Şanlıurfa/Birecik
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) ve Van Bağımsız Milletvekilli Aysel Tuğluk, T24'e yaptığı açıklamada ”IŞİD çetelerinin arkasında AKP iktidarı var. IŞİD çetelerinin eğitim gördüğünü, silahlandırıldığını ve Türkiye’den onlara silah destek gittiğini biliyoruz. Bunlar bilgimiz dahilinde olan belgelenmiş konular” dedi.
Urfa'nın Birecik ilçesinde Zehri ile Ziyaret köyleri arasında yer alan tepenin üzerinde kurulan "Kobanê Kantonu ile Dayanışma" çadır nöbeti eyleminde bulunan Tuğluk, burada Suriye’nin Kobanê kentinde yaşanan gelişmelerle ilgili T24’e açıklamalar yaptı.
"Kobanê üzerinden Rojava’ya yönelik IŞİD’in saldırılarının tüm Kürtlerin üzerinde bir infial yarattığını" savunan Tuğluk şöyle konuştu:
”Saldırılar 4 parça Kürdistan’da insanların halkın yüreğinin attığı bir yer haline geldi. Diyebiliriz ki Kobanê’yle Rojava'yla yatıp kalkan milyonlarca insan var. Çünkü Kobanê, Rojava devriminde tarihi bir dönemeç ifade ediyor ve bu nedenle çok stratejik ele alınıyor. Ve IŞİD’in saldırılarının da arkasında çok gizli bir plan dahilinde geliştiğine inanılıyor. Çünkü bunun belgeleri zaten açığa çıktı. IŞİD’in tutmak istediği düzeni ifade eden haritada Rojava işgal edilmesi gereken yer olarak gösteriliyor. Bütün bunları değerlendirdiğimizde Kobanê üzerinden tüm Kürtlere dönük bir saldırı olarak düşünülüyor. Özellikle Kürt gençlerinin yüzü Rojava’ya dönmüş durumda. Bütün Kürtlerin yüreği Rojava’da atıyor. IŞİD belki Kobanê’de Rojava’da Kürtlerle savaştığını zannediyor ama karşısında milyonlarca Kürt var ve hiçbir kuşku yok ki böyle bir perspektifle yaklaşıldığında bütün Kürtler Kobanê’deki IŞİD saldırısını geri püskürtmek için kendini görevli ve sorumlu hissediyor. Bu saldırılara karşı bir ulusal birlik ruhuyla yanıt verilmesi gerektiğini düşünüyor. Bu eylemde biraz o perspektifin bakışın bir sonucu olarak gerçekleştiriliyor.”
“Bu sınırda IŞİD saldırılarının çok yakın gerçekleştiği bir yerde halkın demokratik direnişin mücadelesi var” diyen Tuğluk sözlerine şöyle devam etti:
”Özellikle YPG’nin PYD’nin vermiş olduğu mücadeleye verilen bir destektir. O devrimin yanında olduğu ifade eden bir durumdur. Tabii hiç kuşku yok ki bütün Kürt kurumları bu konuda çok hassasiyet göstermesi gerekiyor. Bunların başında DTK da var. Orada yaşanan savaşın sonuçları hepimizi herkesi etkileyecekse, o zaman oradaki demokrasi devriminin barışın eşitliğin, adaletin özgürlüğün ve tüm hakların kazanımı olacaksa o zaman buna denk bir tutum göstermek o devrime bu çerçevede katkı sunmak gerektiğine inanıyoruz ve bu çerçevede daha stratejik ele alıyoruz. Bu eylemleri aşacak ve IŞİD’i orada zorlayacak, hatta kamuoyunun dünyanın sessizliğini bozacak dünyanın dikkatini Rojava’ya çekecek eylem biçimleri kesinlikle gelişecektir. Oradaki gelişmelerle paralel olarak Kuzey Kürdistan’daki Kürtler olarak demokrasi güçleri olarak Rojava halkına her türlü maddi ve manevi desteği sunacağız. Çünkü orada verilen savaş hepimizin savaşı, orada gösterilen direniş hepimizin direnişidir."
