Söyleşi

'Balyoz tutuklamaları TSK'nın gelecekteki komutasını etkileyecek'

Askeri Yargıtay Onursal Üyesi Ali Fahir Kayacan, Balyoz kararı sonrasında YAŞ toplantısını değerlendirdi...

25 Temmuz 2010 03:00

 

Selin ONGUN / T24
[email protected]


 

Balyoz davası iddianamesi ve tutuklamalar, 1-4 Ağustos'ta toplanacak Yüksek Askeri Şûra'da (YAŞ)  terfi ve atama listesinde bulunan veya bulundukları görevdeki sürelerinin uzatılması gündemde  olan muvazzaf general ve amirallerin durumu açısından kritik bir önem taşıyor. Nedeni belli; hakkında tutuklama emri çıkarılan 102 ismin 77’si muvazzaf asker. Bu askerlerin 28’i general rütbesinde.

 

İlk kez bu koşullar altında toplanacak olan YAŞ’tan “sürpriz” sayılabilecek kararlar çıkabilir mi; daha önce uygulanmayan, ancak hukukun olanak verdiği olasılıklar mevcut mu? Özel usuller ile hızlandırılmış kademe geçişleri olabilir mi? Tutuklu yargılanan personel, eğer terfi sırasındaysa ya da atama durumu söz konusuysa, terfisi mümkün olabilir mi? Tutuksuz yargılanan bir YAŞ üyesi, toplantıya katılabilir mi? İsmi sanık olarak geçen personelin görevden alınma kıstası nedir? İhraç dosyaları nasıl hazırlanır, nasıl YAŞ gündemine gelir?

 

Bu soruların eşliğinde Askeri Yargıtay Onursal Üyesi, emekli Hava hâkim Albay Ali Fahir Kayacan ile YAŞ hukukunu ve uygulanmasını konuştuk. Genel teamüller ve güncel sürecin şûrada nasıl “oylanabileceğini” değerlendiren Karacan, TSK’nın gelecekteki komuta kademesini “neyin” şekillendirebileceğini anlattı.

 

1980’li yıllarda Ankara Sıkıyönetim 1 Numaralı Askeri Mahkemesi’nde birçok önemli davada hâkimlik yapan, 1990’lı yıllarda Diyarbakır Sıkıyönetim 1 No.lu Askeri Mahkemesi Kıdemli Hâkimliği görevinde bulunan Kayacan, 2.Taktik Hava Kuvveti Komutanlığı Adli Müşavirliği, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcılığı,  Askeri Yargıtay Üyeliği, Askeri Yargıtay Genel Sekreterliği gibi önemli görevlerde bulundu.

 

Askeri Yargıtay Onursal Üyesi Ali Fahir Kayacan’ın www.t24.com.tr’ nin yazılı olarak yönelttiği sorulara verdiği cevaplar şöyle:

  

Önce Yüksek Askeri Şûra’nın (YAŞ) hukukunu ve uygulamalarını tayin eden kanunu sorarak başlayalım?

 

 YAŞ’ın kuruluşu ve görevleri,  26.07.1972 tarihli, 1612 sayılı Yüksek Askeri Şûra’nın Kuruluşu ve Görevleri Hakkındaki Kanun'da düzenlenmiştir.

  

Ne der bu kanun; YAŞ üyeleri kimlerdir?

 

Bu kanunun 2’inci ve 5’inci maddelerine göre YAŞ üyelerini sıralayalım; Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Milli Savunma Bakanı, kuvvet komutanları, ordu komutanları, Jandarma Genel Komutanı, Donanma Komutanı ile Silahlı Kuvvetler kadrolarında bulunan orgeneral ve oramiraller. Yüksek Askeri Şûra’nın başkanı Başbakan’dır. Başbakan bulunmadığında YAŞ’a Genelkurmay Başkanı başkanlık eder. Şûra bütün üyelerin katılması ile toplanır. Ancak özrü olanlar toplantıya katılamayacaklarını toplantı gününden önce genel sekreterliğe bildirirler. 

