Kültür-Sanat

Balkanlar'daki 'Osmanlı' restore ediliyor

Balkan ülkelerindeki yok olmaya yüz tutan Osmanlı eserleri Türkiye'deki resmi ve sivil toplum örgütlerinin çabalarıyla yeniden ayağa kaldırılıyor.

31 Ağustos 2008 03:00

Osmanlının Balkanlardan çekilmesiyle yok olmaya yüz tutan tarihi eserler, Türkiye'deki resmi ve sivil toplum örgütlerinin çabalarıyla son yıllarda yeniden ayağa kaldırılıyor.

İstanbul'un fethinden yaklaşık 100 yıl önce yerleşilen Balkanlarda Osmanlı tarafından camiler, hanlar, hamamlar, köprüler inşa edildi. Balkan Savaşı'nın ardından Osmanlının çekilmesiyle bu bölgede yaptırılan çok sayıda tarihi eser de kaderine terk edildi.

Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA) ile Türkiye'deki çeşitli sivil toplum örgütlerince başlatılan çalışmalar kapsamında Balkanlarda yok olmaya yüz tutmuş çok sayıda tarihi eser yeniden ayağa kaldırılmaya başlandı.

Balkanlarda yok olmaya yüz tutmuş önemli eserlerden olan Makedonya'nın Kalkandelen (Tetova) kentindeki Bektaşilerin halen kullanmaya devam ettikleri Harabati Baba Tekkesi ile Kosova'daki Gazimestan Türbesi'nin restorasyonu için merkezi İstanbul'da bulunan Balkanlar Medeniyet Merkezi Derneğince (BALMED) proje hazırlandı.

'Kültürel mirasa sahip çıkılıyor'

BALMED Başkanı ve İslam Tarih, Kültür ve Sanat Araştırmaları Merkezi (IRCICA) Genel Direktörü Dr. Halit Eren, Balkanlardaki zengin kültür mirasını ve medeniyeti ortaya çıkarmak, bu medeniyet ve zenginliği dünyaya ve Türk insanına tanıtmak amacıyla BALMED'i 2 yıl önce kurduklarını bildirdi.

Dr. Eren, derneklerinin, Balkanlardaki Türklere ve akraba topluluklara destek olmak, onların açlarını doyurmak, kültürel mirası ihya etmek, yok olmaya yüz tutmuş tarihi eserlerin tamir ve restorasyonunu yapmak amacıyla çalışmalarını yürüttüğünü ifade etti.

Balkanlardaki faaliyetlerini eğitim ve kültürel mirasa sahip çıkılması şeklinde iki boyutlu olarak devam ettirdiklerini belirten Dr. Eren, "Şu anda 300'e yakın öğrenciye Saraybosna'da, Üsküp'te, Bulgaristan'da ve Kosova'da burs vermekteyiz. Bu öğrencilerden bir kısmının Türkiye'de yüksek lisans ve doktora yapması için hazırlık çalışması başlattık" dedi.

Dr. Eren, faaliyetlerini yürüttükleri ülkelere BALMED'in temsilciliğini de açtıklarını, ilk temsilciliği Saraybosna'da faaliyete geçirdiklerini kaydetti.

Kısa sürede Kosova, Makedonya, Bulgaristan ve Arnavutluk'ta temsilcilik açacaklarını dile getiren Dr. Eren, bu temsilcilikler sayesinde başlatacakları önemli çalışmaları yerinden takip edeceklerini söyledi.

Balkanların Türkiye için çok önemli bir coğrafya olduğunu vurgulayan Dr. Eren, şunları kaydetti:

"Atalarımız Balkanlara İstanbul'un fethinden önce gitmişti. Balkanlar, İstanbul'dan 100 sene önce imar edilmiş, orada medeniyetimize ait çok değerli sanat eserleri ortaya konulmuştu. Camiler, hanlar, hamamlar, medreseler yapılmıştı. Osmanlının o coğrafyadan çekilmesinin ardından bu eserler bulundukları bölgelerde terk edildi. Bu eserlerin bir kısmı yok oldu. Balkanlardaki insanlarımız varını yoğunu terk ederek Türkiye'ye göç etti. Orada kalanlar da son 50 yılda komünizmin hüküm sürdüğü bu ülkelerde kendi benliklerini adeta kaybedercesine yaşamak zorunda bırakıldı. İşte bunların yeniden rehabilitasyonu ve yeniden ihyası, kendilerine dönmesi için bazı projeler, programlar başlatılması gerekiyordu. Hedefimiz, Balkanlardaki medeniyetimizi, kültürümüzü ihya etmektir."

Dr. Eren, öğrencilere burs verilmesi, tarihi mirasın ayağa kaldırılmasının yanı sıra Balkanlardaki sivil toplum örgütlerine de kültürel miraslarına sahip çıkmaları için destek verdiklerini bildirdi.

Makedonya'da geçen hafta düzenlenen Yörük Festivali'ne BALMED'in önemli katkıda bulunduğunu ifade eden Dr. Eren, ayrıca Doğu Makedonya'da Türkçe eğitim verilmesi, İştip kentindeki tarihi eserlerin restorasyonu konusunda yerel yöneticilere destek verdiklerini söyledi.

