Gündem

"Bakan belki 40 bin yeni öğretmen kadrosu alabilir ama asıl sorunları aşabilecek mi?"

"Adaleti, liyakatı getirebilecek mi diye bekleyelim görelim…"

31 Temmuz 2018 14:32

Sözcü yazarı Saygı Öztürk, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un Talim ve Terbiye Kurulu'ndan ayrılma süreci ve yapacağı icraatlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Milli Eğitim'de  'yandaş yöneticiler' dönemi olduğuna ve bu dönemde okullara kimlerin araç-gereç sattığına dikkat edilmesi gerektiğini  vurgulayan Öztürk: " Bakan, belki 40 bin yeni öğretmen kadrosu alabilir ama asıl sorunları aşabilecek mi? Adaleti, liyakatı eğitimi getirebilecek mi diye bekleyelim görelim…" dedi. 

"Kendisiyle uyumlu bir çalışmamız olmuştu"

Yazar, Talim ve Terbiye Kurulu'ndan Ziya Selçuk'un neden ayrıldığını eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'le konuştuğunu kaydetti. Öztürk'e eski bakan Çelik'in yaptığı açıklamalar şöyle: “Talim ve Terbiye Kurulu'nun ve benim onayımdan geçen önemli yönetmelik değişiklikleri Resmi Gazete'de ya da Tebliğler Dergisi'nde yayımlanınca, hemen bunun iptali için Danıştay'a dava açılıyordu. O davalar da genelde bakanlığın aleyhine sonuçlanıyordu. Selçuk, ‘Bu şartlarda faydalı olamıyorum. Ben üniversiteye dönmek istiyorum' dedi. Ben de ‘peki' dedim ve ayrıldı. Kendisiyle uyumlu bir çalışmamız olmuştu.”  

Saygı Öztürk''ün"Ziya Selçuk’a görevi bıraktıran kararlar" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:

"Önceki bakan İsmet Yılmaz, Müsteşar Yusuf Tekin'i görevden aldırıp yerine Prof. Dr. Ziya Selçuk'u, müsteşar yapmak istiyordu. Olmadı. Selçuk'un bakanlığını öneren kişinin de İsmet Yılmaz olduğu konuşuluyor. Kuşkusuz, Selçuk benimsenen bir isim oldu. İbrahim Er'in de bakan yardımcılığına getirilmesi yadırganmadı. Daha önce öğretmenlik, müfettişlik, ilköğretim genel müdür yardımcılığı, genel müdürlüğü görevinde bulunmuştu. Ama Bakan Yardımcısı Reha Denemeç için aynı şeyler söylenemez. Siyasi kimliği önde olan bir isim.

Bakan yardımcılığı için ismi geçen Mustafa Safran, Çankırı İmam Hatip Lisesi'nde tarih öğretmeniyken,  Gazi Üniversitesi'nde asistan olarak göreve başladı ve yükseldi. Safran, bir ara Kastamonu Üniversitesi Rektörlüğü'ne atanmak için çaba gösterdi ama olmadı. Halen YÖK Denetleme Kurulu üyesi olan Safran, bakan yardımcılığı için haber bekliyor. İstanbul Milli Eğitim eski Müdürü Muammer Yıldız, eğitimin her kademesinde görev yapmıştı. Onun bakan yardımcılığı aralarından çıkan birisi olması nedeniyle öğretmenleri memnun eder.

Anlaşamadığı için değil 

“Bakanlığı düzeltsinler” diye Gazi Üniversitesi'nden  5 kişi davet edilmişti. Bunlardan Ziya Selçuk, Emin Karip, Servet Özdemir ve Hasan Bacanlı gelmiş, Safran'ın gelişi ise son anda kalmıştı.

Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, eğitimci olduğu için eğitim bilimleri alanında kimin, nerede, ne gibi çalışmalar yaptığından haberdardı.  Ders programlarında, sınav sisteminde, ders kitapları inceleme yönetmeliğinde köklü değişiklikler planlanıyordu. Bu işlerin merkezi de Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı'ydı. İşte bu yüzden Ziya Selçuk'u, kurul başkanlığına getirdi. Bugün, “Bakanla anlaşamadığı için ayrıldı” diye söylense de Çelik'le uyum içinde çalıştığını kurulun diğer üyeleri de bilir. Peki, Ziya Selçuk Talim ve Terbiye Kurulu'ndan niçin ayrıldı? Bunu Çelik'e sordum. Şunları söyledi:

“Talim ve Terbiye Kurulu'nun ve benim onayımdan geçen önemli yönetmelik değişiklikleri Resmi Gazete'de ya da Tebliğler Dergisi'nde yayımlanınca, hemen bunun iptali için Danıştay'a dava açılıyordu. O davalar da genelde bakanlığın aleyhine sonuçlanıyordu. Selçuk, ‘Bu şartlarda faydalı olamıyorum. Ben üniversiteye dönmek istiyorum' dedi. Ben de ‘peki' dedim ve ayrıldı. Kendisiyle uyumlu bir çalışmamız olmuştu.”  

Yarım kalan işler 

Milli Eğitim Bakanlığı görevinde Hasan Ali Yücel'den sonra, 6 yıl 2 ayla en uzun görev yapan bakan Hüseyin Çelik'ti. Kendisine büyük umutlar bağlanan Ziya Selçuk'un, o dönem yarım kalan projelerini tamamlaması için önünde tarihi bir fırsat var. Selçuk'a bu çalışmaları sırasında  İbrahim Er, İnsan Kaynakları Genel Müdürü Hamza Aydoğdu, eski Özel Eğitim ve Rehberlik Genel Müdürü Ruhi Kılıç yardımcısı oluyor. Köylüsü olan bir başka isim daha var. Bu dönemde, okullara kimlerin araç-gereç sattığına da dikkat etmek gerekiyor.

Bakan göreve başladığı gün, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanvekili Alpaslan Durmuş için “Benim, dostum, arkadaşım” demişti. Bu sözleri kurulda, önemli bir değişikliğe gidilmeyeceğinin işareti olarak yorumlansa da, görev bekleyenler bakanı pek rahat bırakacak gibi gözükmüyor. Durmuş'un, Bilal Erdoğan'ın imam hatip lisesinden okul arkadaşı olduğunu da hatırlatalım.

Eğitim için yeni numara 

Milli Eğitim Bakanı'nı, Eğitim İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım ve merkez yönetim kurulu üyeleri Ebru Sungar, Hüseyin Kara, Bilal Şener ve Suat Özkolay ziyaret ettiğinde, dini dernek ve vakıflarla protokoller imzalanarak ne oldukları belli olmayan kişilere ders verdirildiğini hatırlattılar. Atamalarda mülakat yerine liyakatın esas alınmasını istediler.

Yıllar önce, öğrenci ve velilerin danışabilmeleri, bilgi almaları amacıyla kurulan “Alo 147” telefon hattı, adeta “öğretmenleri şikayet hattı”na dönüşmüştü. Bakan, bunu kaldırdı.Eğitimle
ilgili bilgi hattının yeni numarası da
444 0 652 oldu.

2013'ten bu yana 6 kez değiştirilen ve her seferinde yandaş kadrolaşma hedefine biraz daha uygun bir zemin hazırlayan yönetici atama yönetmelikleri artık bıktırdı. Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Galip Geylan da Genel Sekreter Musa Akkaş da liyakat ve adaleti esas almayan mülakat temelli yönetici atama sistemi sayesinde, sendika/vakıf/cemiyet görünümlü grupların çabalarıyla on binlerce başarılı kurum yöneticisinin tasfiye edildiğini hatırlatıyor.

Milli Eğitim'de tam anlamıyla “yandaş yöneticiler” dönemi var. Bakan, belki 40 bin yeni öğretmen kadrosu alabilir ama asıl sorunları aşabilecek mi? Adaleti, liyakatı eğitimi getirebilecek mi diye bekleyelim görelim…"