  

‘Eşit oy halinde, sonucu Başbakan’ın katıldığı tarafın oyları belirler’

 

 Bu saydığınız tüm üyelerin oyları eşit midir?

 

Yüksek Askeri Şûra üyelerinin terfi işlemleri ile ilgili konulardaki oy hakkı ve değerlendirme notu Başbakan ve Genelkurmay Başkanı dâhil olmak üzere eş değerdedir. Kararlar toplantıya katılan üyelerin salt çoğunluğu ile alınır. Aksine bir karar alınmadıkça oylama işlemi açık olarak yapılır.

  

Oylama eşit biterse, sonucu ne belirler?

 

Oylarda eşitlik halinde başkanın katıldığı tarafın oyları geçerli sayılır.

 

Yani Başbakan’ın?

 

Evet. Ama 926 sayılı TSK Personel Kanunu’nun 49’uncu maddesinin (d) fıkrası uyarınca, rütbe bekleme sürelerini dolduran general veya amirallerde terfi için yapılan sıralamada özel bir karar yeter sayısı var. Genelkurmay Başkanı tarafından teklif edilmesi halinde, bulundukları rütbede hizmete devam etmelerinde zaruret görülüyorsa, rütbe bekleme sürelerini dolduran general ve amirallerin bulundukları rütbede 1 yıl daha göreve devam edebilmeleri, YAŞ üyelerinin üçte iki çoğunluğunun kararıyla mümkündür.


 ~

‘Orgenerallerin rütbe bekleme süresinde YAŞ karar almaz’

 

Böylece bulundukları rütbede terfi için bekleme süresi dolan ancak terfi de edemeyen general ya da amiralin görev süresi sadece bir yıl mı uzuyor?

 

Bulundukları rütbede 3 yıla kadar hizmete devam edebilmeleri mümkün. Ancak bazı istisnalar var; hâkim (Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde görevli olanlar hariç olmak üzere) ve GATA’da görevli tabip sınıfındaki general ve amiraller,  hizmet ve görev ihtiyacı nedeniyle 3 yıldan fazla ve bulundukları rütbenin yaş haddine kadar göreve devam edebilirler.

 

YAŞ’ın sivil üyeleri hangi koşullarda kararlara şerh koyabilir?

 

Tüm üyelerin oyları eşit olduğu için ve karar üyelerin salt çoğunluğu ile (az önce belirttiğim uzatma kararlarındaki özel oy oranı hariç) alındığı için terfi ve diğer işlemlerle ilgili olarak YAŞ kararlarına Başbakan veya Milli Savunma Bakanı’nın karşı oy kullanması ve şerh koyması, kararın alınmasını ya da geçerliliğini etkilemez. Ancak orgeneral veya oramirallerin rütbe bekleme sürelerinin uzatılması bakımından YAŞ’ın karar alma yetkisi yoktur.

 

Neden?

 

926 sayılı TSK Personel Kanunu’nun 49’uncu maddesinin (j) fıkrasındaki özel hükmüne göre hizmet ve görev ihtiyacı nedeniyle hizmete devam etmelerinde zaruret görülen orgeneral veya oramirallerin rütbe bekleme süreleri Genelkurmay Başkanı’nın teklifi, Milli Savunma Bakanı ile Başbakan’ın imzalayacağı ve Cumhurbaşkanı’nın onaylayacağı müşterek kararname ile 1 yıla kadar uzatılabilir. Dolayısıyla orgeneral veya oramiraller bakımından Milli Savunma Bakanı veya Başbakan’ın bu şekilde bir kararnameyi hazırlamamaları veya hazırlayıp Cumhurbaşkanı’na göndermiş olmakla birlikte Cumhurbaşkanı'nca kararnamenin imzalanmaması durumunda doğal olarak orgeneral veya oramirallerin rütbe bekleme sürelerinin 1 yıla kadar uzatılabilmesi mümkün olamaz.

