Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, öğretmen alımlarında başarılı olanı seçecek bir sistem hazırladıklarını belirterek, "Önümüzdeki yıl alan sınavı da yapacağız. Bundan sonra öğretmen olmak daha da zor olacak" dedi.
KONEXPO fuarı çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Dinçer, öğretmen alımlarıyla ilgili bir soru üzerine, Milli Eğitim Bakanlığı'nın bu yıl 57 bin öğretmen aldığını hatırlattı.
Dinçer, "Hükümet olarak elimizden geleni yapıyoruz. Kim daha başarılıysa onu alacak bir sistem kurguluyoruz. Önümüzdeki yıl alan sınavı da yapacağız. Bundan sonra öğretmen olmak daha da zor olacak" diye konuştu.
Öğretmenlikte yaklaşık 140 alan olduğunu vurgulayan Dinçer, "Biz, hiç kimsenin başkasının yerine geçeceği bir düzenleme yapmıyoruz. Herkesin hakkını, yerini, kendi yerinde koruyor, kontenjanları belirlerken de ona göre belirliyoruz" dedi.
Bu yıl bakanlık olarak 160 bin öğretmene ihtiyaç duyduklarını ancak hükümetten bunun tamamını alamadıklarını belirten Dinçer, şöyle devam etti: "Bütün illerde ve bütün o 140'a yakın alanda yüzde 25 oranında öğretmen aldık. Bir mesleki alanı koruyarak, daha fazla kontenjan vererek toplumda adaleti sağlayamayız. Herkes objektif bir karar kriteri kullandığımızı bilmeli ve hakkına razı olmalıdır. Herkes ötekinin hakkını kendi üzerine talep ederse adalet sağlanamaz."
Bir gazetecinin, ilköğretim birinci sınıf öğrencilerinin bu hafta okula başladığını hatırlatıp, yeni yaş uygulamasıyla ilgili bir geri dönüş alıp almadıklarını sorması üzerine Dinçer, "Henüz tam bilgileri almadık. Tüm Türkiye'den öğrencilerle ilgili bilgileri aldığımızda sizinle paylaşacağız" yanıtını verdi.
Dershanelerin kapatılması konusu
Dinçer, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, dershanelerin kapatılacağı yönündeki açıklamalarıyla ilgili soruya karşılık da "Çalışmalarımız tamamlandığında sizinle paylaşırız, biraz sabır" dedi.
Bir gazetecinin, milli eğitimle ilgili bir yönetmelikte "Atatürk ilkelerine uygunluk" ibaresinin çıkarılmasıyla ilgili sorusu üzerine de Dinçer, şunları kaydetti: "Bu her şeyden önce doğru bir tespit değil. Yönetmeliği tam olarak okursanız ve doğru analiz ederseniz, oradaki ilk hüküm anayasaya ve kanunlara uygunluktur. Daha önceki yönetmenlikte bu ibare olmasına rağmen birçok madde pekiştirme olarak yazılmıştı. Bu teknik olarak doğru bir şey değildi. Anayasada, kanunlarda var olan bir şeyi bir başka kanuna, yönetmeliğe ayrı ayrı yazmanın bir mantığı olabilir mi, yaptığınız işin niteliğini değiştirmek gibi bir sonuç doğurur mu? Bizim yönetmeliğimizde anayasaya ve kanunlara uygunluk esastır. Ve bizi ilgilendiren bütün kanunlarda yazılı olan düzenlemeler ve hukuk bizim için bağlayıcıdır."
Dinçer, 5. ve 9. sınıfta okuyanlar dışındaki öğrencilerin Kur'an ve Siyer derslerini niçin seçemediklerinin sorulması üzerine de "Eğer yeni başlayacaksa seçebilirler. Biz 6. 7. ve 8. sınıfların müfredatını oluşturmadık. Normalde onlar için bir imkan veremedik. 5. sınıfta, yeni başlayacak çocukların ders almasına mani bir durum yok. Ama kendi seviyesinde bir ders alamayabilir. Çünkü henüz müfredatımız hazır değil" şeklinde konuştu.