Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi, PKK’nın lider kadrosunda yer alan Zübeyir Aydar ile Remzi Kartal’ın da aralarında bulunduğu sanıkların Sürgündeki Kürt Parlamentosu ile Kürdistan Ulusal Kongresi’nin oluşumunda yer aldıkları iddiasıyla 22.5 yıla kadar hapisle yargılandıkları davada verilen yakalama kararlarını kaldırarak, 3 ay içinde Türkiye’ye gelmeleri halinde “tutuklanmama güvencesi” verdi. Ancak KCK Yürütme Konseyi üyesi Zübeyir Aydar ve Kongra Gel Eşbaşkanı Remzi Kartal bu kararın gerçek bir güvence oluşturmadığını savunarak, anayasal ve yasal tedbirler istedi.
Karara ilişkin değerlendirmelerde bulunun Zübeyir Aydar , Kendisi ve sürgündeki diğer bir çok Kürt siyasetçi hakkında birden fazla dava ve soruşturma bulunduğunu hatırlatarak, "Bir mahkemenin aldığı karar, davaların bittiği anlamına gelmiyor. Yargılama devam edecek" dedi.
Maxime Azadi’nin ANF’de yer alan haberine göre, Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi, 1995'te Sürgündeki Kürt Parlamentosu (PKDW) ve 1999'da Kürdistan Ulusal Kongresi'nin (KNK) kuruluşunda yer alan 31 kişiye ilişkin yürüttüğü davada, şu ana kadar savunmaları alınmayan ve sürgünde bulunan 26 kişi hakkındaki yakalama kararını kaldırdı. Mahkeme, bu kişilere ilişkin 3 ay içinde Türkiye'ye gelerek ifade vermeleri halinde, CMK'nın “Sanığa Verilecek Güvence Belgesi” başlıklı 246. maddesi uyarınca tutuklamama kararı aldı.
Kararla ilgili olanlar arasında KCK Yürütme Konseyi ve KNK Yürütme Konseyi üyesi Zübeyir Aydar ile Konra Gel Eşbaşkanı Remzi Kartal da bulunuyor. Diğer kişilerin isimleri şöyle: "Felemez Başboğa, Ali Haydar Aslıyüce, Mahmut Kılınç, Şengül Özbek, İlknur Şen, Mehmet Sıraç Bilgin, İsmail Özden, Ali Haydar Celasun, Ekrem Berkpınar, Ali Matur, Nejdet Buldan, Nizamettin Toğuç, Mehmet Ali Yiğit, Haydar Işık, Mehmet Taşkala, - Celal Özkan, Abdurrahman Çadırcı, Aziz Doğan, Yaşar Ertaş, Elif Alataş, Ahmet Turhallı, Ökkeş Kolusarı, Şemsettin Aktaş ve Mesut Uysal."
Bunlardan Yusuf Serhat Bucak, Yaşar Kaya ve Şerafettin Kaya, davayı daha önce gören Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin benzer kararları nedeniyle Türkiye'ye döndüler.
Karara göre Kürt siyasetçiler, 3 ay içinde Türkiye’ye dönerek mahkemede ifade vermeleri durumunda, CMK’nın “Sanığa Verilecek Güvence Belgesi” başlıklı 246. maddesi uyarınca tutuklanmayacaklar.
Aydar: Yasal ve anayasal güvence gerekiyor
Zübeyir Aydar, “Söz konusu kararın gerçek bir güvence sağlamadığını” savundu.. Kendisi ve sürgündeki diğer bir çok Kürt siyasetçi hakkında birden fazla dava ve soruşturma bulunduğuna dikkat çeken Aydar, "Bir mahkemenin aldığı karar, davaların bittiği anlamına gelmiyor. Yargılama devam edecek" dedi. Mahkemenin üç kişi hakkında verdiği kararın, diğer kişilere de uygulanabileceğine hükmettiğini belirten Aydar, "Kişisel olarak hakkımda birden fazla dava var. Başka mahkemeler tarafından alınan gıyabi tutuklama kararları var. Ayrıca kırmızı bülten çıkarılmış. İnterpol aracılığı ile beni her tarafta takip ediyorlar" diye ekledi.