  

'Saldıray Berk, mazeret göstererek YAŞ’a katılmayabilir'

 

 Tutuksuz yargılanan bir YAŞ üyesi, toplantıya katılabilir mi? Örneğin 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk’in ismi, Erzincan’daki “Ergenekon soruşturması” kapsamında hazırlanan ve Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede birinci şüpheli olarak geçiyor. Bu durum, Berk’in YAŞ’a katılması açısından engel teşkil eder mi?

 

3.Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk, 1612 sayılı kanunun 2’inci maddesi uyarınca YAŞ'ın doğal üyesidir. Orgeneral Berk’in doğal üye olarak YAŞ toplantılarına katılmasına yürürlükteki yasalar karşısında hukuki hiçbir engel yoktur.

 

Hakkındaki dava sonuçlanmadığı için mi?

 

Elbette, Anayasa’nın 38’nci maddesinin 4’ncü fıkrasında "Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz" şeklinde düzenlenen ve evrensel hukuk kuralı olan masumiyet karinesi bunu öngörür. Kaldı ki, uzun seneler çok önemli davalarda hâkimlik yapmış biri olarak şunu da söylemeliyim; Saldıray Berk hakkındaki iddianame dışında, genel anlamda iddianamelerin içerikleri, delil olarak belirtilen hususların ceza hukukuna olan uzaklığı, etik açıdan uygun olmayan ancak ceza hukuku açısından hiçbir değeri bulunmayan birçok hususun delil olarak zikredilmesi ve ülkemizde iddianame ile açılan kamu davalarındaki mahkûmiyet oranının ezici çoğunlukla beraat ile sonuçlandığı gerçeği gözden uzak tutulmamalı.

  

Berk’in yargılamasının bir yıl daha sürdüğünü varsayacak olursak, önümüzdeki yıl YAŞ üyeliğini sürdürebilir mi?

 

Bu durum karşısında, hakkında verilmiş ve kesinleşmiş bir mahkeme hükmü bulunmadığı sürece Orgeneral Berk’in gelecek yıl da YAŞ üyeliğini sürdürmesi için hukuki hiçbir engel yoktur. Fakat, çeşitli çevrelerce bu durumun istismarını önlemek bakımından, Orgeneral Berk'in mazeret bildirerek fiilen YAŞ toplantısına katılmaması kendi takdir ve değerlendirmesine bağlıdır.

  

'Berk'in Jandarma Komutanı olması gerçekçi değil, çünkü...'

  

Hukuki mekanizmanın işleyişi eşliğinde bir “YAŞ toto” için soralım; Saldıray Berk’in 3. Ordu Komutanlığı’ndan Jandarma Genel Komutanlığı’na atanması yönünde bir engel mevcut mu?

 

926 sayılı TSK Personel Kanunu’nun 121. maddesinin (c) fıkrasında “Kuvvet komutanları, Genelkurmay İkinci Başkanı, general ve amirallerin atanmaları, Genelkurmay Başkanı’nın teklifi, Milli Savunma Bakanı’nın inhası, Başbakan’ın imzalayacağı ve Cumhurbaşkanı’nın onaylayacağı kararnameyle yapılır”  hükmü mevcuttur. Dolayısıyla Org. Saldıray Berk'in Jandarma Genel Komutanlığı’na atanması için şu anda hukuki bir engel yok. Fakat kararnameyi Milli Savunma Bakanı’nın inhası (yazılı önerisi) üzerine, Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın imzalayacağının öngörülmüş olması karşısında fiili olarak böyle bir atamanın yapılacağını gerçekçi görmüyorum.

'Balyoz tutuklularının bu sene terfisi mümkün değil'

 

Bir başka güncel “YAŞ problemi”: Balyoz davası kapsamında hakkında tutuklama emri çıkarılan 102 ismin 77’si muvazzaf asker. Bu askerlerin 28’i general rütbesinde. Tutuklu sanık durumundaki personel, eğer terfi sırasındaysa ya da atama durumu söz konusuysa, süreç nasıl işler; terfisi mümkün olabilir mi?

