Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Türkiye ne kadar istihdam üretirse üretsin yeni çalışma oranları arttığı için işsizlik oranlarında düşüşü o kadar hızlı sağlamayacağız, maalesef öyle görünüyor." dedi.
MÜSİAD'ın Ankara Rixos Otel'de düzenlediği 'Genişletilmiş Başkanlar Toplantısı 2014 Değer Değerlenmesi, 2015 Yılı Beklentisi' konulu toplantıya katılan Başbakan Yardımcısı Babacan, Türkiye'de istihdamın artmaya devam ettiğine dikkat çekerek, büyümedeki, 3,3 lük rakama rağmen son 12 ayda Türkiye'de çalışan sayısının 1 milyon 250 bin kişi arttığını bildirdi.
Zaman'da Selçuk Kapuçi imzalı habere göre iş gücüne katılımın çok hızlı arttığını kaydeden Babacan, üniversite mezunları kadınlarda iş gücüne katılım oranlarının yüzde 70'e ulaştığını söyledi. Babacan, "Üniversite mezunları oranı arttıkça, daha çok insan çalışmak istiyor. İş gücüne katılım oranı son 3 yılda çok arttı. Son üç yılda hatta yeni işe başlayanların yüzde 46'sının kadın, yüzde 54'ünün erkek olduğunu görüyoruz. Bu yeni bir dönem devam edecek. Hazır olmamız gerekiyor. Türkiye ne kadar istihdam üretirse üretsin yeni çalışma oranları arttığı için işsizlik oranlarında düşüşü o kadar hızlı sağlamayacağız, maalesef öyle görünüyor. İşsizlikte son dönemde 2 puana yakın düşüş var ama, bundan sonra düşürmek işgücü piyasası reformları ile sağlayabiliriz. Sorunlar var. Zamanlaması var çözmek için. İşgücü piyasamız çok katı. Dünyanın en katı piyasası maalesef Türkiye'de." diye konuştu.
4,3 doların altında yaşayan nüfus oranı yüzde 2
Gelir dağılımın giderek düşürdüğünü de anlatan Babacan, Türkiye'nin GİNİ kat sayısını en hızlı düşüren ülkeler arasında olduğunu ifade etti. Yoksulluk göstergelerinin gayet iyi olduğunun altını çizen Babacan, dünyada 7 milyarlık nüfusun 1 milyarının günde 1 dolarlık gelir ile geçindiğini, Türkiye'de ise böyle bir nüfusun olmadığı belirtti. 2 doların da sıfırlandığını bildiren Babacan, Türkiye'de 4,3 doların altında yaşayan nüfusun yüzde 2,06'ya düştüğünü söyledi. Bunun yüzde 2002'de yüzde 30'lar seviyesinde olduğunu dile getiren Babacan, bu yüzde 2'nin de sıfırlanabileceğini düşündüklerini anlattı. Babacan, "Yüzde 2 henüz devletin sosyal destek imkanlarına ulaşamamış kesim. Çünkü, günlük 4,3 dolar böyle bir şey olmaz. Bizim vali ve kaymakamlarımız tanısa, onlar gelse bu yüzde 2'yi de sıfırlayabiliriz." dedi.
Bankaların uzun vadeli borçlanmasını istiyoruz
Babacan, bankaları kısa vadeli borçlarından dolayı uyardı. "Bankaların kısa vadeli borcu çok, uzun vadeli borçları az" bilgisini veren Babacan, "Kısa vadeli borç bir tehlike. Merkez Bankası'nın hafta sonu olduğu halde aldığı tedbir tam bu yöne yönelik. Bankaların kısa vadeli borçlanmasını Merkez Bankası cezalandırıcı tedbir aldı. 'Borçlanacaksan 2-3 yıl borçlan' dedi. Ucuz diye kısa vadeye kapılmak ileride borcu döndürme sorununu meydana getirir. Kısa vadelinin cazibesine kapıldığında gün geldiğinde sıkıntı olabilir. Dolayısıyla bankaların uzun vadede borçlanmasını istiyoruz." dedi.
Babacan, bankacılık sisteminde takibe düşme oranının ise yüzde 3 civarında olduğunu bildirdi.
Bireysel emeklilik sistemi hakkında da bilgi veren Babacan, son 2 yılda 20 milyardan 31 milyar TL fon büyüklüğüne ulaşıldığını aktardı.
Sürece destek vermeyenler; Türkiye'nin istikrarına kast edenler
Çözüm Süreci'nin geldiği yer hakkında da değerlendirmede bulunan Babacan, sürecin 2015 yılı için de önemli gündem maddelerinden biri olduğunun altını çizdi. Her türlü komployu kuran ve süreci aksatıcı rolde olanların Türkiye'nin güven ve istikrarına kast ettiklerini kaydeden Babacan, "Bunlar Türkiye'yi seven kişiler değil. Bunlar milletini seven kişiler değil. Bu şekilde değerlendirmek gerekiyor. Çözüm Süreci'nin özü; devletin her bir vatandaşını etnik kökeni ne olursa olsun, Türkiye'nin hangi bölgesinden gelirse gelsin hangi dine, hangi mezhebe mensup olursa olsun her bir vatandaşı devletin aynı samimiyet ile kucaklamasıdır. Çözüm sürecinin özü budur, bunun ötesinde bir şey yok. Çözüm süreci Türkiye'nin normalleşmesidir. Zamanında yapılan yanlışların düzeltilmesidir. Olması gerekenlerdir. Bu açıdan bakıldığında 2015 önemli bir yıl olacak. Ama, Türkiye'nin istikrarlı olmasından rahatsız olanlar var. Özellikle bu coğrafyada." diye konuştu.