-ARINÇ: KILIÇDAROĞLU ÇOK ELASTİKİ GEMLİK (A.A) - 20.05.2011 - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Ben böyle elastiki bir insan (Kemal Kılıçdaroğlu) görmedim. Çok elastiki'' dedi. Arınç, Bursa'nın Gemlik ilçesindeki Seçim İrtibat Bürosu'nun açılışı ve nokta mitinginde, 12 Haziran seçimlerinde kendilerine rakip olan ana muhalefet partisi CHP'nin ''Ben varım'' diye sağda solda konuştuğunu söyledi. ''Birisi var işte bay Kemal diye. Arada sesini çıkartıyor'' diyen Arınç, şöyle konuştu: ''(AK Parti'ye vermeyin kardeşim bana verin) diyor. Sen ne yapacaksın? Geçmişte ne yaptın? Hangi sözüne güvenelim senin. Sen 'ak' dediğine yarın 'kara' diyorsun. Bakın en misali geçtiğimiz günlerde oldu. Ben böyle elastiki bir insan görmedim. Çok elastiki. Ne açıdan, şimdi dedi ki; 'bu Başbakan, bazı bakanları tekrar milletvekili yapmadı. Niye? Yolsuzluk yaptılar da onun için. İsimlerini de saydı. Şu şu bakanlar... Çıkın hesap sorun, siz hangi yolsuzluğu yaptınız?' dedi. Çok çirkin bir iddia. Çok kötü bir itham. Bunu hiçbir siyasetçi, içinizde hiçbir kimse yapamaz. Doğrudan doğruya bir insanı itham etmek kimin haddidir. Bir insanı suçlamak, 'duvara çamur at tutmasa da izi kalır' demek kimin haddi. Ama o bunu yaptı. Yaptı da bir şeyi hesaplayamadı.'' -KILIÇDAROĞLU İLE TÜZMEN KARŞILAŞMASI- Arınç, Kılıçdaroğlu'nun bir gün bir toplantıya katıldığını, eski Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in de o toplantıda bulunduğunu anımsatarak, şöyle devam etti: ''Karşısına çıktı ve 'bay Kemal, duydum ki, benden bahsediyormuşsun. Sen benim hangi yolsuzluğumu biliyorsun? Söyle bakalım' dedi. Hiç düşünmediği bir yerde bir baktı ki, kendisinden 2 metre yukarıda bir adam, güçlü, kuvvetli. 500 metre suyun altına dalıyor, 5 bin metre yukarıda uçuyor, boks yapıyor, güreş yapıyor, judo, karate yapıyor, bir insan güzeli adam. Maşallah güçlü kuvvetli. Bir de kendine baktı ki, eyvah pabuç pahalı. Ne yaptı bizim bay Kemal; 'yok ya ben senin için demedim. Sen aslında çok dürüst bir adamsın' dedi. O da 'öyle mi? Ben de seni affettim' dedi. Oradan ayrıldılar. Karşısında Kürşad Tüzmen'i görmese bir başkası ona aynı soruyu sorsaydı emin olun ki, bay Kemal ona da 'tövbe vallahi, ben senden bahsetmedim' diyecekti. Ama Kürşad Tüzmen'den kurtarınca canını hemen başka bir kürsüye gitti, orada yine aynı şeyleri söylemeye devam etti. İftira ve yalanlarla siyaset yapılmaz.'' Bülent Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: ''YGS'den dolayı bir bakan birisine elektronik posta atmış. 'Kim bu bakan, kim bu yolsuzluğu yapan?' dedi. Sonunda birisi çıktı dedi ki, 'benim elektronik postamdan atılmış ama bunu ben yazmadım.' Sonunda bir adamı İstanbul'dan buldular getirdiler, 'bu elektronik postayı ben yazdım, bakanın haberi yok' dedi. Peki sen bunu bildiğin halde niçin böyle bir iftirayı karşımıza getiriyorsun? Senin 'vereceğim' dediğin şeylerin biz on mislisini biz millete veriyoruz, hakikisini veriyoruz. Hakikisini verirken senin yalanlarına kim kanar? Sen '600 lira' diyorsun, bak 600 liranın üç mislini vatandaşımıza veriyorum. Nasıl veriyorum biliyor musun? Evinde engelli olan her aileye, özürlüye bakım ücreti olarak ben tam bir asgari ücret tutarında para veriyorum. Haberiniz var mı bundan? Üniversite öğrencisine burs, harç kredisi veriyorum. 45 liraydı 2002'de, ben şimdi onu 250 lira yaptım.'' -''BİZ NE ZAMAN ABDEST ALIRIZ SİZ BİLİRSİNİZ''- ''Bunların dikili bir ağaçları bile yok'' diyen Arınç, şunları söyledi: ''1950'de iktidardan düştüler. 