 

Balyoz davası kapsamında daha önce tutuklanıp tahliye edilen ve halen görevde olan general veya amiraller ile aynı durumdaki diğer TSK personeli içerisinde bu sene rütbe bekleme sürelerini tamamlamış ve terfi sırasında olanların bir üst rütbeye yükselmeleri 926 Sayılı TSK Personel Kanunu’nun 65’inci maddesi karşısında mümkün değildir. 23 Temmuz 2010’da tutuklanmasına karar verilen personel içerisinde daha önce tutuklanıp tahliye olanlar var ise son yapılan tutuklama daha önceki terfi edememe şeklindeki olguyu etkilememiştir. Ancak, şayet içlerinde daha önce hiç tutuklanmayıp da ilk defa 23 Temmuz’da tutuklanması gündeme gelen var ise ve bu sene rütbe bekleme sürelerini tamamlamışlar ise, doğaldır ki bu personelin terfi etmesi son tutuklama karşısında mümkün olamayacaktır.

 

'Tutuksuz yargılanan personelin terfisinde bir engel yok'

 

Terfi sırasında olan ancak tutuksuz yargılanan muvazzaf için durum nedir; fark var mıdır?

 

Terfi sırasında olup daha önce hiç tutuklanmamış ve yargılaması tutuksuz devam eden tüm personelin terfilerine hiçbir hukuki engel yoktur.

 

Gerekçe yine 926 sayılı TSK Personel Kanunu’nun 65’inci maddesi mi?

 

Evet, hatta daha da detaya girerek (e-3) fıkrasında yer alan ibareyi ortaya koyalım;

“Kovuşturma veya duruşması devam eden veya hakkında verilen hüküm henüz kesinleşmemiş bulunanların" ibaresi tek başına terfi için engel değildir. Bu ibaredeki durumun yanı sıra "Tutuklu bulunma ya da tahliye edilmiş olma hali"nin de birlikte gerçekleşmesi gerekir.

 

Tutuklama kararına itiraz kabul görürse?

 

Daha önceki tutuklamanın hiç olmamış sayılması sonucu ortaya çıkar. Ve yine

926 Sayılı Kanun’un 65’inci maddesinin ( e-3) fıkrasında sözü edilen tahliye edilmiş olma kapsamına girmediği belirtilerek bu gibi personelin terfi etmesine engel bir durum olmadığı kabul edilir. Bu karar da ülkemizin önde gelen ceza usul hukuku öğretim üyelerinin ittifakla benimsediği görüşle aynı doğrultudadır.

 

'Balyoz tutuklamaları TSK'nın gelecekteki komutasını etkileyecek'

 

O halde soru belli; daha önce tutuklanmayan muvazzaf generaller YAŞ’tan önce tutuklanırlarsa sonucu ne olacak?

 

Önce şunu netleştirelim; baştan beri tutuksuz yargılanan personelin bir üst rütbeye yükselmesine hukuki hiç bir engel bulunmadığından, doğal olarak yasada yer alan şartlarda görev sürelerinin 1 yıl daha uzatılmasına da hiçbir engel yok. Tutuklanıp daha sonra tahliye edilen personelin bir üst rütbeye yükselmesi mümkün olmamakla birlikte, bu tip personelin yine 926 sayılı kanunun 49’ncu maddesindeki şartları taşımaları halinde, bulundukları rütbede bekleme sürelerinin 1 yıl uzatılması mümkün. Ancak, yasaya göre rütbe bekleme süresinin 1 yıl daha uzatılabilmesinin ana şartını "hizmet ve görev ihtiyacı" teşkil ettiği ve bu kavramın ifade etmek istediği anlam dikkate alındığında, halen tutuklu bulunan (şayet YAŞ’tan önce itiraz üzerine tutuklama kararı kaldırılmaz ise) bir personel için YAŞ’ta Genelkurmay Başkanı tarafından "hizmet ve görev ihtiyacı" gerekçe gösterilerek bu yönde bir teklif yapılmasının istismar konusu olabileceği gözden uzak tutulmamalı. Bu açıdan bakıldığında, son tutuklamalar, hiç kuşku yok ki, bu seneki YAŞ toplantısını etkileyecek ve doğal olarak TSK’nın gelecekteki komuta kademesinin şekillendirilmesi yönünde çok büyük sonuçlar doğuracaktır.

