Ekonomi
Deutsche Welle

Avrupa bankaları istikrar arıyor

Avrupa bankalarının riskli yatırımlar yüzünden batmasını önleyecek önlemlerin yürürlüğe girmesi gecikiyor. Borçlu ülkeler batma tehlikesindeki bankalarının ortakları tarafından kurtarılmasını istiyor.

18 Mart 2014 16:06

Finans krizinin baş aktörleri olan bankaları disiplin altına alıp riskli
yatırımlarına çeki düzen vermeleri için başlatılan Bankalar Birliği çalışmaları,
Avrupa Birliği'nin (AB) belki de en önemli projesi. Birlik ülkeleri aralarında
anlaşma sağlasalar bile uzmanlar projeye iyi not vermiyorlar. Bankalara yeni
normlar getirilmesinde geç kalındığı, tasfiye fonunun düşük tutulduğu ve
atılacak adımların arzulanan neticeyi vermeyeceği, en sık dile getirilen
eleştiriler.

Bankalar Birliği üç ana ayağa dayandırılmış. Avrupa Merkez Bankası (AMB)
bu yılın kasım ayında bankaları denetlemeye başlayacak. Batık bankaların
tasfiyesi için iki yıl daha beklemek gerekecek. 2025 yılına kadar tasfiye fonu
kurulacak. Her iki konu da tartışmalara yol açtığı için, Bankalar Birliği'nin
devreye girmesi aylar hatta yıllarca gecikebilir. Birliğin üçüncü unsuru olan
mevduat garantisi üzerinde anlaşma imkânı
bulunmadığından, bu konu
şimdilik paketten çıkarıldı.

Zayıf bankalar krizden kâr ediyor

Amaç, ortak para birimi Euro'ya güven kazandırmak. AB Komisyonu bütün
bankaları denetleme görevini AMB'ye vermek istiyor. Üye ülkeler ise küçük
bankaların milli denetleme mekanizmasına bağlanmasında ısrar ediyor. Max-Planck Enstitüsü Kamu Varlıkları Araştırma Enstitüsü
Direktörü Martin
Hellwig, bazı milli denetleme ve düzenleme kurullarının batık bankaları neden
himaye ettiğini şöyle anlatıyor:
“Zayıf bankalar nimet yerine
geçiyor. Hükümetler, zayıf bankalar sayesinde
dolaylı yoldan banknot matbaasına ulaşmanın mümkün olduğunu kavradı.
Batık bankalar düşük faizle merkez bankasından aldıkları parayı kendi
devletlerine kredi olarak kullandırıyor.”

Martin Hellwig'e göre Bankalar Birliği, AB ülkelerinin bankacılığı denetleme
egemenliğini kırmak için getirilmek isteniyor.
AMB bir bankanın batan tekne olduğuna kanaat getirmesi durumunda tasfiye
mekanizması devreye girecek. Komisyon bu konuda da AB hükümetleriyle
uzlaşabilmiş değil. Komisyon son sözün kendisinde olmasını, üye ülkeler ise
biraz söz sahibi olabilmeyi istiyor. Uzlaşma noktası ise herkesin karar belli bir
ölçüde katılması ki bu durumda prosedürdün uzayıp gideceği kesin.

Ekonomist Joachim Starbatty tartışmanın alacaklılarla borçlu ülkeler arasında
cereyan ettiğini ve istikrar odaklı ülkeler çekimser davranırken, kefalet
ortaklığına götüreceği için borçlu ülkelerin Bankalar Birliği'nin
bir an önce
devreye girmesini istediğini, söylüyor.

Gerçekten de Almanya 2012 yılında Bankalar Birliği'ne kerhen yeşil ışık
yakmış ve çabukluk yerine titizliğe önem verilmesinde ısrar etmişti. Berlin
yönetimi Alman ve bütün Avrupalı vergi mükellefinin batık bankalara kefil
yapılıp borçlu ülkelerin yükünün hafifletilmesinden çekiniyor. Kriz ülkeleri
zaten banka borçlarının bütün Euro Bölgesi'ne devredilmesini istiyor. Bu
nedenle Almanya'nın önerdiği önce hissedar ve mevduat sahiplerli,
yetmediği takdirde de vergi mükellefinin kefil olması şekildeki formül
sulandırmaya çalışılıyor. 2025 yılına kadar tasfiye fonuna sadece 55 milyar
Euro aktarılmış olacağı için eninde sonunda vergi mükellefinin cebine el
atmak zorunda kalınacağı anlaşılıyor.

Sorumluluk yerine risk ortaklığı

Kamu Varlıkları Araştırma Enstitüsü Direktörü Martin Hellwig bu rakamı
komik
buluyor. Gerçekten de Avrupa bankalarının kurtarılmasına şimdiye kadar 1
trilyon 600 milyar Euro harcandı. Sadece küçük İrlanda'nın batık bankalarına
90 milyar Euro'luk yardım yapması bütçe açığının yüzde 32'ye fırlamasına
yol açmış ve Dublin hükümeti İstikrar Fonu'ndan yardım istemek zorunda
kalmıştı.

Joachim Starbatty Bankalar Birliği'nin bankalar kriziyle borç krizi arasındaki
kısır döngüyü kırmaya yetmeyeceğinden emin konuşuyor. Alman ekonomist,
risklerin bütün topluluğa mal edileceğini belirtiyor ve ekliyor: “Böylece devlet
ve banka borçları aynı keseye konup, genel kefalet ortaklığı kurulmuş olacak
ki bu durumda risklerin hangi kararlardan kaynaklandığını saptamaya gerek
kalmayacak.”

Özetleyecek olursak, batmasına izin verilemeyecek büyüklükteki bankalar
bundan böyle sadece kendi devletleri tarafından değil, aynı zamanda
Avrupa'daki bütün vergi mükellefleri tarafından da kurtarılacak. Böylece
büyük riski göze alarak yatırım yapmak bankalara cazip gelecek.
Bankalar Birliği kurulmadan önceki krizin maliyetini kimin karşılayacağı
sorusuna da yanıt bulunabilmiş değil. Sadece İtalyan bankalarının
hesaplarındaki ödenmesi tehlikede olan kredilerin toplam hacmi 150 milyar
Euro'yu buluyor. Bütün Euro Bölgesi'ndeki batık kredilerin ise bir trilyon
Euro'yu bulduğu tahmin ediliyor.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle