T24- Diyanet Vakfı Kadın Merkezi Başkanlığı görevinden alınan Ayşe Sucu, vakfın kuruluşunu ve görevden alınışını anlattı. Sucu, görevden alınması hakkında "Ben herhangi bir daire başkanı gibi değilim. Gerçekten bebek acısıyla mukayese ettiğimde ondan daha ağır..." dedi.
Yazar Balçiçek İlter'in HaberTurk TV'de yayımlanan röportajı (30 Aralık 2010) şöyle:
Vakfın kuruluşunu ve görevden alınışını tüm detaylarıyla anlatan Sucu, 1990'lı yıllarda bu güne kadar her şeyi anlattı.
İşte Ayşe Sucu'nun söyledikleri:
"Kadınımız çok yönlü donanımlı hale getirmeye çalışıyoruz. Hz. Ayşe bu gün tekrar bakılması gereken bir kimliktir. Görevden alındıktan sonra şoktan, alındığınıza dair bir çok haber yapıldı böyle bir şey bekliyorumuydunuz?
Öncelikle burada oluş nedenimi söyliyeyim. Bir kadın olmanız dolayısıyla buradayım. Bütün TV'lerde ve gazetelerde açıklamalar var, bu açıklamalarda çok can sıkıcı açıklamalar yer aldı.
Onlara açıklık getirmek için burdayım. Kadın faaliyetleri merkeziyle ilgili bilgiler vermek istiyorum. Kadın faailiyeteri merkeziyle ilgili doğru bilgiler verilmiyor. Bir kaç isim dışında ne vakfı ne de diyaneti tam olarak bilmeden direk şahsımla ilgili bir takım açıklamalar yapılıyor.
En öncelikle kadın faailiyetleri merkezinin kurucusuyum. İmam hatip kökenliyim, Anadolu Üniveristesi çıkışlıyım.
Bu gün din hizmetleri yardımcıları müftüler atanıyorsa o eleştiren beyler okusunlar. Eleştiriliyorum ama takdir de ediliyordum. Eleştiriliyorsam da destekleyenlerde vardı. Çünkü uzun yıllar bu görevde kalamazdım.
Özellikle belli kültürü olan belli donanımı olan yerlere hizmetimiz yoktu. Kadınlara ve çalışan hanımlarımızın gidecekleri ilahiyat anlamında yararlanacakları bir hizmet yoktu. 90'lı yılların başından itibaren bunu dile getirdim. Bir yandan kuran kursu bi yandan imam hatip öğretmenliği yapıyordum.
Temelleri o zaman atıldı. Bir yere taşıyalım, bir yer tutalım dendi. Necmettin Türemen Akay Yokuşu'nda kendi vakıflarına ait bir yer vardı, orayı verdiler.
Eğitime gelen kadın sayısı bir anda 250'ye ulaştı. O zamananın Diyanet İşleri Başkanı bizi destekledi. O dönemde 1996'da Mehmet Kervancı Diyanet Vakfı Genel Müdürü'ne durumu anlattım ve böylece başladık.
Kızılay'da bir yer gösterdiler, bir talimatname, bir tüzük hazırla gel dediler. Bende eski YÖK başkanının eşi ve bir grup hukukçuyla oturup talimatnameyi hazırladık.
Bir şeylerin bazen bu vakfın konseptine uygun olmadığını düşündüğüm insanlar olmadı değil. Oraya Yönetim Kurulu'nda yer alan kadınlardan kaç tane ilahiyatçı var. Bu merkez, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yapısına yönelik hizmetler yapan bir merkez değil, herkese açık. Bizim orada yaptığımız çalışmaları onaylayan kendileri. Ama sanki biz onlara aykırı bir çalışma yapıyormuşuz gibi bir hava estirilmeye çalışıldı.
Bu güne kadar bana vakıf ya da Diyanet'ten yanlış yapıyorsun diyen olmadı. Uyaran olmadı. Yeniden yapılanma deniliyor bana. Bugüne kadar bunları getiren olmadı.
Bardakoğlu'nun gidişinden sonra görevden alınmasından önce Başkanla benim bir konuşma oldu. Özellikle sendikalardan gelen son derece haksızca bir yargılama. Ben basından mümkün mertebe kaçıyorum,yaptığımız çalışmalar adına hiç bilinmeden o kadar yargılarda bulunuldu, ki şahsımla ilgili çok ciddi yargılarda bulunuldu. "
Başörtülü yazarlardan destek görmemesi
O beni çok üzüyor. Benim yaptığım çalışmaları hiçbirinin desteklemeyeceğine inanmıyorum. Yaptığımız çalışma, Türkiye'nin demoratikleşme sürecinde ihtiyaç olunan çalışma. Çok farklı görüşlerden ideolojilerden gelen bir kitle. Türkiye'nin önemli isimleri... Saim Yeprem'den her Pazartesi tefsir dersleri yaparız. Şaban Ali Gündüz gibi değerli hocamızla derslerimiz devam ediyor.