 

‘Hiyerarşik düzeni bozacak çok ters kararlar olacağını sanmıyorum’

 

Bu bağlamda 2010 YAŞ toplantısında “sürpriz” sayılabilecek durumlar olabilir mi; daha önce uygulanmayan, ancak hukukun olanak verdiği olasılıklar mevcut mu?

 

Türk Silahlı Kuvvetleri’nde yılların getirdiği teamül, gelenek ve uygulamalar vardır; bunlara dikkat edilir. Belki bazı sürpriz kararlar olabilir, ancak yılların teamül ve geleneklerini tümden değiştirecek ve hiyerarşik düzeni bozacak çok ters kararlar olacağını sanmıyorum.

 ~

‘Hasan Iğsız’ın Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atanmaması düşündürücü olur’

 

“YAŞ toto” oynamanızı beklemiyoruz; ancak genel teamüller eşliğinde güncel sürecin işleyişi hakkında bilgi edinmek adına bir de şöyle soralım; Genelkurmay Başkanı olacak Kara Kuvvetleri komutanları, Orgeneral Işık Koşaner gibi istisnaları bulunmakla birlikte, genellikle 1. Ordu Komutanlığı'ndan bu göreve atanıyor. Sorumuz şu: 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hasan Iğsız, “AKP ve Gülen'i bitirme planı”nı hazırlattığı iddia edilen isim olmuştu. Oysa genellikle Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na terfi eden isimlerin 1. Ordu Komutanlığı yaptığını görürüz. Bu çerçevede Orgeneral Iğsız’ın atanmasında sorun var mı?

 

Orgeneral Hasan Iğsız hakkında hiçbir soruşturma veya dava yok. Albay Dursun Çiçek  tarafından hazırlandığı iddia edilen belge tarihinde Orgeneral Hasan Iğsız'ın Genelkurmay’da görevli olmasından hareketle, Türkiye’nin devlet düzenini değiştirmeyi hedefleyen dış destekli odakların ve onların işbirlikçisi bazı medya grupları  tarafından özellikle bu konu pompalanmaya gayret edilmiştir. Bu maksatlı gayret ve çamur atmaların Orgeneral Hasan Iğsız'ın Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atanmamasına bahane yapılması bence maksatlı ve düşündürücü olacaktır.

 

'Sadece YAŞ üyeliği ile sınırlı bir orgeneral kadrosu yok'

 

Bazı asker kökenli hukukçular, Orgeneral Saldıray Berk’in atama ya da terfisinin söz konusu olmadığını belirtmekle birlikte vurguladılar: “Orgeneral Berk, YAŞ üyeliğine çekilmelidir.” Biraz önce sormuştuk, YAŞ'ın sürprizlerinden biri de bu olabilir mi?

 

Şu an yürürlükte olan yasalara ve YAŞ Kanunu'na göre, ayrıca özel olarak YAŞ üyeliği gibi bir orgeneral kadrosu yok. Ancak 1612 sayılı YAŞ Kanunu'nda 2233 ve 2317 sayılı kanunlar ile değişiklik yapılmadan önce görevi sadece YAŞ üyesi olan orgeneral kadroları vardı. Sayılarını hatırlamıyorum. Bugün bir orgeneral veya oramiralin bulunduğu görevden YAŞ üyesi olarak atanmasına engel bir durum görünmemekle birlikte çıkabilecek sorunları önlemek bakımından YAŞ Kanunu'nda bu konuda düzenleme yapılması daha sağlıklı. Çünkü sadece YAŞ üyeliğine atanan bir orgeneral veya oramiralin doğal olarak başka bir komuta görevi söz konusu olamayacaktır.