"Hepimizin geleceğini kaderini belirleyecek bir durum Rojava’da yaşananlar, o nedenle Kobanê’nin, Rojava’nın kaybedilmemesi gerekiyor. Statükocu güçler Rojava devrimini bir türlü hazmedemedi. Çünkü Rojava'da bir demokrasi devrimi var, bir halk iktidarı pratiği var. Bu statükocu güçlerin kurmak istediği düzeni engelliyor aslında, saldırının temelinde bu var. Dolaysıyla böyle bir perspektifle baktığımızda bu dünya insanlık demokrasi mücadelesinin bir sınavı olacak aslında. Kobanê’deki başarı aslında insanlık tarihine altın harflerle yazılacak bir demokrasi mücadelesi olarak geçecek. Böyle bakıyoruz. Bütün kurum ve kuruluşlarla çok kapsamlı değerlendirmeler yapacağız, nasıl bir tutum alacağımız ne tür eylemlerde bulunacağımızı konuşacağız.”
'Amacımız bir an önce ulusal
konferansın toplanmasını sağlamak'
DTK olarak Kobanê meselesine "ulusal baktıklarını" ifade eden Tuğluk, ”Kobanê tüm Kürtlerin sorunudur. Biz istiyoruz ki bütün Kürdistani partiler kurumlar kişiler Rojava konusunda bir araya gelsinler ortak bir tutum belirlesinler. Ortak bir strateji etrafında bu devrimi sahiplensinler istiyoruz. Temel misyonumuz bu zaten. Bu çerçevede özellikle Kürt ulusal kongrenin toplanması çok temel hedeflerimizden bir tanesi. Kürtler böyle bir tehlikeyle, aynı zamanda tarihi bir fırsatla karşı karşıyayken, bunu halkımızın lehine çevirmek için bütün Kürtlerin bir araya gelip Rojava’da mücadele etmesi, Rojava üzerinden kenetlenmesini çok stratejik ve hayati buluyoruz."
"Bizim çalışmalarımız esas olarak yönde bu olacak ulusal konferansın toplanmasını bir an önce sağlamak. Orada Kobani ve Rojava’ya dönük oranın savunması ve kazanımlarının korunması temelinde neler yapılması gerekiyorsa bu konuda kararlaşmalar gerçekleştirebilmek. Ve tabii ki bu demokrasi devrimini bu özgürlük devrimini dünya kamuoyuna duyurmaya çalışmak olacak. Bu çerçevede bir takım kararlaşmalar tartışmalar yürütüyoruz.”
'Türkiye’de barış, Suriye’de
savaş politikası samimiyetsiz'
"IŞİD çetelerinin arkasında Türkiye'nin ve AKP iktidarının da olduğunu" iddia eden Tuğluk, "Türkiye’de barış, Suriye’de savaş politikası samimiyetsiz" olduğunu söyledi. "Türkiye'den IŞİD'e silah gittiğini" ve "bunun belgelendiğini" ileri süren Aysel Tuğluk şunları söyledi:
”IŞİD’e kol kanat gerildiğini biliyoruz. IŞİD çetelerinin eğitim gördüğünü, silahlandırıldığını ve Türkiye’den onlara silah destek gittiğini biliyoruz. Çok uzun zamandır bunu dillendiriyorduk. Bunlar bilgimiz dahilinde olan belgelenmiş konular. AKP bir yandan Türkiye’de barıştan bahsediyor, Kürtlerin demokratik ve anayasal haklarını tanıyacağını ifade ediyorlar. Ama bir yandan da IŞİD çeteleriyle kol kanat geriyor. Onlar korunuyor. Bu kabul edilebilir bir durum değildir. Eğer Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümünden bahsediliyorsa tüm Kürtlerle, yani 4 parçadaki Kürtlerle barışmalı. Onların siyasi ve demokratik iradesine saygılı davranmalı. Türkiye’de barış, Suriye’de savaş politikası samimiyetsiz bir politikadır. Çünkü şunun bilinmesi gerekiyor ki Türkiye’deki barış ancak Suriye’deki barışla mümkündür. Kürtler bunu böyle görüyorlar. Birbirinden ayrı değildir iç içedir. Dolaysıyla biz Türk hükumetinin bu politikadan vazgeçmesini gerektiğini düşünüyoruz. Bu çeteci güçlerden desteğini geri çekmesini gerektiğini düşünüyoruz. İkisinin bir arada yürütülmesi mümkün değildir. Barışsa bütün Kürtlerle barış olmalı. Rojava'ya yaklaşım bizim için kırmızı çizgidir. Biz bizimle barış yapılırken Rojava’yla savaş yapılma politikasına ortak olamayız. Böyle bir politikaya onay veremeyiz bunun bilinmesi gerekiyor.”