıklamasını yaptı.
"Bankaların milli gelire oranı 150'ye çıkmalı"
Bugün Türkiye’de yüzde 101 olan bankacılık sektörü büyüklüğünün milli gelire oranının gelişmiş ülkelerde ortalama yüzde 317, gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 110 olduğuna işaret eden Aydın, bu oranın önümüzdeki 10 yıllık sürede yüzde 150’ye çıkarılmasını hedeflediklerini anlatırken bu gelişimi finansal piyasaların derinleşmesi açısından önemli saydıklarının altını çizdi. Sektörün 2001’den bugüne önemli aşama kaydettiğini ve 15 Temmuz süreci sonrasında her bankanın önce ‘Türkiye’nin bilançosu’ anlayışı ile çalıştığını aktaran Aydın, önümüzdeki süreçte ise Türkiye’nin sermaye piyasaları rüzgarını arkasına alarak projelerine finansman kaldıracı sağlayacak ‘menkulleştirme’ hamlesi içine girmesi gerektiğini anlatıyor.
"İç kaynak kısıtlı"
Türk bankacılığında her denklemin mevduat ile başladığını mevduatta ise istenen hacimlere ulaşılamadığına işaret eden Hüseyin Aydın, “Bankacılık sektörünün büyümesinde iç kaynak kısıtı var. Yeni milli gelir hesaplamasında daha iyi durumda olduğumuz anlaşılsa da tasarrufun kıt kaynak olduğunu biliyoruz. Dış kaynak finansmanında kayda değer bir sorun yok. Ama mevduat büyümesi oldukça yavaş. Bu nedenle bankacılık sektörü, kredi/mevduat oranını geldiği seviyelerde tutmaya çalışıyor. Bu oranı şimdilik daha fazla büyütmek istemiyor. Türkiye’de mevduat artıyor ama kur ve enflasyondan arındırarak reel artışa baktığınızda az artıyor. Bu durumda Hazine’nin itfanın altında bir oranla borçlanmaya devam etmesinin yanında, Merkez Bankası’nın likidite politikasının sürdürülmesi, sermaye piyasalarından ve dış piyasalarda kaynak bulunması gerekiyor. Ama TL cinsinden ihtiyaç duyulan kaynak daha çok. Bu konu önemli. TL cinsinden kredi/mevduat rasyosu toplam kredi/mevduat rasyosundan çok daha yüksek" değerlendirmesinde bulundu.
Hüseyin Aydın, AB’den gelen Türk bankacılık sektörünün eşdeğer ülke kararının da önemli bir basamak olacağına işaret ederek “Uluslararası piyasalarda likidite var ve yatırımcılar pozitif getiri sağlayan, büyüme kapasitesi olan ve istikrarlı ülkeler ve yatırım alanları arıyor” dedi.