Gündem

‘Bana bildirilseydi Hrant Dink ölmezdi’

İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, Milliyet muhabiri Nedim Şener’in yargılandığı davada tanık olarak dinlendi.

16 Nisan 2010 03:00

T24 - Milliyet muhabiri Nedim Şener’in “Hrant Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları” adlı kitabında “haberleşmenin gizliliğini ihlal ettiği” gerekçesiyle yargılandığı davada dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun tanık olarak dinlendi. Uzun, ölüm tehlikesinin bulunduğuna işaret eden istihbarat raporları hazırlandığı takdirde Daire Başkanı’nın mutlaka bilgilendirilmesi gerektiğini, ancak göre-vinin başında olmasına rağmen kendisine bilgi verilmediğini söyledi.

Uzun, “Benim vermiş olduğum tamim gereğince işlem yapılmış olsaydı, işlem sonucu bana bildirilseydi ve koruma kararı alınmış olsaydı bu müessif olayın (Hrant Dink’in öldürülmesi) gerçekleşmeyeceğini düşünüyorum” dedi.

İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuksuz sanık Nedim Şener ve avukatı Yücel Döşemeci ile şikâyetçi Ramazan Akyürek’in avukatı Nurullah Albayrak ve şikâyetçi polislerden Muhittin Zenit ve avukatı Seyfettin Uzunçakmak katıldı.

Duruşmayı faili meçhul cinayetlere kurban giden aydınların ailelerinin oluşturduğu Toplumsal Bellek Hareketi üyesi, Hrant Dink’in kardeşi Orhan Dink, Abdi İpekçi’nin kızı Nükhet İpekçi ve Ümit Kaftancıoğlu’nun gelini Canan Kaftancıoğlu da izledi.

Tanık olarak ifade veren eski İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun, Hrant Dink’e ilişkin rapor hazırlandığı dönemde İstihbarat Daire Başkanı olarak görev yaptığını, şimdi ise Merkez Emniyet Müdürü olduğunu belirtti.

Uzun, 23 Ekim 2009 tarihinde İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği tarafından “Hrant Dink’e yönelik ses getirici eylem düzenleneceği” bilgisini içeren yazıyla ilgili kendisine soru yöneltildiğini anlatarak, kendisinin de yazılı olarak ilgili makama cevap verdiğini söyledi. Uzun şöyle devam etti:

“Hrant Dink’in adının geçtiği 17 Şubat 2006 tarihli Haber Raporu (F4) ile ilgili soru yönelten müfettişlerden Mustafa Üçkuyu’ya telefon ederek evrakla ilgili başka bir bilgi olup olmadığını sordum. Üçkuyu, evrakın üzerine ‘C2 bürosuna havale’ diye bir derkenar düşüldüğünü söyledi. Bunun üzerine 4 Kasım 2009 günü bir yazılı ifade verdim, Emniyet İstihbarat’ın görevini yaptığını yazdım. Ancak daha sonra raporun tamamına ulaştım.

Müfettişlerin bana ‘Hrant Dink’e yönelik ses getirici bir eylem’ yapılacak şeklinde yansıttığı raporun tamamını okuduğumda şaşırdım. Çünkü yalnız ses getirici eylem değil Dink’in öldürüleceği, bunun için para ve silah temin edildiği gibi bilgilerin yer aldığını gördüm. 4 Aralık 2009 günü yazılı ek ifade verdim. O ifadede, ‘17 Şubat 2006 tarihli raporu Daire Başkanı olduğum dönemde görmedim, C Şube Müdürü bunu benden saklamış’ dedim.”


‘Bana bildirilseydi’

İfade tutanaklarını mahkemeye de sunan Uzun, 8 Şubat 2002’de eylem yapılacak şahıslara yönelik, İstihbarat Daire Başkanlığı ve il istihbarat müdürlüklerinin ilgili birimlerine bir tamim gönderdiğini dile getirdi. Tamimde, hedef şahıslarla ilgili elde edilen bilgilerin hiçbir işlem yapılmadan ilgili merkez haber alma şube müdürlüğüne bildirileceğini yazdığını söyleyen Uzun, şöyle konuştu:

“17 Şubat 2006 tarihli raporu benim görevli olduğum süre içinde İstihbarat Daire Başkanlığı’nın C Şubesi’ne gelmişti. Vermiş olduğum tamim gereğince işlem yapılmış olsaydı, işlem sonucu bana bildirilseydi ve koruma kararı alınmış olsaydı bu müessif olayın gerçekleşmeyeceğini düşünüyorum.”


Alarm durumu

Uzun, kendisine eylem hazırlığı içinde olunduğu bilgisinin yer aldığı raporun gelmediğini hatırlatarak, “Sanık olarak adı geçen Erhan Tuncel isimli ajan, grubu kontrol altında tutuyorken Kasım 2006’da görevden alınmış. Bunun üzerine bence yapılması gereken Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi’nin alarm durumuna geçip benim yayımlamış olduğum tamime uygun olarak alarm durumuna geçmesi ve koruma kararı alınması gerekiyordu” diye konuştu.

Ölüm tehlikesinin bulunduğunu işaret eden istihbarat raporları hazırlandığı takdirde daire başkanının mutlaka bilgilendirilmesi gerektiğini vurgulayan Uzun, görevinin başında olmasına rağmen o dönemde ne kendisinin ne de daire başkan yardımcılarının bilgilendirilmediğini söyledi. Duruşma ertelendi.


Şener: Önemli adım

Nedim Şener, adliye çıkışında basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Sabri Uzun’un duruşmaya gelmesinin önemli olduğunu anlatarak, “Sabri Uzun’un bunları söylemesi bence Dink cinayetini aydınlatması konusunda çok önemli bir adım. Bunu mutlaka Dink cinayeti davasının görüldüğü İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi değerlendirmeye alacaktır” diye konuştu.