Politika

Arınç: Kendinizden ve değerlerinizden emin olun ERZURUM (A.A)

07 Ekim 2011 22:57

-Arınç: Kendinizden ve değerlerinizden emin olun ERZURUM (A.A) - 07.10.2011 - Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Mecliste iç hizmetlerde çalışan 4C'li personel bin 700 lira alırken, üniversitenin hayat damarlarından genç bir araştırma görevlisi veya öğretim görevlisi olarak, bunun altında bir ücret almasını anlamak ve kabul etmek mümkün değil'' dedi. Arınç, Atatürk Üniversitesinin Kültür Merkezi A Salonu'nda düzenlenen akademik yıl açılış töreninde, hem pozitif, hem de manevi ilimler alanında çalışmalar yapmış ve yetiştirdiği öğrencilerle düşünce hayatının önemli kutuplarından birisi olan Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri ve onun şaheseri Marifetname'nin bugün de insanlara anlatacağı çok şeyleri olacağına inandığını söyledi. Eğitimin dört duvar arasında, sadece amfi ve laboratuvar ortamlarında yapılmadığının altını çizen Arınç, eğitimin aynı zamanda hayatın içinde yaşayarak, toplumu anlayarak, o toplumun değerlerini idrak ederek ve milletle bütünleşerek tamamlandığını belirtti. -Öğrenci ve akademisyenlere tavsiye- Türkiye'nin her geçen gün eğitim düzeyi artan, istekli, becerikli, tuttuğunu kopartacak kadar enerjik gençlere sahip olduğunu belirten Arınç, ''Bugün yanı başımızdaki Avrupa ülkeleri her geçen gün yaşlanırken, adeta hayat damarları kururken, biz gençlerimizin varlığıyla iftihar ediyoruz. Artık ülkelerin kalkınması için ürettikleri bilgi ve teknoloji yeterli olmuyor. Bugün yaşlanan dünyanın başarı iksirini siz gençlerin varlığı oluşturuyor'' diye konuştu. Genç nüfusun, Türkiye'nin kalkınması ve eğitimine katkı sunabilmesi için nitelikli bir eğitim alması gerektiğini ifade eden Arınç, hükümet olarak üniversitelerdeki hedeflerinin bunlar olduğunu vurguladı. Üniversitelerde bilgi üretmeyi ve bu bilgiyle de gençleri donatmayı hedeflediklerini belirten Arınç, şöyle dedi: ''Bizim amacımız; üniversitelerimizde liseler düzeyinde eğitim vermek değil, bu okullarda bütün dünyanın peşinde koştuğu evrensel bilgiyi üretmektir. Değerli hocalarım, hedefiniz özgür bir üniversite ortamı oluşturmak olmalıdır. Eleştirme, araştırma, inceleme, sorgulama, tetkik etme düşünce özgürlüğünün temelidir. Özgürlükse düşüncenin gelişmesinin ön şartıdır. Farklılıklarımızı bir zenginlik olarak gördüğümüz sürece dinamizmimizi artırabilir, gerçek potansiyelimizi harekete geçirebiliriz. Hiç kuşkusuz üniversite evrensel değerlerin beşiğidir. Onun için eleştirel düşünceyi, eleştirel aklı üniversitelerde hakim kılmak için sorumluluk ve yetki sizlerdedir.  Üniversiteler her türlü siyasi müdahaleden, devletin, hükümetin müdahalesinden uzak olmalıdır. Ancak üniversitelerimizde aynı şekilde zihinler de bağımsız olmalı, üniversitenin her bir ferdi, her bir öğrencisi, öğretim elemanı bu bağımsızlıktan kaynaklanan özgür düşünceyi serbestçe ifade etmelidir. Üniversite, siyasetin de toplumun da üzerinde bir yerde olmak durumundadır.'' -''2005 yılından bu yana devlet bütçesinde birinci sıraya Milli Eğitim geçmiştir''- Üniversiteleri toplumsal gelişmenin, büyümenin ön önemli öncüsü olarak gördüklerini ifade eden Arınç, burada hocalara büyük işler düştüğünü belirterek, şöyle konuştu: ''Şunu biliyorum. Bugüne kadar pek çok üniversite açılışlarına katıldım. Pek çok üniversite rektörlerinden, öğretim görevlilerimizin, araştırma görevlilerimizin bugün hangi büyük fedakarlıklarda bulunarak, bu görevlerini yaptıklarını biliyorum. Belki burası yeri değil. Ama yapılan bu hizmetin karşılığında aldığınız ücret doğru orantılı değil, dolayısıyla üniversite öğretim üyelerinin, öğretim görevlilerinin, araştırma görevlilerinin özlük haklarının yapılan hizmete uygun bir şekle, sonuca ulaşması hükümetimizin de hedefleri içerisindedir.  