Gündem

Bahçeli, "Düşürülsün" demişti; AKP: Yüzde 10 barajı korunmalı

"CHP her konuda olduğu gibi bu konuda da, milli konularda, en fazla 2-3 gün milli duruş sergiliyor"

30 Ocak 2018 14:55

AKP Sözcüsü Mahir Ünal, AKP ile MHP'nin seçim barajı konusunda herhangi bir anlaşma üzerinde olmadığını belirterek, "Komisyonun görüşmeleri, karşılıklı müzakerelerden oluşmaktadır. Bu müzakereleri biz belli seçenekler haline getirip Sayın Genel Başkanlara sunacağız. Genel temayül yüzde 10 barajının korunması üzerinedir. Onun dışındaki hususları da değerlendirmeye devam ediyoruz" dedi.


MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 7 Kasım 2017'deki grup toplantısından sonrak TBMM'deki makam odasında gazetecilere gündemi değerlendirerek yüzde 10 seçim barajının Türkiye için çok ağır bir seviye olduğunu ve kaldırılması gerektiğini söylemişti.


Ünal, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan AKP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

MYK toplantısının 540'ıncısını gerçekleştirdiklerini ifade eden Ünal, toplantıda ana kademe, kadın ve gençlik kollarının olağan kongre süreçleri ile uyum komisyonu çalışmalarının değerlendirildiğini söyledi.

Ünal, genel merkez bünyesinde oluşturulan Yürütmenin Yapılandırılması Komisyonu, Kamu Personeli Rejimi Komisyonu, Yerel Yönetimler Komisyonu, Siyasi Partiler ve Seçim Mevzuatının Uyarlanması ve Meclis İçtüzük Komisyonu'nun çalışmalarına devam ettiğini belirtti.

MHP ile AK Parti arasındaki Milli Mutabakat Komisyonu'nun da çalışmalarını sürdürdüğünü anlatan Ünal, bu konudaki çalışmalara ilişkin MYK'nın bilgilendirildiğini ifade etti.

Ünal, sınır güvenliğinin sağlanması, bölgede oluşturulmak istenen terör koridorunun engellenmesi ve bu bölgelerin terörden temizlenmesi için Türk Silahlı Kuvvetlerinin Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile yürüttüğü Afrin'e yönelik Zeytin Dalı Harekatı'nın başarılı şekilde devam ettiğini anımsattı.

"CHP her konuda olduğu gibi bu konuda da, milli konularda, en fazla 2-3 gün milli duruş sergiliyor"

Zeytin Dalı Harekatı ile daha önce Fırat Kalkanı Harekatı'nda olduğu gibi bölgenin terör örgütlerinden temizlenerek gerçek sahiplerine teslim edileceğini anlatan Ünal, sözlerine şöyle devam etti:

"CHP her konuda olduğu gibi bu konuda da, milli konularda, en fazla 2-3 gün milli duruş sergiliyor. En fazla üç gün sonra bu milli duruşunu bozarak, mutabakatı, birlikteliği, milletin hassasiyetlerinin, güvenliğinin, önceliklerinin gerektirdiği noktadan ayrılarak başka bir noktaya geçiyor. Tıpkı bu noktada TSK ve bu harekata dönük herhangi bir şey söyleyemeyen CHP, ÖSO'ya dönük çok çirkin ifadeler kullanmaktadır. Fırat Kalkanı Harekatı'nda bizimle DEAŞ'a karşı savaşan ve bugün Zeytin Dalı Harekatı'nda PYD/YPG'li teröristlere karşı savaşan ÖSO'dan ne istiyorsunuz? Israrla yapmak istediğiniz nifak, ayrıştırma ve itibarsızlaştırma harekatının asıl amacı nedir? Birgün olsun PYD/YPG ve PKK'ya dönük olsun olumsuz bir ifadenizi duymadık. Bugün PYD ve YPG'ye geçmişte ne dediğinizi biliyoruz. 'PYD'li arkadaşlar' dediğinizi, 'PYD'nin meşru bir siyasi parti' olduğunu söylediğinizi biliyoruz."

Ünal, PYD ve YPG'nin DAEŞ'ten boşaltılan bölgelerde infazlar yaptığını, sadece Afrin bölgesinde PYD ve YPG'nin baskısıyla 370 binin üzerinde insanın evlerini terk etme zorunda kaldığını dile getirdi.