Bundan sonra daha tutucu bir durum olacağını zannetmiyorum.
Başörtüsü konusunu artık bir kenara bırakalım. Maalesef en sancılı konulardan birisi. Özgürlük olarak düşünülür ve konuşmaktan vazgeçilir, ümit ediyorum. Başörtüsü konusuyla ilgili düşüncelerimi açıklarken Kur'anı Kerim'de bir ayetin varlığını kimse inkar etmiyor. Farklı farklı yorumlar olduğunu ifade ettik. Afrika'daki kadının örtünmesiyle Suudi Arabistan'daki kadının örtünmesi aynı mı? Buradan hareketle gerek giyim konusunda pek çok konuda tek tip din anlayışının olmadığını ifade edebiliriz. Bunlar konuşulduğunda daha hoşgörülü olacağız. Kimse kimseyi ötekileştirmeden...
Yargılayacak olan yüce Yaratıcıdır. Kimse kimseyi yargılayamaz. Bunları söyleyerek İslam'ın çoğulcu anlayışını ortaya çıkaralım. Modernite adına da tek tipleştirme de yapıldı, gelenekçilik adına da... Farklı bakış açılarını ortaya çıkarırsak pek çok problemimiz de çözebiliriz. İslam felsefesinin bize sunduğu büyük bir perspektif var...
Bugünün erkekleri Peygamber döneminin kılık kıyafetleriyle mi dolaşıyor ortalıkta?
Makamlar geçici
Öfkeli değilim. Bakanlar da görevden alınabiliyor... Geçici şeyler bunlar. Ben ikinci bebeğimi kaybettim. Çocuk acısı nedir bilirim. Ama bu çalışma benim yüreğime koydu. Bu ondan daha ağır. Alınış biçimine karşıyım. Ben daha farklı bir tarz beklerdim. En azından ben Sayın Başkan'ın konuşmasını isterdim. Ben Sayın Görmez'i çok da severim... Bu tarz bir şey beni incitti. Bir tane memur arkadaş gelip bildirdi. Bunu söylemek istemezdim. Benim makamla derdim yok. Bütün mesai arkadaşlarım bilirler. Benim oradaki mesaimi nasıl yaptığımı bilirler.
Kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir şey... Ben kadınımızın, bugünkü modern kadınınımızın gelenekle moderniteyi nasıl bir araya getirebileceği ile ilgilendim. Bunları çatıştırmadan, hayata rağmen değil hayatın içinden nasıl taşıyabiliriz geleceğe... Bununla dertlendik. 12 bin üyemiz var... Oranın kurucusunu bir anda oradan çekiyorsunuz. Keşke bunu anlayabilselerdi. Bu acıtıyor insanı. Ben herhangi bir daire başkanı gibi değilim. An be an siz onunla var oluyorsunuz. Gerçekten bebek acısıyla mukayese ettiğimde ondan daha ağır... Bir anda şok oldum. Hiçbir kurucu üye bu şekilde uzaklaştırılmamıştır. Tarz yanlış, bunu kimseye yapmasınlar. 22 yıllık emeğim var benim orada. Tarafımdan bu proje götürüldü.
Dindarlık anlayışlarımı tekrar gözden geçirmek zorundayız. Ahlak ve bilgi eksenli dindarlığı oluşturmak zorundayız. Siz bir şeyi öne çıkartırsanız diğeri arkada kalır. Hepimizin taşıdığı sembollerin altındaki manayı anlama çalışmasını başlatması gerekiyor. Bana kalırsa etik üzerinde durmak zorundayız.
İnsanı merkeze alan bir bakış açısı oluşturmak zorundayız. Zaman öyle hızlı ilerliyor ki bugün konuşmak istemediğimiz pek çok hadisenin içinde kendimizi buluyoruz. Peygamber Efendimizin ilk inen ayetlerie baktığımızda müthiş bir dönüştürücü perspektif görürsünüz. Bugünden hareketle düşünürsek... Biz hadiseler olup bittikten sonra konuşmak yerine dinin ana ilkelerinden hareketle modern zamanın bizi nasıl etkilemesi gerektiği üzerine konuşmamız gerekir.
Hz. Ayşe'nin yeniden okumaları yapılmalı. Nasıl bir kadınla karşılaşacaksınız, göreceksiniz. Müthiş bir kadın. Sürekli öğrenmeye açık, sürekli sorgulayan... Sevgili Peygamberimize dahi sorgulamaları var...