 

'Dursun Çiçek 31 seneyi doldurmuşsa emekli edilecek'

 

Ya daha önce “tuğamiral” kadrosu bulunmadığı için terfi ettirilmeyen Deniz

Kurmay Kıdemli Albay Dursun Çiçek’in durumu?

 

Albay Dursun Çiçek’in, 926 sayılı TSK Personel Kanunu’nun 65’inci maddesinin amir hükmü karşısında terfi etmesi mümkün değildir. Bu arada, şayet Albay Dursun Çiçek 31 senelik hizmet süresini bu sene tamamlamış ise emsali kara, hava ve deniz albayları gibi kadrosuzluk nedeniyle 30 Ağustos 2010 tarihi itibariyle esasen zorunlu emekli edilecektir.

 

'Amiral-general kalmamışsa komutanlığa albaylar gelir'

 

Tam burada Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Uğur Yiğit’in “Ergenekon, Kafes, Balyoz” soruşturmalarına işaret ederek, “Karargâhta amiral kalmadı” sözlerinden hareketle soralım; bu çerçevede özel usuller ile hızlandırılmış kademe geçişleri olabilir mi?

 

Özel usuller ile hızlandırılmış kademe geçişlerinden kasıt rütbe bekleme süreleri dolmadan bir üst rütbeye terfi gibi durumlar ise, mevcut yasalarda her rütbedeki bekleme süreleri açık ve net olarak belirlenmiştir. Bunun dışında hiç kimse yasa değişikliği olmadan YAŞ kararı ile bir üst rütbeye yükselemez. Tutuklamalar nedeniyle fiilen görevde olan general veya amiral sayısının eksilmesi ve bazı birliklerin fiilen komutansız kalması asla söz konusu olmaz. Şayet tutuklu general veya amiralin işgal ettiği kadro rütbesine uygun sayıda general veya amiral mevcut değil ise rütbe ve kıdem sırasına göre ilgili kadrolar general veya amiral olmayan diğer subaylar (Albay) tarafından vekâleten doldurulur.

 ~

‘Daha önce bir korgeneral Hava Kuvvetleri Komutanlığı yapmıştı’

 

Öyleyse farazi bir soru: Velev ki büyük bir tutuklama dalgası ya da olağanüstü bir olay oldu, bu durumda 1. Ordu Komutanlığı'na bir albayın, yarbayın atanması mümkün olur mu?

 

 TSK Atama Yönetmeliği’ne göre kadroda belirtilen rütbeden daha ast rütbedeki bir general veya subayın o kadroya asaleten atamasının yapılması mümkün değildir. Ancak, farazi olarak konuşuyorsak, böyle bir durumda şayet atanacak general hiç kalmaz ise o zaman albay, yarbay ve hatta daha ast rütbeden daha ast bir subay vekâleten atanabilir. Bunun nedeni askerlikte hiçbir birliğin komutansız kalamayacağı esasıdır. Nitekim, geçmişte uzun seneler önce siyasi çekişme ve anlaşmazlık nedeniyle Hava Kuvvetleri’nde orgeneral mevcut iken bir korgeneral (Korgeneral Cemal Engin 1976 yılında üç ay kuvvet komutanlığı yapmıştı) Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na atanmıştı. Ancak o tarihteki atama yönetmeliğindeki düzenlemenin ne olduğunu bilemediğim için asaleten mi vekâleten mi atandığını hatırlayamıyorum.

 

'Vekâleten atamalar moral ve muharebe gücünü etkiler'

 

Şimdi gündemden bir soru: Kuzey Deniz Saha Komutanı Mehmet Otuzbiroğlu ve Güney Deniz Saha Komutanı Kadir Sağdıç’ın itirazlarının reddedilerek tutuklanması durumu için ne dersiniz?

