-BAĞIŞ GÖREVDEKİ İKİ YILINI DEĞERLENDİ ANKARA (A.A) - 10.01.2011 - Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye'nin ilk AB Başmüzakerecisi olarak atanmasının yıldönümünde, geçen zamanda yaptığı çalışmaları ve AB'ye üyelik sürecindeki gelişmeleri değerlendirdiği bir mesaj yayımladı. Bağış mesajında, "son iki yılda gerçekten çok çalıştıklarını ve her türlü olumsuzluk ve karamsarlığa rağmen Türkiye'nin bu en önemli projesine dört elle sarıldıklarını" kaydetti. Müzakere sürecinin "çok dar bir bakış açısı ile yorumlanmasının" kendisini üzdüğünü belirten Bağış, şu ana kadar açılan 13 faslın yanında, açılması sözkonusu olan 20 faslın 17'sinin önünde siyasi engeller olduğunu hatırlattı. Bağış, siyasi engeller olmasa 12 faslın müzakerelerine kısa vadede, 4 faslın müzakerelerine orta vadede başlayacak düzeyde olunduğunu belirterek şunları kaydetti: "Bu gerçekler ortadayken fasılların açılması konusunda bazı çevreler tarafından acımasız eleştirilere maruz kalıyoruz. Sanırım bu çevreler, ya müzakere sürecinde Türkiye'nin siyasi blokajlara takıldığından habersizler, ya da bizim AB sürecinde yaptığımız diğer reformlardan, diğer icraatlardan haberdar değiller" Mesajında iki yıl içinde yapılan bütün çalışmaları ayrıntılarıyla aktaran Bağış, "Tüm bu çalışmaları ancak görmek istemeyen gözler inkar edebilir" ifadesini kullandı. Bağış, "bugünkü Türkiye'nin bu çalışmalar sayesinde iki sene önceki Türkiye'den daha özgür, daha saydam, daha güçlü, daha itibarlı ve daha demokratik bir Türkiye" olduğunu belirtti. -"KATİLLER SERBEST KALDI DİYE..." Egemen Bağış, "rekabet faslı açılmadı diye sözde ağıt yakanların rekabete en kapalı kesim ve sektörler olduğunu" belirttiği mesajında, "Kapsamlı hukuk reformunu engelleyip, sonra 'katiller serbest kaldı' diye yaygara yapanları ne yapacağız?" diye sordu. "AB kurallarını yarım yamalak, içeriden baltalayarak, gönülsüz ve tutarsız uygularsanız, bir siyasi savaş konusu yaparsanız, olacağı budur" diye yazan Bağış şunları kaydetti: "AB süreci hükümetimizin tek başına, kendi çabasıyla gerçekleşecek bir süreç değildir. Bireysel olarak, evde, sokakta herkesin AB standardı, demokrasi, adalet, hukuk, ekonomik kalkınma, serbest girişim-kurallı piyasa zemininde birleşmesine bağlı bir süreçtir. Tribünde, koltukta oturup, tiyatroya bilet almış seyirci edasıyla 'bu olmuyor' demek, çare değil. Biz tiyatro eleştirmenleri değil, AB ruhunu kavramış katılımcılar arıyoruz". -AB SÜRECİNİN İKİ YILI Egemen Bağış, göreve gelince ilk yapılan işlerden birinin "AB sürecini koordine eden Avrupa Birliği Genel Sekreterliğini daha etkin ve daha güçlü bir kurum haline getirmek olduğunu, teşkilat kanununun değiştirildiğini ve kadroların, hizmet birimlerinin sayısının artırıldığını" kaydetti. Genel Sekreterliğin, Brüksel'de yurtdışı teşkilatının kurulduğunu ve İstanbul ofisinin açıldığını belirten Bağış, yeni logonun da Türkiye ve Avrupa'da kısa sürede benimsendiğini ve önemli etki yarattığını ifade etti. Bağış, geçen süreçte AB sürecini daha sistematik yürütmek üzere "Türkiye'nin Katılım Süreci için Avrupa Birliği Stratejisi'nin" hazırlandığını ve uygulamaya konulduğunu, bu strateji çerçevesinde, birinci platformda, AB üyelik sürecin teknik olarak müzakerelerin açılabileceği fasıllar kapsamında hazırlıkların belirlendiğini belirtti. Hazırlanan Eylem Planı'nın, tüm fasıllarda 2010-2011 döneminde tamamlanması öngörülen kanun, ikincil düzenlemeler ve diğer çalışmaları kapsadığını hatırlatan Bağış, uyum ve uygulamaya ilişkin çalışmaları izlemek ve yönlendirmek üzere kurulan İç Koordinasyon ve Uyum Komitesinin (İKUK) tekrar canlandırıldığını kaydetti. Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, genel olarak 2009 Ocak ayından bu yana AB uyum süreci kapsamında 25 kanun ve 108 ikincil düzenleme yapıldığını kaydetti. Bağış'ın mesajında yer alan çalışmaların bazıları şöyle: -Avrupa Birliği'ne katılım müzakereleri kapsamında, son iki yıl içerisinde Vergilendirme, Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı ile Çevre fasılları müzakerelere açıldı. -Tarladan sofraya tüm gıda zincirinde gıda güvenliğini sağlamayı, tüketicinin sağlıklı ve hijyenik gıdaya ulaşımını hedefleyen Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunları çıkarıldı. -Genetiği Değiştirilmiş Organizmalarla (GDO) ilgili Türkiye'deki ilk yasal düzenleme olan Biyogüvenlik Kanunu çıkarılarak, GDO'lu ürünlerin bebek mamaları ile çocuk gıdalarında kullanılması engellendi. -Yakıt kalitesinin iyileştirilmesi, atıkların yakılması ve kentsel atık suların arıtılması gibi doğrudan halk sağlığını etkileyen alanlarda gerekli mevzuat çıkarıldı. -Araç muayene istasyonları ve ağırlık ve boyut kontrol istasyonları devreye girdi, sayısal takograf uygulamasına geçildi. -Vatandaşların can ve mal güvenliğini doğrudan etkileyen asansör, kişisel koruyucu donanımlar, gaz yakan cihazlar, yapı malzemeleri, sıcak su kazanları gibi birçok üründe, ürün güvenliği konusunda, AB piyasasında geçerli CE işareti uygulamasına geçildi. -Rekabet Faslı kapsamında Hazine Müsteşarlığı bünyesinde Devlet Destekleri Genel Müdürlüğü oluşturuldu. -FONLAR, HİBELER, PROJELER- Avrupa Birliği Genel Sekreterliği'nin, Avrupa Birliği kaynaklı Katılım Öncesi Mali Destek kapsamında Ulusal Mali Yardım Koordinatörü olarak görev aldığını, yani AB fonlarının ülke içinde dağıtımından sorumlu olduğunu hatırlatan Bağış, bu kapsamda 2009 yılında toplam 205 milyon avroluk 34 adet projeden oluşan proje paketi ve 2010 yılında da 218 milyon avroluk 33 projeden oluşan proje paketi hazırlandığını belirtti. Egemen Bağış, "AB kaynaklı hibeler ile son iki yıl içerisinde tarım-hayvancılıktan ulaştırmaya, adalet-yargı ve sınır güvenliğinden kadın-aile, istihdam, çalışma ve sosyal güvenliğe, çevre ve gümrüğe kadar pekçok alanda kamu kuruluşlarının kapasitelerini güçlendirmek için yaklaşık 9 milyon avroluk kaynak sağlandığını" bildirdi. Bağış, "Türkçe dışındaki dillerde 24 saat yayın yapılmasına izin veren yönetmelik ile Türkçe dışındaki dillerde bölgesel yayın yapan radyo ve TV kanalı sayısının 15'e yükseldiğini, farklı inanç gruplarına mensup ve farklı etnik kökenden gelen vatandaşlarla geliştirilen etkileşimin, kemikleşmiş sorunları büyük ölçüde giderdiğini" ifade etti. Brüksel'de Kasım 2010'da Avrupa Parlamentosu'nda "Dini Özgürlüklerin Geliştirilmesi ve Kültürler Arasında Diyaloğun Arttırılması" ödülünü aldığına değinen Bağış, "Bu ödülü, ülkemizde hoşgörünün en büyük savunucusu olan Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan adına aldığını" kaydetti. Mesajında, iletişim çalışmalarının önemine vurgu yapan Bağış, bu çerçevede "kapsamlı bir AB İletişim Stratejisi (ABİS)" hazırladıklarını, Başmüzakereci olarak, ilki Brüksel'e olmak üzere toplam 76 yurtdışı resmi ziyarette bulunduğunu belirtti. Egemen Bağış, 81 ilde Vali Yardımcısı seviyesinde AB Daimi temas noktaları belirleyerek atamalarını tamamladıklarını, "AB heyecanını 81 ile yaymak, illeri bu süreçten daha fazla haberdar etmek ve AB projeleri konusunda bilgilendirmek amacıyla Valiler başkanlığında Belediye Başkanı, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı, Rektör, İl Müdürleri ve diğer ilgili kurumların katılımı ile AB'ye Uyum, Danışma ve Yönlendirme Kurulu oluşturduklarını" bildirdi. Tüm ülkedeki yaklaşık 50 bin köy ve mahalle muhtarına, adlarına yazılmış mektuplar göndererek, AB sürecinde kendilerinden neler beklediklerini ifade ettiklerini belirten Bağış, sivil toplum kuruluşlarıyla sürece dair temaslarda bulunduklarını ve dört defa "Sivil Toplumla Diyalog Toplantısı" düzenlendiğini hatırlattı. Egemen Bağış mesajında, 9 Mayıs Avrupa günü etkinlikleri kapsamında düzenlenen bisiklet turuna katıldığını, 9 Mayıs gününe özel "Avrupa Günü Pulu" ve "Avrupa Günü Milli Piyango Bileti" bastırıldığını kaydetti. Tanıtıcı ve bilgilendirici yayınlara büyük önem verdiklerini kaydeden Bağış, Genel Sekreterliğin 10. Yılında bir Facebook sayfası oluşturulduğunu belirtti. Bağış, "2010 Genç Çevirmenler Yarışması", "2010-2011 AB Yolunda Genç İletişimciler Yarışması", "Karagöz'ün AB Dersi kukla gösterisi", "Benim Kentim projesi" gibi etkinliklere de değindi. Eğitim alanındaki çalışmaları da aktaran Bağış, Jean Monnet bursu kapsamında, son iki yıl içerisinde yaklaşık 200 kişiye AB üyesi ülkelerde burslu eğitim görme fırsatı sağlandığını, kamu kurumları arasında "bir ilke imza atarak" Harvard Üniversitesi ve Avrupa Koleji gibi dünyanın önde gelen eğitim kurumlarıyla burs programları başlattıklarını belirtti.