Dr. Katherine Brown
Londra King's College - Savunma Çalışmaları bölümü öğretim görevlisi*
İngiltere'den 50 ila 60 arasında genç kadının Türkiye üzerinden Suriye'ye geçerek IŞİD'e katıldığı tahmin ediliyor.
Okul çağındaki Yusra Hüseyin'in, üniversiteye giden Aksa Mahmud'un ve ikiz kardeşler Selma ve Zehra Halane'nin basında çıkan haberleri İngiltere'de Müslüman kadınların radikalleşmesi konusunu gündeme taşıdı.
Bu kadınlar Suriye'ye varınca ABD, Avusturya, Fransa, Hollanda, Kanada, Norveç ve İsveç gibi diğer Batılı ülkelerden kadınlarla bir araya geliyorlar.
Yusra Hüseyin'in Suriye'ye gidip gitmediği henüz kesinlik kazanmamış olsa da, polis buna ihtimal veriyor. Diğerlerinin hikayelerini ise Twitter, tumblr, LinkedIn ve ask.fm gibi sosyal medya sitelerinde doğrudan takip etmek mümkün.
Sosyal medyanın etkisinin büyük olduğu açıkça ortada. İslami hayat tarzını ve cihada katılmayı idealize eden ve IŞİD propagandası yapan internet sayfaları genç kadınlara Suriye'ye seyahat konusunda yardım ve destek sağlıyor.
İlk başlarda Suriye'ye giden Müslüman kadınların kayda değer çoğunluğu, IŞİD saflarında savaşan eşlerinin yanına gidenlerden oluşuyordu.
'Cihat gelinleri'
Örneğin 22 yaşında bir Londralı olan Hatice Dare, İsveçli IŞİD savaşçısı Ebu Bekir ile evlenme kararını verdikten sonra Suriye'ye gitti. Attığı tweet'lerde bir Batılı rehineyi öldüren ilk kadın mücahit olmak istediğini övünerek söylüyordu.
Bu gibi durumlarda aile, Suriye'ye yapılan yolculuğun ana etmenlerinden biri.
Ama yakın zaman için haberlere yansıyan başka vakalar da var. İnternet üzerinden kurulan bağlar vasıtasıyla Suriye seyahatinin planlamasını yapıyor, gittiklerinde kendilerini karşılayacak ve diğerleriyle tanıştıracak olan kişileri kolayca bulup ayarlayabiliyorlar.
Batı medyasında konan adıyla 'cihat gelinleri' adlarını bu şekilde giderek daha çok duyurmaya başladı. Erkek IŞİD militanlarının internet hesaplarının kendileriyle evlenmek isteyen Batılı Müslüman kadınların istekleriyle dolup taştığı bildiriliyor. Kızları Suriye'ye gitmiş olan Fransız aileler, evlilik izni almak için kendilerini Suriye'den arayan adamları anlatıyor.
Massachusetts Lowell Universitesi'nin Terör ve Güvenlik Çalışmaları Merkezi'nden Mia Bloom, ''saf'' bir İslam devleti kurma ideolojisi çerçevesinde bu kadınların adeta ''bebek fabrikası'' olarak muamele gördüğünü söyleyerek tartışma yaratmıştı.
Fakat söz konusu kadınların Suriye seyahatini sadece eş bulma amacıyla gerçekleştirdiğini düşünmek doğru görünmüyor. ''Cihat gelini'' kavramı, hikayenin sadece bir kısmı.
Bu kadınların IŞİD'e katılmasının nedeni, cihada ve yeni bir İslam devletine katkıda bulunmalarını sağlayan ütopik bir siyasetin çekim gücü.
IŞİD, hareketin sadece savaşçılardan oluşmadığını vurgulayarak ilan ettikleri İslam devletinin doktora, mühendise ya da inşaat işçilerine de ihtiyacı olduğu çağrısını yaptı.
Doğru hayat
Şeriat hukukuna ve belirli bir İslam anlayışına dayalı bu yeni siyasi projede ''doğru hayat yolunu'' bulduklarını söyleyen kadınların anlatılarında romantize edilmiş bir dünya tanımlanıyor.
Kurdukları İslam devletinde kadınlara düşen birçok iş ve görev var. Örneğin Suriye'nin Rakka kentinde bir İslami polis gücü olarak düşünülen ve iddia edildiğine göre bir İngiliz kadının fikri olan El Hansa tugayına katılabiliyorlar.
Suriye'den gelen fotoğraflarda kalaşnikof taşıyan, üzerlerinde bombalı intihar ceketleri bulunan ve ellerinde kesik bir başla poz veren kadınlar görülüyor. Ama aynı zamanda yemek yaparken, ev işleriyle uğraşırken, birbirlerine kahveye oturmaya giden, annelik yapan kadınların görüntüleri de var.
Ev kadınlığını kalaşnikofla buluşturan bu toplumsal manzara, gözlemcilerin aklını karıştırıyor. Ümmül Baraa adıyla bilinen Malezyalı kadın doktor geçen Ocak ayında attığı Twitter mesajında ''Boynumda steteskop, omzumda kalaşnikof, en büyük hayalim şehit olmak.'' diyordu.
Batılı Müslüman kadınları ''çeken'' siyasi gerekçeler olduğu kadar, onları ''iten'' gerekçeler de mevcut.
Saf bir romantizm
Kadın cihatçıların internet forumlarındaki görüşlerini okuyunca, Batılı devletlerin genç Müslüman vatandaşlarına bir aidiyet hissi, yaşama hedefi ve değerleri sunmakta anlaşıldığı kadarıyla başarısız kaldığı gözlemleniyor.
Suriye'de bulunan Hatice adlı Hollandalı bir kadın, ''Ben her zaman Şeriata göre yaşamak istedim. Avrupa'da bu hiçbir zaman gerçekleşmeyecek.'' diyor örneğin.
IŞİD'li kadınlar, Batı toplumlarının siyasi sistemini eleştiriyor, Fransa'da burkaya konan yasak gibi İslam'ı istedikleri biçimde yaşama özgürlüğünün sınırlandığından şikayetçi oluyorlar.
Fakat öte yandan, anlatılarında Kuran'dan ayetlere yer verseler de, internet forumlarında Şeriat, İslam ya da Suriye'deki kriz hakkında derin bilgi sahibi olduklarına dair çok az işaret var.
Batılı ülkelerden IŞİD'e katılan Müslüman kadınların bu adımı neden attıklarının ardında, aralarında saf bir romantizmin de yer aldığı toplumsal ve bireysel farklı sebepler yatıyor.
*Londra King's College Savunma Çalışmaları bölümünde öğretim görevlisi olan Dr. Katherine Brown, kadınların terör, terörle mücadele ve şiddete dayalı siyasetteki rolü ve yansıtılış biçimini ve radikal siyasi hareketlerde Müslüman kadınları inceliyor.