 

O görevlere koramiral rütbesinde başka biri atanır. Yeni atanacak koramiralin boşalttığı kadronun başka bir koramiral ile doldurulması mümkün olmaz ise o kadro başka bir tümamiral tarafından ve bu şekilde sırayla alt rütbelerden asaleten veya vekâleten atamalar yapılmak suretiyle hiçbir kadro ve komutanlık boş bırakılmaz. Fakat bu durumun TSK’nın moral ve muharebe gücünü etkileyeceği de kuşkusuzdur.

 

‘Zorunlu hallerde general sayısını 36’tan 47’ye çıkaracak kanun var’

 

Burada yine bir parantez açabiliriz; bu gibi durumlar için YAŞ Kanunu, atama ve terfilerde “özel durum kararı” gibi şıklar içerir mi?

 

YAŞ Kanunu'nda özellikle korgeneral veya koramiraller için özel durumlar gibi normal uygulama dışına ilişkin bir düzenleme yer almaz. Her şey 1612 sayılı YAŞ Kanunu ve 926 sayılı TSK Personel Kanunu’nun 49’uncu maddesinde belirlenen esaslar çerçevesinde ele alınıp karara bağlanacaktır. Ancak 926 Sayılı Kanun'un 49’uncu maddesinin (d) fıkrasında, zaruri hallerde hizmetin gereklerine göre hizmete devam ettirilen general veya amiral sayısının 47’ye kadar arttırılabileceği hükme bağlıdır.

 

Bu durumu ve 47 sayısını biraz açar mısınız?

 

926 sayılı TSK Personel Kanunu’nun 49’uncu maddesinin (b) fıkrasında hizmet ve görev ihtiyacı nedeniyle bulundukları rütbedeki bekleme süreleri 1 yıl uzatılabilecek general ve amirallerin sayısının en fazla 36 olacağı hükmü mevcuttur. Bu hüküm, zorunlu hallerde bu sayının 47’e kadar arttırılabileceğini öngörür.

 

‘Kamu davası olan personel zaten fiilen görevden uzak ama…’

 

Tutuklu yargılanan muvazzafların terfilerinin söyleşimize damgasını vuran TSKPersonel Kanunu’nun 65’inci maddesi gereğince mümkün olmadığını vurguladınız. Peki ismi sanık olarak geçen personelin görevden alınma halini ne belirler; kıstas nedir?

 

Haklarında kamu davası açılan personelden tutuklanmış olanlar esasen fiilen görevden uzaklar. Diğer yandan TSK Atama Yönetmeliği’nin 32’inci maddesinde tutuklu bulunanlardan, bu durumlarının devamı sebebiyle hizmetin aksamasına yol açacaklar, öncelikle atamalı bulundukları komutanlık emrine, bunun mümkün olmaması veya lüzum görülmesi halinde aynı yerin askerlik şubesi emrine atandırılırlar. Bu hükmün uygulanıp uygulanmayacağı da ilgili amirlerin ve makamların takdirine bağlıdır.

 

Bu kadar mı; başka kıstas yok mu?

 

Tutuksuz olarak yargılananlar bakımından 926 Sayılı TSK Personel Kanunu’nun 65’inci maddesinde "haklarında ölüm veya ağır hapis cezasını gerektiren veya yüz kızartıcı bir suçtan ya da taksirli suçlar hariç olmak üzere 5 yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren bir cürümden veya emre itaatsizlikte ısrar, üste veya amire fiilen taarruz, üste veya amire hakaret, mukavemet suçlarından dolayı dava açılanlar mensup oldukları bakanlıklarca açığa çıkarılabilirler" hükmü mevcuttur.
~

‘Darbe hazırlığı iddiasıyla yargılanan TSK personelinin görevden alınma takdiri sivil otoriteye ait’


Bu durumda, darbe hazırlığı iddiasıyla yargılanan TSK personelinin görevden alınmasında takdir sivil otoriteye, yani Milli Savunma Bakanlığı'na ait görünüyor, yanılıyor muyuz?

