Gündem

Aydın Engin: Cumhuriyet'i kimse satın alamaz çünkü satacak bir patron yok

"2018 ilkbaharında Cumhuriyet'in önemi de anlamı da daha bir büyüdü"

29 Mart 2018 12:15

Aydın Engin*

Satın alınmış gazeteciler vardır. Yeni değil. Oldum bittim vardır. Sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada vardır. Her gün, her an görev başında değillerdir. İşe yarayacakları an beklenir ve satın alanlardan talimat gelir, o da kolları sıvar. 
Bilirdik. Biliriz. 
Mesela bir büyük çevre felaketi yaşandığında, o felakete yol açan şirketin (diyelim bir petrol şirketinin) satın aldığı gazeteci, meslek hünerinin elverdiğince felaketin aslında söylendiği kadar büyük olmadığını, yol açtığı zararın kısa sürede giderilebileceğini anlatan, basılı gazete ise okurların, TV ise seyircilerin yüreğini serinletecek, içini rahatlatacak haberler, yorumlar döktürür. 
Yutan yutar. 
Çevre felaketi bir örnekti. İlaç, kimya, silah, inşaat, gıda, tarım, kozmetik, enerji, nükleer enerji sektörlerine, burada sayamadığım, sizin aklınıza gelebilecek her türlü sanayi sektörüne genişletin. Bankaların, büyük finans kurumlarının yolsuzluklarından başlayın, siyasal iktidarlara, yerel yönetimlere, siyasal partilere kadar uzatın. 
Hepsinde satın alınmış gazetecilere rastlayabilirsiniz. 
Ayrıntılara, kanıtlara meraklıysanız, mesela 2010 Nisanı’nda Meksika Körfezi’ndeki petrol arama platformundaki büyük patlamanın ve sızıntının ardından yaşanan, “Yüzyılın çevre felaketi” diye anılan olayı hatırlayın. 
Japonya’da 2011 Martı’nda yaşanan Fukuşima Nükleer Santralı’nda yaşanan felaketi hatırlayın. 
Çernobil’i unutmayın. 
1972 Haziranı’nda yaşanan, ABD Başkanı Richard Nixon’u istifaya götüren Watergate skandalını, o büyük demokrasi suçunu hatırlayın. 
Nikaragua’da karşıdevrimci çetelere sağlanan silahları unutmayın... 
Sayın sayabildiğinizce ve hepsinde kolları sıvamış, mesleğimizin ak yüzüne kara çalan ama karşılığında cebini doldurup cukkasını kapan gazeteciler vardı.
Bildiğimiz buydu. Sövüp saysak da alışmıştık.

***


AKP iktidarında bir eşik aşıldı. 
Bezirgân siyaseti satın alınmış gazetecilerle uğraşmaktan vazgeçti. 
Gazeteci satın almak yerine gazeteleri, televizyonları satın aldı. 
“Havuz medyası” dediğimiz işte tam da bu. Devletten büyük ihaleler kapan iri kıyım sermaye sahiplerine gazeteler, televizyonlar aldırttılar ve onları birer “organ”a dönüştürdüler. 
Organ bizim mesleğimizde aşağılayıcı bir anlam taşır. Ekmek parası uğruna bir “organ”da çalışmak zorunda kalan arkadaşlarımızın kederi, öfkesi, hatta utancı ile çok karşılaştık. 
Türkiye’nin en büyük medya grubunun birkaç gün önce tümüyle el değiştirmesine bir de bu gözle bakın... 
Bir de... 
(Hay Allah! Söylesem mi, yazsam mı acaba? Yoksa yakışık almaz mı?) 
Amaaan!.. İnceldiği yerden kopsun: 
Cumhuriyet’i kimse satın alamaz. Alamaz çünkü Cumhuriyet’i satacak bir patron yok. 
Dahası Cumhuriyet’i kimse “organ”a dönüştüremez. Doğru ve gerçek haber verme çabasının kimse önüne geçemez. 
2018 ilkbaharında Cumhuriyet’in önemi de anlamı da daha bir büyüdü.


*Bu yazı Cumhuriyet'ten alınmıştır.