Harabati Baba Tekkesi

Dr. Eren, BALMED olarak "Balkanlardaki sanat şaheseri" olarak görülen ve şu anda çürümeye yüz tutmuş Harabati Baba Tekkesi'nin restorasyonu için proje hazırladıklarını kaydetti.

Makedonya'nın eski Tarihi Eserler Müzesi Müdürü Behuciddin Şahabi başkanlığındaki sanat tarihçilerinden ve mimarlardan oluşan heyetin projeyi tamamladığını ifade eden Dr. Eren, projeyi Makedonyalı yetkililere sunduklarını kaydetti.

Dr. Eren, tekkenin kuruluşunun 1480'li yıllara dayandığını ancak bugünkü haline 1770'li yıllarda dönemin bölge idarecisi Recep Paşa'nın destekleriyle Malatya'dan gelen Harabati Baba tarafından kavuşturulduğunu bildirdi.

Tekkenin 22 dönüm alanda kurulduğunu, dönemin sanatını en iyi şekilde yansıtan ahşap 28 yapıt bulunduğunu söyleyen Eren, bu yapıtların son yıllarda çürümeye yüz tuttuğunu belirtti.

Eren, tekkenin uzun süre kaderine terk edildiğini, daha sonra Yugoslavya döneminde 1960'lı yıllarda içkili restoran, kumarhane ve otel olarak kullanıldığına işaret ederek, şöyle konuştu:

"Yaklaşık 6 yıldır komplekste cami ve Bektaşilerin kullandığı dergah kısmı hariç diğer alanlar boş duruyor. Ahşap binalar çürümeye yüz tutmuş, içler acısı durumda. Projemizle Balkanların en eski Bektaşi dergahı olarak kabul edilen burayı eski güzelliğine kavuşturacağız. Bundan sonraki safha, restorasyonun başlamasıdır. Makedonya'daki taraflarla görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Mutabakat sağlandıktan sonra restorasyona başlayacağız."

Kalkandelen'e gelen çok sayıda yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilen, Balkanların en eski Bektaşi Tekkesi olarak kabul edilen Harabati Baba Tekkesi'nin Harmankapı, Seyirkapı, Misafirkapı ve Bağkapı olarak adlandırılan 4 kapısı bulunuyor. Ahşap işçiliğinin en güzel eserlerinden kabul edilen tekkede 28 ahşap yapıt bulunuyor. 22 dönüm alanda kurulu tekkenin ortasında etrafı açık, ortasında şadırvanı bulunan "yaz semahanesi" yer alıyor. Tekkenin içinde şeyhlerin, dedelerin ve postnişinlerin mezarları ile halen faaliyet gösteren Bektaşilerin toplandığı dergah bulunuyor. Tekkenin içinde halka açık cami de bulunuyor. Tekkede, Recep Paşa'nın verem olan kızı Fatıma için yaptırdığı mavi boyalı ahşap bir yapıt da yer alıyor. 14 yaşında hastalığa yakalanan Fatıma'nın 5 yıl kendisi için tekke içinde yaptırılan ahşap yapıtta kaldığı ve 19 yaşında vefat ettiği rivayet ediliyor.

2000'li yıllara kadar içkili restoran, kumarhane ve otel olarak kullanılan tekke, Makedonya'da 2001 yılında çıkan iç savaşta UÇK'lılar tarafından ele geçiriliyor ve buradaki işletmenin faaliyetine son veriliyor.

Gazimestan türbesi

Dr. Eren, Kosova'da Sultan 1. Murad'ın Türbesi'ne yakın olan ve harap halde bulunan Gazimestan Türbesi'nin restorasyonu için de proje hazırladıklarını bildirdi.

Proje kapsamında türbenin restore edileceğini ifade eden Eren, türbeye ait geniş arazide konukların dinleneceği alanlar, şadırvan, misafirhane gibi geniş bir kompleks yaptıracaklarını kaydetti.

Eren, projenin kısa sürede hayata geçirileceğini ifade ederek, "Hem projemizin takibini yapmak hem de Kosova'daki burs dağıtım hizmetlerinin takibi için BALMED'in temsilciliğini Kosova'ya açacağız" dedi.

Kosova Savaşı sırasında şehit düşen 2 askerin mezarının bulunduğu "Bayraktarlar" olarak da bilinen Gazimestan Türbesi, Kosova Ovası'na hakim bir tepede, başkent Priştine'ye 5 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Kosova Savaşı'nın en şiddetli yaşandığı bölgede bulunan türbeye yaklaşık 6 ay önce yakılma girişiminde bulunuldu ve balyozlarla mezar taşları kırıldı. Kurşunları sökülmüş kubbesi, taşları kırılmış mezarı, duvarlarındaki kurşun izleri ve çöplük görünümündeki çevresiyle bugüne kadar ziyaretçilerini "mahzun" olarak ağırlayan türbeye Kosova halkı, dua etmek için özellikle dini günlerde ilgi gösteriyor.

Gazimestan Türbesi'ne yaklaşık 200 metre mesafede ise Sultan I. Murad'ı şehit eden Miloş adına 1950'li yıllarda yaptırılan 20 metre uzunluğundaki dev anıt bulunuyor. Yolu bozuk olan ve bakımsızlığıyla dikkati çeken Gazimestan Türbesi'nin aksine Miloş anıtı KFOR bünyesindeki Çek askerlerince korunuyor, anıta giriş ve çıkışlar kontrol altında tutuluyor.