Gündem

Ataması yapılmayan kadın öğretmen, motokurye oldu

08 Mart 2025 10:05

Güncelleme: 08 Mart 2025 10:15

Ordu Üniversitesi Müzik Bölümü’nden mezun olan Cansu Keskin, ataması yapılmadığı için motokuryeliğe başladı. Keskin, "Trafikte de karşılaştığım insanlar benim o günüm için tamamen belirleyici oluyor. Otobüs ve dolmuşlar beni korkutuyor. Diyelim ki kötü bir manevra yaptı, ya da başka bir şey yaptı, kafan tamamen oraya gidiyor. Korkuyorsun ama durup dinlenme gibi bir şansın yok. ‘Ne işin var, masa başı bir iş yap’, ‘Evli değil misin?’, ‘Evinde otursana’ gibi söylemlerle karşılaşıyorum. Kurye ortamında da çok fazla cinsiyetçi söylem yaygın. İş arkadaşlarımın bir kısmı olumlu ama birçoğuyla da iletişim kuramadığımı söylemem gerekiyor" ifadelerini kullandı. 

Duvar'dan Cihan Başakçıoğlu'nun haberine göre; Artvin’de doğup büyüyen ve lise yıllarında müzikle tanışan Cansu Keskin, müziğe olan ilgisi nedeniyle Ordu Üniversitesi Müzik Bölümü’ne başladı. Üniversiteden 2019 yılında müzik öğretmeni olarak mezun olan Keskin, atanamayınca motokuryeliğe başladı. 

“Çocukluktan müziğe ilgim vardı. Müzik kulağımın olduğunu fark ediyordum. Lisedeyken gitar çalmaya başladım. Sonra da üniversitede müzik okumaya karar verdim” diyen Keskin, mezun olduktan sonra yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:

“Atanma umudum vardı. İlk sene sınavda bir hata yaptığım için puanım hesaplanmadı. Daha sonraki yıllarda aldığım puanlar yetmedi. Geçen yıl da ek atamalarda puanım tutmasına rağmen mülakata çağırılmadım. Aslında ilk yıldan sonra da bir umutsuzluk oldu. Çünkü yoğun çalışma koşullarından dolayı kendimi derslerime de veremiyordum. Halen de durum bu şekilde. Sınava hazırlanamadan girmek zorunda kalıyorum. Sonuçta bir şekilde hayatta kalmak için de çalışmam gerekiyor. Birkaç arkadaşım atandı. Kimi özel okullarda öğretmenlik yaptı. Kimisi halk eğitimde çalışıyor. Bazıları da benim durumumdalar. Üzülerek bakıyorum. Bir sürü mezun ya da okuyan insan var. Hepimiz görüyoruz. Bazı arkadaşlarım var, yüksek puanlar almışlar ama mülakatta elenmişler. Bu da bizi ister istemez umutsuzluğa sürüklüyor.”

İş bulma umuduyla İzmir’e geldikten sonra ilk olarak francaise restoranlarda çalışmaya başladığını anlatan Keskin, “Büyük şirketlerde çalışırken kendimi çok iyi hissetmiyordum. İş arkadaşlarımın tutumundan müdürlerin tavrına kadar her şey çok kötüydü. Sonuçta ben bir öğretmenim ve aynı zamanda sanatla ilgileniyorum. En son mobbing nedeniyle işi bırakmaya karar verdim. Mobbingle başa çıkmak kolay değil” dedi.

Daha sonra kuryelik yapmaya başladığını söyleyen Keskin, çalışma koşullarının zorluğunu anlattı. Keskin, “Günde 10 saatten fazla çalışırsam para kazanabiliyorum. Kurye kazançlarının çok fazla olduğuna dair haberler var. Benim hala ödeyemediğim borçlarım var. Haftanın 6 günü 10 saat çalışmama rağmen borçlarımı bitirebilmiş değilim. Yemek molası kullanmadan gün boyu harıl harıl çalışsam bile yüksek miktarlarda kazancım olmuyor. Motorun tüm masrafları, vergiler, Bağ-Kur borcu, kira, faturalar derken elimde ancak çok az bir miktar para kalıyor. Kredi kartı kullanmasam şu anki şartlarda kesinlikle geçinemezdim” ifadelerini kullandı.

"Cinsiyetçi söylem yaygın"

Türkiye’de kadın kurye olmanın iki kat daha zor olduğunun altını çizen Keskin, “Trafikte de karşılaştığım insanlar benim o günüm için tamamen belirleyici oluyor. Otobüs ve dolmuşlar beni korkutuyor. Diyelim ki kötü bir manevra yaptı, ya da başka bir şey yaptı, kafan tamamen oraya gidiyor. Korkuyorsun ama durup dinlenme gibi bir şansın yok. ‘Ne işin var, masa başı bir iş yap’, ‘Evli değil misin?’, ‘Evinde otursana’ gibi söylemlerle karşılaşıyorum. Kurye ortamında da çok fazla cinsiyetçi söylem yaygın. İş arkadaşlarımın bir kısmı olumlu ama birçoğuyla da iletişim kuramadığımı söylemem gerekiyor” diye konuştu.

"İnsanlar bazen karşısındakinin insan olduğunu unutuyor"

Tehlikeli bölgelerde yaşadığı zorlukların yanı sıra zaman zaman müşteri tarafından da zorbalandıklarını söyleyen Keskin, şöyle devam etti:

"Tehlikeli bölge dediğimiz yerler var. Bazı mahalleler ya da karanlık sokaklar. Buralara da gitmek zorunda kalıyoruz çünkü pakete gitmezsek birden sistemi kapatıyorlar. O nedenle elimizden geldiğince her yere gitmeye çalışıyoruz. Buralara gittiğimde bazen kontağı bile kapatmıyorum. Bir şey olursa hemen kaçayım diye. Yeri geldiğinde kaskımı çıkarmıyorum. Daha birkaç gün önce bir arkadaşımız gasp edildi. Bunun haricinde müşteri ile de sorun yaşadığımız zamanlar oluyor. ‘Kaç zaman oldu, neredesin sen?’, ‘Paketim neden soğuk?’, ‘Bunun içinde şu neden eksik?’ gibi sözlerle zorbalandığımız çok fazla zaman oluyor. Böyle anlarda kendimi çok kötü hissediyorum. İnsanlar bazen karşısındakinin de bir insan ve kadın olduğunu unutuyorlar. O anlarda bazen ‘Neden bu mesleği yapmak zorundayım’ diye düşünüyorum. Bunun da cevabı malum…”