Kongra Gel Eşbaşkanı Remzi Kartal da hakkında çok sayıda başka dava dosyası bulunduğunu belirterek, "Bizim Türkiye'ye dönmek gibi bir durumumuz söz konusu değil" dedi.
Bu sorunun bir mahkeme tarafından alınan kararla çözülebilecek bir sorun olmadığını sözlerine ekleyen Zübeyir Aydar, davaya konu olan tüm kanun maddelerinin halen olduğu gibi kaldığını söyledi. "Yasal ve anayasal düzenleme yapılarak, bu durumun suç olmaktan çıkarılması gerekiyor" diyen Aydar, ayrıca meselenin sadece 26 kişi olmadığını ifade ederek, cezaevlerindeki binlerce kişiyi, sürgündeki diğer Kürtleri ve dağdaki gerillayı da kapsayacak bir çözüme ihtiyaç olduğunu kaydetti.
Aydar, "Bir mahkemenin, 'seni tutuklamam' demesi bir şeyi değiştirmiyor. Bu bir güvence değil. Başka mahkeme farklı bir karar yeniden alabilir" şeklinde konuştu.
Zübeyir Aydar ve Remzi Kartal, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan inisiyatifinde Mart 2013'de başlayan demokratik çözüm sürecine dikkat çekerken, bu süreçte Kürt tarafından ortaya koyduğu talepler olduğunu hatırlattılar.
Kartal: TMK kaldırılmalı, cezaevleri boşaltılmalı
Remzi Kartal'a göre AKP bu mahkeme kararı vesilesiyle sanki çözüme yönelik adımlar atılıyormuş algısı yaratmak istiyor. Aynı amaçla AKP'nin 6 Haziran'da Amed'de çözüm sürecine ilişkin gerçekleştirdiği çalıştaya işaret eden Kartal, "Amed'de çözüm çalıştayı yapıyor sanki Kürt halkı çözüm istemiyormuş gibi. Kürt halkı her zaman çözümden yana oldu. AKP'nin çözümü Türk kamuoyuna anlatması gerekiyor" dedi. Kartal, bir yandan çözüm yönünde adım atılıyormuş gibi yapılırken, diğer yandan 24 Mayıs'tan beri Lice'deki protesto gösterilerine yönelik polisin ölümcül şiddetinin yaşandığına işaret etti.
Aydar ise, "Dağdaki ve ovadakinin" siyasete katılımının önünün açılması için bir "Siyasal Katılım Yasası" hazırlanması gerektiğini vurgulayarak, "Cezaevleri dolu iken, herkes aranıyor ve kırmızı bültenler devam ediyorken, yasal düzenlemeler de henüz yapılmamışsa bir kişinin tutuklanıp tutuklanmaması meseleyi değiştirmez" diye konuştu.
"Mahkeme yaptığınız suç değil demiyor, gelirsen tutuklamam diyor. Yarın başka bir mahkemenin başka karar vereceğinin güvencesi yok" diye ekleyen Aydar, geri dönüş meselesinin çözüm sürecinin tümü değil, sadece bir parçası olduğunu belirtti. Aydar, asıl meselenin çözüm sürecinin işleyip işlemediği, hükümetin yasal ve anayasal adım atıp atmayacağı olduğunu söyledi.
Remzi Kartal, başta Kürt siyasetçi Hatip Dicle olmak üzere cezaevlerindeki siyasi tutsakları hatırlatarak, "AKP'nin Kürt sorununu çözümüne ilişkin samimi adım atmadan" kendilerinin dönüşünün mümkün olmadığını söyledi. Kartal, özellikle Terörle Mücadele Kanunu'nun kaldırılmasını, cezaevlerinin boşaltılmasını, dağdan ve Avrupa'dan dönüşlerin çözüme yönelik bir konsept olarak ortaya konulmasını istedi.