ABD'li yetkililerin PYD ve YPG'nin PKK'nın kendisi olduğunu itiraf ettiğine işaret eden Ünal, "CHP, PKK, PYD ve YPG'ye hiçbir şey söylemezken kahraman ordumuzla birlikte bölgenin terörden kurtarılması, orada terör koridoru oluşmasını engellemek için kendi ülkesini savunan, bizim de onlarla birlikte bölgeyi terörden temizlediğimiz ÖSO'dan ne istemektedir, neden neden nefret etmektedir? Bu sorunun cevabı önemli" diye konuştu.

Ünal, bugün seçilmiş meşru hükümet ve seçilmiş cumhurbaşkanının milleten aldığı yetkiyle devleti yönettiğini, millet iradesini devlete yansıttığını aktardı.

"CHP SÖZCÜLERİ TSK'YI, DEVLETİ, CUMHURBAŞKANIMIZI AYRIŞTIRIYOR"

Alınan kararların milletin yetkisi ve onayıyla, millet adına alındığını vurgulayan Ünal, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Fırat Kalkanı Harekatı'nın ve Zeytin Dalı Harekatı'nın kararını, riskini alan siyasi iradedir. Cumhurbaşkanımız, genel başkanımız ve iktidardır bunun riskini alan. Israrla CHP sözcüleri TSK'yı, devleti, cumhurbaşkanımızı ayrıştırıyor. Cumhurbaşkanımıza dönük ağza alınmayacak, galiz küfürler ediyor. Aynı şekilde terör seviciliğine devam ediyor. Eğer biz siyaseti konuşurken psikopatolojiyi konuşacaksak o zaman CHP'nin durumu, çoklu kişilik bozukluğu ile açıklanabilir. CHP'nin, Cumhuriyet Halk Fırkası ile hiçbir alakası kalmamıştır. CHP'nin hatta Mustafa Kemal Atatürk, Recep Peker ve İsmet İnönü ile alakası kalmamıştır. Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'si çoklu kişilik bozukluğu yaşamaktadır. Bazen PKK'lı, bazen PYD'li, bazen DHKP-C'li, terör sevici tiplerin radikal ve kendi devletine 'seri katil' diyen tiplerle ortaya çıktığı ve onların adeta odağı, mihrakı haline gelen bir yapıya dönüşmüştür. Bu yapıda yer almaya ne derseniz, Mustafa Kemal Atatürk'ün idealleri, iradesi ve Türkiye hayalidir burada olmayan. Bugün Mustafa Kemal Atatürk hayatta olsaydı bunlar onunla da mücadele ederlerdi. Dün bir yazarın ifade ettiği gibi, CHP'nin bugünkü yapısı ile Selahattin Demirtaş ve Mustafa Kemal Atatürk eğer genel başkanlık yarışına girseler Demirtaş'ın kazanacağı bir CHP ile karşı karşıya olduğumuzu biz söylemiyoruz. Artık vicdan sahibi insanlar bunu söylüyorlar."

Ünal, CHP'nin, dünya kaotik belirsizliğe sürüklenirken Türkiye'yi istikrar adası olarak tutan, bölgedeki ateş çemberinin içinde ekonomisi ve istikrarıyla Türkiye'yi güven adası olarak tutan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a neden düşman olduğunu bildiklerini söyledi.

"TARİH ONLARI DA BİZİ DE YAZACAK"

CHP'nin 15 Temmuz'dan, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarından neden rahatsız olduğunu, neden milli ve yerli duruş sergilemediğini bildiklerini belirten Ünal, "Maalesef CHP Türkiye karşıtı odakların merkezi haline dönüşmüştür. CHP çoklu kişilik bozukluğu yaşamaktadır. Bunun temel sebebi de travmatik geçmiştir. 8 seçim kaybetmiş, siyasetin dışından her işe soyunmuş, kasetle gelen genel başkanla başlayan bu travma hikayesi. Genel başkanımıza yaptıkları hakaretleri misliyle kendilerine iade ediyoruz. Recep Tayyip Erdoğan bu ülkenin seçilmiş cumhurbaşkanıdır. Erdoğan ve arkadaşları aldığı kararlar ve risklerle, bugün Türkiye'nin kendilerine yüklediği misyonu layıkıyla yerine getirerek bu ülkenin güvenliği için canla başla mücadele ediyor. Onlar da hakaretlerine küfürlerine devam etsinler, tarih onları da bizi de yazacak" değerlendirmesinde bulundu.