 

Evet, Jandarma sınıfından olanlar için İçişleri Bakanı’na, diğerleri için ise Milli Savunma Bakanı’na aittir bu yetki. Ancak, bu yetkinin kullanılması sırasında ilgili personel hakkında düzenlenen iddianame ve iddianamede yer verilen delil durumu ilgili bakanlığın hukukçuları tarafından titizlikle incelenir. Özellikle yargılama sonunda ilgili personelin beraat etme ihtimalinin derecesine ve ayrıca yine yargılama sonunda iddianamede yazılı suç niteliğinden daha hafif bir suçtan mahkûm edilme olasılığının kuvvet derecesi değerlendirilerek bakana bu konuda yazılı mütalaa hazırlanır. Kuşkusuz ki ilgili bakan bu yazılı mütalaa ile bağlı değildir. Ancak, böyle yazılı veya sözlü bir mütalaanın mevcudiyeti halinde bakanın aksi yönde karar vermesi pek olağan bir uygulama değildir. Geçmiş uygulamalarda bu yöndedir.

 

‘Dursun Çiçek için ihraç kararını mümkün görmüyorum’

 

Askeri otoritenin takdirine bağlı bir konuyu da soralım: Yıllardır “disiplin” başlığı altında “irtica, bölücülük” gibi gerekçelerle YAŞ toplantılarında TSK'dan ihraç kararları veriliyor. Ergenekon ve Balyoz süreçlerinde, durumları askeri otorite tarafından da sorunlu görülen personelin ihracı gündeme gelebilir mi? Örneğin “İrtica ile Mücadele Eylem Planı”ndaki imzanın Dursun Çiçek'in eli ürünü olduğu yolunda Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Laboratuvarı'nın da raporu bulunuyor. Bu tür tespitler ihraç kararlarına da gerekçe olabilir mi?

 

Subayların Türk Silahlı  Kuvvetleri’nden ilişiklerinin hangi hallerde kesilebileceği 926 Sayılı Kanun’un 50’inci maddesinde ve Subay Sicil Yönetmeliği’nde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Albay Dursun Çiçek hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü bulunmadığı ve ayrıca disiplinsizlik ve ahlaki durum nedeniyle ayırma işlemi yapılmasını gerektirecek bir olgu bulunmadığından YAŞ’ta böyle bir karar alınmasını mümkün görmüyorum.

 

İhraç dosyaları YAŞ’a nasıl gelir?

 

İhraç dosyaları nasıl hazırlanır, nasıl YAŞ gündemine gelir?

 

Bu konu Subay Sicil Yönetmeliği’nde ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. İhraç dosyaları, ilgili personel hakkında daha önce ilgili yönerge (Gizli olduğu için içeriği hakkında hem fazla bilgim yok, hem de bu konuda açıklama yapmam mümkün değil)  uyarınca yapılan araştırma, tespit ve diğer işlemleri müteakip bir kurul tarafından verilen rapor üzerine sıralı komutanlarınca “Türk Silahlı Kuvvetleri’nde kalması uygun değildir” şeklinde sicil düzenlenir. Bu şekilde hazırlanan dosya ilgilinin mensup olduğu kuvvet personel başkanlığı ve adli müşavirliği/hukuk işleri müdürlüğü tarafından mevzuat açısından incelenir. Oluşturulan bir kurul tarafından da uygun görülmesi halinde kuvvet komutanına arz edilir. Kuvvet komutanı tarafından da “Silahlı Kuvvetler’de kalması uygun değildir” sicili verilmesi uygun görülür ise dosya YAŞ’a gönderilir ya da sıralı sicil üstlerinin ve kuvvet komutanının vermiş oldukları “Silahlı Kuvvetler’de kalması uygun değildir” siciline göre personelin ilişiği kesilir. YAŞ kararı ile ilişik kesilmesi halinde Anayasa’nın 125’inci maddesinin halen yürürlükteki haline göre yargı yolu kapalı (referanduma sunulan anayasa değişikliğinde bu işlemlere yargı yolu açılmaktadır) kuvvet komutanlığınca yapılan ilişik kesme işlemlerinde ise halen de yargı yolu açıktır.