61 sene oldu 61 senede belki 30 tane seçim yapıldı. Hiçbirisinde tek başına iktidara gelemediler. Koalisyonlarda 6 ay, 7 ay, 2 ay, 5 ay, 10 ay o kadar. Şimdi bunlar hangi birikimle, hangi inançla bunları yapacaklar. Dindarlara yaklaşmak istiyorlar ama müsait değiller. Neden biliyor musunuz? En büyük projesini cuma günü cuma saatinde açıkladı beyefendi. Gazeteciler de boş adam değil ki, işte bunlar hepsi birer aslan, dediler ki, ''Efendim, şu anda siz çok önemli bir proje açıklıyorsunuz ama tam Cuma saatindeyiz. Kimse televizyon başında değil. Niye bunu bu saatte açıkladınız?' Kendisi, 'hınk mınk' etti ama yanındaki Turan Güneş'in oğlu var Genel Başkan Yardımcısı, 'ne var bunda' dedi. 'İsteyen gitsin Cuma namazını kaza etsin' dedi. Bir yerde Ecevit'i methetmeye kalktı. AK Partililere hitaben diyor ki; 'Ecevit'i ağzına alma' diyor. 'Ecevit'i ağzına almadan önce abdest alman gerekir' diyor. Ne İslam'dan ne abdestten ne Kuran'dan hiçbir haberleri yok. Biz ne zaman abdest alırız siz hepiniz bilirsiniz. Ya camiye gideceğimiz zaman, ya Kuran okuyacağımız zaman, ya namaz kılacağımız zaman. Bütün bunları insanlar bilirler. Ama biz Allah diyeceğimiz zaman abdest almayız, Hazreti peygamberi salatü selam getirirken bile abdest almaya gerek duymayız. Yani bunu bilmeyecek cahiller.'' Kılıçdaroğlu'nun ''CHP olmasaydı bu memlekette ezanlar okunmazdı'' sözünü anımsatan Arınç, şöyle devam etti: ''(Ezanların okunması CHP'nin sayesinde oldu) dedi. Duydunuz mu böyle bir gaflet? Bu doğru değil. Çünkü bu ülkede tam 18 sene 1932'den 1950'ye kadar bizim bildiğimiz ezan okunmadı. 'Tanrı uludur, yoktur ondan taptık tapacak' gibi bir kaç tekerleme okundu. Bunun adı ezan değil. Bilali Habeşi böyle ezan okumadı. Bugün Malezya'ya gitseniz, kutuplara gitseniz, Avrupa'ya gitseniz, Amerika'ya gitseniz kulağınıza 'Allahuekber' geldiği zaman bilirsiniz ki, bu ezandır. Hiçbir ülkede başka bir dilde ezan okunmaz.'' Arınç, MHP'nin iktidara gelmek gibi bir iddiasının olmadığını belirterek, ''Barajı aşar aşmaz, o konuda itilaflı bir durum var. Onların da başında pek çok şeyler var. Dolayısıyla yaralarını deşmeyelim'' dedi. AK Parti iktidarı kurulduğunda, AK Parti Hükümeti ortaya çıktığında, başbakanın, cumhurbaşkanının Türkiye'yi güçlendirmek için dört elle çalıştığını ifade eden Bülent Arınç, şöyle konuştu: ''Sonunda bugün Türkiye, Birleşmiş Milletler'in de ABD'nin de AB'nin de bölgemizdeki tüm ülkelerin de en çok sözüne kulak verdiği, en çok ara bulucu olarak görmek istediği, 'sen ne düşünüyorsun?' diye sormak zorunda kaldığı itibarlı ülke oldu. Bu itibarlı ülke olmak elbette güvenilir olmakla eş anlamlıdır. Dünyada mazlum ve masum insanlarla beraber olmakla eş anlamlıdır. Biz kuvvetlinin yanında değil her zaman haklının yanında olmaya dikkat ediyoruz. Bizim inancımızda, haklı olan kuvvetlidir.'' Milletin kurduğu bir parti olduklarını dile getiren Arınç, şunları söyledi: ''Bu arkadaşlarımla 2001'de AK Parti'yi kurduğumuz zaman, tabelayı milletimiz astı, ismi o koydu. 15 aylık bir partiydik, 2002 seçimlerine gittik. Bütün partiler, sapır sapır döküldüler, biz tek başımıza iktidara geldik. O gün bir geldik, Allah'a hamdolsun topla tüfekle yıkamadılar. Halen dimdik ayaktayız. Halen milletin hizmetindeyiz, halen demokrasi diyoruz, halen özgürlük diyoruz, halen milletin refah düzeyini artırmakla meşgulüz. Türkiye'de fikir ve düşünce özgürlüğünün, din ve vicdan özgürlüğünün teminatıyız, ayrımcılıkların karşısındayız. Sivil, demokrat, çağdaş ve özgürlükçü bir anayasa yapmak için de kolları sıvamış, 12 haziran seçimlerini bekliyoruz. Bu hizmetler devam edecek.''