"KILIÇDAROĞLU BİZİ YANILTMIYOR"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun Zeytin Dalı Harekatı'na karşı çıkanlara devletin baskı uyguladığını söylediğine dikkati çeken Ünal, şunları kaydetti:

"Milli güvelik meselesi söz konusu olduğunda, bir milletin sınırlarının yanına 10 bin kilometre öteden gelmiş birileri eğer bir terör devleti kurmaya kalkışıyorsa biz buna seyirci mi kalacağız? Biz bununla ilgili gereğini yapmaya çalışınca bazı terör sevicileri kalkıp TSK'ya 'katil' diyorsa, hakaret ifadeleri kullanıyorsa bu siyasi kararı alan ve bununla mücadele eden bu iradeye yönelik teröristleri destekleyen bir dil kullanıyorsa Sayın Kemal Kılıçdaroğlu bunları alkışlamamızı mı istiyor? Dediğim gibi Kılıçdaroğlu bizi yanıltmıyor. 15 Temmuz'da da aynı şeyi yaptı, bugün de aynı şeyi yapıyor. Yarın da Türkiye'nin çıkarları söz konusu olduğunda aynı tavrı sergileyeceğini biliyoruz. Bu durum herkes tarafından görülmektedir. Her şey aziz milletin gözü önünde cereyan etmektedir."

AK Parti ve MHP arasında gerçekleşen görüşmelerde seçim barajı konusunda herhangi bir anlaşmaya varılıp varılmadığının sorulması üzerine Ünal, Milli Mutabakat Komisyonu'nun yarın dördüncü toplantısını gerçekleştireceğini bildirerek, "Komisyonun görüşmeleri, karşılıklı müzakerelerden oluşmaktadır. Bu müzakereleri biz belli seçenekler haline getirip Sayın Genel Başkanlara sunacağız. Genel temayül yüzde 10 barajının korunması üzerinedir. Onun dışındaki hususları da değerlendirmeye devam ediyoruz" dedi.

Ünal, şu anda genel başkanlarla ilgili bir görüşmenin de söz konusu olmadığını ifade ederek, çalışmalar tamamlandıktan ve sunulma noktasına geldiğinde genel başkanların bir araya gelerek değerlendirme yapacaklarını vurguladı.

Bir gazetecinin, "Uyum yasaları kapsamında yerel seçimlere yönelik hazırlanan ve Meclis'e sevk edilmesi beklenen paket tamamlandı mı?" sorusu üzerine Ünal, "Şu anda hem Milliyetçi Hareket Partisi'nin mutfağı hem de AK Parti'nin mutfağı bu konudaki çalışmalarını tamamladı. Bu paket milli mutabakat komisyonunun önünde. Milli Mutabakat Komisyonu bu paketi hazırlayan uzmanlarla birlikte çalışmalarını tamamlayıp genel başkanlara sunacak. Bu paket, yerel yönetim seçimlerinin yapılan anayasa değişikliğine uyumunu kapsamaktadır" yanıtını verdi.

Seçimlere ittifakla giren partilerden birinin barajın altında kalması durumunda nasıl bir yol izleneceği yönündeki soru üzerine ise Ünal, masada birçok seçeneğin bulunduğunu, pusulanın bir ittifak durumunda nasıl bir şekil alacağının önemli bir çalışma olduğunu vurguladı.

AK Parti Sözcüsü Ünal, çalışmanın şekilden çok maksadının dikkate alınarak gerçekleştirildiğini dile getirerek, "Bu çalışmanın maksadı bir ittifak yapan siyasi partilerin oyunun belli olması. Marka değerinin korunması. Seçim sonuçlarına göre, alacakları milletvekillerinin açık ve net olarak belirlenmesi. Bu amaçları gerçekleştirecek bir pusula biçimi üzerinde çalışıyoruz. Henüz daha karara varılmış değil" şeklinde konuştu.

İttifak yapan partiler için herhangi bir şekilde baraj sorunu söz konusu olmadığına dikkati çeken Ünal, "Orada ittifak değil, ittifakın oyudur esas olan. İttifakın aldığı oydur. Daha önce Sayın Devlet Bahçeli değerlendirmelerinde, 1991'deki ittifakı örnek vererek oradaki üç siyasi partinin oylarının belirlenmemesinin o dönemde rahatsızlık oluşturduğunu ve kimin ne kadar oy alacağının belli olacağı bir çalışmanın daha doğru olacağını ifade etmişti. Biz de o yönde görüş beyan ettik. Bu çerçevede çalışmalarımızı sürdürüyoruz" ifadelerini kullandı.

Yerel seçimlerde de bir ittifak çalışması olup olmayacağının sorulması üzerine ise Ünal, şu ana kadar bu yönde bir değerlendirme ya da karşılıklı öneri ve bu önerilerin değerlendirilmesi mahiyetinde bir şeyin söz konusu olmadığını söyledi.