Aydın Engin*
Sadece dün sabahtan, yazı için klavye başına geçtiğim şu saate (15.10) kadar e-postayla, mesajla, telefonla gelen sorulardan kısa bir seçki yaptım. Önce onları birlikte okuyalım.
Buyrun:
- Aydın Abi, hayır çıkacağı anlaşılıyor da, şöyle ağızlarını kapatacak bir fark da olacak mı sence?
- Hocam evet mi çıkacak, hayır mı?
- Sizce ne çıkacak? Evet? Hayır?
- Aydın Engin Bey, varoşların oyu belirleyici olacak. Şehir merkezlerinde bence hayır yüzde 65-70 bandında. Ama varoşlarla ilgili bilgimiz yok. Ne dersiniz?
- Abi hayır çıkacak di mi? Kesin di mi abi?
- Kamuoyu araştırma şirketlerinden açıklamalarına güvenebileceğimiz hangisidir? Yahut hangilerine güvenmeyelim?
- Engin Bey siz gazetecisiniz bilirsiniz, referandum sonucuna dair sizdeki ön bilgiler nedir?
Devam etmeyeyim değil mi? Bu kadarı yeterli olsa gerek.
Bu Tırmık’ta aktardığım ve aktaramadığım benzer sorulara toptan cevap veriyorum:
- Bilmiyorum. Bilen olduğunu da sanmıyorum.
***
Bilmediğim gibi en az sizler kadar ben de merak ediyor, önceden bilmek istiyorum.
Yargılarına, meslek bilgisine, rakamları analiz yetisine güvendiğim bir kamuoyu araştırmacısıyla uzun bir sohbet yürüttüm.
Alın size birkaç bilgi kırıntısı:
Bir: Her seçimde, seçime beş altı gün kala kararsızların sayısı ciddi bir azalma gösterir. Yani önceki haftalarda kararsız olan seçmenlerin çoğu artık bir karara varmışlardır. Ancak bu defa durum farklı. Kararsızların oranı alışılagelenin çok üstünde...
İki: Kamuoyu araştırmalarında yüz yüze görüşme için “sahaya inen” anketörler görüşünü sordukları her iki kişiden birinden cevap alırlar. Oysa bu kez üç kişiden biri, hatta bazı bölgelerde dört kişiden birinden cevap alabiliyorlar. Cevap vermeyenler ya anketörü tersliyor ya da geçiştiriyor. Bu alışıldık bir durum değil. Oyunu söylemeyenlerin aslında “hayır” diyeceği ama iktidarın ve yakın çevresinin korkusundan söylemek istemediği varsayılabilir. Ama bu varsayımın ciddiye alınacak bir bilimsel desteği de yok...
Üç: Kamuoyu anketlerinin arasında küçük farklar olsa da bütün göstergeler “kılpayı” ya da “bıçak sırtı” diye nitelenebilecek bir tablo sunuyor.
Dört: Köy, belde gibi küçük yerleşim birimlerinde, hele hele Kürt seçmenlerin yoğun olduğu bölgelerde sorun evet mi, hayır mı değil, sandığa gitmek ya da gitmemek tercihinde. Ayrıca bir köyden silme hayır çıkarsa köyün topluca cezalandırılacağı kaygısı da çok belirleyici...
Eh bu bilgi kırıntıları bile referandumun sonucunu önceden ve sağlıklı tahmin edebilmenin pek zor olduğunu gösteriyor.
Evet, AKP kanadı ikna edici verilerden çok uzak kanıtlarla kampanya yürütüyor. Evet deyin yerine CHP’ye, HDP’ye yüklenme, bağırıp çağırma, naralanma ağır basıyor.
Buna karşılık güçlü bir hayır dalgası yükseliyor.
Ancak unutmayın, sinsi bir evet dalgası da yürüyor.
***
Adam berbere gitmiş, koltuğa kurulup sormuş:
- Berberbaşı söyle bakalım, saçım ak mı, kara mı ?
Berber omuz silkmiş:
- Birazdan önüne düşecek, demiş. Ak mı kara mı o zaman görürsün...
Sabredin. Şunun şurasında dört gün kaldı. Beşinci gün sandık başı...
Ak mı, kara mı göreceğiz.
Ama ille de benden öğrenmek istiyorsanız, bana güvenebilirsiniz: 17 Nisan sabahı elinize aldığınız Cumhuriyet’te kesin sonuçları size söyleyeceğim.
Söz!..
* Bu yazı Cumhuriyet'te yayımlanmıştır