T24- İstanbul’a iki yeni şehir projesini anlatan Başbakan Erdoğan, bu şehirlerden birinin Avrupa yakasında Karadeniz kıyısında olacağını diğerinin ise Anadolu yakasında kurulacağını söyledi. Ağırlıklı olarak Avrupa yakasında kurulacak şehirden bahseden Erdoğan, şehrin şimdi kapatılmış faaliyetini tamamlamış eski taş ve maden ocaklarının bulunduğu 40 bin hektarlık bölgede inşa edileceğini (Tahmini olarak Kilyos’un daha batısında kalan bölge) söyledi. Erdoğan Avrupa yakasında 60 milyon geliş gidiş kapasiteli bir havalimanı da kurulacağını anlattı. İstanbul’da nüfus yoğunluğu yaşanan bölgelerin gönüllülük esasıyla bu bölgelere taşınacağını bu bölgelerin de İstanbul’daki depreme en dayanıklı bölge olduğunu söyledi.
AKP'NİN 'İKİ ŞEHİR PROJESİ'Nİ İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ
Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde, ''İstanbul ve Türkiye için iki yeni proje''yi açıkladığı toplantıda, uzun süredir üzerinde çalıştıkları, belli bir aşamaya getirdikleri, ana hatlarını çizdikleri bu projenin şimdiden Türkiye'ye, İstanbul'a, tüm İstanbullulara ve 74 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına hayırlı olmasını diledi.
Eski maden ve taş ocaklarının bulunduğu bölge
Bu iki şehrin İstanbul'un ruhuna kesinlikle uygun olarak inşa edileceğini anlatan Başbakan Erdoğan, Avrupa yakasındaki şehrin, Karadeniz kıyısında ve maden alanlarında yapılacağını belirterek Erdoğan, şöyle konutu:
''Bu alanda şu anda zaten maden ocaklarıyla ekolojik denge bozulmuş durumda. Maden ocaklarının artık faaliyetlerini durdurduğu 40 bin hektarlık alan, kurulacak şehir sayesinde yeniden hayat bulacak ve yeşile ve hayata kavuşacak.
İstanbul'un denize, kültür ve spora ulaşım noktaları bu şehir olacak. Avrupa yakasındaki bu şehirle birlikte İstanbul'a yıllık kapasitesi 60 milyon yolcu olan dünyanın en büyük havaalanlarından birini inşa edeceğiz. Liman ve marinalarıyla bu şehri aynı zamanda bir ticari merkez olarak da kurgulayacağız. Yeni spor tesisleri yaparak, spor noktasında İstanbul'a çok önemli bir konsepti, bir kompleksi ayrıca kazandıracağız.
İKİ ŞEHİR PROJESİNE İLK TEPKİLER....
1 yıl sonra makineler çalışmaya başlayacak
Kanal İstanbul'da olduğu gibi özellikle iki şehir projemiz de ayrıntılı ve hassas bir etüd ve plan aşamasından sonra yükselmeye başlayacak. Bu konuda seçimden sonra fevkalade bir hal olmadıktan sonra 1 yıl sonunda inşallah makineler o bölgede çalışmaya başlayacak. Bu arada 3. köprünün ihalesini yapmış olacağız. Bir taraftan 3. köprüyle ilgili çalışmalar da proje bazında bitirilmiş olacak ve onun da çalışmaları başlayacak.''
Erdoğan, ''İstanbul'un finans merkezi olma hedefi bu iki şehirle daha da güçlenecek. Bu iki şehir İstanbul'un ruhuna, fiziki yapısına ve çevreye zarar vermeyecek ve tam tersine burada bu unsurları güçlendiren, rahatlatan, nefes aldıran bir anlayışla inşa edilecek'' dedi.
'Çirkin yapılaşmayı durdurdum'
Erdoğan, şöyle devam etti:
''Yahya Kemal, Necip Fazıl ve onlar gibi nice İstanbul aşığı, kendi dönemlerinde, kendi çocukluklarında şahit oldukları İstanbul'un özlemiyle hayata gözlerini yummuşlardır. 10 yıllar boyunca devam eden plansız, kontrolsüz betonlaşma, İstanbul'u adeta yutma, yok etme noktasına getirmiştir. 1994'te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını devraldığım günden itibaren bu büyük tehdidi bertaraf etme mücadelesini başlattım. İstanbul'da çirkin yapılaşmayı durdurdum.
Size bir oran vereceğim, buna dikkat edin. İstanbul nasıl tehdit edilmiş, nasıl katledilmiş görün. Şahsımdan önceki belediyeler, emsal olarak ne uyguluyorlardı? 15, 14, 13... Bu ne demek biliyor musunuz? Adamın bin metrekare yeri mi var, ona deniyor ki 'Sen burada 15 bin metrekare kapalı alan inşaat yapabilirsin'. Bin metrekareye 15 bin metre kare kapalı alan. Yerin altı hak getire. İstediği kadar yerin altına da girsin. Böyle bir dönemi de görüyoruz. Ben 3 emsalden fazla olmayacak dediğim zaman kıyamet koptu. Biz 3 emsalden fazla hiç kimseye dönemimizde imar müsaadesi vermedik. Çünkü ben İstanbul sevdalısıydım. Arkadaşlarım aynı fikri paylaştılar. Biz İstanbul'a ihanet edemezdik. Bu süreci biz durdurduk.
15, 14, 13'lerin verildiği zaman bu mimar, mühendisler odaları yok muydu?. Vardı. Sesleri niye çıkmıyordu? Niye çıkmadığını sizler çok iyi anlıyorsunuz. Bunların zihniyeti şehirlere saygılı bir zihniyet değildir. Bunların zihniyeti, ideolojinin deli gömleğini giymiş veyahutta o karanlık kapıların arkasında ne dönüp bittiğini bilmediğimiz adımlarla ne yazık ki İstanbul'a ülkemize ihanet etmişlerdir. Bu kadar açık konuşuyorum.
İstanbul'u aslına, özüne döndürmek, İstanbul'u yeniden yaşanabilir bir kent haline getirmek, İstanbul'u dünyalar güzeli bir şehir olarak yeniden inşa etme gayreti içine girdik 1994'ten itibaren. Birçok yerde yıkımlar yaptık. Birçok yerde de yasalarla hep karşı karşıya geldik. Biz büyük bir medeniyet inşa etmiş, o medeniyetin yansıması olarak muhteşem şehirler inşa etmiş bir milletiz. Bugün aynı şekilde o büyük medeniyetin izini süren, o büyük medeniyeti bugüne ve geleceğe taşıyan şehirler inşa edebiliriz. İşte üstadın ifade ettiği şu sözler son derece anlamlıdır: Ceketimizin astarında kaybettiğimiz güneşi, başka iklimlerde arıyoruz. Ahh ahh nasıl yıktılar bizi. Kendi içimizden vurdular. Merhum Necip Fazıl'ın da söylediği gibi ceketimizin astarında kaybettiğimiz güneşi, başka iklimlerde, başka coğrafyalarda taklitlerde aramamıza hiç, ama hiç gerek yoktu. Biz kendi şehirlerimizi, tarihteki gibi muhteşem şehirlerimizi inşa edebilir, mevcuda sahip çıktığımız, muhafaza ettiğimiz gibi yeni şehirler de imar edebiliriz.''