Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks, bu hafta TBMM genel kurulunda tartışılmaya başlanacak İç Güvenlik Yasa Tasarısı’ndaki önerileri “kaygı verici” bulduğunu belirten bir mesaj yayımladı. Muiznieks, TBMM gündemine getirilen yasa tasarısının AİHM kararları ve kendi makamı tarafından geçtiğimiz yıllarda Türkiye hakkında alınan karar ve tavsiyelerin tersine, polisin yetkilerini, bağımsız kontrol mekanizması olmaksızın, daha da arttırdığı görüşünü ifade etti.
Tasarının polisin ateşli silah kullanma, gösteri dağıtma, zanlıları yakalama konusunda polisin yetkilerini genişletmesinin “yaşam, toplantı özgürlüğü ve özel yaşama saygı gibi hakların ihlallerinin de artması” anlamına geleceğini dile getiren Muiznieks, TBMM’ye tasarıyı “Avrupa ve uluslararası standartlar ışığında gözden geçirmesi çağrısında bulundu. Muzinieks, bu alanda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) içtihadı ve Avrupa İnsan Hakları Komiseri sıfatıyla Kasım 2013’te yayımladığı Türkiye raporunun temel alınmasını istedi.
‘Ciddi bir insan hakları sorunu'
Muiznieks, söz konusu raporunda, “kolluk görevlileri tarafından uygulanan aşırı güç kullanımı ve kötü muamele ve kolluk görevlilerinin cezasızlığının, Türkiye’de uzun zamandır süregelen çok ciddi bir insan hakları sorunu” olduğunu not etmiş, bu nedenden ötürü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) pek çok kez insan hakları ihlalleri yapıldığına hükmetmesine yol açtığını hatırlatmıştı.
Raporda, “Kolluk görevlilerinin toplumsal gösteriler bağlamında orantılı güç kullanımı, özellikle de göz yaşartıcı gaz mühimmatı ve cisim fırlatan silah kullanımı ile ilgili olarak, Türk yetkililerinin daha net ve açık kurallar oluşturması ve kolluk görevlilerinin kötü muamelesine ve toplanma özgürlüğü hakkını ihlal etmesine karşı daha tatminkâr teminatlar sağlaması” gerektiği ifade edilmişti.
Avrupa İnsan Hakları Komiseri; yakalama sırasında ve gözaltı ve tutukluluk yerleri dışındaki ortamlarda kolluk görevlilerince uygulanan kötü muamele sorunu üzerinde özellikle durulması gerektiğini de belirtmiş, polisin yetkilerinin uluslararası standartlara uygunluğuna dair kaygıların olduğu, özellikle ateşli silahların kullanımı, şahısları durdurma yetkisi ve kişisel bilgilerin saklanması alanlarına dikkat çekmişti.
Raporda; insan hakları ihlallerinde bulunan kolluk kuvvetleri personelinin cezasız kalmasının Türkiye’nin yerleşik bir sorunu olduğu ve bu sorunun, “ülkenin söz konusu ihlallerin kökünde yatan nedenlerle baş edebilme yeteneğini ciddi bir biçimde sınırlandırdığı” görüşü dile getirilmişti. Komiser, Türk makamlarını, sorunun ciddiyetini kabul ettiklerini açıkça ifade etmeye, kolluk görevlilerinin tüm yanlış davranışlarını alenen kınamaya ve bu konuda yapılacak etkin soruşturma önündeki tüm yasal ve idari engelleri kaldırmaya “acilen” davet etmişti.
Bu tür soruşturmalara yargı tarafından öncelik verilmesi gerektiğini belirten Muiznieks, “soruşturmalar AİHM içtihatlarında yer alan ilkelerle, özellikle de mağdurların soruşturmaya dahil edilmesi ve yargı işlemlerinin yeterliliği ilkeleri ile tam bir uyum içinde icra edilmeli ve soruşturma, gerektiğinde, caydırıcı yaptırımlarla sonuçlanmalıdır” ifadelerini kullanmıştı. Komiser, Türk makamlarını ayrıca kolluk güçleri ile ilgili etkin ve bağımsız bir şikâyet mekanizması kurmaya davet etmişti.
Türkiye'de CHP, MHP ve HDP’nin karşı çıktığı yasa tasarısı kolluğun arama ve gözaltına alma yetkilini genişletiyor. Hakim kararı olmaksızın detaylı arama ve 24 saate kadar gözaltı yetkisi getiriyor. Tasarı, “masum” bir vatandaşın, “”kendisi ve başkası için tehlike oluşturduğu” gerekçesiyle yakalanabilmesine de zemin oluşturuyor.