'Bir araştırma görevlisine bin 400 lira veriyoruz' demişti bir sayın rektörümüz. Düşündüm ki ben Meclis başkanıydım. Bizde hizmetli olarak çalışan 4C'li personelimiz o tarihte yani 5 yıl önce bin 300 alıyordu, şimdi bin 700 alıyor. Yani Mecliste iç hizmetlerde çalışan 4C'li personel bin 700 alırken, üniversitenin hayat damarlarından genç bir araştırma görevlisi veya öğretim görevlisi olarak, bunun altında bir ücret almasını anlamak ve kabul etmek mümkün değil. Bunu süratle gerçekçi bir noktaya mutlaka getirmeliyiz. Bu benim de sayın bakanımızın da mutlaka takip etmesi gereken bir konudur. Ama bütün imkansızlıklara rağmen siz değerli hocalarımızın, akademisyenlerimizin yaptığınız çalışmalara her zaman şükran borcumuz var, sizlere teşekkür ediyoruz.''   -''17 milyon gencimize eğitim ve öğretim vermenin sorumluluğunu yaşıyoruz''- Binlerce derslik yaptıklarını, sadece 9 yılda 89 yeni üniversite açtıklarını bildiren Arınç, şöyle devam etti: ''Iğdır'da bir üniversiteyi geçmişte hayal bile edemezlerdi. Tunceli'de bir üniversite kimsenin aklına gelmezdi. Biz söylediğimiz zaman da inanmadılar zaten. Ama her birinin bugün 4 bin öğrencisi var. Rektörü, öğretim üyeleri var. Sadece 163 bin yeni derslek yaptığımızı söyleyebilirim. Öğretmen atamalarında 370 bin öğretmen ataması yaptık 9 yıl içerisinde. Nereye gitsek atanamayan öğretmenler, gençler ricada bulunuyorlar. Eğitime yaptığımız katkılar, bilgisayarlar, laboratuvarlar...İlköğretimde çocuklarımızın eline pırıl pırıl kitapların verilmesi...Biz genç bir ülkeyiz. 74 milyonun yüzde 50'si otuz yaşın altında. Onun da yüzde 50'si 17 yaşın altında. Bu muhteşem bir servet. 17 milyon gencimize eğitim ve öğretim vermenin sorumluluğunu yaşıyoruz.'' Amaçlarının yarının Türkiye'si olan gençlere imkanlar vermek ve dünyayla rekabette avantajlı duruma getirebilmek olduğunu vurgulayan Arınç, şunları kaydetti: ''Küresel düzeyde çok hızlı değişimlerin yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Bu rekabet ortamında başarılı olmak kolay değil. Çünkü rakipleriniz Erzurum, Ağrı, Tunceli, İstanbul değil, zaten hedefiniz de bu olmamalı. Artık rakipleriniz dünyanın bir ucunda. Yani New York'da ya da Londra'da bulunuyor. Dolayısıyla sizler küreselleşen bir dünyada kendi rakiplerinizin dünyanın diğer bölgelerindeki akranlarınız olduğu bilinciyle bu sıralarda oturmalısınız. Hedefleri yerel ölçekte değil, küresel düzeyde oluşturmalısınız. Sizlere inancımız tamdır, yolunuz açık olsun. Sizler büyük bir ülkenin çocukları, bütün bir dünyaya ışık tutmuş muhteşem bir medeniyetin mirasçılarınız. Kendinizden ve değerlerinizden emin olun. Hiçbir ülkenin, hiçbir medeniyetin karşısında aşağılık kompleksine girecek bir eksiğiniz yok. Artık Türkiye, dünya siyasetinde bir marka, belirleyici bir aktör haline gelmiştir.'' -Bakan Akdağ- Sağlık Bakanı Recep Akdağ da Atatürk Üniversitesinin kendisini yetiştiren bir eğitim kurumu olduğunu bildirdi. Türkiye'de zor süreçlerin yaşandığını ifade eden Akdağ, şöyle konuştu: ''Türkiye'de feraset rejiminin, zorbalığın sesini yükselttiği dönemleri de hep gördük. En sonuncusunun meşhur '28 Şubat' olarak bilinen dönemden biliyoruz. Ben o zaman şu anda çatısı altında bulunduğum Atatürk Üniversitesinden öğretim görevlisiydim. Gün geçmezdi ki bir öğretim görevlimizin eline bir sarı zarf tutuşturulmasın ya da bir öğretim görevlisi ya da öğrencinin eline tutuşturulmasın. Yaşantısından ya da kıyafetinden ya da fikrinden dolayı soruşturma...Söylediğim tarih çok eski bir tarih değil. Kendimizi hiç güvende hissetmediğimiz, özgürlüğümüzün, düşüncemizin yaşantımızın kısıtlandığı, hissettiğimiz günlerdi. Bundan 12-13 sene önce...Ama şükürler olsun ki Türkiye'de her şey değiştiği gibi üniversiteler de bu süre içerisinde büyük bir değişiklik gösterdi. Gelişen demokrasimizle birlikte birey özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, üniversite özgürlüğü, üniversite özerkliği birlikte gelişti.''